Taban-topuk ağrısı can yakıyor

Eskiden her şey ne kadar kolaydı. Kafamızı yastığa koyduk mu hemen uyurduk.

Şimdi her şey gibi uyumak da uyanmak da problemli hale geldi. Kimimiz uykuya dalamıyor, kimimiz sık sık uyanıyor. Kimimiz sabahın köründe uyanmaktan ve daha sonra uykuyu bir türlü tutturamamaktan şikayetçi. Yetmezmiş gibi son zamanlarda yeni bir hastalık daha icat edildi: Rahatsız Ayak Sendromu! Bu hastalığa yakalananlar gece boyunca oluşan sızı ve ağrılardan, yanma, uyuşma, karıncalanma ve kramplardan yakınıyor. Bu hastaların çoğu "Uyuyorum uyanıyorum, ayaklarım benim mi değil mi anlayamıyorum" diye yakınıyor. Bir kısmı da gece boyunca tekrarlayıp duran "ayak atmalarından", "kasılıp durmalardan" şikayetçi. Bütün bu sorunlara şimdi biri daha ilave oldu: Plantar Fasiit. Plantar "ayak tabanı", fasit "taban kılıfı" anlamına geliyor. Uzmanlar, "Eğer sabah yataktan kalktığınızda daha birkaç adımda topuklarınızda şiddetli bir ağrı duyuyorsanız, bu ağrı yakıcı, hatta bıçak sokması gibi bir duygu yaratıyorsa ve zamanla merdiven çıkarken veya parmak ucunuzda dururken, tenis, golf gibi egzersizlerden hemen sonra oluşuyorsa ve topuklarınızda şişme de varsa aklınıza bu hastalık gelsin" diyorlar.

Şeker hastalarında sık görülüyor

Normalde topuğumuz mükemmel bir şok emici sistem gibi tasarlanmıştır. Eğer herhangi bir nedenle üzerine fazla bir zorlama olursa ancak o zaman sorun çıkarır. Plantar fasiit sorununun çok uzun yürüyüşler yapıp egzersizlerini abartanlarda, sık merdiven çıkmak zorunda kalanlarda, özellikle agresif spor yapanlar ve jogging’den hoşlananlarda daha sık görülmesi bundandır. Eğer ayak mekanizmasında önceden mevcut bazı sorunlar varsa bu probleme daha kolay yakalanırsınız. Yüksek ayak kemerli biri ya da düztaban olmak kolaylaştırıcı bir faktördür. Yanlış seçilen yürüyüş ayakkabıları hatta uygunsuz kalıplarda hazırlanmış normal ayakkabılar bile bu problemin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Bu sorun şeker hastalığı olanlarda daha sık görülüyor.

Bu sorunun sizde de olabileceğini düşünüyorsanız bir romatoloji veya ortopedi uzmanı ile görüşmelisiniz. Doktorunuza gidene kadar ayakkabılarınızı gözden geçirmenizde, ayak kemerini destekleyecek aksesuvarlardan istifade edip, egzersiz sürenizi azaltmanızda fayda var. Ayaklarınızı yukarı kaldırıp dinlendirmenin, ağrının olduğu yere günde birkaç kez buz tatbik etmenin de faydalı olabileceği aklınızda olsun.

Alzheimer’la ilgili bilgilerinizi test edin

Pek çok kişi belli bir yaştan sonra ortaya çıkan unutkanlıkların Alzheimer hastalığı ile ilişkili olup olmadığı endişesini taşımakta, bu endişe ile doktorlara başvurmaktadır. Mayo Clinic’te oluşturulan bir test ile Alzheimer hastalığı hakkındaki bilgilerinizi test etmek ister misiniz? İşte size bu testin soruları ve doğru yanıtları: www.mayoclinic.com adresinden alınmıştır)

1- Aşağıdakilerden hangisi Alzheimer hastalığının belirtisi değildir?

a- Tanıdık yerlerde kaybolmak

b- Tesadüfen tanışılmış kişilerin isimlerini unutmak

c- Mali bütçeyi, harcamaları dengelemekte problem yaşamak

d- Beklenmedik olaylarla baş etmede yetersizlik

2- Hangisi Alzheimer hastalığı riskini artırabilir?

a- Kafa travması

b- Depresyon geçirmek

c- Düşük eğitim düzeyi

d- Yukarıdakilerin tümü

3- Yaşla ortaya çıkan demansa neden olan başka bir problem bulunmamalıdır.

a- Doğru

b- Yanlış

4- Aşağıdakilerden hangisi Alzheimer hastalığı ile ilişkilidir?

a-
Yüksek kan basıncı (hipertansiyon)

b- Düşük kan basıncı (hipotansiyon)

c- Her ikisi de

d- Hiçbirisi

5- Alzheimer hastalığının gelişme riski üzerinde aile öyküsü rol oynamaz.

a-
Doğru

b- Yanlış

6- Basit bir kan testi ile Alzheimer hastalığı tanısı konabilir.

