Paylaş
“Osteoporoz” Latince bir sözcük. Nedense dilimize çevrilirken “kemik erimesi” gibi tatsız ve korkutucu bir isim bulunmuş. Oysa tıbbi karşılığı gerçekte bu değil, oldukça farklı.
Biz klinik pratikte osteoporoz denilince “kemik kırılganlığında artış” durumunu anlar ve daha kolay kırılma eğilimine giren bir kemik yapılanmasından bahsederiz. Diğer taraftan problemin kadınlar arasında giderek yaygınlaştığı da kesin.
Özellikle menopoz sonrası kadınların önemli bir bölümüne osteoporoz tanısı konuyor. Peki bu yaygınlaşmanın sebebi ne? Osteoporozu güncel sağlık sorunlarından biri haline getiren nedenler aslında oldukça fazla. İlk 10’da ise şunlar var...
1- Osteoporoz, menopozda ortaya çıkan, menopoz süreci uzadıkça da belirginlik kazanan bir sorun. Kadınların menopozda geçirdikleri süre son 50 yılda en az 10-15 yıl uzadı. Menopoz süreci uzadıkça da osteoporoz yaygınlaştı.
2- Hareketsizlik mühim bir osteoporoz davetçisi. Günümüzün de en mühim sağlık tehditlerinden biri. Hareket etmeyen bedenin kemikleri hızla koflaşıyor.
3- Beslenme ile kalsiyum kazanımı da azaldı. Geleneksel besinlere oranla fast food besinlerde çok daha az kalsiyum var.
4- Kolajen ve doğal glikozaminoglikanların kazanımı da minimuma indi. Kemikli et ve sakatat tüketimindeki azalma bunun en mühim sebebi.
5- Yeteri kadar magnezyum, bakır ve boron kazanamamamız da mühim bir sorun.
6- D vitamini eksikliğinin de çok etkili bir osteoporoz hazırlayıcı olduğu biliniyor. Kadınlarımızın dörtte üçü D vitamini fakiri olarak yaşlanıyor.
7- Probiyotik eksikliği sorunumuz nedeniyle kemik dostu K2 vitaminini de yeteri kadar üretemiyoruz ve bu da önemli bir ayrıntı.
8- Mide haplarının mide asit pompasını bloke etmeleri de mühim bir problem. Reflü, gastrit veya ülser tedavisinde kullanılan çoğu ilaç (PİP’ler) osteoporoz tetikçisi.
9- Kortizon kullanımının yaygınlaşması aynı şekilde etkili bir faktör olabilir.
10- Asit gıdalara (özellikle hayvansal proteinlere) ilginin artması, yanlış yapılan diyetler, aşırı protein yükleyen rejimler de (Atkins, Dukan ve bunların Türk versiyonları) birer osteoporoz davetçisi.
YAŞAM KALİTENİZİ ÖLÇÜN
SORU 1:
İşinizi ne kadar seviyorsunuz?
a- Neredeyse bedavaya çalışacak kadar çok
b- Çoğunlukla sevdiğimi söyleyebilirim
c- Alternatif işler arıyorum
SORU 2:
Ne kadar sık egzersiz yaparsınız?
a- Benim için egzersiz salonu ikinci evim gibidir.
b- Oldukça sık yapmaya çalışırım.
c- Bir egzersiz salonuna üyeyim ve ücretini ödüyorum. Yeterli mi?
SORU 3:
Yeme alışkanlıklarınızı nasıl tanımlarsınız?
a- Sağlıklı beslenme konusunda beni “reklam kızı” bile yapabilirsiniz.
b- Doğru şeyler tüketmeye çalışıyorum. Bu da en azından bir şeydir.
c- Sloganım; hızlı ve yağlı beslen.
SORU 4:
Kendinize ne kadar çok zaman ayırıyorsunuz?
a- Kendime zaman ayırmaktan daha çok zaman ayırdığım bir şey neredeyse hiç yok.
b- Mümkün oldukça yaratmaya çalışıyorum. Maalesef çok sık değil.
c- O da ne demek!
SORU 5:
Ailenizi ve arkadaşlarınızı ne kadar sık görüyorsunuz?
a- Büyük olasılıkla onların beklediklerinden daha fazla.
b- Herkes kadar. Yani doğum günleri, tatiller, bazı özel durumlarda...
c- Beni hatırlayabileceklerini artık pek sanmıyorum.
SORU 6:
Gecede kaç saat uyuyorsunuz?
a- 8-10: Bana uyuyan güzel de diyebilirsiniz.
b- 6-8: Birkaç fincan kahve içtim mi tamamdır.
c- 6’dan az: Göz torbalarım hiç eksik olmaz.
