Gecenin ortasında sağ veya sol böğrünüze saplanan bir ağrıyla uyandınız.
Ağrının belinize, kasıklarınıza şiddetle yayıldığını, biraz hareket edince şiddetlenip hareket etmenizi olanaksız hale getirdiğini hissediyorsunuz. Eğer böyle bir ağrı ile ilk kez karşılaşıyorsanız kafanız karışacaktır, korkmayın! Olasılıklardan birincisi böbrek taşıdır. Her böbrek taşının ağrıya yol açmadığını da bilmelisiniz. Sık görülen sağlık sorunları arasında yer alan böbrek taşları herkeste oluşabilse de bazı risk faktörleri taşın görülme sıklığını artırıyor.
Böbreğin boşaltım kanallarına yerleşen ya da boşaltım kanalından geçerek idrar yollarına veya mesaneye inen yani vücuttan dışarı atılma yolculuğuna çıkan taşlar "taş ağrıları"nın başlıca nedenidir. Taşın böbreğin ana çıkış noktası veya idrar kanallarından geçişi sırasında yaşanan ağrılar bazen o kadar şiddetlidir ki, tıpta ayrı bir kategoriye konarak "kolik atakları" olarak tanımlanır. Böbrek taşının tek belirtisi ağrı değildir. Bazen taşa eşlik eden enfeksiyonlar nedeniyle ateş, üşüme, titreme, bulantı, kusma, sık, ağrılı ve kanlı idrar yapma gibi yakınmalar da gelişir. Sorun böbrek taşı olduğunda teşhis birkaç istisna dışında pek zor değildir. Görüntüleme incelemeleri, idrar analizleri teşhisi kolaylaştırır.
NASIL BESLENECEKSİNİZ
Böbrek taşlarının oluşumunda bir değil birden çok faktör etkilidir. Özellikle genetik nedenler üzerinde durulmaktadır. İdrarla aşırı miktarda kalsiyum atılması, ürik asit veya oksalik asit boşaltılması veya idrarda aşırı sistin bulunması gibi nedenler taşa yol açabiliyor. Çevresel faktörlerin de etkisi vardır. Bu nedenle böbrek taşı teşhisi alanların çoğuna kalsiyum, oksalat ve hayvansal proteinlerden sınırlı, suyu, sıvısı bol bir beslenme planı önerilir. İçecek türünün de önemli olduğu belirtiliyor. Portakal suyu, kahve özellikle yararlıdır ama en önemlisi bol su içmektir. Tuz kısıtlamanın amacı idrarla kalsiyum atılmasını azaltmaktır. Hayvansal proteinlerin azaltılması idrarla kalsiyum atılmasını azaltır. Ayrıca ürik asit taşı oluşumunu kontrol altına alır.
SIK SIK ENFEKSİYON YAPIYOR
Böbrek taşı tedavisinde kullanılan çok sayıda tıbbi ve cerrahi yöntem vardır. Hastaların bu yöntemlerin hangisinden fayda göreceğine üroloji uzmanları karar verecektir. Böbrek taşlarının bazen çok sık tekrarlayan idrar yolları enfeksiyonları neticesinde böbrek yetmezliğine kadar gidebilen çok ağır sonuçları olabiliyor. Bu nedenle iyi bir hasta-hekim işbirliğinin, bilgili ve dikkatli bir hasta bilincinin sorunun çözümünde son derece önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Kolesterolü nereye kadar düşüreceğiz
Kolesterol seviyesinde arzu edilen hedefler her hasta için farklıdır. Hiçbir koroner kalp hastalığı riski olmayan ve genetik mirası güçlü birinde LDL kolesterolün 130-140 mg civarında olması -özellikle HDL kolesterolü 50 ve üzerinde ise- kabul edilebilir sayılırken, koroner by-pass ameliyatı geçirmiş veya stend takılmış başka bir hastada LDL kolesterolün 100’ün üzerinde olması asla kabul edilemez. Bu son durumda LDL kolesterolün 70’e kadar indirilmesi hedeflenir. Ancak bu en yüksek risk düzeyindekiler için önerilen bir hedeftir. Ayrıca her hastada bu hedefin başarılması mümkün olmayabilir. Sağlığınız üzerinde olumlu etki yapacak şekilde kolesterolünüzü ne kadar düşürebileceğimizi, kolesterolün en düşük hangi değerlere ulaştığında sağlık sorunlarına yol açabileceğini biz de tam olarak bilmiyoruz.
