Paylaş
Tiroit hastalıkları ülkemizde (özellikle kadınlarımızda) sık görülüyor. Tiroit bezi vücudumuzun metabolik faaliyetlerinde bir orkestra şefi görevi yapan bir iç salgı bezidir. Görevini ürettiği hormonlarla (T3 ve T4) başarır. İhtiyaç duyduğunuz miktarda hormonu üretemediğinde yavaşlayan metabolizmanız ihtiyaçtan fazla üretim halinde ise hemen hızlanır. Bedeniniz hızlanmış veya yavaşlamış metabolizma hızından hoşlanmaz, sorun çıkarır.
“HİPER” MİSİNİZ?
Tiroit bezinin aşırı hormon üretimi ile birlikte olan pek çok hastalığı vardır. Bu hastalıkların ortak noktaları bir “hiper” durumu yansıtmalarıdır. Tıp terminolojisinde “hipertiroidi” -halk arasındaki adıyla “zehirli guatr” olarak bilinen bu durumda kalp daha hızlı atmaya çalışıyor. Bu nedenle hipertiroidili hastalarda “çarpıntı” şikayetlerin ilk sıralarında yer alıyor. Çarpıntının bir başka nedeni de kalp ritminde oluşan bozulmalardır. Hipertiroidi “atriyal taşikardi” veya “atriyal fibrilasyon” diye bilinen ritim bozukluğu hastalıklarına yol açabiliyor. Ayrıca aynı hastalıkta tehlikeli “ekstra sistol”ler de meydana gelebiliyor. Hipertiroidi kısa sürede tedavi edilmediğinde kalpte büyüme ve kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Sebebi belirlenemeyen çarpıntıların, ritim bozukluluklarının ve kalp pompa yetersizliklerinin arkasında gizli bir hipertiroidi olup olmadığını araştırmak gerekiyor.
Kilo kaybı, terleme eğilimi, ellerde titreme, sinirlilik, uyku bozuklukları hipertiroidinin diğer önemli belirtileridir. Aşırı hız kazanan metabolizma da bedensel ve ruhsal rahatsızlıklar yaratır. Hipertiroidi, Basedow Hastalığı, Nodüler guatr, Haşimato Tiroiditi ve diğer tiroiditler nedeniyle ortaya çıkabilir.
YOKSA “HİPO”MU?
Tiroit bezinin az çalışması yani düşük hormon üretmesine “hipotiroidi” denir. Yeteri kadar tiriot hormonu üretemeyen bedenlerde ortak sorunlar yaşanır: Kilo alma, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik, şişme, kabızlık, cilt kuruması, saç ve tırnak sorunları, unutkanlık, gezici kas ve eklem ağrıları ve hatta depresyon! Hipotiroidide kalp ile ilgili sorunlar ciddi boyut kazanabiliyor. Kalp hızı yavaşlıyor, kalp atım sayısı düşüyor.
İlerleyen dönemlerde kalp büyüyor, genişliyor ve pompalama gücünü kaybeden tembel, hantal beceriksiz bir organ haline dönüşebiliyor. Hipotiroidi hastalarında kalp zarı içinde fazla miktarda sıvı toplanması da belirlenebiliyor. Tiroit hormonunu yeteri kadar bulamayan bedenler buna oldukça uzun bir süre tahammül edebildiğinden hipotiroidi yavaş ve sinsi gelişen bir süreçtir. Çoğu kez hastalar da doktorlar da farkına varmaz, teşhis başka nedenle yapılan kan incelemeleri esnasında tesadüfen konulur.
Hipotiroidininin bu sessiz ve gözden kaçmış şekilleri özellikle önemlidir. Bir türlü izah edilemeyen, sebebi bulunamayan yorgunluklarda, kilo almalarda, ağrılar, sızılar ve şişmelerde, depresyona girip geri çekilme ve küsmelerde hipotiroidi hatırlanmalıdır.
Hormonlar normalken de tiroit hastası olabilirsiniz
Tiroit hastalıkları süresince tiroit bezinin hormon üretimini hiç aksatmadan sürdürebilmesi de mümkündür. “Ötiroidi” durum olarak bilinen ve dengeli bir tiroit hormonu salınımı mevcudiyetini gösteren bu duruma basit guatr, nodüler guatr veya bazı Haşimoto tiroiditi hastalarında veya tiroit kanserlerinde rastlanabilmektedir. Bu hastaların tiroit bezleri sorun yaşamasına rağmen kanda tiroit hormonu düzeyleri normaldir.
Boyunlarında kocaman bir guatr taşımalarına rağmen ya basit bazı psikosomatik sorunlar dışında herhangi bir şikayetleri yoktur ya da guatr kitlesinin oluşturduğu baskı belirtilerinden (ses çatallaşması, kısıklığı, nefes darlığı, yutmagüçlüğü) yakınırlar.
Eğer tiroit hastalıklarından birine yakalandığınızı öğrendiyseniz, bunu önemseyin ama çok da telaşlanmayın. Tiroit hastalıkları (kanserleri dahil) modern tıbbın, tedavisinde en başarılı oldukları hastalıkları arasında
yer almaktadır.
Tiroit nodülüne dikkat!
Hemen hemen her 10 kadından biri tiroit bezi hastalığına yakalanmaktadır. Tiroit bezi hastalıkları içerisinde en sık görüleni tiroit nodülleridir. Nodülleri genellikle hastalar keşfeder ve boyunlarının ön kısmında hissettikleri bir şişlik nedeniyle doktorlarına müracaat ederler.
Tiroit nodülü yıllar içinde çok yavaş büyüyebilir. Bazı nodüller ise aniden oluşur ve bir gecede rahatsız edici boyutlara ulaşabilir.
Doktorunuz, sizden sesinizde bozukluk, kısıklık gibi yakınmalarınızın olup olmadığını, ailenizde tiroit hastalığı bulunup bulunmadığını, kilo kaybı, gibi yakınmalarınızın bulunup bulunmadığını öğrenmek isteyecektir.
Daha sonra bu nodülün kötü huylu olup olmadığını öğrenmek isteyecektir.
Tiroit nodüllerinin değerlendirilmesinde kullanılan testleri T3, T4 ve TSH hormonlarının kan seviyelerinin ölçülmesi, ultrasonografik yöntemle bezin incelenmesi ve radyoaktif iyot kullanılarak tiroidinizin radyonükleer fotoğrafının alınmasıdır.
Doktorunuz çoğu kez kesin tanı koyabilmek için “iğne aspirasyonu yöntemi” kullanarak tiroit biyopsisi yapmak isteyecektir. Biyopsiyle alınan dokunun ya da sıvının uzman hücre patolojistleri tarafından incelenmesi kanser kuşkusunu giderecektir.
Eğer nodül tespit edildiğinde gebelik döneminde bir kadınsanız, radyonükleer görüntüleme dışında kalan incelemelerin yapılabileceğini bilmelisiniz.
Tiroit nodülü saptanan çocuklarda ise ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanı koydurucu testinden yararlanmak gerekir.
(*) Yaşam Reçeteleri/Doğan Kitap/2008 İstanbul
Paylaş