Paylaş
Ruh sağlığını koruyabilmek kolay başarılabilecek bir iş değil, bunun için birçok “alt yapıya” ihtiyaç var. Öncelikle de sağlam, güvenli dostluklara, iyi ve faydalı dostlara.
Oysa yeni dostlar edinmek de, mevcutları koruyup geliştirmek de şimdilerde daha bir zor ve bana göre de “iyi hayat” için başarabileceğimiz en zor işlerin başında dost edinmek, dost olup dost kalabilmek var. Oysa kaliteli yaşamın vazgeçilmezlerinden biri olan “paylaşabilmek” için ilk şart sağlam ve iyi dostlar.
“Gelişebilmek, çoğalabilmek, hoş görebilmek, sevebilmek” ve daha pek çok “insani” duygunun da temelleri de dostlukla atılıyor, katları dostlukla çıkılıyor.
Gel gelelim hayatımız doğal ritminden uzaklaştıkça dostluk kavramı da değişimlere uğruyor.
Bunlar bazıları için “çağdaş yaşamın” beklenen bir sonucu.
Her neyse, Toksöz Karasu hocanın “Keder tohumları her yaşama atılmıştır, paylaşım kederi katlanılabilir
kılar” tavsiyesinden yola çıkarak keyfi de kederi de paylaşmak adına
onun “dostlukla” ilgili 5 mühim tavsiyesini sizinle paylaşmak istedim.
İşte o tavsiyeler...
ÖNERİ 1
Kimi insanlar çok dostları olduğunu söylerler ama bu ilişkileri tanımlamalarını istediğinizde mahrem düşüncelerini, endişeleri ve duygularını dostlarıyla paylaşmadıklarını anlarsınız. Onlarla birlikte olmayı bile arzulamazlar.
Ne mutluluklarına sevinir, ne acılarına üzülürler. Bir dostun kaybı en azından yüreğinizi burkmuyorsa siz onun dostu değilmişsiniz demektir: İlişkiniz “tanışıklık” safhasını geçememiştir.
ÖNERİ 2
Dostluk seçmeli bir gereksinim değildir, kişisel gelişimin gereğidir. Alternatif psikolojik yuvamızdır. Psikolojik yakınlık yoktan var olmaz; zamanla, taahhütle ve hayatı birlikte yaşayarak gelişir.
Kişi birçok insanla dost olabilir ama bu ilişkilerin hiçbiri ne birbirine benzer, ne de birbirinin yerini doldurabilir.
ÖNERİ 3
Yaygın inanışın tersine dostların ilişkilerini sürdürmek için düzenli olarak görüşmeleri, birbirlerine sık sık telefon etmeleri ya da uzun mektuplar veya e-postalar yazmaları gerekmez. İki gerçek dost hiç görüşmedikleri aylar, hatta yıllar sonrasında ilişkilerine kaldıkları yerden devam edebilirler, sanki hiç ayrılmamışçasına kucaklaşabilirler.
ÖNERİ 4
Dostluk kendine özgü, konuşulmamış, çiğnenmemiş kurallara sahiptir. Karşılıksız ve kısıtsızdır; hiçbir şeyle değiştirilemez, amaçlanan hiçbir ikincil kazanç yoktur. Kişinin dostuna verdiği armağanların hedefi esas kazançtır: Sevgi ve şefkat. Armağanlar mektuplar olabilir, telefon görüşmeleri olabilir, önemli anların birlikte yaşanması olabilir.
Armağanlar ilişkiden daha önemli bir şeyi geliştirmek adına verilirse borçlar külfet getirebilir.
ÖNERİ 5
Dostluk yabancılar arasındaki tüm ilişkilerin potansiyel olarak en uzun ömürlü olanıdır. Tutkulu ilişkilerse süre açısından çoğunlukla sınırlıdır.
İşle bağlantılı dostluklar iş bitiminde sona erer. Bir öküzün ortak sahiplerinin dostluğu hakkında eski bir deyiş vardır: Öküz ölür, ortaklık biter.
(Dr. Toksöz Karasu/Huzurlu Yaşama Sanatı/Boyner Yayınları)
Bir kalori mucizesi: Salatalık
Eğer “hem bir şeyler yiyelim karnım doysun, hem de az kalori kazanayım bedenim yağlanmasın” diyorsanız ilk sıraya hemen salatalığı yazabilirsiniz. Bu arada vücuduma daha fazla posa girsin, bağırsaklarım bayram etsin veya potasyum kazanayım diye düşünüyorsanız hiç tereddüt etmeden birinciliği salatalığa verin.
Nedeni şu: Salatalığın 100 gramında sadece 15 kalori var. Kabuğundaysa bol bol posa/lif/fiber bulunuyor. Yarım kilo salatalık yeseniz en fazla 50-60 kalori kazanıyorsunuz ama neredeyse günlük ihtiyacınızın yarısına yakın posayı bağırsaklara gönderiyorsunuz.
Potasyumun da en ucuz ve zengin besin kaynaklarından biri yine salatalık. 100 gramında tamı tamına 150 mg potasyum var. Kalbiniz daha sakin çalışsın, tansiyonunuz daha düşük olsun istiyorsanız yine salatalığa müracaat edin. Salatalığın orta derecede bir betakaroten, lütein, zeoksantin, C vitamini kaynağı olduğunu da bir kenara lütfen not ediniz.
Salatalıkta bol miktarda K vitamini de var. K vitamininin kemikler ve beyin için önemli. Özeti şu: Salatalıktan vazgeçmeyin.
Uyku sorunları fazla kilolardan kaynaklanabilir
Uykuda horlama ve solunumun durması (uyku apnesi) fazla kilolu olmakla yakından ilişkilidir. Apne, nefes alımının geçici olarak yokluğu ya da durmasıdır. Uyku esnasında kısa dönemler için nefes alımının durmasına ve ağır biçimde horlanmasına yol açan ciddi bir sorundur. Üst solunum yolu, uyku esnasında daralır ve bloke olur. Gece sık sık uyanmaya, sabah yorgunluğuna ve gün boyunca sersemlik hissine yol açar. Uyku apnesine sahip kişilerin çoğu BKİ’si 30’dan fazla olan şişmanlardır. Horlama fazlaca geniş bir boyun yapısıyla da bağlantılıdır: Genel olarak, 8-10 cm ya da daha fazlasına sahip olanlarda uyku apnesi daha sıktır. Uyku apnesi erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmektedir.
Paylaş