Sağlıkla ilgili konularda önermelerde bulunmak, “şunu ye bunu yeme” veya “şu bitkisel haptan veya bu vitaminden yararlanın” diye tavsiyelerde bulunmak bilgi birikimi ve sorumluluk gerektiren bir iştir.
Öneride bulunduğunuz konuda uzmanlaşmış, deneyim kazanmış olmanız gerekir. Böyle tavsiyelerde bulunabilmek için tıp doktoru olmasanız da olur ama sağlıkla, en azından eczacılık (ilaç bilimi), diyet uzmanlığı (beslenme bilimi), diş hekimliği gibi ilgili bir alanda eğitim görmüş, deneyim kazanmış olmanız lazımdır. Ama bu her zaman böyle olmayabiliyor. Sorumsuz ve ilgisiz insanlar da böyle önerilerde bulunabiliyor. Özellikle, bazı bitkileri veya bitkisel hapları bilimsel olarak kanıtlanmış bir faydası varmış gibi önerebiliyor. Bunlardan bir kısmı akademisyen de olsalar, ilgili uzman olmadıkları bir alanda size akıl vermeye kalkıyor. Bu son derece endişe verici bir gelişme...
SORUN NE?
Geçenlerde televizyon kanallar arasında gezinirken böyle bir durumla ben de karşılaştım. Sağlıkla ilgili hiçbir konuda eğitimi olmayan “sözde sağlık uzmanı”, bitkilerle tedavi konusundaki engin deneyimlerini anlatıyor, daha önce yaptığını duyduğum akıl almaz önerilerine bir yenisini daha ekliyordu: “Romatizmanız varsa iki taze çınar yaprağını kaynar suda bir dakika kaynatıp, suyunu için, ağrılarınız hemen geçer!” Aynı kişinin daha önce de sirozla sonuçla sonuçlanabilecek bir karaciğer hastalığını (kronik hepatit) lavanta kürleri, prostat problemlerini brokoli ezmeleri ile tedavi etmeye kalktığını duyduğum için önerisini tabii ki ciddiye almadım ama gülüp geçmenin yanlış olduğunu da biliyorum. Nedeni şu.... Bitkilerin içinde hastalıklardan korunma veya hastalıkların iyileşmeyi hızlandırmada işe yarayabilecek doğal maddelerin olduğu doğrudur. Siz o bitkileri yiyince (ya da sularını içince) o maddeler de bedeninize girip, yararlı işlevler görür. Sarmısaktaki allisin, elmadaki kuversetin, nardaki elajik asid veya domatesteki likopen hakikaten sağlığa iyi gelir. Bu tür maddeler onlarca, yüzlerce bitkide var. Ama bu bitkilerin ve özlerin mutlaka bilimsel olarak da araştırılması, incelenmesi lazım.
NE YAPMALI?
Eczacılık fakültelerinde bu alanda çalışan bitkisel özlerle tedavi anlamında araştırmalar yapan değerli bilim adamları, araştırmacılar, hocalar ve kürsüler(farmakognozi) var. Bu tür önermesi (veya duyumları) olanların (eğer samimilerse) yapmaları gereken şey bu buluşlarını (!) ilgili hocalarla, (mesela Prof. Dr. Ekrem Sezik, Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile) paylaşmaları, konuyu araştırmaları için onlardan yardım istemeleridir. Oysa önermecilerin çoğu bunu yapmıyor. Sonuçta söyledikleri de “aktar önerilerinden farksız” hale geliyor. Dolayısıyla romatizmayı çınar yaprağı, demir eksikliğini ıspanak, sinüziti papatya, hepatiti lavanta suyu ile tedavi etmeye kalkan bu kişilerin önerileri havada kalıyor, hatta zararlı bile olabiliyor.
Çözüm için
Benim tavsiyem şudur: Bazı bitkilerde sağlığa yararlı ilaç gibi maddelerin olduğu doğru ve ilaç firmaları zaten bu maddeleri bilimsel yollarla ayrıştırıp ilaç haline getirerek size ulaştırıyor. Eğer biri size beyaz lahananın selülit, pırasanın böbrek taşı, soğanın yumurtalık kisti, keçiboynuzunun astım tedavisinde faydalı olduğunu söylerse ciddiye almayın. Bu tür önerileri dikkate alıp, sakın kullandığınız ilaçlar yerine bunlardan yararlanmaya kalkmayın. Doktorunuza sormadan, onun onayını almadan hiçbir bitkisel ürünü, özü, sıvıyı kullanmaya kalkmayın.
Karaciğere silymarin, prostata saw palmetto
Bitki özleri ile tedavide güvenilebilecek ürünler de var. Mesela “silymarin” özleri bunlardan biri. “Silymarin, deve dikeninden elde ediliyor. Saf şekli Avrupa’da LEGALON veya başka isimle eczanelerde reçeteyle satılıyor. Silymarinin 75 ve 150 mg’lık tabletleri karaciğeri toksinlerden, alkolden, virüslerden korumada kullanılıyor. Prostat büyümesinde de bitkisel desteklerden yararlanmak mümkün. Örneğin, prostat irileşmesinin oluşturduğu idrar kesesinin boşalamaması hissi, idrar tutukluğu ve sık idrara gitme gibi problemleri azaltmada kabak çekirdeğinin faydalı olabileceğini düşündüren güvenilir bulgular var. Ancak bunun için her gün en az bir avuç kabak çekirdeği yemeniz lazım. Bu da kaçınılmaz olarak kilo aldıran bir durum. Bu nedenle kabak çekirdeği özleri içeren güvenilir haplardan faydalanmak daha akılcı. Bu haplar bazı ülkelerde satışa sunulmuş durumda. Mesela Almanya’da bu tür bitkisel destekler var. Eczanelerde reçetesiz olarak satılıyor. Prostat büyümesinde faydalı olabileceği anlaşılan bir diğer destek de bir tür palmiyenin (saw palmetto) özüdür. Bunun da tabletleri var. Bazı firmalar kabak çekirdeği ve palmiye özlerini birlikte içeren haplar da üretmişler. Doktorunuzla bu konuyu görüşebilirseniz eğer, onaylayıp önerirse kullanmayı düşünebilirsiniz. Afrika kökenli bir bitki olan pygeum Africana bitkisi özü de prostata büyümesi ile ilgili sorunları azaltabiliyor. Bunun da hapları var. Aklınızda olsun.