Gelecekteki araştırmalar en yüksek risk grubu için belkide daha düşük değerleri öneren sonuçları ortaya çıkaracaktır. Örneğin, 50 mg ve altındaki LDL değerleri bu yüksek riskli insanlar için daha güvenli değerler olarak tanımlanacaktır. Bunları bugün için bilmiyoruz. Emin olduğumuz şey 130 mg’dan yüksek LDL kolesterol seviyelerinin herkes için sağlıksız olduğudur.
Elleriniz yaşlanmasın
Eller vücudun yaşlılık sürecinden en fazla etkilenen ve gerçek yaşı en çok açığa çıkaran parçasıdır. Güneşin zararlı etkileri ve doğal yaşlanma süreci ile ellerinizin üstündeki ince cilt tabakası zamanla daha da incelir. Üzerinde yaşlılık lekeleri oluşur, damar ve tendonları belirgin hale gelir. Eğer siz de ellerinizi yaşlılık sürecinden korumak istiyorsanız işe öncelikle yüksek güneş koruma faktörlü bir krem kullanarak başlamalısınız.
Yüz, boyun veya dekoltenize kullandığınız gündüz, gece kremleri ya da serumlardan bir parça da elleriniz için ayırmalısınız. İçinde alfa lipoik asit, C ve E vitaminleri, başta argirelin olmak üzere peptidler, yeşil çay ve üzüm çekirdeği özütleri bulunan, tahriş yaratmayan ve nemlendirici özelliği yüksek kremler hem yüz hem de el sırtınızdaki cilt için oldukça yararlıdır. Ellerde oluşan yaşlılık lekeleri için birçok leke giderici ürün bulunuyor. Hidrokinon, kojik asit, askorbik asit gibi renk açıcı maddeler, meyve asitleri veya retinoik asit gibi soyucu maddelerle kullanılıyor. Ancak profesyonel tedaviler daha başarılı gibi görünüyor. Bu tedavilerin neler olduğundan yarın bahsedeceğiz.
Kalbiniz için altın öneriler
Antalya’da toplanan Ulusal Kardiyoloji Kongresi’nde, Türkiye’de kalp-damar hastalıklarının yoğunluğunda büyük bir artış olduğu ve Türkiye’nin ülke sıralamasında birinciliğe oynadığı (!) belirtildi. "Stresin bu kadar yoğun görüldüğü, sağlıklı beslenme kültürünün yetersiz olduğu, sağlık bilincinin düşük olduğu, çevresel kirlenmenin, besin ve su hijyeninin hiçe sayıldığı bir ülkede daha farklı bir sonuç nasıl beklenir? Sigara tüketiminde dünya birinciliğine oynuyoruz. Çocuklara bile alkol satışında herhangi bir yasaklama getirilmiyor. Siz yine de Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Dr. Çetin Erol’un önerilerine kulak verin. İşte o altın öneriler:
İdeal kilonuzu koruyun.
Hayvani yağlardan uzak durun.
Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin.
Fast food tarzı beslenmekten kaçının.
Sigara kullanmayın, dumanını solumayın.
Alkol kullanmamaya çalışın.
Mümkünse haftada toplam 150 dakika kadar tempolu yürüyüş egzersizlerini alışkanlık haline getirin.
Yılda mutlaka bir kez kan şekerinizi, kolesterolünüzü ve kan basıncınızı ölçtürün.
