Torunlarınızın torunlarıyla dans etmeye hazır mısınız

Şu bilgi çok net ve açık:

Haberin Devamı

Yaşlanma anlayışımızı değiştirmek, 60’lıklara “Ne kadar da genç bir ruhu var!”, 70’liklere “Yaşı yetmiş işi bitmiş!”, 80’liklere “Şanslı adammış!” demekten vazgeçmek, 90’lıklarla birlikte “keyifli saatler geçirmek” ve “torunlarımızın torunlarıyla dans edip doğa yürüyüşleri yapabileceğimiz” günlerin zannettiğimiz kadar uzakta olmadığını kabullenmek, belki de 100’lü yaşlara adım attığımızda bile hemen her sabaha sağlıklı ve dinç bir heyecanla “Yaşasın hayat!” diyerek samimi bir şükür duasıyla uyanıp, MARCUS AURELİUS’un yüzlerce yıl önce söylediği “Sabahları uyandığında, hayatta olmanın, sevmenin, mutlu olmanın ve düşünmenin nasıl da güzel bir keyif, nasıl da güzel bir ayrıcalık olduğunu unutma!” cümlesiyle her yeni güne “Merhaba!” demenin öyle zannettiğimiz kadar uzakta olmadığını kabullenmek zorundayız.

Haberin Devamı

Zira bilimsel araştırmalar yaşlanmayla ilgili algılarımızı ve düşüncelerimizi neredeyse temelden değiştirmemiz ve torunlarımızın torunlarıyla güzel sohbetler yapıp aydınlık bir geleceğin planlarını yapacağımız günlerin uzakta olmadığını gösteriyor. Neden mi? Bu sorunun yanıtını bize longevity bilimi ve kavramı veriyor.

Torunlarınızın torunlarıyla dans etmeye hazır mısınız

İYİ BİLGİ

‘LONGEVİTY’E KULAK VERİN

Longevity yeni ve muazzam bir bilimsel alan. Çok şükür en azından şimdilik “anti-aging” kavramında olduğu gibi ciddi bir kirlenme ile de karşılaşmadı. Bunun temel nedeni de dünyanın en saygın üniversitelerinde bile longevity merkezlerinin açılması oldu. Bu merkezlerden en önemlilerinden birini de uzun zamandır ilgiyle takip ettiğim “Stanford Center on Longevity” olduğunu düşünüyorum. Mayo Clinic, Cleveland Clinic, Jefferson Üniversitesi gibi daha pek çok önemli sağlık zirvelerinde de benzer merkezler uzun zamandır faaliyette. Peki, bizde durum nasıl? Bu konuda da maalesef oldukça geriden geldiğimiz, arka sıralara düştüğümüz kesin. Bu ayıbın da temel nedeni her zaman olduğu gibi biz akademisyenler.

Haberin Devamı

Torunlarınızın torunlarıyla dans etmeye hazır mısınız

İYİ HABER

ARKADAŞLAR HAZIR MIYIZ

Orhan Gencebay’ın “Arkadaşlar hazır mıyız!” cümlesini, ölümsüz repliğini hatırlatan bir yazıya editör Zeynep Güven’in ilgi ve beğeniyle izlediğim 10Haber sitesindeki yazısında rastladım. Bundan sonrasını isterseniz gelin Zeynep Güven’e, bu değerli editörümüzün kalemine bırakalım, hazırsanız buyurun:

“Bir tiyatro oyunu düşünün, 70 dakikaya göre yazılmış. Siz de oynuyorsunuz. Sonra diyorlarki ‘Sürenizi yarım saat uzattık. Artık 70 değil, 100 dakika oynayacaksınız.’ Ne yaparsınız? Metinde hiçbir değişiklik yapmadan oynayıp son yarım saat seyirciyle bakışmazsınız, değil mi? Oyunu yeniden yazmasanız bile en azından elden geçirip belki bölümleri kendi içinde uzatıp derinleştirirsiniz. Ancak bu şekilde ortaya yeniden anlamlı bir oyun çıkarabilirsiniz.

