Sağlığınızın korunması ve güçlenmesinde sebze ve meyvelerin önemli bir rolü olduğundan hiç kuşkunuz olmasın.
Sebze ve meyveden zengin bir beslenme planınız varsa, sağlık sorunlarının çoğundan ama özellikle bazı kanserlerden korunmada ciddi bir avantaj kazanırsınız.
Bitkisel yiyecekler sağlığa yararlı vitamin, mineral ve diğer besin unsurlarından zengindir. Bol miktarda Flavanol, Polifenol ve Karotenoid yapısında antioksidanlar ile sağlığa yararlı posa ihtiva ederler. Bu doğal maddelerden çoğunun birer kanser savar gibi çalıştığı ya da damarları, dokuları, hücreleri koruduğu da bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
LİKOPEN KIRMIZISI KANSERE KARŞI
Son yıllarda yiyecek-içeceklerin sağlık yararlarına ilişkin bilgilere müthiş bir ilgi var. Gazete, dergi ve televizyonlar bu haberlere geniş yer veriyor. Domatesteki Likopen’in prostat ve meme kanserine, üzüm ve böğürtlendeki Antosiyanin’in akciğer kanseri ve lösemiye, çilek, ahududu ve yaban mersininde bulunan Piterositilben’in sindirim sistemi tümörlerine, narda bulunan Elajik Asit’in yemek borusu ve karaciğer kanserlerine karşı koruma sağladığını belirten haberleri siz de okumuş olmalısınız.
UZMANLAR ’DAHA ÇOK SEBZE-MEYVE YİYİN’ DİYOR
Dünya Kanser Araştırma Fonu’nun 1997’de yayınlanan raporunda sebze ve meyve tüketiminin büyük olasılıkla daha düşük oranda akciğer, mide, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanseri riski ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. 2004 Ekim’inde Harvard uzmanları tarafından yürütülen çalışmalardan elde edilen verilerde ise sebze ve meyvelerden zengin bir beslenme tarzının genel anlamda kanserle ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İki önemli kurumun yayınladığı raporlar arasındaki çelişki düşündürücüdür. Bu çelişkiyi açıklamak için yeni araştırmalara ihtiyaç vardır. Uzmanlar bitkilerin üretilmesi, toplanması, taşıma ve depolanma tarzında oluşan değişimlerin bu besinlerin sahip olduğu kanseri önleyici özelliklerin ortadan kalkmasına yol açabileceğini düşünmektedir. Son yıllarda tarımda yaygın olarak kullanılan hormonların, gübre ve ilaçların da bu yararlı etkinin azalmasında etkisi olabilir.
(Devam edecek)
Fazla yağlardan kurtulabilir miyiz?
Zayıflamanın ve fazla yağlardan kurtulmanın altın kuralı, düzenli spor yapmak ve sağlıklı beslenmektir. Aksi takdirde verilen kilolar er ya da geç geri alınacak, harcanan emekler, çekilen sıkıntılar ve para boşa gidecektir.
Bu yolda en sık başvurulan yöntemlerden biri de "yağları aldırmak" yani "liposuction" ameliyatıdır. Liposuction, vücudun belli bölgelerinde birikmiş yağları alarak vücut konturlarını daha düzgün duruma getirmek için yapılan bir ameliyattır. Liposuction ergenlik yaşını geçmiş, sistemik bir hastalığı olmayan kadın veya erkeklere rahatlıkla uygulanabilir.
KOLAY AMA RİSKLİ BİR AMELİYATTIR
Ameliyattan önce hastaların en çok sordukları soru, "Liposuction olduktan sonra yağlar yine aynı bölgelerde birikecek mi"dir. Vücudun belli bölgelerinde yerleşen yağ dokuları diyet ve jimnastikle erimeyecek kadar inatçıdır.
Ama bu dokular liposuction ameliyatından sonra aynı yerde yeniden yağ hücreleri üretmez. Ameliyattan sonra tekrar şişmanlarsanız, vücudunuz bütün olarak genişler ama eski çıkıntılar oluşmaz. Liposuction ameliyatının en önemli riski, ameliyat sonrası ciltte oluşabilecek dalgalanma ve düzensizliklerdir. Burada cerrahın yeteneği ve becerisi kadar, hastanın ameliyat sonrasındaki davranışları da önemlidir. Hastanın ameliyat sonrasında mutlaka kendisine bakması ve kilosunu koruması gereklidir. Dr. Nuri Battal
Tabletleri kırmadan yutun
İlaçların kolay yutulması için parçalara ayrılmasının riskli olduğu belirtiliyor. Tabletlerin ezilmesi halinde, ilacın üzerindeki özel tabaka bozuluyor ve sonuçta çok riskli yan etkiler doğabiliyor. Ezilen ilacın yutulmasından sonra kana karışma süresi kısalıyor ve beklenilenden erken zamanda kana karışan bazı ilaçlar istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor.
