Siyaset yaşlandırmaz aksine gençleştirir

Amerikalı ünlü yaşlanma uzmanı Dr. Michael Roisen geçen hafta yaptığı açıklamada siyasetçilerin erken yaşlandığını, politikada geçirilen bir yılın ömürden iki yıl çaldığını söylemiş. Bu görüşüne örnek olarak da başkan G. W. Bush’un dış görünüşündeki değişimleri göstermiş! Ben farklı düşünüyorum.

DR. Michael Roisen’in görüşlerini paylaşmamamın iki sebebi var. Birincisi, Amerikan başkanlarının durumu. Dr. Roisen’in söylediklerinin tersine, Amerika’nın başkanlarının çoğu neredeyse birer uzun yaşam rekortmeni. Amerikan başkanlarının ortak özelliklerinden biri uzun ömürlü olmaları, çok yaşamaları. Reagan’dan Ford’a, Truman’dan Roosevelt’e Amerikan başkanlarının çoğu ortalama yaşam beklentisinin üzerinde bir ömür sürdüler. 70’li yılların başkanı Jimmy Carter hálá sağlıklı. "Baba Bush" da oldukça iyi görünüyor. Eski Başkan Clinton’ın geçirdiği by-pass ameliyatının nedeni ise siyasetten çok başkanlığı süresince yaşadığı kişisel yaşamına ilişkin stresler ve başkanlık sonrasında yaptığı yanlış diyetler. Clinton başkanlık görevini tamamladıktan sonra uyguladığı ağır, sağlıksız ve koroner damarlar için son derece tehlikeli olan Atkins diyeti nedeniyle "koroner kulüp" üyesi olmak zorunda kaldı. Bunda biraz da "Oval Ofis stresleri" rol oynamış olabilir! Dr. Roisen’in düşüncesi doğru olsaydı beş başkanı (biri yeni, dördü eski) aynı fotoğraf karesinde görebilmeniz mümkün olmazdı.

Bizde de uzun ömürlü

Dr. Roisen’in düşüncesine katılmamamın ikinci nedeni bizim politikacılarımızla ilgili gözlemlerim. Türkiye’de siyasetçiler beklenen yaşam süresinden daha uzun yaşıyor. Bu durum liderler söz konusu olduğunda neredeyse bir kural haline geliyor. Rahmetli İnönü ve Bayar 90’lı yıllarını başarıyla tamamlamışlardı. Süleyman Demirel 80’li yılların ortalarında ve hálá mükemmel bir sağlığı var. Necmettin Erbakan’ın sağlığı da yaşına göre fena değil. Rahmetli Bülent Ecevit sağlığı konusunda pek dikkatli olmamasına rağmen 80’li yılları yakalamıştı. Bu listeye isterseniz Kenan Evren’i de ekleyebilirsiniz. İsmet Sezgin’den Ekrem Ceyhun’a birçok siyasetçimiz ileri yaşlara sağlıkla ulaşabildiler. Hepsine sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Kısacası politikacılarla çok uzun süre ve çok yakın çalışmış, başta Süleyman Demirel birçok siyasetçinin doktorluğunu yapmış bir hekim olarak ben politikanın (veya siyasetin) hızlı yaşlandırdığını değil, tersine ömrü uzattığını düşünüyorum. Eğer politikanın stresleri iyi yönetilebilir, sağlık sorunları ihmal edilmezse siyasetin insanları erken yaşlandırdığı düşüncesine katılmıyorum. Bana göre siyaset erken yaşlandırmıyor ama yoruyor. Görev yorgunluğuna başbakanlığında Sayın Demirel’de, daha sonra da başbakanlıkları döneminde Sayın Erbakan’da ve rahmetli Bülent Ecevit’te yakından tanık oldum. Daha hafif yorgunlukları Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’ın yaşadığını gördüm. Bana göre başbakanımızda gözlenen değişimlerin yaşlanma ile ilgisi yok. Bunlar yorgunluğunun dış yansımalarından başka bir şey değil. Daha az yorucu bir görevi yapan Cumhurbaşkanımız da beş-on yıl öncesine göre yaşlanmak bir yana neredeyse gençlik ışıltıları var. Çünkü yorgun değil. Aktif siyasetin, özellikle başbakanlık ya da başkanlık gibi görevlerin insanları ne kadar yorduğunu çok iyi gözlemiş, yakından izlemiş biri olarak benim düşüncem bu.

