Paylaş
Salgın süreci, ruh halimizi ciddi ölçüde etkiledi. Önemli bir araştırma grubu olarak kabul edilen Gallup’un son araştırması da bu bilgiyi doğruluyor. Gallup’a göre, “Dün geçirdiğiniz günü aklınıza getirin, hiç gülümsediniz mi?” sorusuna güçlü bir “Evet!” yanıtı verenlerin sayısı Türkiye’de sadece yüzde 41 olarak belirlenmiş. Yine aynı araştırma grubuna göre, Türkiye’de “kızgınlık yaşayanlar”ın oranı 4 puan artmış. “Dün, gün içinde ağırlıklı olarak kızgınlık hissettiniz mi?” sorusuna yüzde 44 “Evet!” yanıtı çıkmış. Ve yine vatandaşlarımızın yüzde 64’ü “Dün, gün içinde stresli bir dönem yaşadınız mı?” sorusuna “Evet!” yanıtı vermiş. Kısacası farkında olmayabiliriz ama “gülümsemeyi unuttuğumuz stres ve gerginliğin zirve yaptığı günlerden” geçiyoruz.
Kaygı, korku, endişe ya da diğer duygu durum bozukluklarının neticesi olarak ortaya çıkan “GERİLİM/TANSİYON YÜKSELMESİ MESELESİ”nin “sosyal boyutları” benim alanım değil. “Bedensel boyutları” ise bir iç hastalıkları uzmanı olarak yakinen ilgilendiğim ve dikkatle izlediğim önemli bir alan. Bu gerginliğin sağlık açısından en önemli neticelerinden birinin ise “HİPERTANSİYON MESELESİ” olduğu kesin. Detaylar için buyurun...
İYİ BİLGİ
TANSİYON HEPİMİZDE VAR
ŞU bilgi doğru: TANSİYON HEPİMİZDE VAR ve tansiyon denilen, kanımızı bedenimizin en ücra köşelerine kadar ulaştıran o yaşamsal basıncın yokluğunda hayatta kalmamız asla mümkün değil. Eğer tansiyonumuz -yani kanı damarlarımıza pompalayan kalbimizin itici gücü ve o itici güce direnen damarsal elastikiyetimiz olmasa idi- kanımız vücudumuzda dolaşamaz; doku ve organlarımıza oksijen taşıyamaz, ihtiyaç duydukları besinleri -şekeri, yağı, proteini, vitamini, minerali, antioksidanı- götüremezdi. Neticede de damarlarımızda dolaşan kan yer çekiminin etkisiyle ayaklarımıza iner, biz de düşüp kalırdık(!). Kısacası tansiyon meselesinde esas sorun, “tansiyonun varlığı”nda değil, “yüksek olması”ndadır.
Basitçe BÜYÜK TANSİYONUMUZ 12, KÜÇÜK TANSİYONUMUZ 8 CİVARINDA ise -bilelim ki bu değerlerden bir/iki rakamlık düşüşler daha da makbuldür- hiç sorun çıkmaz. Ama eğer büyük tansiyonunuz 13-13.5 hatta 14’ü, küçük tansiyonunuz 8-8.5, özellikle de 9 rakamını geçtiğinde bir dizi problem başlar. Zira vücudunuzda dolaşan kanın fazla basınçlı olması -HİPERTANSİYON- maalesef sonu ölüme kadar varabilecek birçok hastalığın tetikçisi, kötü yaşlanmanın sinsi bir yol arkadaşı, sağlıksız hayatın kötü bir habercisidir.
UNUTMAYIN 1
TANSİYON RAKAMLARI NE OLMALI
NORMALDE kan basıncı değeriniz 12/8’dir. Yani büyük tansiyonunuz 12, küçük tansiyonunuz 8 civarındaysa “işler yolunda” demektir. Peki, ya bu değerler yükselmeye başlarsa o zaman ne oluyor?
1. Bu değerler 13.5/8.5 ve biraz üstüne çıktığında kalp krizi geçirme riskiniz İKİYE KATLANIYOR.
2. Hiçbir şikâyetiniz olmasa yani kendinizi “bomba gibi(!)” hissetseniz bile eğer tansiyonunuz uzunca bir süre 15.5/9.5 ve üzerinde seyreder ise kalp krizi geçirme riskiniz DÖRT KATI ARTIYOR.
3. Diyelim ki yine hiçbir sağlık sorununuz yok, maşallah aslanlar gibisiniz(!) ama böyle bir durumda bile tansiyonunuz 17.5/10.5’lara çıkarsa bilmelisiniz ki siz onu ister ciddiye alın, ister almayın kalp krizi geçirme riskiniz anında SEKİZ KATINA FIRLAYIVERİYOR.
ÖNEMLİ
HER ÜÇ YETİŞKİNDEN BİRİNİN TANSİYONU YÜKSEK
ŞUNU iyi bilelim: Hipertansiyon problemi düşündüğümüzden çok daha yaygın bir sağlık problemidir. Ve yine iyi bilelim ki hipertansiyon da en az obezite ve diyabet gibi giderek salgın haline dönüşme eğiliminde olan son derece mühim bir “iyi hayat ve iyi yaşlanma” tehdidir. Rakamlara gelince... Rakamlar ülkemizde her 3 yetişkinden birinde -en iyi ihtimalle her 4 yetişkinden birinde- hipertansiyon sorunu olduğunu göstermektedir.
