Paylaş
AMERİKA’dan Rusya’ya, Çin’den Avustralya’ya her ülke kilo sorunu ve şişmanlıkla mücadele için özel programlar hazırlıyor. “Ulusal Program” bizde de hazırlandı, yakında açıklanacak.
Kilo sorunu ile savaşmaya sorunun birinci derecen mağduru olan kadınlardan başlamak lazım. Evde ne pişeceğine, akşama ne yeneceğine, alışverişte nelerin satın alınacağına da kadınlar karar veriyor. Anneler yalnız hastalıklarda değil, sağlıkta da “karar verici” rolündeler. Çocuk ve erkeklerin kilo sorunu ile mücadelede önce kadınları bilgilendirmek, bilinçlendirmek, desteklemek, onlardan yardım almak şart! Çocuk obezitesi sorununu gelecek hafta yazacağız. İşte kadınların daha kolay yağlanmasına yol açan nedenler…
Metobolizması müsait
Her şeyden önce kadınlar biyolojik olarak kilo almaya daha yatkınlar. Erkeklerden daha yağlı ama daha az kaslı yaratılmışlar. Vücutlarındaki “yağ/kas oranı” ölçü alındığında yağ miktarı erkeklerden çok fazla. Bu durumun hormonal ve metabolik sebepleri var. Bana göre doğurganlık önemli bir fark. Bu görevin başarı ile yürütülmesi için biraz daha fazla yağa ihtiyaç olabilir. Yani biraz da böyle olması gerekiyor. Ne var ki, kas dokusunun azlığı çok önemli bir dezavantaj. Bu onların metabolizmalarının daha yavaş çalışmasına (yani enerji harcamalarının azalmasına, harcanmayan enerjisinin de yağ olarak depolanmasına) yol açıyor. Bir kilo kas istirahat halindeyken bile günde 150-200 kalori harcarken, bir kilo yağ sadece üç-beş kalori yakabiliyor. Yani kas miktarı azalıp yağ miktarınız çoğaldıkça motor hacminiz küçülüyor, yaktığınız enerji azalıyor. Bu durumda yediklerimizin yağ olarak depolanma olasılığı da yükseliyor. Kadınlarda yüzde 23-33 arasında değişen yağ oranı, erkeklerde yüzde 18-26 civarındadır.
Duygusal şişmanlık
Kilo almanın önemli bir nedeni olan “duygusal kökenli yeme atakları” kadınlarda daha sık görülüyor. Yalnızlık, mutsuzluk, iyi yürümeyen evlilikler, çocuklara ilişkin sorunlar ve daha pek çok nedenle ortaya çıkabilen ruhsal problemler kadınlarda yeme sorununu daha kolay tetikliyor. Mutsuz ya da gergin bir kadın gereğinden çok yiyor, sorunu “yemenin getirdiği iyilik hali” ile aşmaya gayret ediyor. Bun durumda olanların özellikle tatlı-unlu-yağlı şeyleri daha çok yedikleri de biliniyor.
Hormonal eğilim
Önemli bir nokta da kadınların yaşadığı hormonal değişimler. Aylık olağan hormonal değişimler bile bazı kadınları periyodik dönemlerde “şeker tutkunu, tatlı müptelası, makarna, pilav, pizza dostu, poğaça, börek, çörek tutkunu” yapabiliyor. Ayrıca hormonal dönemin tam da dinginleşmeye başladığı menopoz çağı ise ayrı bir risk! Menopoz demek daha düşük metabolizma hızı, daha yoğun ruhsal gelgitler, daha çok uyku sorunu, daha az hareket demek. Bütün bunlar da doğal olarak kilo almayı kolaylaştırıyor.
Hamilelik de çok önemli bir faktör. Dikkat edilmediğinde her gebelik birkaç kiloluk yağ birikimiyle neticelenebiliyor. Birçok kadının “kilo hikayesin”nde gebelik sonrasının bir türlü verilemeyen birikmiş yağları var. Bu durum bazen 5-10 kilo civarında yağ kazanımıyla sonuçlanabiliyor. Ayrıca gebelik sonrası depresyonlar ve yine gebelik ve gebelik sonrasında ortaya çıkan tiroiditler –tiroid bezi iltihaplanmaları- kilo sorununu tetikliyor.
Paylaş