a-
Doğru

b- Yanlış

7- Alzheimer hastalığı dışında, aşağıdakilerden hangisi bellek kaybı ve konfüzyona yol açabilir?

a-
Tiroit problemleri

b- İlaç zehirlenmeleri

c- Depresyon

d- Yukarıdakilerin tümü

8- Alzheimer hastalığının kesin teşhisi otopsi ile konulabilmesine karşın, doktorlar genellikle demansa yol açabilen diğer sebepleri ekarte ederek hastalığın tanısını koyabilirler.

a-
Doğru

b- Yanlış

9- Alzheimer hastalığında erken tanının bir yararı yoktur.

a- Doğru

b- Yanlış

Doğru Yanıtlar: 1- b, 2-d, 3-b, 4-c, 5- b, 6-b, 7-d, 8- a, 9-b

aaltintaş@yasasinhayat.org

Prof. Dr. Ayşe ALTINTAŞ

GENÇ KAL GÜZEL OL

Saç kaybını artıran nedenler

Saç kaybının fiziksel ve psikolojik olabilen pek çok nedeni vardır. Bunlar arasında stres, mevsimsel saç dökülmeleri, hamilelik ve emzirme sık görülen nedenlerdir. Diğerleri ise:

n Tükenmişlik durumu, stres,

n Ateş ve çeşitli enfeksiyonlar,

n Tiroit bozukluğu gibi bazı hormonal ve metabolik hastalıklar (tiroit bezi tembelliği),

n Kansızlık,

n Mevsimsel dökülmeler,

n Hamilelik ve emzirme dönemleri,

n Beslenme bozuklukları, bilinçsiz ve ağır, sık tekrarlanan diyet rejimleri, alkol bağımlılığı,

n Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar,

n Zehirlenmeler,

n Radyasyondur.

Fast food unutkanlık yapıyor

Yapılan yeni bir araştırma sürekli olarak fast food besinleri yiyenlerin belleklerinin tehlikede olduğunu gösteriyor. Öğünlerinin önemli bir bölümünü donat, kızarmış patates ve şekerli içeceklerden oluşturanlarda sadece bellek problemleri değil, şizofreni, depresyon gibi psikolojik sorunlarla karşılaşma riskleri yükseliyor. Bunun pek çok nedeni var. En önemlilerinin fast food besinleri çok fazla yiyenlerde beyne yararlı B vitaminlerinin, magnezyum, çinko, kalsiyum gibi minerallerin, Omega-3 yağ asitlerinin yeteri kadar kazanılmaması olduğu belirtiliyor. Fast food beslenenlerde kan şekeri yükselmeleri, hipoglisemi krizleri, kolesterol ve trigliserit sorunları daha sık görülüyor. Kısacası fast food sadece kalpten, cinsellikten değil, beyinden de vuruyor!

Diyetisyen

Tuğçe ALTAN

BAHÇE


taltan@yasasinhayat.org

Cinsel isteksizlik kadınlarda daha yaygın

Karşı cinsle ilişkiye girme arzusunun ifadesi olan cinsel isteği etkileyen pek çok faktör var. Yaşlanma, cinsellikten uzun süre uzak kalma, alkol kullanımı, tiroit bezinin az veya çok çalışması, şeker hastalığı, hipertansiyon, menopoz, loğusalık ve emzirme dönemleri bunların en sık görünenleri. Ayrıca aile içi şiddet, cinsel travmalar, sevilen birinin kaybı, taşınma, yer değiştirme gibi sosyal etkenler, depresyon, aşırı stres gibi psikolojik faktörler de cinsel isteksizliğe yol açabiliyor. Cinsel uyarının mevcudiyetine rağmen cinsel aktivitenin azlığı veya yokluğu, "cinsel soğukluk" olarak da tanımlanıyor. Uzmanlar kişilerin yaş, meslek, kültür düzeylerinin, bilgi, beceri ve deneyimlerinin, korku, endişe ve üzüntülerinin, inançları ve sosyal durumlarının hatta duygularının da cinsel arzuyu etkilediğinin altını çiziyorlar.

Cinsel soğukluk kadınlar arasında daha yaygın. İster bedensel, organik, hormonal, ister ruhsal sebeplerle oluşsun tedavi çoğu kez mümkün. Önemli olan sorunu saklamamak ve çözüm için fazla geç kalmamak.

ealtinel@yasasinhayat.org

Dr. Evren ALTINEL

Çocuklarınıza yeterli iyot veriyor musunuz

İyot, büyüme ve gelişme için gerekli olan bir elementtir. Eksikliği, ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Beyin ve sinir sisteminin gelişmesi, vücut ısı ve enerjisinin devamı için gerekli olan iyot, tiroit hormonlarından T4 ve T3 yapımında kullanılmaktadır. Eksikliğinde en sık guatr, sürekli yorgunluk, vücut ağırlığında artış, zeka geriliği görülür. Özellikle çocukluk çağından itibaren yeterli iyot almak gerekmektedir.

