Romatizmal eklem hastalıklarının pek çok sebebi var: Yaşlanmaya bağlı kıkırdak kaybı sonucu oluşan "Osteoartrit-Yaşlılık Romatizması" bunun en sık görülenlerinin başında yer alıyor.
Eklem problemleri, baÄŸ dokusu hastalıkları, "Romatoit Artirit" gibi metabolik hastalıklar, mikrobik hastalıklar ya da eklem boÅŸluÄŸunda "Ãœrik Asit" ve diÄŸer "Kristaloidler"in birikmesi sonucu da oluÅŸabiliyor.         Â
EN SIK SEBEP: YAÅžLILIK ROMATÄ°ZMASI
Yaşlanma sürecinde ortaya çıkan eklem ağrılarının en önemli nedeni yukarıda da belirttiğimiz gibi kıkırdak harabiyeti sonucu ortaya çıkan yaşlılık romatizması yani "Osteoartrit Hastalığı"dır. Osteoartrit’e bağlı eklem ağrıları, yaşlanan insanların özellikle yaşlı kadınların en çok canını sıkan problemlerden biridir. Öyle ki bazı hastalarda eklem ağrıları yaşam kalitesini belirleyen temel unsur haline bile dönüşebilir. Eklem ağrılarını kontrol etmek amacıyla üretilen ağrı kesici ve yangı azaltıcı ilaçların bu kadar çok satılmasının nedeni de Osteoartrit’in yaygınlığıdır. Özellikle eklemlerini iyi koruyamayan, düşme-vurma-çarpma-burkulma gibi travmalarla eklem hasarları yaşayanlarda artrit sorunları daha ağır seyreder. Ayrıca kilo fazlalığı sorunu olanlarda özellikle diz ve kalça eklemi artritleri daha ağır seyretmekte ve sık görülmektedir.
AÄžRI KESÄ°CÄ°LER ZARARLI DA OLABÄ°LÄ°YOR
Artrit hastalarının öncelikli arzusu, eklem şikáyetlerinin özellikle ağrılarının azaltılmasıdır. Ağrıyı azaltmak için kullanılan anti-romatizmal ilaçların mide yakınmalarına, sindirim sistemi kanamalarına yol açmaları önemli bir handikaptır. Bu ilaçların uzun süreli kullanımında böbrekler için de zararlı olabilecekleri biliniyor. İşte bu nedenle Osteoartrit hastaları ve diğer romatizmal eklem sorunu yaşayanların çoğu eklem ağrılarını azaltacak doğal desteklerden çare arıyor. Osteoartrit nedeniyle şişmiş, doğal şeklini kaybetmiş el-parmak ağrılarına, diz ve kalça eklemi sorunlarına çözüm arayan hastaların sayısı her gün biraz daha artıyor.
GLUKOZAMÄ°N DENEYÄ°N
Bu hastaların yakınmalarını azaltmada kullandıkları en yaygın besin desteği; kabuklu besin hayvanlarının kıkırdaklarından elde edilen "Glukozamin tuzları"dır. Özelikle Glukozamin Sülfat’ın eklem ağrılarını azalttığı, kıkırdak kaybını yavaşlattığı, eklem yüzeyinde iyileştirici yararlar sağladığı kabul ediliyor. Glukozamin’in günlük dozu 200-2000 mg arasında değişebiliyor. Genel olarak günde 1500 mg’lık dozlar tavsiye ediliyor. Glukozamin’in tablet, toz ve ampul şeklinde formları var. Ayrıca içecek olarak satılan şuruplarından da faydalanmak mümkün. Meşrubat ve meyve suyu üreticileri Glukozaminli içecekler bile üretmeye başladılar. Amerika’da "Minute Maid" firması romatizma sorunu yaşayanlar için hazırlanmış içerisinde 750 mg Glukozamin bulunan bir içeceği (Minute Maid Active) Amerika’da piyasaya verdi bile.
