Paylaş
Ramazan ayında midesinden yakınanlar çoğalıyor mu? “Gazım, şişkinliğim var, midem ekşiyip yanıyor” ya da “reflüm azdı” diyenler artıyor mu?
Bu gibi soruları gastroenteroloji uzmanı bir meslektaşıma sordum. Yanıtı özetle şu oldu:
“Uzun süreli açlık ve yeme ritminin değişmesi ilk hafta bazı sindirim sorunları yaratabiliyor. En çok da hata iftarda yapılıyor.
Hızlı yemek, neredeyse çiğnemeden yutmak en sık yapılan yanlış. Yiyeceklerin doğru sıralanmaması da mühim bir ayrıntı.
Aç karna mideye hızla indirilen çok sıcak çorbaların yemek borusu ve midede yapacağı tahriş de önemli. Hızlı yemek zaten aynı zamanda daha çok hava yutmak anlamına da geliyor ki bu başlı başına bir şişkinlik nedeni.
Başka yanlışlar da var: Mideye yeterince boşalma fırsatı da verilmiyor bazen. İftardan sahura kadar durmadan bir şeyler atıştırılıyor ki bu da büyük bir sorun.
İftar-sahur arasının bu yıl çok kısa olması yani sahurun çok erken saatlere kayması da önemli. Ayrıca “gündüz çok acıkabilirim” korkusuyla sahurun çok abartılması da bir problem.
Sahur yemeği yendikten hemen sonra yatağa girmek midenin boşalmasını, bağırsakların fizyolojik işlerini yapmasını engelliyor.”
Netice şu: İftarda da sahurda da yavaş yemek, yiyecekleri iyice çiğnemek, tadını çıkara çıkara keyifli bir sofra sohbeti sürdürmek ve mideyi her zamanki gibi ramazanda da “bir çöp torbası” haline getirmemek çok önemli...
Ürik asit artışı tehlikeli mi?
Gut hastalığı “ürik asit” adlı maddenin vücudumuzda birikmesi sonucu ortaya çıktığı biliniyor. Eklemlerde ağrılı şişlikler, hatta bazen “gut krizi” olarak bilinen “başparmak artriti” atakları ortaya çıkıyor, kıpkırmızı ve korkunç ağrılı bir başparmak romatizması yaşayabiliyorsunuz.
Ürik asit fazlalığının “böbrek taşları”na yol açtığı, kalp kapaklarını ve damarlarını da bozuyor.
Früktozun fazlası ürik asit artışını da tetikliyor.
Organlarınızı bağışladınız mı?
Binlerce hasta organ nakli için bekliyor. Doktorlarımız ve hastanelerimiz organ naklinde son derece başarılılar. Özellikle karaciğer ve böbrek naklinde neredeyse dünya şampiyonluğuna adaylar. Sorun organ bulunamamasında.
İhtiyacı olana nakledilecek organ yok! Yok zira yeteri kadar organ bağışçısı yok. Organ nakillerinin büyük bir bölümü sağlıklı vericilerden, genellikle de akrabalardan alınan organlarla yapılıyor. Gelişmiş ülkelerde ise durum bunun tam tersi.
Organ bağışlarının yüzde 80’i beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden, yüzde 20’si canlılardan alınan organlarla gerçekleştiriliyor. Kısacası organ bağışlama konusunda çok kötü bir sicilimiz var. Farkındalık düzeyimiz çok düşük.
Mide asidini yatıştıran 10 besin
Mideniz ezilince, yanınca, ekşiyince hemen bir “antiasit” hap çiğnemeye, tabletler, şuruplar yutmayın.
Önce şu soruya yanıt arayın: Ne hata yaptım da midem isyan etti?
Sonra da aşağıdaki doğal besinlerden istifade ederek midenize yardımcı olmayı deneyin...
1- Rezene: Rezene ile hazırlanan bitki çayı gaz, şişkinlik ve krampları azaltıcı özelliği ile mideyi rahatlatır.
2- Muz: Mide asiditesine olumlu etkilerinden dolayı reflüsü olanlar için iyi bir meyve seçeneğidir.
3- Zencefil: Anti-inflamatuvar etkisi ile vücuttaki yangıyı olumlu etkilemenin yanı sıra spazm çözücü özelliği ile krampları yatıştırır.
4- Yulaf ezmesi: Lifli yapısı ile midenin asit oranını dengeler. Aynı zamanda doyurucudur.
5- Kavun: Potasyumdan zengindir. Ph değeri yüksek olduğu için midenin alkali olmasına yardımcı olarak reflüye iyi gelir.
6- Makarna: İçeriğindeki B vitaminleri ile enerji verir. Mideyi yatıştırır.
7- Kök sebzeler: Kereviz, enginar, yer elması gibi kök sebzelerin kalorilerinin daha yüksek olması nişasta içeriklerinin diğer sebzelere göre daha fazla olmasından kaynaklanır. Bolca lif içermeleri tokluk hissini uzatırken alkali ortam da sağlar.
8- Tavuk ve hindi: Reflüyü önleyici beslenme planında en önemli protein kaynaklarındandır. Yağda kızartılmadığı sürece beyaz et tüketilebilir. Ancak mutlaka derisi alınmış olmalıdır.
9- Maydanoz: Mide ve sindirim sistemini rahatlatıcı, vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı bir bitkidir.
10- Papatya çayı: Mükemmel bir mide dinlendirici olabilir. Ayrıca miktarını abartmamak koşuluyla meyankökü özlerinden de istifade edilebilir.
Domates meyve mi, sebze mi?
Botanik bilimcilere göre meyve, bitkinin çiçeğinden meydana gelen kısmıdır. Aynı zamanda bitkinin tohumlarını da içeren kısmıdır. Bitkinin diğer kısımları ise sebze olarak nitelendirilir.
Bunlar bitkinin gövde, yaprak ve kökleridir. Avokado, fasulye, mısır taneleri, salatalık, tahıl, fındık, zeytin, biber, kabak, su kabağı, ayçiçeği tohumu ve domates teknik olarak meyvedir. Bakış açısını mutfak olarak alırsak, sebzeler daha az tatlıdır ve ana yemek olarak servis edilebilir. Meyveler ise daha tatlıdır ve ara öğün ya da tatlı olarak servis edilir.
Hem sebzeler hem de meyveler yenileyici içecek yapımında kullanılabilir.
İFTAR MENÜSÜ
◊ 1-2 adet hurma
◊ 2 kepçe sebze çorbası
10 dakika ara verin. Su için.
◊ Izgara köfte (közlenmiş patlıcan ve biberle servis edin)
◊ Cacık
◊ 2 avuç içi kadar peynirli börek
◊ Güllaç tatlısı (kararında tüketin)
SAHUR MENÜSÜ
Peynirli dürüm (malzemeleri lavaşın içine koyun, tost makinesinde 2-3 dakika ısıtın)
◊ 1 adet kepekli lavaş
◊ Lor peyniri ve 1-2 dilim hindi füme
◊ Söğüş biber, domates (istenildiği kadar)
◊ 1 kutu probiyotikten zengin doğal yoğurt DYT. Nilüfer BAYRAM
Paylaş