İyot vücudunuza besinler, su ve deniz ürünlerinin tüketimiyle alınır. Ülkemizde sofralık tuzlar iyottan zenginleştirilmiştir. Lahana, karalahana, karnabahar, brüksel lahanası, şalgam, turp gibi sebzelerde bulunan ve guatrojen adı verilen kimyasallar, tiroit bezinde iyot taşınmasını engelleyerek iyot yetersizliğinin oluşmasında rol oynamaktadır. Eğer iyot yetersizliğiniz olduğunu düşünüyorsanız, deniz yosunları, deniz ürünleri, iyotlu tuz, tahıllar, süt ve süt ürünlerinden yararlanabilirsiniz. Ancak Hashimoto Tiroiditi, Graves Hastalığı ve sıcak nodülü olan hastaların iyotlu tuz kullanmaları sakıncalıdır.

Diyetisyen Seren AKSÜS

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Uygulanan eski diyetlerde ara öğün olarak galeta, grisini veya bisküvi verilirdi. Bana bunların daha da acıktırdığı ve bu nedenle tercih etmemem gerektiği söylendi. Ara öğünde ne yemeliyim?

Karbonhidratlar kompleks olsun

Ekmek değişimi olarak adlandırdığımız bu grup yiyecekler zayıflama diyetlerinde oldukça fazla yer almaktadır. Ve bu yiyecek grubu geniş bir yelpaze içinde yer aldığından seçimler konusunda doğru yönlendirilme yapılmalıdır. Ara öğün alternatifi olarak düşünülen bu yiyeceklerin birçoğunun rafine undan yapıldığı ve vitamin-mineral açısından fakir oldukları göz önünde bulundurulmalıdır. Rafine un içerdikleri için bu yiyeceklerin glisemik indeksleri yüksektir. Diyete başlamadan önce doktor tarafından değerlendirilen analizlerde "hipoglisemi", "insülin direnci" gibi kavramların tespiti, bu ürünlerin daha dikkatli kullanımını gerektirmektedir. Ayrıca paketli ürün oldukları için kan şekeri dalgalanmaları yaşayan bireylerde "paketin yarısı" kavramı uygulanabilir olmaz, genellikle paketin tamamını tüketme eğilimi söz konusudur. Bu tarz durumlarda bu ürünlerin proteinli bir besinle (süt, yoğurt, peynir) tüketimi alınabilecek ilk tedbirdir. Ara öğünlerde daha çok meyve tercihini değerlendirmenizi öneririz.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Yeniden diyete başlıyorum. Bu kaçıncı hatırlamıyorum. Hiç umudum yok. Güzel bir başlangıç için ne önerirsiniz?

Diyet günlüğü tutmaya çalışın

Zor bir durumdasınız. Yorgun, güçsüz ve hiç spor yapmak istemeyen bir insanın ilk adımı atması gibi. Ama biliyorsunuz ki ilk adımı atmak zor olsa da gerisini getirmek kolaydır. Ayağa kalkıp, eşofmanlarınızı giyip dışarı çıktıktan sonra yürüyüş yapmak eğlencelidir. Evet daha önce onlarca kez diyet denediniz. Belki bir kısmı size hiç uygun değildi. Belki de bir diyetisyen yardımı ile hazırlanmış çok sağlıklı ve güzel bir diyetti ama siz motive olamadınız. Her diyet için ayrı, kuvvetli bahaneler bulabiliriz. Hiçbir şeyin garantisi yok. Şimdi başlayacağınız beslenme planı ve egzersiz programı, biraz psikolojik destek. Belki de şimdi tam zamanı. Bu sefer "Yine başaramayacağım!" diyemezsiniz çünkü bilmiyorsunuz. Temiz bir sayfa açın. Kendinizi rahatlatın, güzel bir günlük alın ve ilk sayfaya şunu yazın: "Ben ne istiyorum?". İkinci sayfa: "İlk haftadaki hedefim, ilk aydaki hedefim, ilk 3 aydaki hedefim...", devam edin, üçüncü sayfaya geçelim: "Daha önceki denemelerde neden vazgeçtim?", sayfa dört: "Nasıl bir program istiyorum?", sayfa beş: "Motivasyonumu bozan şeyler", altıncı sayfa: "Beni motive eden şeyler". Diyete yeni başlayan birine göre şanslı olduğunuz noktaları yazın: Dikkat edilecek noktaları biliyorsunuz, yapabileceğiniz değişiklikleri biliyorsunuz, daha önceki yanlışlarınızı biliyorsunuz. Yani vücudunuzu tanıyorsunuz. Hadi şimdi kendinize yardım edin. Diyetisyeninize giderken yeni günlüğünüzü yanınıza almayı unutmayın!

gunes@yasasinhayat.org
Yazarın Tüm Yazıları