Paylaş
Ayrıca güneşin yol açtığı “foto yaşlanma” süreçleri de yaz boyunca cildimizi bir hayli tahrip etti. Neticede kapımızı çalan yeni bir sonbaharla birlikte cildimize destek olma zamanı da geldi. Peki ne mi yapılacak? Bana sorarsanız hemen o pahalı kremlere, mucize serumlara sarılmak yerine “Cilt içerden beslenir, dışarıdan desteklenir” kuralını yeniden hatırlayın. Çözüm için öncelikle doğal cilt desteklerinden yardım alın. Peki nasıl mı? Buyurun...
ÇARE 1
Domates çorbası!
Cildinizin özellikle hoşlandığı etkin antioksidanlardan ilki doğal bir karotenoid olan “likopen”dir.
“Likopen” en çok domates ve domates ürünlerinde var. Karpuz, pembe greyfurt ve kayısıda da mevcut ama kayısının zamanı geçti, greyfurtun tazesi de henüz piyasada yok. Çözüm karpuz ve domatese yüklenmekten geçiyor. Karpuzu fazla abartmanın da doğru bir iş olmadığı unutulmamalı.
Çünkü karpuzdaki fruktozun fazlası (meyve şekeri) cildinize zarar verebilen bir madde. Bu nedenle domates ve saz arkadaşlarına (salça, domates çorbası, kurutulmuş domates) öncelik vermekte fayda var.
Hatırlayalım: Likopen yağda eriyen bir madde. Bu nedenle de cildi çok seviyor. Ciltte kolayca birikiyor ve onu oksitleyici, yaşlandırıcı, serbest radikallerin zararlarından koruyor. Unutmayın: Cildin en sadık dostlarından biri likopendir ve mutfağınız tıka basa likopenle dolu: Taze ve kurutulmuş domatesler, salçalar, domates çorbaları...
Ben özellikle domates çorbasını öneriyorum. Her gün en az bir yemeğe domates çorbası ile başlayın, neticeyi görünce siz de şaşıracaksınız!
ÇARE 2
Balık, yeşil çay ve üzüm çekirdeği
Likopenin dışında cildin pek sevdiği başka antioksidan destekler de var. Cildiniz bunlardan da hoşlanır.
Özellikle zeozantin, yeşil çay ekstraklarını, piknogenolleri, alfa lipoik asidi, koenzim Q-10, ve üzüm çekirdeği özütlerini çok sever.
Yeşil çayda bulunan EPCG ve benzeri antioksidanlar (kateşinler), üzüm çekirdeği yağında bulunan proantosiyanidinler ve çam kabuğu ekstrelerinden elde edilen piknogenoller de cildinizi yaşlanmadan korumada, çevresel yaşlanmaya engel olmada ustalaşmış doğal desteklerdir.
Yağlı balıklardaki omega-3 yağlarını da unutmayın...
ÇARE 3
EPO, koenzim Q10
Cildinizi ağız yoluyla destekleyen, özellikle nem içeriğini yükselten “güzellik reçeteleri”nin arasına “gecesefası çiçeği yağı” yani “EPO” kapsüllerini de eklemenizde fayda var. Evening Primrose Oil (EPO) kapsülleri mükemmel bir cilt tamircisi olan gamma linoleik asitten son derece zengin desteklerdir.
GLA da cildi yatıştıran, sıkılaştıran, nem bakımından yoğunlaştıran çok özel bir doğal molekül.
Benim tavsiyem –tabii ki ekonomik imkânınız varsa EPO ile 90 günlük bir kür yapmanız.
Günde 500-1000 mg. EPO yeterli. 45-60 günlük bir koenzim takviye küründen de yararlanabilirsiniz. Günde sadece 30 mg. koenzim almanız bile yeterli. Son bir tavsiyem de şu: Eğer bu tür desteklerden daha iyi sonuç almak istiyor, bunlardan fayda yerine zarar görmekten çekiniyor, en azından boş yere para harcamak istemiyorsanız bunlara başlamadan önce “hangilerini, ne zaman, ne dozda ve ne kadar süre ile” kullanmanız gerektiğini öğrenmeye çalışın.
Lütfen elinize bu listeyi elinize alıp eczane veya vitamin dükkânlarına koşmayın.
Yoksa kucak dolusu vitamin hapıyla boğuşmak zorunda kalabilirsiniz. Bilgilenin. Araştırın. Bunları daha önce kullananlardan da fikir alın.
OKUR SORUSU
COQ10 ve karnitin karışımı yağ kaybını hızlandırır mı?
Ne CoQ10’un, ne de karnitinin yağ kaybı sağladığını gösteren bilimsel bir kanıt var. Bu ikiliyi beraber kullanırsanız doğru dürüst bir sonuç da alamazsınız.
Nedeni karışımın biyoyararlanımı düşürmesidir. Ayrıca karnitin için ciddi bir stabilite, yani etkinliği koruma sorunu var.
Bu nedenle bu iki desteği ayrı ayrı kullanmak ve karnitin kapsülleri yerine sıvı şeklindeki karnitin desteklerini tercih etmek daha akıllı bir seçim gibi görünüyor.
OKUR SORUSU
Bölgesel incelme yapan doğal bir destek var mı?
Vücudunuzun sadece bir kısmını inceltebilecek, yani bölgesel yağ kaybını destekleyebilecek hiçbir besin desteği yok.
Yani CLA bacaklardan, karnitin karından yağ verdirir diye bir öneri duyarsanız sakın ciddiye almayın. Bölgesel incelme sağlayan herhangi bir egzersiz de yok.
Vücudunuzun hangi bölgesindeki yağın yakılacağına sadece vücudunuz daha doğrusu genetik kodlarınız karar veriyor.
ÖNERİM
İç ses önemlidir
Mutlu yaşamayı, ömrünüzün kalan kısmını huzur içinde tamamlamayı kafanıza koymuşsanız isteklerinizin ya da istediğinizi sandığınız şeylerin gerçekten sizin içinizden mi geldiğini, yoksa başkalarının size yakıştırdığı (veya dayattığı) şeyler mi olduğunu anlamaya çalışmanızda yarar var. Bunun en etkili yolu da iç sesi dinlemektir.
İç ses zannettiğinizden çok daha önemli bir yol göstericidir ve çoğumuzun iç sesimizi, bizdeki yaygın söylemiyle “yüreğimizi dinlememizde” sayısız yarar var.
Huzurlu, ruhlu ve keyifli bir hayat yaşayanları incelediğinizde çoğunun iç seslerine sadık insanlar olduğunu, etrafınıza biraz daha dikkatle bakarsanız siz de göreceksiniz.
Ernie J. Zelinski’den not ettiğim bir cümle var: “Başkasının ateşinde ısınmak yerine kendi ateşinizi yakın”. Eğer hem iç sesinizi dinlemeyi, hem de kendi ateşinizi yakıp onunla ısınmayı ve en azından onu için için de olsa sürekli yanar vaziyette tutabilmeyi başarır ve bu beceriyi Sarah Caldwell’ e ait “Başarı insana asıl yapmak istediği işleri yapma fırsatını verdiği ölçüde önemlidir” cümlesindeki anlayışla da taçlandırırsanız, işinizin daha da kolaylaşacağından hiç kuşku duymayın.
Paylaş