Polikistik yumurtalık sorunu neden önemli?

Polikistik over sendromu kadınlarda en sık rastlanan hormonal bozukluklardan biri. Yol açabileceği sorunlar nedeniyle de oldukça önemli. O sorunlardan bazıları şunlar...

Haberin Devamı

* Çoğu zaman yol açtığı insülin direnci nedeniyle kilo sorununa sebep oluyor. Hatta sorun bazen obezite noktasına varabiliyor. 

* Polikistik over’li hanımlar daha fazla androjen üretiyor. Bu nedenle de tüylenme ve yüzde sivilcelenme problemine daha sık maruz kalıyor.
* Çatlamayıp boşluğa bırakılamayan, dolayısıyla rahme ulaşamayan yumurtalar nedeniyle adet düzensizlikleri sık görülüyor.
* Yine aynı nedenle kısırlık problemine de bu hanımlarda daha sık rastlanıyor.
* Polikistik hanımlarda insülin direncine bağlı diyabete yakalanma ihtimali de var.
* Hormonal bozukluk nedeniyle progesteron üretimi azaldığı için endometriyum dokusu her ay muntazam dökülemiyor. Bu da endometriyum kanseri riskini artırıyor.

AKLINIZDA BULUNSUN

Yumurtalık kanseri geç fark ediliyor 

Yumurtalık kanseri, kadınlarda sık rastlanan ve geç fark edilen bir sorun. Özellikle ailesinde yumurtalık kanseri hikâyesi olan, hiç doğum yapmayan, menopoza 50 yaş sonrasında giren ve yaşı 50’den fazla olan, kendisinde veya ailesinde meme, akciğer, kalınbağırsak kanseri öyküleri bulunan hanımların bu konuda çok dikkatli ve uyanık olmaları lazım.
Ne yazık ki yumurtalık kanserinin de tipik ve erken bir işareti yok. Oluşabilen belirtiler de sorun bir hayli ilerledikten sonra fark edilebiliyor. Bu nedenle hastalık en sinsi kanserlerden biri olarak kabul ediliyor.
Mide bulantısı, kusma, karında şişlik ve şişkinlik hissi, sık idrara çıkma, kabızlık ancak ilerlemiş dönemlerde fark edilen işaretler. Bu nedenle yıllık sağlık muayenelerinde ve altı aylık jinekolojik kontrollerde özellikle riski yüksek olan hanımların daha bir dikkatle değerlendirilmelerinde fayda var.

Haberin Devamı


BİR BİLGİ

Bir iyi, bir kötü haber

Sağlık haberleri hepimizi oldum olası heyecanlandırır. Bana gelince... Beni heyecanlandırdığı kadar da endişelendirir. Nedeni, bu haberlerin bazen yanlış da anlaşılabilmesidir. Neyse, biz sizi daha fazla bekletmeden iyi ve kötü habere geçelim.



AĞRI KESİCİ HAP BAKIN NE YAPIYOR?

Kötü haber şu: Çok yaygın kullandığımız ağrı kesicilerden birinin, asetaminofenin fazla kullanımının erkeklerde çocuk sahibi olmayı güçleştireceğini gösteren bulgular saptanmış. Araştırmayı yapanlar özellikle çocuk sahibi olmakta güçlük çeken ailelerde erkeklerin bu maddeyi içeren ağrı kesicilerin tüketimi konusunda dikkatli olmaları için uyarıyorlar.

Haberin Devamı

ALZHEİMER İÇİN YENİ BİR TEST Mİ? 

İyi habere gelince... Alzheimer’da erken teşhis için işe yarayabilecek yeni bir kan testi geliştirildi gibi görünüyor. ABD’de Rowan Üniversitesi’nde çalışan bir ekip, Alzheimer’ı çok erken bir dönemde tanımlayabilecek yeni bir kan testinden olumlu sonuçlar aldığını duyurdu. Bekleyip görelim...


İYİ BİLGİ
Acı yoksa kazanç da yok mu?
Spor salonlarında daha çok ve daha güçlü kas peşinde koşanların sık sık duydukları bir cümle var: Acı yoksa kazanç da yoktur! Bu bilginin doğru olmadığını tartışmaya bile gerek yok bence. Soruya en güzel cevaplardan birini yıllar önce Robert Onstein vermiş. Bakın ne diyor:
“Acı yoksa kazanç da yoktur deyimi mezara doğru yaklaşırken söylenen köhnemiş sağlık sloganlarından biri olabilir. İnsan bedeni bir kerede 40 kilometre koşmak üzere evrimleşmemiş, bir defada 100 kiloluk bir ağırlığı kaldırmak üzere de programlanmamıştır. Ama aynı beden 15 kiloluk bir ağırlığı uzun mesafeler boyunca taşıyabilir. Bu yüzden rahat olun, sağlıklı olmak için ille de acı çekmek zorunda değilsiniz.”

Haberin Devamı


KÖTÜ HABER

Uykuda diş gıcırdatmak tehlikelidir
Gece uykuda bilinçsiz ve uzun süreli diş gıcırdatmaları zamanla çene kaslarını yoruyor. Daha da önemlisi çene ekleminin yapısını bozup canına okuyabiliyor. Bu durumun neticesi olarak da zamanla çiğneme sorunları, kulak, baş ve boyun ağrıları başlıyor.
Ayrıca yine aynı problem diş minesini aşındırıyor, diş etlerine hasar veriyor, hatta dişlerdeki dolguları bile kırabiliyor. Diş hekimlerine göre bu durum zannedildiğinde de yaygın bir sorun. Onlara göre 10 yetişkinden biri muhtemelen bu sorunu kısa ya da uzun süreli de olsa yaşıyor. Yılık diş muayenenizi yaptırırken diş hekiminizle bu konuyu da tartışın.

Haberin Devamı

BAŞ SAĞLIĞI
Ayşe Baysal’a veda...
Tıp tarihimize “beslenme alanındaki bilgileriyle damga vuran üç kadın” bende daima olağanüstü bir hayranlık uyandırmıştır. Birincisinin adını sadece tıp tarihi kitaplarında ve meraklısı olduğum 1950’lerin iç hastalıkları notlarında bulmuştum: Prof. Dr. Müfide Küley. Müfide Hanım, klinik beslenmenin yani beslenme biliminin kliniğe sokulmasının öncüsü bir hoca olarak tıp tarihimizde yerini aldı.
İkincisi, yanında yetişmekten gurur duyduğum metabolizma uzmanı hocam Dr. Saliha Yalçın’dır. O da beslenme metabolizması üzerine çalışmalar yapmış, özellikle “diyabet-beslenme ilişkisi” üzerine dirsek çürütmüş, kafa patlamış bir sağlık savaşçısıydı. Bir yıl kadar evvel kaybettik.
Beslenme tarihimizin üçüncü önemli kadını ise birkaç gün önce aramızdan ayrıldı: Prof. Dr. Ayşe Baysal. Çok istememe rağmen Ayşe Hoca’yla tanışma fırsatım olmadı. Ama onun özellikle “halk sağlığı-beslenme” konusunda yaptığı çalışmaları hep hayranlıkla izledim, yetiştirdiği beslenme uzmanı öğrencilerinden de çok şey öğrendim.
Üçünü de saygıyla anıyorum. Üçü de nur içinde yatsınlar. Ve Türk beslenme camiasının tümüne baş sağlığı diliyorum. Bu üç hocayı hiçbir zaman unutmayacağız.

 

Yazarın Tüm Yazıları