BAŞKA SEÇENEĞİM VAR MI
Romatizmal sorun yaşayan hastalara önerilen bir diğer doğal destek de "Chondroitin Sulphate" isimli doğal maddedir. Bu madde tek başına alındığı gibi Glukozamin’le beraber de kullanılabiliyor. "MSM"adı verilen ürün de tavsiye edilen destekler arasında yer alıyor. MSM "metil sulfonil metan" (doğal bir maddedir) meyve-sebze ve tahıllarda bulunur. Bir diğer doğal destek ise SAMe’dir. SAMe -"S-Adenosyl methionin", aynı zamanda antidepresan etki de gösterdiğinden hızla popüler hale gelen bir üründür. Bu ürünün de yaygın bir kullanım alanı bulacağı anlaşılıyor. Almanya’da ve ABD’de satışa sunulan ve müthiş ilgi gören "Kollajen Hidrozalat" diz eklemi sorunlarının giderilmesinde kullanılan en yeni ve en güçlü desteklerden biri gibi görülüyor. Saf "Kollajen Hidrozalat" kullanımının özellikle kilo sorunu olan hastalarda romatizmal ağrıları önlemede, ekleme güç ve destek vermede yararlı olabileceği belirtiliyor.
Erkek çocukların da memeleri büyüyebilir
Erkeklerde meme büyümesi seyrek görülen bir durumdur. Ve "Jinekomasti"adı ile tanımlanır. Jinekomasti, gelişme çağındaki erkek çocuklar için üzücü bir durumdur ama yetişkin erkeklerde de ortaya çıkabilir. Bu sorunun altında tiroit bezinin aşırı çalışması, beyinde yer alan hipofiz bezi tümörleri, yumurtalık-testis tümörleri gibi hormonal sorunlar yatabilir. Ayrıca böbrek ve karaciğer hastalığında özellikle yetersizliğinde memeler büyüyebilir. Erkeklerde meme büyümesi bazen ilaçların yan etkisi olarak da ortaya çıkabilmektedir. Kilo fazlalılığına bağlı meme büyümeleri de sık görülür. Östrojen veya androjen hormonları arasındaki denge sorunları da memeleri büyütebilir. Tedavisi oluşumuna neden olan hastalığın ortadan kaldırılması ile mümkündür. ealtinel@yasasinhayat.org
Dr. Evren ALTINEL
Klimalar hasta ediyor
Yaz aylarında daha fazla kullanılan klimalar dikkat edilmediğinde kas ağrılarına, kas tutulmalarına, baş ağrıları, halsizlik gibi sorunlara neden olabiliyor. Klimaların üst solunum yolu enfeksiyonları ve akciğer iltihaplanmalarını da kolaylaştırmaları mümkün. Özellikle bir tür zatürree var ki klimalarla salgın şeklinde yayılabiliyor. "Legionella Pnömonisi" olarak bilinen bu hastalık havalandırma sistemleriyle müthiş bir hızla yayılabiliyor. ehattat@yasasinhayat.org
Dr. Ece HATTAT
Kan grubu diyeti işe yarıyor mu
Kan grubu ile yiyecekler arasında etkileşim olduğunu ve bu etkileşimin herhangi bir sağlık sorunu veya kilo kontrolü problemini yaratabileceğini gösteren herhangi bir bilimsel veri mevcut değildir. Bu nedenle kilo sorunu ile uğraşan uzman profesyoneller, kan grubu diyeti ile zayıflama fikrine sıcak bakmıyor. Kilo kaybetmenin altın kuralı hiç değişmeyecek: Daha az yiyecek, daha çok hareket edeceksiniz.
taltan@yasasinhayat.org
Diyetisyen
Tuğçe ALTAN
BAHÇE
Hipoglisemisi olanlar
açlık detoksları yapmasın
Açlık detoksları, bir başka adıyla "oruç diyetleri" çok düşük kalorili diyetlerle bir-üç gün süren beslenme planlarıdır. Bu beslenme planlarını yapanlarda herhangi bir toksin kaybı olmadığı gibi vücut tehlikeli birçok metabolik süreçle karşı karşıya kalabilir. Bu tehlikelerden en önemlileri hipogliseminin tetiklenmesi, derinleşmesi ve ağır açlığa bağlı "ketozis" isimli zararlı bir metabolik durumun ortaya çıkmasıdır. Eğer kişisel sağlık hikayenizde hipoglisemi varsa detoks merkezlerine gitmeden önce doktorunuzla konuşun. Ağır detoks rejimlerini uygulamaya kalkmayın.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Diyet yaparken pirinç pilavı tüketmek de bir sakınca var mıdır? Pirinç pilavı sebzeli olabilir mi? Et ile birlikte tüketildiğinde şişmanlatır mı?
