Paylaş
Neredeyse nefes almakta bile zorlanıyorum. Acaba kalp krizi mi geçiriyorum?” diye sorunca 10 yıl kadar önce Hürriyet’te yine bu köşede sizlerle paylaştığım “Reflü mü kalp krizi mi?” başlıklı eski bir yazımı hatırladım. O yazıyı da şimdilerde emekli olan değerli bir gazeteci ağabeyimin geçirdiği göğüs ağrısı atağı nedeniyle kaleme almıştım. Gazeteci ağabey reflü atağı zannediyordu ama aslında sorun kalp damarlarındaki tıkanmaydı. Neyseki erken teşhisle müdahale edildi ve sağlığına yeniden kavuştu. Hemen hatırlatayım: Sadece hasta hikâyesi dinleyerek bazen gerçekten basit bir reflü atağını bile ciddi bir kalp krizinden ayırmak biz doktorlar için bile mümkün olmayabiliyor. Ve bu nedenle de zaten kalp krizi vakalarının çoğu “Reflüdür, önemsizdir geçer” düşüncesiyle basit reflü nöbetlerinin bir kısmı kalp krizleri korkusuyla karıştırılabiliyor. İşte bu nedenle isterseniz gelin bugün köşemizi “REFLÜ SORUNU”na ayıralım.
İYİ BİLGİ 1
REFLÜ NEDİR NASIL OLUŞUR
REFLÜ sözcüğü tıp literatürünün sık kullandığı bir kelime. “Geri kaçış” sorununun olduğu her yerde kullanılır. Eğer midenizdeki yemek parçacıkları ve asit sıvı yemek borunuza kaçmışsa “yemek borusu reflüsü” olarak tanımlanır. Sürecin nasıl işlediğine gelince...
Mideniz ve yemek borunuz arasında teknoloji harikası muazzam bir giriş çıkış dengesi ve bunu yöneten son derece sağlam bir “aç-kapa sistemi” var. Bu sistemi oluşturan dairesel kaslar normalde yutkunma haricinde asla açılmaz; sadece siz lokmaları yuttuğunuzda ve takiben de o lokmaları midenize sindirilmek üzere yolladığınız da açılabilen bir sistemdir bu. Prensip olarak yalnızca yiyip içtiklerinizin yemek borunuzdan midenize girmesine izin verir. Aynı kapak sistemi -sağlam işliyorsa eğer- mide muhtevasının yemek borusuna yeniden geri kaçmasına asla müsaade etmez. Bu özel kapak sisteminin yapısal ya da işlevsel sebeplerle bozulması reflüye giden yolun ilk aşamasıdır. Kapak sistemi herhangi bir sebeple zayıf düşer ve bozulup genişlerse midedeki asitli içerik yemek borusuna doğru geri kaçacaktır. Asitli ortama/sıvılara/besinlere yapısal olarak hazır olmayan yemek borusunun alt kısmında zamanla asit hasarı oluşacak, göğsün tam ortasında hatta bazen bu boğazda, ağızda bazı sorunlar başlayacaktır. Bu yapısal hasarların hafif olduğu başlangıç döneminde sadece yatar pozisyonda veya öne eğildiğinizde, örneğin ayakkabılarınızı bağlarken oluşan asit kaçakları zamanla siz otururken ve ayaktayken bile tekrarlayacak, şikâyetlere yol açacaktır.
İYİ BİLGİ 2
REFLÜNÜN BELİRTİLERİ NELER
EN önemli yakınma asitli mide muhtevasının yemek borusunda oluşturduğu tahrip nedeniyle ortaya çıkan ve bazen kalp krizleri ile bile karıştırılabilen “göğüs ağrıları”dır. Göğsün tam ortasına yerleşen ve bazen boğaza, boyna, çeneye kadar yayılabilen bu ağrılar şiddetli ve tekrarlayıcı olduklarından doğal olarak “KALP AĞRILARI” ile de karıştırılabilir.
Yemek borusu reflüsü yaşayanlarda “yanma, ekşime, kaynama, ağza acı su gelmesi, ağızda metalik tat, geniz ve boğazda gıcıklanma” gibi yakınmalara da sık rastlanır.
Yine aynı hastalarda yukarıda bahsettiğim ağrı ve yanma benzeri şikâyetler ile birlikte ya da bu şikâyetler hiç olmadan “ses kısıklığı, ses çatallanması, öksürük, ses yorgunluğu, geniz akıntısı, tekrarlayan larenjit/ses teli iltihabı, farenjit/boğaz bölgesi iltihabı” şikâyetleri de sık görülür.
Diğer taraftan reflü hastalarında “bronşit ataklarının sıklaştığını, kronik ve tekrarlayıcı öksürük nöbetlerinin başladığını, özellikle yaşlılarda zatürre ihtimalinin sıklaşıp astım krizlerinin tetiklenebildiğini” de bir kenara not edelim.
İYİ BİLGİ 3
REFLÜ MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ
REFLÜNÜN en hafif şeklinde bile dikkate alınması, tedavi edilmesi gereken bir sağlık problemi olduğunu unutmayalım. Tanı için doğru olanın da yemek borusu ve midenin bir endoskopik incelemeden geçirilmesi
olduğunu hatırlayalım. Reflü sorunu zamanında ve doğru tedavi edilmediğinde yemek borusunda ciddi tahrişlere/özafajit, ülserlere, yemek borusu alt ucunda daralmaya hatta bazen “yemek borusu kanserleri”ne bile yol açabiliyor. Bu nedenle zamanında ısrarla ve dikkatle tedavi edilmesi zorunlu bir sağlık problemi olarak altını çizmemiz gerekiyor.
Tedavide “asit baskılayıcı ilaçlar, mide muhtevasının geri kaçmasının önleyen tablet ya da sıvılar, mide asit üretimini sınırlayan/baskılayan haplar, mide hareketlerini arttıran ve midenin muhtevasını onikiparmak bağırsağına boşaltmasını kolaylaştıran kimyasallar” kullanılıyor. Çok sıkıntılı ve acil durumlarda ise -örneğin ağır mide fıtığı saptananlarda- cerrahi yöntemlere de başvurulabiliyor.
KESİP SAKLAYIN
REFLÜNÜZ VARSA BUNLARI YAPIN
1- Kilonuza dikkat edin/kilo verin.
2- Az az, sık sık ve iyice çiğneyerek yavaş yavaş yiyin.
3- Yemekten hemen sonra dolu mideyle yatağa girmeyin.
4- Reflüyü arttıran çikolata, soğan, sarımsak, baharatlı, kafeinli, gazlı yiyecek ve içeceklerden uzak durun.
5- Mümkünse yemekte su içmeyin ama yemek aralarında sık sık ve yudum yudum su tüketin.
6- Bel ve karın bölgenizi sıkan giyecekleri tercih etmeyin.
Paylaş