Kızılcık idrar yolu enfeksiyonlarıyla savaşıyor
Kızılcık veya diğer adıyla Cranberry son dönemlerde idrar yolu enfeksiyonlarına yararlarıyla gündeme geliyor. Kızılcık idrar yolu enfeksiyonlarını (özellikle mesane enfeksiyonları ve sistiti) tedavi etmeye ve tekrarlayan enfeksiyonları önlemeye yardım ediyor. İdrar yolu enfeksiyonlarının süresini kısaltıyor, bunlara bağlı gelişen ağrı, yanma ve kaşıntı gibi belirtileri de azaltıyor. Kızılcık bu yararlarını idrardaki hippurik asit üretimini artırıp idrar yolları üzerinde kuvvetli bir antibiyotik etki sağlıyor.
Bunun yanı sıra hem güçlü bir antioksidan etki gösteriyor, hem de bakterilerin idrar yollarına tutunup çoğalmasına engel oluyor. Ancak idrar yolu enfeksiyonları mutlaka uzman bir doktor gözetiminde tedavi edilmelidir. Kızılcık tedaviye sadece katkı amacıyla eklenmelidir.
Eski alışkanlıklar geri gelirse
2 yıldır diyet yapıyorum ve yaklaşık 15 kilo verdim. Artık kilomu sabit tutma zamanım geldi. Ancak bazı yiyecekleri yemeye başlarsam ölçüyü kaçırıp yine kilo almaktan korkuyorum. Sizce nasıl hareket etmeliyim?
Başarı ile tamamlanan bir kilo yönetimi programının ardından yaşanan bu korku, sürdürülmesi gereken bir koruma programı ile ortadan kaldırabilir. Koruma programının amacı kısa bir süre ile değişimsiz uyguladığınız diyeti değişim listelerini kullanarak çeşitlendirmek ve keyifli bir hale getirmektir. Değişim kullanımını öğrenirken porsiyonlarınıza hakim olamama korkusu besin seçimlerinizde "tek tip" mantığına tekrar dönme endişesi ile yaşanabilir. Örneğin makarnanın yer aldığı bir öğünde tüketmeniz gereken salata ve yoğurdunuzu yemediğinizde makarnanın porsiyonu "eski günlerde" olduğu gibi artacaktır.
Diyetinizin bu aşaması eski alışkanlıklarınızı terk etmek bakımından önemli bir fırsattır. Bununla birlikte kimi zaman değişik tatları tatma vakti de gelmiştir artık. Örneğin dondurma keyfinizi porsiyon kontrolünün sizin elinizde olduğunu düşünerek bozmadan yaşayabilirisiniz. Kilo korumanın keyfini çıkarın.
Adet döneminde diyet
Adet dönemimden önce sıkıntı yaşıyorum. Diyetimi bozuyor ve hamurlu besinler tüketiyorum. Beni rahatlatacak neler yapabilirim?
Gerginlik, sıkıntı, kilo artışı (1-2 kg), baş ağrısı, göğüslerde hassasiyet, iştahta artış, makarna, çikolata, tatlı isteğinin artması, ödem, şişkinlik... Bunlar size neyi hatırlatıyor? Evet, doğru tahmin ettiniz. Adet dönemi öncesi yaşanan sıkıntılar. Bu dönemi daha rahat atlatabilmek için;
Özellikle kafein, basit şeker, tuz veya sodyum, yağ ve alkolden kaçınmanız şikayetlerinizi azaltacaktır.
Bol meyve-sebze, tam tahıl ürünleri, yağsız süt ve süt ürünlerinden faydalanın.
B6 vitamininden zengin balık, tavuk, soya ürünleri, brokoli, muz, havuç, yumurta, avokado, tahıllar ve ıspanak gibi yiyeceklerle beslenin.
Ayrıca bu dönemde vücudunuzda Magnezyum da azalır. Et, süt, balık, yumurta, kuru baklagiller, kabak, tam tahıllar, çikolata, badem gibi magnezyum kaynaklarına yönelebilirsiniz.
Bol su için.
Bu dönemde kilo artışı konusunda endişelenip daha az yemek yemeye çalışmayın.