Sabah baş ağrıları neden önemli

Kısacası bazı baş ağrıları var ki onlar “baş ağrıtıcı önemli bazı sorunların” ilk ve tek işareti de olabiliyor. Önemli bir nokta da şu: Eğer baş ağrılarınız giderek sıklaşıyorsa... Şiddetini giderek arttırıyorsa... Baş ağrılarınızın süresi zaman içinde giderek uzuyorsa... Hele bir de o ağrılara bulantı, kusma, baş dönmesi, ateş, denge bozukluğu ve benzeri şikâyetler de eşlik etmeye başlamışsa... Lütfen o baş ağrılarını ciddiye alın ve fazla gecikmeden bir sağlık yardımı arayın. Sabah baş ağrılarına gelince... Uzmanlar sabahları başımızı ağrıtan nedenlerin ilk 5’ini şöyle sıralıyorlar...

İYİ BİLGİ
SABAH BAŞ AĞRILARININ İLK 5 NEDENİ

1)HİPERTANSİYON: Farkına varılmayan ve özellikle geceleri yaşanan sinsi hipertansiyon ataklarının ilk işareti sabah uyanınca ensede ve alın çevresinde yerleşen ve başı adeta çember gibi sarmalayıp sıkıştıran baş ağrıları olabiliyor.

2)HİPOGLİSEMİ: Gece hipoglisemileri çoğu kez farkına varılmayan sessiz ve sinsi bir sağlık sorunu. Gece boyunca şeker ihtiyacını yeterince karşılamayan beynimiz bize bu sorununu gönderdiği “sabah baş ağrıları mesajları” ile anlatıyor olabilir.

3)UYKU SORUNLARI: Sadece uyku apneleri değil, ağır horlama atakları, hatta “prostat irileşmeleri, kan şekeri yükselmeleri veya kronik sistit (mesane iltihabı) gibi problemler” sonucu ortaya çıkan “uyku parçalanmaları” da sabah baş ağrılarına yol açabiliyor. Gece boyunca dinlenemeyen, toksik atıklarını temizleyemeyen beyin hücrelerimiz sorunlarını sabah baş ağrısı ataklarıyla anlatmaya çalışabiliyor.

4)DEPRESYON: Sabah baş ağrılarının çoğu kez gözden kaçan nedenlerinden biri de “gizli, gözden kaçmış, sessiz ve derinden seyreden sinsi bir depresyon meselesi” de olabiliyor. Eğer sabah baş ağrılarına “isteksizlik, mutsuzluk, huzursuzluk, gerginlik, kontrolsüz öfke atakları, duygusal patlamalar...” gibi işaretler de eşlik ediyorsa bu ihtimali daha da ciddiye almak gerekiyor.

5)MİNERAL EKSİKLİĞİ: Özellikle magnezyum ve demir noksanlığının sabah baş ağrılarına yol açabileceği biliniyor. Demir eksikliğine bağlı sabah baş ağrıları daha ziyade doğurganlık çağındaki kadınlarda, magnezyum eksikliğine bağlı baş ağrıları ise öncelikle beslenme ile yeterince magnezyum kazanamayan orta ve ileri yaşlılarda görülüyor.

İYİ BİLGİ 2
BADEM Mİ YUMURTA MI

“BADEMLE yumurtayı besin değerleri yönünden kıyaslamak da nereden çıktı hocam?” demeyin! Zira bu iki farklı besin protein güçleri bakımından ciddi bir yarış içindedir. Tabii ki yumurtadaki protein daha güçlü ve değerlidir. Tabii ki öncelik yumurtaya verilmelidir. Ama bademin de neredeyse yumurtayla yarışacak kadar güçlü bir bitkisel protein kaynağı olduğu kesindir. Zira “dörtte bir su bardağı kadar kuru ciğ bademde yaklaşık 7.5 gram civarında bitkisel protein” var. Diğer taraftan bademin etkili bir “kalsiyum, biotin ve E vitamini” zengini olduğunu da hatırlatalım. “Biotin” zenginliğinin ise altını dikkatle çizelim. Zira biotin “cilt, saç ve tırnak sağlığı” için olmazsa olmaz bir B vitaminidir! Sadece 1/4 su bardağı çiğ badem ile günlük toplam biotin ihtiyacımızın yüzde 75’ini karşılamamız mümkündür. Bitmedi! Bademin “kalsiyum” zenginliğini de bir kenara not edin ve osteoporoz/kemik erimesi problemi olan bir hanım ya da kas geliştirmeye hevesli bir genç iseniz beslenme planınıza bademi de eklemeyi lütfen ihmal etmeyin.

OKUR SORUSU
GÖZ DOSTU BESİNLER NELER

BİLELİM ki sağlıklı ve akılcı bir beslenme planı, yaşlanmaya bağlı göz sorunlarını önlemede de işe yarayabilir. Özellikle “sarı nokta hastalığı”yla mücadelede sofranızdaki besinler adeta “vitamin, mineral ve antioksidan desteği” görevini de üstlenebilir. Mesela mı? Yumurta sarısı, ıspanak, turuncu dolmalık biber, süt mısır, şalgam, kıvırcık lahana, bal kabağı, Trabzon hurması ilk akla gelenler. Bunların her biri muazzam birer “göz takviyesi” gibidir. Zira bu besinlerin her biri tıka basa “lütein, beta karoten, koenzim Q10, alfa lipoik asit, C ve E vitamini, magnezyum ve çinko deposu” gibidir.

KISA BİLGİ
BELİNİZ KALINSA TEMPOLU YÜRÜYÜN

BEL kalınlığı hipertansiyondan diyabete, Alzheimer’dan damar sertliğine kadar değişebilen pek çok yaşlılık sorununun hazırlayıcısı ve tetikçisidir. En önemli nedenlerinden biri ise insülin direnci meselesidir. İnsülin direnciyle mücadele etmenin en etkili yolu da her gün ısrarla tekrarlayacağımız tempolu yürüyüşlerdir. Eğer ortopedik bir sorunumuz, kalp, tansiyon, şeker gibi ciddi bir problemimiz yoksa aşağıdaki yürüyüş planı hepimizin işine yarayabilir. Tavsiyem bu plana günde 2-3 kez 20-30 tekrarlı çömelme egzersizini de eklemenizdir. İşte o plan:

5 DAKİKA: Dakikada 80-90 adım

5 DAKİKA: Dakikada 90-100 adım

20 DAKİKA: Dakikada 100-120 adım

10 DAKİKA: Dakikada 120-140 adım

10 DAKİKA: Dakikada 100-120 adım

5 DAKİKA: Dakikada 90-100 adım

5 DAKİKA: Dakikada 80-90 adım