Kepekli pirinç deneyin
Pilav yanında et tüketmemek şeklinde oluşan genel yargı glisemik indeksi yüksek olan pirinç için yapılabilecek en büyük hatadır. Özellikle kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten beyaz pirincin protein içerikli bir menü ile tüketimi daha çok tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra kepekli pirinç de glisemik indeks yönünden daha düşük olup, özelikle diyet yaparken kan şekerinde ani dalgalanmaların olmasını engelleyecektir. İşte size bir tarif...
Havuçlu domatesli kepekli pirinç pilavı
(4 kiÅŸilik -1 porsiyon 277 kalori)
l 2 su bardağı kepekli pirinç
l 4 su bardağı su
l 2 adet rendelenmiÅŸ domates
l 3 adet taze soğan (kıyılmış)
l 1 orta boy rendelenmiş havuç
l 1 yemek kaşığı zeytinyağ
l 1 çay kaşığı tuz
l 1 çorba kaşığı kıyılmış dereotu
Yağı tencereye koyup rendelenmiş domatesleri ilave edin. Kısık ateşte pişirin. Soğanları ve havucu ekleyip 3 dakika daha pişirin. Pirinçleri ve tuzu ekleyip 1 dakika karıştırın ve üzerine suyu ilave edin. Kapağını kapatın ve suyunu çekene kadar pişirin. Üzerine dereotu serpip servis edebilirisiniz.
165 cm boyundayım, 54 kg ağırlığında ve 18 yaşındayım. Eskiden sürekli pasta, börek gibi hamur işi, pizza, çikolata yiyordum. Şimdi onları kestim. Ama kilom değişmiyor. Yemediğim halde zayıflayamıyorum. Neden?
"Hayır" demek zayıflatmıyor
Pasta, börek gibi kalorisi yüksek olan besinleri hayatınızdan çıkardığınız zaman kalori artışını durdurmuş oluyorsunuz. Ama sadece bu değişiklik, yani hayatınıza zaten fazladan eklediğiniz kaloriyi durdurmak sizi zayıflatmaz. Sabah güzel bir kahvaltı ile güne başlıyorsunuz, işyerinde gün içinde önünüzden pastalar geçiyor, yemekte pizzalar söyleniyor, komşunuz yaptığı börekten ikram ediyor, sevgiliniz güzel bir dondurma paketi ile geliyor, arkadaşınız size çikolata uzatıyor.
Derken birkaç gün içinde gözümüzün önümüzden geçen kalorileri düşünürsek oldukça büyük bir rakama ulaşırız. Ama bu davranış değişikliğini "diyet yapma" ile karıştırmayın! Bunlara gün içinde "hayır" demek sizi zayıflatmayabilir. Bunun üzerine bir de size özel hazırlanmış diyet programını birebir uygulamanız ve düzenli egzersiz yapmanız gerekiyor. Ayrıca şunu da hatırlatmak istiyorum ki; az yemek, az hareket etmek, bir şey yemeden gün geçirmeye çalışmak yapacağınız en büyük yanlışlar olur.
Yağlarınızdan kalsiyumla kurtulun
Kalsiyum vücudunuzda en çok bulunan mineraldir. Vücut kalsiyumunun yüzde 99’u kemiklerinizde bulunsa da yüzde 1’lik bir bölümü de kanda dolaşır. Kalsiyum vücudunuzda üretilemediğinden, sadece yiyip-içtiklerinizle vücudunuza girer. İşte güzel haber de burada! Yüksek kalsiyumlu bir beslenme planı uyguladığınızda, kalsiyum bağırsaklarınızdaki yağ asitlerine yapışıp, bu yağ moleküllerinin emilmesine engel olur. Bu yağ molekülleri kalsiyum sayesinde vücudunuzdan atılır. Kalsiyumun marifeti bu kadarla da kalmaz! Bu özel mineral ayrıca yağ metabolizmasını etkileyerek, adipositlerin yağ depolamasına engel olur. Eğer siz de yağlarınızdan kurtulmak istiyorsanız, kalsiyuma ve kalsiyum zengini yiyeceklere daha fazla önem verin.