Paylaş
Sihirli ve çok özel bir duygu durumu. Öyle ki daha zihnimizden geçme anında bizi rahatlatıp dinlendiriyor. Ruhumuza dinginlik, tavrımıza neşe, hayatımıza keyif ve coşku ekliyor. Batılı uzmanların üzerinde önemle durdukları “mindfullness”, yani “farkındalık” ve “anı yaşamak” meselesinin şifresi de “huzur”da gizli. Ne var ki her güzel ve faydalı şey gibi onu elde etmek, hakkıyla yaşamak, yürekten hissedip tadını çıkarmak da kolay değil, emek ve sabır istiyor. ABD’nin en önemli ruh sağlığı uzmanlarından biri sayılan Dr. Toksöz Karasu hocamız da aynı fikirde. O da huzuru “iyi hayatın vazgeçilmezi” olarak görüyor ve bakın ‘Huzurlu Yaşama Sanatı’ kitabında ne diyor: “Huzuru yakalamanın kolay ve kestirme bir yolu yoktur, ona doğru giden yavaş ve çetin bir yol vardır. Bu yolun bir sonu ve varış çizgisi de yoktur, yalnızca başlama noktası vardır. Keyifli huzuru ararken başlayabileceğiniz tek bir nokta yoktur. Şu anda bulunduğunuz nokta, başlamak için en ideal yerdir.” Gelin bu “yaz sonu haftası”na “huzura giden yol”u özetlemeye çalıştığım “eski notlar” ile başlayalım. Çünkü huzur “elde var bir” ise gerisi kendiliğinden gelecektir. İsterseniz gelin o çetin ama bir o kadar da güzel yolculuğun köşe taşlarını yeniden bir hatırlayalım. Buyrun...
VARAN 1
- KABULLENİN: Kabullenmekle “boyun eğmek” farklı şeylerdir. Değiştiremeyeceğiniz şeylerden vazgeçmek ve sahip olduklarınız için şükredebilmek huzur yolculuğunun ilk adımıdır.
- AİLENİZE SAHİP ÇIKIN: Aile huzur dünyasının merkezi, çekirdeğidir; en güçlü korunağı, en güvenli siperidir. Aile şifadır. Sakinliğe davettir. Aidiyettir. Siz farkında olmadan içinizi ısıtıp ruhunuzu rahatlatan bir “huzur hapı” gibidir.
- ‘BU DA GEÇER’ DEYİN: Varlık gibi yokluk da, çokluk gibi azlık da, şifa gibi hastalık da, kısacası her şey bizim içindir ve geçicidir. Zorluklar, üzüntü ve endişe verici olaylar ve kayıplarla karşılaştığınızda “Bu da geçer” demeyi bilin.
- GÜCE ÇOK YASLANMAYIN: Gücün ve varlığın da geçiciliği ve bir “son kullanım tarihi” olduğu kesindir. Güce çok yaslanmayın.
- ÖNÜNÜZE BAKIN: Geçmişe takılıp kalmak anı ıskalamamıza, “pişmanlık cenderesi” içinde daha çok sıkışıp kalmamıza yol açar. Burada da rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in önemli bir tavsiyesi var: “Arkanıza bakarak önünüzü göremezsiniz!”
VARAN 2
- DUALARDAN FAYDALANIN: Dualar rahatlatır. Her dua size “zengin, güçlü, derin anlamlı bir manevi zenginlik ve sağlam bir inanç” yükleyerek huzur arayışında bir “iç doktor” etkisi yaratır.
- YETİNMEYİ BİLİN: Bize en çok huzursuzluk veren şeylerden birinin “yetinmeyi bilmemek” olduğunu unutmayın. Sürekli biraz daha fazlasına “sahip olma” dürtüsü ile yaşamak huzur evinin temeline konmuş bir dinamit gibidir.
- YAVAŞLAYIN: Hız huzurun en büyük düşmanıdır. Hızın ilacı ise yavaşlamaktır. Aşırı hız “hayat otobanı”nda da risk yaratır. Bedeni ruhtan, ruhu hayattan koparır. Anı ıskalama sorununun en büyük nedeni “yavaşlama”yı unutmak, hayatın tabii ritmini bozmaktır.
- ÇOĞALMAYA BAKIN: Yalnızlık ve yalnızlaşmak yeni bin yılın en büyük derdidir. Sosyal yalnızlaşma, yabancılaşıp uzaklaşma, içe dönüp kendi ile uğraşma sinsi bir felakettir. Yalnızlıktan kurtulmanın anahtarı ise “çoğalmak”ta gizlidir. Daha çok eş-dost, arkadaş, daha çok komşu, sosyal faaliyet yoldaşı edinin. Her dostun, her arkadaşın bir “mutluluk bastonu” olduğunu bilin.
