Sağlıkta bazı şeyler sizin dışınızda gelişir. İşin bu kısmı kader kabul edilir. Bu durumlarda yapılacak bir şey yoktur. "Başa gelen çekilir" veya "hastalık sağlığın zekátıdır" denir, boyun eğilir, tevekkül edilir. Ortaya çıkan sorun giderilmeye, bir an evvel iyileşilmeye çalışılır.
Hastalık-sağlık ilişkisinin akıl, bilgi, dikkat ve ilgi ile ilgili olan kısmı daha vardır ve o kısmı çok daha büyük. Bazı hastalıkları önlemek, en azından geciktirmek ya da etkisini hafifletebilecek önlemler almak mümkün. Bu alana koruyucu tıp deniyor.
Son yıllarda hastalıklardan korunmanın tedavi etmekten daha kolay ve etkili olduğunun anlaşılması, sağlık riskini yönetme kavramını ortaya çıkardı. Birçok hastane, sağlık merkezi ve doktor bu konuda uzmanlaştı. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların zaman sıkıntıları da göz önüne alınarak, yoğunlaştırılmış sağlık riski programları oluşturuldu. Şehrin ve iş hayatının yoğun temposu içinde bile kısa sürede uygulanabilecek yüksek teknolojili ve çok hassas programlar ön plana çıktı.
Bu programların yöneticiler ve işadamları için geliştirilenlerine "executive check-up" deniyor. Bu taramalarda koroner kalp hastalığı, prostat, kalınbağırsak, akciğer, meme, pankreas kanserleri, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, hipertansiyon, bellek bozuklukları ve daha pek çok problem erken dönemde, daha hastalıklar tohum halindeyken tanımlanabiliyor. Genetik analizlerden de faydalanılırsa geleceğe yönelik planlamalar daha doğru yapılıyor. 2009’u sağlığınızla ilgili risk analizi yılı ilan edin! Detaylı bir sağlık riski analizinden geçin. Böyle bir önlem başınıza gelebilecek bir sağlık krizinin teğet geçmesine bile engel olacaktır.
CİLT SAĞLIĞI
Hangi benler riskli?
Ciltteki her ben kanser riski taşımıyor. Bazı benlerin zaman içinde gösterdiği değişimler korkutucu olurken, bazılarını daha baştan dikkatle izlemek gerekiyor. Bir bende kısa bir zaman dilimi içinde hızla büyüme, renk değişimi ya da sayı artışı durumunda dikkatli olmanız tavsiye ediliyor. Bazı benler "malign melanom" riski denilen kanser riskini oluşturduklarından çok daha fazla önemseniyor. Bu benlerin genellikle 5 milimetreden büyük oldukları biliniyor. Diğer özellikleri sınırlarının düzensiz olması, ben sanal olarak katlandığında karşılıklı gelen uçlarının simetrik olmaması, ben üzerinde renk farklılıklarının ve düzensizliklerinin bulunması gibi özellikler. Bunlar "atipik benler" olarak adlandırılıyor ve özellikle ailesinde malign melanom hastalığı olanlarda büyük bir dikkatle izlenmesi gerekiyor. Her ben deneyimli bir dermatolog tarafından periyodik olarak kontrol edilmelidir. Güneşlenirken benler cildin diğer bölümlerinden çok daha dikkatle korunmalı. Tahriş edilmemeli, elle oynanmamalı, kanatılmamalı. Büyüme, renginde koyulaşma, ağrı, kaşıntı, kanama ve sınırlarında düzensizlik meydana gelmesi halinde yeniden değerlendirilmelidir.
KANSER
Yeşil çay kanseri önler mi?
Bazı doğal maddelerin şu veya bu kanseri önleyebileceğine yönelik önermeleri son günlerde çok sık duyuyorsunuz. Bu bilgiler biraz doğru, biraz eksik. Hiçbir doğal madde veya ürün tek başına belirli bir kanseri önleyemez. Yeşil çaydaki kateşinlerin meme, prostat, kalın bağırsak, hatta pankreas ve mide-yemek borusu kanserlerine karşı koruyucu gücü çoğalttığını gösteren bazı araştırmalar var. Ama her gün 23 bardak yeşil çay içerek bu kanserlerden tümüyle korunabileceğinizi de düşünmemeniz gerekiyor.