Özellikle kanser tedavisinde kullanılan Tamoxifen ve Morfin ile yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan Nifedipine’in ezilmeden alınmasına büyük özen gösterilmesi gerekiyor. Aksi takdirde kalp krizi başta olmak üzere birçok ölümcül vakaya davetiye çıkarılıyor.
Damarlarınızı korumak elinizde
Damar sertliği önlenebilir, en azından yavaşlatılabilir bir sağlık sorunudur. Damarları sertleştirip kalınlaştıran süreçlerin çoğunun arkasında kan yağı dengesizlikleri, sigara ve aşırı alkol tüketimi, pıhtılaşmayı hızlandıran kan şekeri dengesizlikleri, stresi yüksek bir yaşam tarzı vardır.
Damar içinde plak girişiminin biyolojik süreçleri veya bu plaktan kopan parçaların oluşturduğu pıhtıya bağlı tıkanmaların başlangıcında daima yangısal bir tetikleme noktası vardır. Bu tetikleme noktasını önlemek mümkündür. Yapılması gereken, temel bazı yaşam tarzı değişikliklerinden ibarettir; beslenmeyi dengelemek, kilo kontrolünü iyileştirmek ve bedene ihtiyaç duyduğu hareket sıklığını vermek. Eğer sağlıklı beslenme alışkanlıkları elde edebilirseniz kan kolesterol profilinizi dengeleyebilir, kan basıncınızı kontrol altında tutabilirseniz.
YAŞASIN HAYAT BESİN DESTEĞİ KILAVUZU
Vitamin B2 (Riboflavin)
FAYDALARI
* Antikor üretimi ve büyüme için gereklidir.
* Kataraktı önlemeye yardımcı olur.
* Cilt, saç, tırnak sağlığını korur.
* Demir ve B6 vitaminlerinin emilimini sağlar.
KAYNAKLAR
8 Peynir
8 Yumurta sarısı
8 Balıkyağı
8 Baklagiller
8 Et
8 Süt, yoğurt
8 Kümes hayvanları
8 Yeşil yapraklı sebzeler:Ispanak, Brüksel lahanası, brokoli
8 Mantar
n Dr. Evren Altınel
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için:
manager@yasasinhayat.org
Tel: (0212) 236 73 00
Uykusuzluk kilolarınızın nedeni olabilir
İşim gereği uykularım çok düzensiz, günde 4 saat uyuduğum zamanlar oluyor. Günden güne artan kilolarımın nedeni uykusuzluk olabilir mi?
Yapılan son araştırmalar, uyku süresi ile iştahı düzenleyici hormonlar arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Uyurken kilo vermiyoruz elbette ancak uykusuz geçirdiğiniz geceler iştahınızı açıyor olabilir. Uykusuz geçen her saatte daha çok tatlı, yağlı ve tuzlu abur cubur atıştırma ihtiyacı ortaya çıkar.
Yapılan iki yeni araştırmanın sonuçlarına göre; uyku bozukluğu, kilo almaya yol açıyor. Yetişkinlerde artan iş temposu, gece uykularının süresini ortalama iki saat azaltıyor, uyku azalırken alınan kilolar da artıyor.
Bunun yanı sıra tüketilen yiyecekler de uyku kalitesini etkiliyor. Geç saatlerde yenen ağır yemekler, aşırı miktarda tüketilen çay ve kahve, uyku kalitesini bozuyor. Akşam saatlerinde hazmı daha zor ve uzun olan yüksek yağlı ve proteinli besinler uykunuzu kaçırıyor. Akşam yemeklerini en geç 20.00’de tüketmeye çalışın ve bu öğünde daha çok sebze yemekleri, yoğurt, kepekli ekmek ve makarna, bulgur pilavı gibi yiyecekleri tercih edin. Çay olarak da daha çok adaçayı, papatya, ıhlamur, rezene ve melisa gibi bitki çaylarını tercih edin.
Günde 6-8 saatten daha az uyku, diyet yaparken zaman zaman aynı kiloda takılmanın nedeni olabilir. Uykusuz kalmanız gereken gecelerde yanınızda atıştırmalık olarak kuru meyveler, kepekli bisküvi, meyveli yoğurt ve leblebi bulundurabilirsiniz. Ancak porsiyonlara dikkat!