Haberin Devamı

Stanford Üniversitesi Psikoloji Bölümü Profesörü Laura Carstensen, bundan tam 7 yıl önce ‘Stanford Center on Longevity/Uzun Yaşam Merkezi’ndeki odasında o günlerde yeni yeni duymaya başladığım ‘longevity’ kavramını bana işte böyle anlatmıştı. Tiyatro örneği çok yerinde. Zira ‘longevity’ tek bir bilim dalıyla sınırlanamayacak geniş ve disiplinlerarası bir kavram.”

İYİ BİLGİ

LONGEVİTY BİLİMİ NE YAPAR

Peki, longevity ile uğraşanlar kimler ve bu bilimciler ne yaparlar? Longevity alanıyla uğraşan hekimler, araştırmacılar ve akademisyenler -bunlardan biri de bu satırların yazarıdır- giderek uzayan ömrümüzün ve neredeyse 100’lü yaşları aşan ortalama insan ömrünün daha güzel, mutlu, huzurlu ve sağlıklı nasıl yaşanabileceğine kafa patlatan, kısacası hepimiz için hastalıklardan uzak daha iyi bir yaşlılık planlayan bilim insanları ve hekimlerdir.

Haberin Devamı

Torunlarınızın torunlarıyla dans etmeye hazır mısınız

10Haber’den Zeynep Güven’e göre, longevity uzmanları “Nasıl çatal bıçaklar tasarlayalım ki el titremesi artan yaşlılar da rahat yemek yiyebilsin... Eğitim hayatı, insan ömrünün 70 yıl olduğu zamanlardaki gibi 6 yaşında başlayıp 20’lerin sonunda bitmek zorunda mı? Yoksa üniversiteye mesela 45 yaşında başlamak daha mı mantıklı... Ortalama ömrün 100 yıla çıktığı bir dünyada emeklilik sistemi yeniden ve nasıl düzenlenmeli... 4 kuşağın (Boomer - X Kuşağı - Milenyum - Z Kuşağı) bir arada yaşadığı bir iş hayatında nesiller arası diyalog nasıl sağlanır... Longevity bilimi bunun gibi yüzlerce soruyla ilgileniyor ve içini bizim dolduracağımız yeni hayat hikâyesinin eskisini çıkarmak için disiplinlerarası bir diyalog zemini sağlıyor. ‘Longevity’nin sık sık gözden kaçan noktası da sadece yaşlıların değil gençlerin hatta biraz da onların meselesi olmalı. Zira uzun bir hayatı planlaması gerekenler öncelikle onlar.”

Haberin Devamı

Engebelerle dolu bir ömür sürmesi gereken gençlerin ruh sağlığına şimdiden neden yatırım yapmasında fayda olduğunu düşünenler Özgür Gökmen’in Doç. Dr. Berker Duman ile yaptığı 10Haber’de yaptığı söyleşiyi dikkatle okusunlar.

ÖNEMLİ

MUAZZAM BİR BİLİMSEL ALAN

Longevity muazzam bir bilimsel alan. Kirlenmemesi, saflığını ve bilimselliğini sürdürebilmesi, “anti-aging, alkali beslenme, gluten duyarlılığı, sirkadiyen yaşam döngüsü ve benzeri kavramlarla” kirlenmemesi için hepimizin öncelikle de biz akademisyen ve klinisyenlerin üzerine hassasiyetle titremesi gereken önemli bir disiplinlerarası bilimsel kavram. Bilelim ki torunlarımızın torunlarıyla doğa gezisi yapabileceğimiz günler zannettiğimiz kadar uzakta değil. Bütün mesele bilimsel çalışmalara ve bilim insanlarına kulak vererek “YAŞLANMANIN SEBEPLERİ VE NASIL ÖNLENEBİLECEĞİ ÜZERİNE” yapılan araştırmaları ve bu araştırmalardan çıkarılan önerileri öğrenmek izlemek ve uygulamaktan ibarettir.

NOT: “MÜKEMMEL YAŞLANMANIN PÜF NOKTASI: LONGEVİTY” isimli kitabım yakında kitapevlerinin raflarında bulabileceksiniz, umarım beğenirsiniz.

Torunlarınızın torunlarıyla dans etmeye hazır mısınız

Yazarın Tüm Yazıları