- SAPLANTILARI BIRAKIN: Bu günün önemlisi yarının gereksizi, bu günün mühimi yarının ehemmiyetsizi olabilecektir. Hiçbir şeye saplantı derecesinde bağlanıp kalmayın. Çözümsüzlük halinde, o konu sizi bırakmadan siz onu bırakın.
VARAN 3
- ANI YAŞAYIN: “Dün pişmanlık, yarın endişedir, huzurun anahtarı anın değerini bilmek, ana hakkını vermektir” diyen Süleyman Demirel burada da sonuna kadar haklıdır. Her anı içinize sindire sindire yaşayın. Güzel anların içindeki zamanları uzatabildiğiniz kadar uzatın ve her ana güzel ve kalıcı huzur anlamları katın.
- KENDİNİZE İYİ BAKIN: Sağlam kafa, “yani huzurlu ve yetişkin bir ruh hali”nin ilk şartlarından birinin de “sağlam ve sağlıklı bir beden” olduğu kesindir. Bedeninde sorun olanların huzurlu yaşam mücadelesi daha güç ve çetindir. Sağlığınızı dikkatle izleyin, çözüm üretmekte gecikmeyin.
- EMPATİ YAPIN: Olaylara, olan bitene, başınıza gelenlere, getirenlere “karşınızdakinin penceresinden de bakabilmek”, olup biteni daha kolay kabullenmenizi, daha az kızıp öfkelenmenizi sağlar. Doğru kararlar vermemizi ve gevşememizi destekler.
- HESAPLAŞIN: Ruhsal toksinler dayanılması en zor ağırlıklar, en güçlü huzur sabotajcılardır. Ruhsal detoksun, yani gerçek arınmanın anahtarı ise samimi iç hesaplaşmalardadır. Kabuğunuzu soyup “içinizdeki siz”e yeniden kavuşmak istiyorsanız kendinizle de hesaplaşmaktan korkmayın.
- ÜRETMEYİ BIRAKMAYIN: Üretmek bedeni yorsa da ruhu dinlendirir. Topluma değer katan faaliyetlerde bulunmak rahatlık verir. Yaşınız, işiniz, haliniz ne olursa olsun kendiniz, aileniz, toplumunuz ve insanlık için üretmeye devam edin.
VARAN 4
- ŞÜKRETMEYİ UNUTMAYIN: Her akşam “Hayat sana teşekkür ederim” diye yatağa girip her sabaha “Yaşasın hayat!” diye uyanarak sahip olduklarınız için Rabbinize şükredebilmelisiniz. Yaşamayı şükür duygusu ile içselleştirmek ve size bu fırsatları veren o yüce varlığa şükretmek huzur kapısının ilk anahtarıdır.
- ‘EVET’LE ‘HAYIR’I AYARLAYIN: “Evet” kadar “hayır” sözcüğünden faydalanmayı, üzerinizdeki “talep baskısını” azaltmayı öğrenin. Aşırı talep, ister işten, ister evden ya da sosyal çevreden, isterse beklentilerinizden kaynaklasın, fark etmiyor, huzuru dinamitleyen “stres topunu” büyütüyor.
- GÜVENLİK KAYGILARINIZI AŞIN: Güvenlik duygusu huzurun en önemli hazırlayıcısı, güvensizlik ve korku en önemli sabotajcısıdır.
- SAMİMİ OLUN: Yaşadığınız çevre, kendiniz ve hayat ile dürüst ve samimi bir ilişki oluşturun.
- YIKMAYIN, YAPIN: Gideceğiniz yere yıkarak da yaparak da kalp kırarak da gönül kazanarak da gidebilir, huzur yolculuğuna azalarak da çoğalarak da çıkabilirsiniz. Tavsiyem: Gelin siz ikincileri tercih edin.
ÖNEMLİ BİR SORU: HAYAT NEDİR?
BAŞLIKTAKİ soruya sizin kadar benim de yanıt aradığım ama tatmin edici bir yanıt bulamadığımdan emin olabilirsiniz. “İyi hayat” tariflerinden en güzelini bence Alex Rovira vermiş. Bakın ünlü İspanyol yazar neler yazmış: “Akla en yakın cevaplardan biri bir Tibet özdeyişinden geliyor: ‘Hayat, bizim yaptığımız bir şeydir’. Evet, hayat biz ondan ne yapabiliyorsak o olacaktır. Ve özellikle de bizim ona vermeyi seçeceğimiz anlamlardan oluşan bir anlamlar bütünü olacaktır. Gerçek şu ki yaşadıklarımız hoşumuza gitse de gitmese de elimizde yine onlar vardır. Eğer yaşamı güzelleştirmeyi, kendimizi ona adamayı seçersek ve bu kararımıza her an uyarsak hayat güzeldir ve güzel olacaktır.”
Ben kendi adıma iyi hayat yolculuğunun ilk adımının “huzur” sözcüğünde gizli olduğunu düşünenlerdenim.
Paylaş