UNUTMAYIN 2
TANSİYONUNUZU ÖLÇÜN
HİPERTANSİYONUN varlığını anlamanın bir tek yolu var: TANSİYONU ÖLÇMEK. Eğer yaşınız 50’nin üzerindeyse ve imkânınız varsa evinizde basit bir kan basıncı ölçme cihazı bulundurmaya çalışın. Bunu özellikle “fazla kilolu, diyabetli, bel çevresi geniş, horlama veya uyku apnesi sorunu olan, gut hastalığı belirlenen, karaciğer yağlanması saptanan, kolesterolü ve trigliseridi yüksek bulunan” biriyseniz ve hele bir de “ailenizde hipertansiyon öykünüz” varsa lütfen ihmal etmeyin. Eğer böyle bir imkânınız yoksa sağlıklı bile olsanız 40’lı yaşlara merhaba dediğiniz günden itibaren yılda en az 2-3 defa tansiyonunuzu ölçtürüp değerlerinizi bir kenara not ediniz. 40 yaşın altında 25 yaş sonrasında herkesin yılda en az bir kez kan basıncını ölçtürmesi lazım. Bana sorarsanız yaş rakamlarını daha da küçültün ve çocuklarınızın bile tansiyonunu yılda bir kez kontrol ettirin.
UNUTMAYIN 3
HİPERTANSİYON NE YAPIYOR
ŞUNU unutmayın: Tansiyonun yaşa bağlı yükselmesi de normal bir durum değildir. Kan basıncımız, yaşımız ne olursa olsun 12/8 civarında seyretmelidir. Peki, bu rakam yükselirse ve o yükseklik uzun süre devam ederse ne olur?
1. KALP KRİZİ geçirme riskimiz artar.
2. BEYİN KRİZİ/FELÇLER ile karşılaşma ihtimalimiz yükselir.
3. BÖBREK YETMEZLİĞİ tetiklenir, böbrek fonksiyonları sinsice bozulmaya başlar.
4. KALP YETMEZLİĞİ, hipertansiyonun en sık görülen sonuçlarından biri olarak kabul edilir.
5. BELLEK SORUNLARI hipertansiyonlularda daha erken gelişir. Tansiyon büyüdükçe, bellek küçülür.
6. GÖZ KANAMALARI, özellikle retina problemleri de hipertansiyonlularda beklenenden daha sık ve daha yaygın bir problemdir.
7. KALP RİTMİ BOZUKLUKLARININ da hipertansiyonlularda daha yaygın olduğunu bir kenara not edin.
8. KRONİK NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR, mesela PARKİNSON hastalığı ve benzeri sorunlara da hipertansiyonlularda daha sık rastlanır.
KISA BİLGİ
FARKINDALIK ÇOK ÖNEMLİ
ÜZÜLEREK belirtelim ki yaşımız ilerledikçe hipertansiyon rakamları daha da büyüyor. Çok daha önemlisi ise şu: Hipertansiyonu olanların yarıdan fazlası tansiyonlarının yüksek olduğunu bilmiyor. Hipertansiyonluların en az yarısı ilaçlarını doğru dürüst kullanmıyor.
BİR SORU
HİPERTANSİYONUN BELİRTİLERİ NELER
ÜZÜLEREK belirteyim, hipertansiyon çoğu zaman hiçbir belirti vermiyor. Seyrek olarak bazı hipertansiyon hastalarında “BAŞ AĞRISI, BURUN KANAMASI, ENSE BÖLGESİNDE BASINÇ HİSSİ, DENGE SORUNLARI, YORGUNLUK, ÇARPINTI, BAŞ DÖNMESİ” gibi işaretler gözlense de bunların hiçbiri “tipik belirtiler” sayılmıyor, çoğu zaman da ciddiye alınmıyor.
NE YAPMALI
TEŞHİSİ KOLAY, TEDAVİSİ BAŞARILIDIR
HİPERTANSİYONUN teşhisi kolay ve ucuz, tedavisi ise son derece başarılıdır. Kısacası hipertansiyon yönetilmesi neredeyse sıradan bir sağlık problemidir. Tedavi için yapılması gereken 2 şey var...
1. YAŞAM BİÇİMİMİZİ DEĞİŞTİRECEĞİZ: Fazla kilolarımız varsa vereceğiz, beslenmemizdeki tuz oranını sınırlayacağız; düzenli egzersiz yapacak, uyku sorunlarımız varsa halledecek, huzura odaklı bir yaşama yelken açacağız. Sigara ve alkolle aramıza mesafe koyup sağlık kontrollerimizi yaptırmayı unutmayacağız.
2. İLAÇLARIMIZI KULLANACAĞIZ: Araştırmalara göre, hipertansiyonu olanların en az yarısı reçete edilen ilaçları doğru düzgün kullanmıyor. Kullananların da en az yarısı bir süre sonra ilaçlarını bırakıyor. Bu nedenle tedaviye başlarken ilaç kullanma meselesinin önemini çok iyi anlamak lazım.
Paylaş