Paylaş
“İlk olarak; yaşlanmanın kaçınılmaz olarak daha zayıf, daha yavaş, daha hasta, daha güçsüz veya daha bağımlı olmak anlamına gelmediğini hayal etmeliyiz. Neredeyse herkes 90’lı yaşlarında hâlâ dans eden, yemek yapan, araba kullanan, sevdikleriyle vakit geçiren, kitap okuyan, bulmaca çözen ve hayatta olmaktan büyük keyif alan birilerini tanır. Bu bir ‘anomali’ değil, bir ‘norm’ gibi kabul edilmeli ve öyle olmalıdır. Yürüyüş yapmak, aktif ve formda bir hayat sürmek ve hatta 100 yaşından sonra da sağlıkla yaşamak beklediğimiz şeyler olmalı.
Bunun için de öncelikle ‘hastalık teşhis ve tedavisi’ ve ‘hastalık bakımı’ odaklı mevcut tıbbi paradigmayı yıkmalıyız. Günümüzdeki modern tıp uygulamaları maalesef indirgemeci, bölük pörçük bir durumdadır ve bedenle ruhun tek bir bütünleşik sistem veya ağı olduğunu ortaya koyan yeni tıp yaklaşımını görmezden gelmektedir.”
Yukarıdaki cümlelerin her birinin altını ben de büyük bir inanç ve keyif ile imzalıyorum. Dr. Mark Hyman, kesinlikle haklıdır ve doğru bir noktaya parmak basmıştır.
Ömürler uzuyor, toplumlar yaşlanıyor. Ve bu önlenemez değişim de sağlık hizmetlerine yönelik kökten ve farklı yeni bir yaklaşım hatta yeni bir sağlık anayasası gerektiriyor. Bu yaklaşımın ya da yeni sağlık anayasasının ilk maddesine de “Öncelik hastalık bakımında değil, sağlık bakımında olmak zorundadır” cümlesini yazmamız şart!
İYİ BİLGİ
BİR ZEYTİNYAĞI MUCİZESİ: OLEUROPEİN
Oleuropein zeytin ve zeytinyağında bulunan fenolik bileşiklerin en önemlilerinden biridir. Zeytin ağacı bu bileşiği “savunma amacıyla” üretir. Araştırmalar oleuropeinin belleği koruduğunu, kanserle, hipertansiyonla, kalp sorunlarıyla mücadelede işe yaradığını, bağışıklığı güçlendirdiğini gösteriyor. Oleuropein ve onun türevi olan “hidroksitirosol” aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan yani paslanma önleyici işleve de sahip. Bu ikilinin “iltihap baskılayıcı” ve hatta “ağrı kesici” özellikleri bile var. Zeytinyağında 3’üncü bir mucize polifenol daha var: “Oleocanthal”. Önümüzdeki günlerde bu 3’üncü mucizenin nasıl bir “antikanser” ve “antibunama” molekülü olduğunu bu köşede okuyacaksınız.
İYİ BİLGİ-2
UNUTKANLIK SEBEPLERİNDE İLK 10
1. Nörolojik hastalıklar (Alzheimer / Parkinson...)
2. Damar sertliği.
3. Alüminyum toksisitesi.
4. Hormonal eksilmeler (Hipotiroidi..)
5. Vitamin eksikliği (B12, B9, D vitamini...)
6. Mineral fakirliği (Demir, magnezyum...)
7. Omega-3 noksanlığı (DHA...)
8. Ruhsal hastalıklar (Depresyon...)
9. Görme ve işitme kayıpları.
10. Stres ve uykusuzluk.
İYİ HABER
ALZHEİMER’A MECBUR DEĞİLSİNİZ
Oxford Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma yaşam tarzınızda erken yaşlarda oluşturulabileceğiniz doğru bazı stratejiler sayesinde genetik eğiliminiz yüksek olsa bile Alzheimer’a yakalanma ihtimalinizi önemli ölçüde azaltabileceğinizi gösteriyor. Özellikle 50’li yaşlar sonrasında...
- Vegan ağırlıklı bir beslenme tarzı.
- Minimal işlenmiş gıda tüketimi.
- Şeker ve beyaz undan uzak besinlerin tercihi.
- Hayvansal protein yükü sınırlı ve sağlıklı yağlar içeren omega 3 zengini bir beslenme planı.
- Probiyotikler, antioksidanlar, vitamin ve minerallerden zengin gıda tercihleri.
- Her gün tekrarlanan 30 dakikalık ılımlı bir egzersiz planıyla Alzheimer’la mücadelede önemli bir avantaj yakalayabiliyorsunuz.
KESİP SAKLAYIN
KRAMP ÖNLEYEN DOĞAL DESTEKLER
1. Magnezyum takviyeleri (özellikle sitrat ve glisinat tuzları) kas kramplarını önler ve azaltır.
2. B1 vitamini destekleri kramp problemini hafifletebilir. B6, B12 eklenenlerde etki daha nettir.
3. Üzüm çekirdeği ekstrelerinin ayak kramplarına iyi geldiği düşünülüyor.
4. E vitamini de bacak kramplarını rahatlatabilen bir destek.
5. Sodyum ve potasyum eksikliği de karın ve bacak kaslarında kramplara neden olabiliyor. Potasyum takviyeleri ve tuz alımını artırmak yetiyor.
AKLINIZDA OLSUN
KARACİĞER DOSTU 5 BESİN
1. LAHANAGİLLER: Sülfür zenginlikleri, glukozinolat yükleri ile.
2. ZERDEÇAL: Antioksidan, anti-iltihap güçleriyle.
3. ENGİNAR: Silimarin gibi harika bir antioksidanla tıka basa dolu oluşu sayesinde.
4. SARIMSAK: Sülfür zenginliğinin getirdiği detoks gücü ile.
5. LİMON: Antioksidan bioflavonoid, hesperidin zenginliği ve alkali gücü ile.
BİR NOT: Sevgili okurlar, kısa bir yaz tatiline çıkmak ve biraz dinlenip yenilenmek için hepinizden biraz izin istiyorum. Sağlıkla, huzurla kalın...
Paylaş