Tiroid gerçekleri-2

Bağışıklık sapması sonucu gelişen tiroiditlerin, en sık görüleni “Haşimato tiroiditi”dir.

Haberin Devamı

Yaklaşık 100 yıl kadar önce Japon doktor Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan bu tip kronik tiroiditleri son yıllarda daha çok görüyoruz.

Tiroidit sözcüğü tiroid bezinin herhangi bir nedenle inflamasyon=yangı geçirdiğini ifade eder.  Nedeni bazen bakteriler, virüsler ama en çok da bağışıklık sorunlarıdır. Bağışıklık sorunlarından kaynaklanan tiroiditlere yakalananların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bunun nedeni, hem bağışıklık sapkınlığı sorununun hem de tanı olanaklarının artmasıdır. Tiroid bezinde bulunan yapılara karşı bağışıklık sisteminin yanlış yanıtlar vermesi, tiroid bezini tahrip etmekte, fazla ya da az tiroid hormonu üretimine yol açmaktadır.

Bağışıklık sapması sonucu gelişen tiroiditlerin, en sık görüleni “Haşimato tiroiditi”dir. Yaklaşık 100 yıl kadar önce Japon doktor Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan bu tip kronik tiroiditleri son yıllarda daha çok görüyoruz. Haşimoto tiroiditinin önemli bir özelliği “sessiz ve derinden giden bir hastalık” olması, hastalığa yakalananlarda ciddi bir rahatsızlık yaratmamasıdır. Bu nedenle, hastalığı “sessiz tiroid iltihaplanması” gibi tanımlayanlar da vardır. Haşimoto tiroiditi nadiren “hipertiroidi” tablosu ile ortaya çıkar.

Haberin Devamı

Haşimoto tiroiditinde en sık görülen kronik seyir, hastalığın sessiz ve derinden giden “hipotiroidi” formudur. Bu hastalıkta; ilerleyici bir kilo alma sorunu, gösterilen onca çabaya rağmen kilo vermede zorlanma, halsizlik gibi pek de tiroid hastalığını düşündürmeyen belirtiler ön plandadır.  Eğer, tahrip olan tiroid dokusu fazlaysa, hipotiroidi belirtileri daha da şiddetlenir. Bu durumda, hastaların şikâyetlerine, cilt kuruluğu, ciltte solukluk ve matlaşma, saç kırılma ve dökülmeleri, kabızlık, ses kalınlaşması, üşüme gibi yakınmalar da eklenir.

Menopoz sürecine yaklaşan ya da bu dönemi yaşamaya henüz başlayan bir kadında kilo almaların, şişme ve yorgunlukların, müphem kas ve eklem ağrılarının Haşimoto ile ilgili bir hipotiroididen kaynaklanabileceği başlangıçta pek akla gelmez. Haşimoto’ya bağlı tiroiditinin ilk ve tek belirtisi, sebebi bulunamayan bir “bellek azalması” da olabilmektedir. Bu durum özellikle ileri yaşlarda tehlikeli ve ağır seyredebildiğinden dikkatli olunmalıdır.

Haberin Devamı

Haşimoto tiroiditini muayene ile teşhis etmek kolay değildir. İlk belirtisi elle muayenede saptanan ağrısız bir tiroit bezi büyümesidir. Doktorunuz, Haşimoto tiroidi olduğunuzu düşündüğünde, bunu doğrulayıcı bazı kan testleri isteyecektir. Araştırmalar, Anti-TPO antikorlarının hastaların yüzde 95’inde yükseldiğini ve yüzde 60’nda da Anti-Tg antikoru testinin pozitif çıktığını göstermektedir.

İşte bu nedenle, tanı koyarken, anti-TPO testi daha sık kullanılır. Haşimoto tiroiditinin, tiroid bezinde ne gibi değişiklilikler yaptığını anlayabilmek için, her hastada tiroid hormonları ve TSH düzeyleri araştırılır. Ayrıca, tanıyı doğrulamak için tiroid ultrasonografisi ve diğer görüntüleme yöntemlerinden, bazen de tiroid bezi biyopsilerinden yararlanıyoruz.