SORU 7:
Ara öğünlerde bir şeyler atıştırdığınızda genelde neler tercih edersiniz?
a- Meyve ve sebzeler... Buzdolabım onlarla doludur.
b- Enerji veren besleyici hazır gıdalar... Sürekli hareket halindeyim, dolayısıyla onlar da sürekli benimle birlikte her yere gider.
c- Cips-çerez... Sabah, öğle, akşam, gece; sürekli yerim.
DEĞERLENDİRME:
Yanıtlarınızın çoğu “a” ise işiniz kolaydır. Yaşam kalitenizin oldukça yüksek olduğunu kabul edebilirsiniz.
Eğer “b” yanıtlarını daha çok işaretlediyseniz, durumunuzu gözden geçirmeniz, önlem almanız gerekiyor. “c” yanıtları fazla olanların ise yaşam tarzlarını yeniden değerlendirmeleri ve ciddi bir değişim sürecine girmeleri gerekiyor.
Kaliteli bir hayat hepimizin hakkı, hedefi, arzusudur. Bütün mesele zaman zaman durup, “nerede kalmıştık” diye sorgulamayı unutmamaktır. Kendimizle, seçimlerimizle hesaplaşmaktan korkmamaktır.
SEZARYEN İLE DOĞUM ORANI KESİNLİKLE AZALMALI
Ülkemizde gereğinden daha çok sezaryen işlemi uygulandığı, doğumların çoğunun (ve çoğu zaman da gereksiz yere) sezaryenle yaptırıldığı gerçeğini kabullenmenin zamanı çoktan geldi de geçti bile...
Sezaryenle yapılan doğumlarda anne ve çocuk sağlığı bakımından uzun vadede daha önemli sağlık riskleri olduğu da kesin. İşte bu nedenle kadın sağlığı dernekleri ile kadın sağlığı uzmanlarının konuyu masaya yatırmaları ve bir çözüm planı üzerinde anlaşmaları gerekiyor.
NABIZ NASIL ÖLÇÜLÜR?
Kalbimizin çalışma hızını gösteren en kolay ve ulaşılabilir sağlık verilerinden biri de nabız ölçümleridir. Ne var ki bu basit ölçümün nasıl yapılacağını bile pek çoğumuz bilmiyoruz. Güvenli bir nabız ölçümü için şu yol haritasını izleyebilirsiniz...
◊ Rahat bir pozisyonda en az beş dakika oturarak dinlenin. Dinlenme süresince de çalışmayın, müzik dinleyin ya da sizi rahatlatacak başka bir şeyle uğraşın.
◊ İşaret ve orta parmaklarınızın uçlarıyla bileğinizin iç kısmı veya boynunuzun iki yan tarafındaki damarlarınızı bulun.
◊ Bir dakika süre ile duyduğunuz vuruları sayın. Ya da aynı vuruları 15 saniye süre ile sayın, dört ile çarpın. Bulduğunuz rakam sizin dinlenme nabzınızdır.
◊ Aklınızda olsun, en doğru nabız değerlerini sabahları uyanınca yatakta ve hâlâ yatar pozisyondayken elde edebilirsiniz. Tedbir olarak nabız ölçümlerini iki ayrı ardışık günde yapmanız daha doğru olacaktır.
◊ Dinlenme nabzınızın 75’in üzerinde, 60’ın altında olmaması en ideal durumdur. 85’ten yüksek, 55’ten düşük değerler takip gerektirir. 90’dan büyük, 50’den küçük değerler ise bir doktora görünmeniz gerektiğine işaret eder.
HANGİ AMAÇ İÇİN HANGİ EGZERSİZ?
◊ Kilo vermek istiyorsanız: Özellikle göbek yağlarınızdan kurtulmak istiyorsanız yürümeyi, mümkünse de tempolu yürümeyi tercih edin. Eğer sağlık durumunuz ve antrenman düzeyiniz müsaitse kısa aralıklı yoğun egzersizleri tercih edin. Mesela 2-3 dakika tempolu yürüdükten sonra 1-2 dakikalık kısa koşular deneyin. Daha iyi ve kalıcı sonuçlar için güç egzersizleri ve dayanıklılık artırıcı aktiviteleri de ihmal etmeyin.
◊ Vücudumu sıkılaştırmak istiyorum: Sadece yürümek yetmez, yürümeyi dayanıklılık ve esneklik egzersizleriyle desteklemek zorundasınız. Pilates çalışmaları işinize yarayacaktır.
◊ Kan şekerimi dengelemek istiyorum: Özellikle göbekli bir diyabet hastasıysanız yürümek, bilhassa tempolu yürüyüşler yapmak ilk tercihiniz olmalı.
Paylaş