Başka örnekler de var

Böyle düşünmemde başka ülkelerdeki siyasetçilerin de rolü var. Azerbaycan Cumhurbaşkanı rahmetli Haydar Aliyev’in, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in de rolü var. Rahmetli Haydar Aliyev çok ağır bir kalp yetmezliği ile neredeyse altı yıl mükemmel bir devlet başkanlığı yaptı. Sayın Nazarbayev bana göre on-on beş yıl öncesinden daha genç ve dinç. Fransa’nın eski cumhurbaşkanlarından Mitterand prostat kanseri sorunu olmasa veya bu sorunu ciddiye alsa, daha uzun süre yaşardı. Chirac hálá sağlıklı. İngiliz politikacı Churchil neredeyse 100 yıla yaklaşmıştı, Kraliçe Elizabeth ise 90’ı geçti ve maşallah oldukça sağlıklı görünüyor. Kısacası siyaset ve liderlik ömrü kısaltmıyor, uzatıyor.

BİR GÖRÜŞ

Bu nasıl oluyor


Aklınıza şu soru da gelebilir. "Stresi bol, düzensiz, yoğun ve hızlı bir yaşam tarzı sağlığı olumsuz yönde etkilediğine ve bu üç nokta neredeyse her politikacıda fazlasıyla bulunduğuna göre ömürleri neden uzun oluyor?" Bu sorunun birçok cevabı var. Ben bu durumu öncelikle güç yönetmenin sağladığı güven patlamasına ve adrenalin yüklemesine bağlıyorum. Eğer iyi yönetebilirlerse streslerin beden ve ruha sık sık güçlendirici, iyileştirici kimyasal banyolar yaptırdığını düşünüyorum. Ayrıca liderlerin etrafında daha güçlü bir sağlık koruma duvarı oluyor. Sağlıkları ve sağlık riskleri yakından takip ediliyor. Yaşam tarzları da başkalarına göre daha kontrollü ve düzenli kalıyor. Kısacası Amerikalı ünlü yaşlılık uzmanı Dr. M. Roisen’in teorisi en azından Türkiye için geçerli değil.

BİR ÖRNEK

Demirel’in iki zarı da iyi


Yaşam süremizi belirleyen temel etkenleri "iki zar örneği" ile açıklamak en kolay yoldur. Birinci zar, siz doğmadan elinize verilen, dünyaya birlikte geldiğiniz, genetik kodlarınızın belirlediği genetik mirasınızdır. İkinci zar’ı siz oluşturursunuz. Bu zarın kaç geleceğine siz karar verirsiniz. Eğer iki zarınız da iyiyse işiniz kolaydır. Genetik zarınız kötü bile olsa ikinci zarı, yani "akıl zarı"nı daha iyi hale getirebilirsiniz. Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in her iki zarı da mükemmeldir. Bana göre Demirel’i güçlü ve sağlıklı kılan bazı özellikler şunlar:

Genetik yapısı sağlam,

Sağlık kontrollerini yaptırıyor

Tıbbi tavsiyeleri uyguluyor

Sigara kullanmıyor

Haftada 23 kez yürüyor,

Beslenmesine özen gösteriyor,

Uyku kalitesi iyi

Stres yönetimi mükemmel

Geçmişe değil, geleceğe bakıyor, güncel sorunlara ilgisini sürdürüyor, çözüm üretiyor.
Yazarın Tüm Yazıları