Haberin Devamı

Eğer, bir türlü izah edemediğiniz ilerleyici bir kilo kaybı veya alımı sorununuz varsa, bu sorunlara ek olarak yukarıda belirttiğimiz hipotiroidi veya hipertiroidi belirtilerinin bazılarını da yaşadığınızı düşünüyorsanız, Haşimoto hastalığından kuşkulanın ve doktorunuza gidin.

KALITIMSAL MIDIR?

Haşimoto tiroiditinde, genetik eğilimin de rol oynadığını hatırlatalım. Eğer sizde ya da ailenizden birinde, Haşimoto tiroiditi varsa, özellikle anneniz, kız kardeşiniz ve teyzelerinizin de incelemeden geçirilmesi yararlı olabilir.

Aslında, bu araştırmayı, ailenizde veya sizde oto-immün bir hastalık, yani bağışıklık sapkınlığı sorunu ile ilişkili bir hastalık varsa, mutlaka yapmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Cinsiyet, Haşimoto hastalığına yakalanmada önemli bir belirleyicidir ve kadınların bu hastalığa yakalanma riskleri 5-10 kat daha yüksektir.

Bu olasılık, orta yaşlı kadınlarda daha da fazladır. Bununla birlikte Haşimoto hastalığının, erkekleri de yakalayabileceğini unutmamak gerekiyor.


Yapın/Yapmayın

Eğer Haşimato tiroiditiniz varsa sigara içmeyin, çünkü sigara içenlerde hastalığın kontrolü zorlaşıyor. Ayrıca anneniz, ablanız ya da teyzenizde Haşimato hastalığı varsa sigara kullanmanız Haşimatoya sizin de yakalanma olasılığınızı yükseltiyor. Haşimato hastalarının iyotlu yiyeceklerden uzak durmalarında da fayda var.

İyotlu ilaçlardan, iyot içeren radyolojik kontrast maddelerinden, iyotlu tuzdan uzak kalmaları gerekir. Ancak bu dikkati “iyot içerdiği için deniz ürünlerini, mesela balığı bile yememek” gibi anlamsız noktalara sürüklememek gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu hastalığa yakalananların tiroid papiler kanserine yakalanma olasılıkları arttığı için belirli aralıklarla –özellikle nodül varsa- ultrasonografik kontrollerden de geçmeleri gerekiyor. Selenyum desteği kullanmak Haşimato tiroiditinin kontrolünü kolaylaştırıyor. Bu nedenle günde 50 mikrogram kadar selenyum kullanmak yeterli oluyor.


Tiroid nodülünü ciddiye alın

Eğer doktorunuz “tiroid nodülünüz var” derse her şeyden önce çok telaşlanmamanızı tavsiye ederim.

Nodüllerin neden oluştuğu özellikle “iyi huylu” nodüllerin niçin meydana geldiği bilinmiyor. İyot eksikliğinin nodül gelişimini tahrik ettiği düşünülüyor. Kanser hücresi içersin veya içermesin nodüllerin de az, çok ya da normal çalışanı vardır.

Troid nodüllerinin son derece yaygın olduğunu, büyük bir kısmının tedavi edilmesinin bile gerekmediğini bilmenizde yarar var. Nodüllerin çoğu iyi huyludur, kanserleşmez.

Bununla birlikte her nodülün kanser olup olmadığından emin olmak gerekiyor!

Tiroid nodüllerinden bazıları bağımsızlığını ilan etmiştir, tiroid bezinin ve vücudun tiroid hormonu ihtiyacını dikkate almadan kendi başına (!) hormon üretir. Bu durumda “toksik” yani “zehirli guatr” ortaya çıkabilir. Bu şekilde aktif olarak hormon üreten nodüllere “sıcak nodül” adı verilir. Bağımsız nodüllerin nasıl bir değişim izleyecekleri de belli olmaz.

Bazı nodüller ise hormon üretmezler. Bunlar “soğuk nodül” olarak tanımlanırlar. Bu nodüllerin kanser hücresi barındırma olasılığı daha fazladır. Özellikle tek ve soğuk bir nodül varsa bu olasılık artar. İçi sıvı ya da kanla dolu nodüller de vardır. Bunlar “kesik nodül” adını alır. Diğer nodüllere göre kötü huylu olma ihtimalleri daha az olan bu nodüller nodül içinde kanama olursa şiddetli ağrıya neden olabilirler.

Yazarın Tüm Yazıları