Paylaş
1- Sabah baş ağrıları gizli bir depresyonla ilişkili olabilir. Sessiz, derinden giden ya da yeni başlayan bir depresyonun ilk işaretlerinden birinin de sabah yataktan baş ağrılarıyla uyanmak olduğu iyi bilinir. Depresyonun diğer işaretlerinin “sabah erken saatlerde uyanmak, sabah yorgunluğu, mutsuzluk/isteksizlik/keyifsizlik, odaklanma güçlüğü, aşırı duygusallık hali” olabileceği de aklınızda olsun.
2- Eğer hipertansiyonlu biriyseniz ya da farkına varmadığınız bir hipertansiyon probleminiz varsa bu da sabah erken saatlerde kendini başınızı ağrıtarak hatırlatabilir.
Sabah baş ağrılarından yakınan herkesin ilk yapacağı işlerden biri kan basıncını öğrenmek olmalıdır.
3- Uyku apneleri/uykuda solunum durması nöbetleri, horlamalar, burnu tıkayan farklı sorunlar nedeniyle ağızdan nefes almak zorunda kalanlar, kısacası beynine gece boyunca yeteri kadar oksijen kazandıramayanlar da sabahları yataktan baş ağrısıyla uyanabilirler.
Özellikle uykuda solunum durması ve ağır horlama probleminin sabahları baş ağrısına yol açabileceği iyi biliniyor.
4- Genelde stres yoğunluğu artan, gergin, kafası karışık, sorunlarını çözememiş, gece yatağa endişe ile girmiş kişilerde de sabah yorgunluğunun sık görüldüğünü biliyoruz.
5- Uykusuzluğun da sabah baş ağrılarıyla bir bağlantısı olmalı. Uyku saatlerindeki değişimler ve her zamankinden daha kısa süren uyku dilimleri de başımızı ağrıtabiliyor.
6- Gece kan şekerinin düşmeleri sabah hipoglisemilerinin de mühim bir baş ağrısı sebebi olabileceği aklınızda olsun.
7- Akşam alınan alkol miktarı abartıldığında da ertesi sabaha baş ağrılarıyla uyanmak şaşırtıcı bir durum değil.
8- Magnezyum eksikliğinin de sabah baş ağrılarına yol açabileceğini düşündüren gözlemler var.
9- Kötü bir yatak ve yanlış seçilmiş bir yastık da ertesi sabah başınız ağrıyarak uyanmanıza yol açabilir.
10- Uyuduğunuz odanın ısısı ve nemi de önemli. Sıcak ve nemli ortamlarda uyuyanlarda da ertesi sabah baş ağrısı sıklığı artıyor.
ÖNEMLİ
4 mühim kanser tarama testi
Kanseri yenme şansımız artıyor. Özellikle yeni gelişmeler, bilhassa da immunoterapide alınan neticeler (ve daha pek çok umut ışığı) kanser tedavisinde önümüzdeki dönemde çok daha iyi noktalara ulaşabileceğimizi gösteriyor.
Bütün bunlar sevindirici ve iyi gelişmeler. Bir başka önemli nokta daha var ki onun önemi hiç değişmiyor: Erken teşhis.
İyi haberler ne olursa olsun kanserle mücadelede “korunma” ve “erken teşhis” hâlâ çok önemli iki konu. Çoğu kanserde özellikle erken teşhis gerçekten de “hayat kurtarıcı” bir işlev üstlenebiliyor.
Mesela prostat kanseri erken yakalanırsa hiçbir sorun yok. Meme kanserinde de böyle bir durum var. Son on yılda sağlık taramaları sırasında meme ya da prostat kanseri mevcudiyetini belirlediğimiz hastalarımızdan hemen hiçbirisi ciddi bir sorun yaşamadı.
Gerekli tedavileri yapıldıktan sonra sağlıklı ve mutlu bir ömür sürmeye devam ettiler.
Kısacası erken teşhis ve buna vesile olan “kanser tarama testleri” çok önemli incelemeler.
İsterseniz onları yeniden bir hatırlayalım. Buyurun...
MAMOGRAFİ
Kime, ne zaman, ne sıklıkta?
Mamografik taramalar doğru zamanda, doğru programlarla ve ustaca planlanıp yapıldıklarında meme kanserlerinin erken teşhisi için altın standart olma özelliklerini sürdürüyorlar.
Üzerinde anlaşılmış kesin bir rakam olmasa da genelde hemen her kadının kırklı yaşlardan sonra belirli aralıklarla mamografi taramalarından geçmesi lazım. Ama tabii ki hanımların ayda bir kez kendi elleriyle yapacakları meme kontrollerini bırakmaları anlamına gelmiyor.
PSA TESTİ
Prostat taramalarının vazgeçilmezi
Kadınlar için meme kanseri ne ise erkekler için de prostat kanseri odur. Her iki cinsin de kanser sözcüğü geçti mi aklına bu iki kanser gelir.
Prostat kanseri taramasında en yaygın kullanılan test ise PSA incelemesidir. Kuşku varsa başka incelemelerden de istifade edilir ama “PSA taramaları” her zaman önceliklidir.
Prensip olarak elli yaş üstü her erkeğin yılda bir defa prostat muayenesi yaptırması gerekiyor. PSA testini bu muayenelerin tamamlayıcısı gibi kullanmak lazım.
AKCİĞER FİLMİ
Akciğer kanseri hâlâ önemli
Akciğer kanseri sık görülen ilk dört kanser arasında. Sigara bu kanserin birinci nedeni. Akciğerdeki kanser basit bir radyolojik inceleme ile bile yakalanabiliyor.
Gerektiğinde de daha ileri görüntüleme yöntemlerine başvuruluyor. Bana göre sigara içenlere yılda bir kez, içmeyenlere 2-3 yıllık aralıklarla akciğer incelemeleri yapılmalı.
Tabii ki çok daha önemlisi “sigarayı bırakmak” olmalı.
PAP SMEAR TESTİ
Her kadın yaptırmalı
Rahim ağzı kanserleri kadınların önemli korkularından biri. Erken teşhiste PAP smear incelemesi ise müthiş güvenli.
Kadınların 21 yaşından sonra ya da ilk cinsel ilişkilerini takip eden üçüncü yılı izleyerek bu testi her yıl yaptırmalarında fayda var.
30 yaşından sonra ise önceki üç smear testi normal çıkan kadınların testi 2-3 yıl ara ile yaptırmaları da kabul edilebiliyor.
70 yaşını geçen kadınlarda ise ardı ardına üç smear testi normal çıkmışsa veya son 10 yılda tüm smear testleri normal bulunmuşsa bu taramanın bırakılması tavsiye ediliyor.
Paylaş