Paylaş
Diğer taraftan “yeni hayatın” özellikle şehirlerde yaşayanlar ve çalışanlar için stresi azaltmayı son derece güç bir süreç haline getirdiği de tartışılmaz. Bu nedenle hepimizin stresi azaltmaya değil, onu daha akıllıca yönetmeye çalışmamızda fayda var. Eğer bunu yapmazsak her geçen gün biraz daha “stres yorgunu” olacağımız ve “stres kıskacı”na paçamızı biraz daha kaptırıp daha sık hastalanacağımız kesindir. Ve yine bilelim ki son zamanlarda giderek daha sık karşılaştığımız zona vakalarının, gastrit reflü kolit hastalarının sayısındaki artışın temel sebeplerinden biri yönetilemez hale gelen stres baskısıdır. TAVSİYEM ŞUDUR: Stresle mücadele için en azından “RAHATLAMA DENEYİMİ” gibi basit önlemleri öğrenip sık sık uygulamaya geçirmemizde fayda var. “Peki nedir, nasıl bir şeydir bu rahatlama deneyimi denen şey hocam?” diyorsanız, buyurun...
BİR ÖNERİ
RAHATLAMA TERAPİSİ NEDİR, NASIL YAPILIR
BEDEN-ruh ilişkisinin önemini ve sağlığınıza yapabileceği olumlu ya da olumsuz etkileri en iyi kavrayan hekimlerden biri de Harvardlı (ABD) Hoca Dr. Benson’dır. Dr. Benson’a göre, stresin yol açabileceği olumsuz tepkileri önlemek için yapılacak en akıllı şey ise “rahatlama terapisi/seansları”dır. Benson’a göre, bu terapiyi başlatırken “Önce bir sözcük, bir dua ya da bir imge seçmelisiniz. Sonra da sessiz bir yer bulup orada rahatça ve sakince oturmalı, gözlerinizi kapatıp sadece ama sadece nefesinize odaklanmalı ve tüm kaslarınızın olabildiğince gevşemesine izin vermelisiniz. Terapi süresince de ‘yavaş, derin ve sakince nefes alıp vermeli’, nefesinize odaklanmalı ve her nefes alıp verişinizde seçtiğiniz sözcük, dua ya da imgeyi ardı ardına tekrarlamalısınız. Bunları yaparken doğru yolda olup olmadığınızı asla düşünmemeli, hiçbir şeyi ölçüp biçmemeli, kafanıza başka hiçbir şeyi takmamalısınız. Terapi süresince eğer aklınız başka bir şeylere takılırsa da hemen başa dönüp süreci yeniden tekrarlamalısınız.”
Dr. Benson diyor ki: “Bu işi her gün ortalama 15-20 dakika süreyle sadece bir defa uygulamanız bile mükemmel sonuçlar almanızı sağlayacaktır.”
OKUR SORUSU
İNSÜLİN DİRENCİ NASIL KIRILIR
İNSÜLİN yaşamsal bir hormon ama onun da “azı ve çoğu zarar, makulü yarar!” Diğer taraftan insülin fazlalığına bağlı İNSÜLİN DİRENCİ sorununun giderek yaygınlaşan muazzam bir sağlık problemine dönüştüğü de kesin. Eğer doktorunuz “kilo probleminizi, tansiyon yüksekliğinizi, şeker dengesizliğinizi, ürik asit fazlalığınızı, kolesterol probleminizi” insülin direncine bağlamışsa ilk işiniz “insülin direncinizi tahrik edebilecek yiyecek ve içeceklerden uzaklaşmak” ve bedeninize giren enerji dengesini normale döndürmek olmalıdır. İki öğün beslenmeye geçin ve toplam gıda tüketiminizi de azaltmaya gayret edin. Öncelikle ve süratle unlu/nişastalı besinleri azaltın, şekerle ve tatlılarla ilişkinizi minimuma indirin, meyve tüketiminizi olabildiğince sınırlı tutmaya dikkat edin.
UNUTMAYIN
O DİRENÇ YÜRÜMEDEN KIRILMAZ
İNSÜLİN direncini kırmanın ve bu problemi yaşam boyu kontrol altından tutmanın yalnızca beslenme önlemleriyle başarılabilecek bir iş olmadığını da bir kenara lütfen not edin. Enerji dengenizi düzenleyecek, insülini adeta sünger gibi emecek büyük ve güçlü kasların kullanıldığı günlük egzersizleri mutlaka ama mutlaka hayatınızın bir parçası yapın. Bunun en kolay ve etkili yolunun da “yürümek” olduğunu unutmayın. Biz kliniğimizde insülin direnci probleminin çözümünde düzenli ve tempolu yürüyüşlerin vazgeçilmez bir zorunluluk olduğunun altını ısrarla çiziyoruz. Yürüyüşünüz ne kadar tempolu, kas kullanımınız ne kadar yoğun, aktivite süreniz ne kadar uzunsa insülin direnciyle mücadelede o ölçüde başarı sağlayacağınızın altını da ısrarla çiziyoruz. Tekrar hatırlatayım: Yürüyüşü sadece bir kalori harcama aracı olarak değerlendirmemeli, attığınız her adımın çalıştırdığı kasları adeta “insülin emen birer sünger” haline getireceğini ve kanınızdaki fazla insülini minimuma indireceğini aklınızdan hiç çıkarmayın.
KESİP SAKLAYIN
İNSÜLİN DİRENCİ İÇİN 5 PÜF NOKTASI
VARAN 1: Mümkün olan her şeye LİMON SIKIN! Limon her gıdanın glisemik yükünü azaltan ve içindeki şekerin kana karışma hızını düşüren bir mucizedir.
VARAN 2: Meyve yiyin. Dozunda ama düzenli meyve tüketin. Meyvenin de suyunu, püresini, salatasını değil kendisini, tazesini, renklisini tercih edin.
VARAN 3: Sirkeden vazgeçmeyin. Sirke de tıpkı limon gibi besinlerin şeker yükünü dengeleyen ve probiyotik gücünü takviye eden harika bir lezzettir.
VARAN 4: Sarımsağa evet deyin. Sarımsak da tıpkı limon ve sirke gibi mükemmel bir “ANTİŞEKER” besindir. Bu mucize yiyecek bağışıklığı güçlendirip kanseri frenlemenin yanında insülin direnciyle mücadelemizi de kolaylaştıracaktır.
VARAN 5: “3 BEYAZ KURALI” hep aklınızda olsun. ŞEKER, UN ve TUZDAN zengin yiyecekler insülin direncinizi tetikler, sağlığınızı bozar ve ömrünüzü kısaltır.
Paylaş