BESİN DESTEĞİ
CoQ10 ne miktarda ve ne süre ile alınmalı?
Özellikle kanserden korunma ve damarları desteklemede son derece yararlı olan bu besin desteğini ben kolesterol düşürücü ilaç kullananlara da tavsiye ediyorum. Çünkü statin grubu kolesterol düşürücüler vücudun doğal CoQ10 üretimini azaltıyor. Benim son zamanlarda vazgeçemediğim desteklerden biri CoQ10’dur. Her sabaha 100 miligramlık bir Quinon kapsül ve omega-3 ile başlıyorum.
YAŞLILIK
Felç tehdidi ne anlama geliyor?
Felç geçirmek, güncel adıyla "inme atağı" ile karşılaşmak orta yaş sonrasında yaşayabileceğiniz en önemli tehlikelerden biri. İnme bir beyin damar hastalığı sorunudur. Kalp hastalığı ve kanserden sonra gelen en önemli ölüm nedeni. İnmeler damarların tıkanması ya da yırtılması sonucu oluşabiliyor. %80’i tıkayıcı olaylardan, %20’si ise yırtılmalardan kaynaklanıyor. İnme riskinin en fazla olduğu kişiler hipertansiyonu, diyabeti, damar sertliği, kolesterol-trigliserid dengesizliği, kilo fazlalığı ya da şişmanlığı olanlar. Sigara içenler ve hareketsiz bir hayat tarzı olanlarda da artıyor. Kalp ritmi bozukluklarında inme riski fazla olabiliyor. Doğum kontrol haplarının ve hormon desteklerinin de riski yükselttiği belirtiliyor. Korunmak için kilo kontrolü, tansiyonun takibi, kan şekeri ve kan yağlarının izlenmesi, aktivitesi yüksek bir hayatın ısrarla sürdürülmesi, sigara ve alkolden uzak durulması gerekiyor.
KOLESTEROL
Kolesterolümü ilaç kullanmadan düşürebilir miyim?
Kalp sağlığını koruyan bir yaşam planı kötü kolesterol LDL’de etkili bir düşüş sağlayabiliyor. Sağlıksız ve yanlış beslenme alışkanlıklarını sürdürmekte ısrarlı biriyseniz, fastfood yiyecekleri, doymuş yağdan zengin besinleri gereğinden fazla tüketme eğilimindeyseniz sadece bu sorunları çözmeniz bile kolesterol seviyenizde etkili bir düşme sağlayabiliyor. Araştırmalar orta derecede düşük yağlı bir diyetle % 5 ile 10, sıkı bir doymuş yağ kısıtlaması ile neredeyse % 15’lik bir düşmenin yakalanabileceğini gösteriyor. Burada en önemli nokta sorunu sadece kolesterolden zengin yiyeceklerle (yumurta sarısı, sakatat) çözmeye çalışmaktır. Araştırmalar günlük kalori ihtiyacınızın önemli bir kısmını tam yağlı kırmızı et, dondurma, tereyağı, kaymak ve tam yağlı peynir, yoğurt, süt tüketenlerde yüksek miktarda kazanılan doymuş yağlardan kaynaklandığını gösteriyor. Kolesterol mücadelesinde başarılı olabilmenin yolu doymuş ve trans yağları mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışmaktan geçiyor. En kolay yol, daha çok yağ ihtiyacını sıvı yağlarla özellikle zeytinyağı ile kazanmaya çalışmak. Posadan zengin beslenmenin, özellikle meyve ve sebze ağırlıklı bir beslenme planının, tam tahıl ve bakliyattan oluşan yiyecek planlarının da kolesterolü azaltmaya yardımcı olabileceği biliniyor.