Paylaş
Kendimize iyi bakıyor, özellikle de sağlığımıza dikkat ediyoruz. Bir başka deyişle “daha az hastalanıp daha sağlıklı kalmaya, daha iyi, daha güzel, daha keyifli ve daha fit bir ömür sürmeye” çalışıyoruz.
Bunun için yaptıklarımızsa aşağı yukarı aynı şeyler: Daha doğru beslenmenin, daha çok aktif kalmanın, daha güzel uyumanın, stresimizi olabildiğince azaltmanın ve tabiî ki huzur vitaminini “günde üç çarpı bir, sabah, öğlen, akşam almanın” yollarını arıyoruz.
Kimimiz başarılı, kimimiz değiliz. Gösterdiği gayretten kimimiz memnun, kimimiz değil. “Elimden geleni yapıyor, fazlasına da gayret ediyorum ama neticeler pek de yüz güldürücü değil!” deyip şikâyetçi olanlarımızın sayısı ise oldukça fazla. “Neden böyle?” diye merak ediyorsanız eğer, buyurun...
GENETİK MİRASLARIMIZ FARKLI
Birincisi genetik miraslarımızı farklı da ondan! Miras farklı olunca risk oranlarımız değişiyor.
Dahası farklı miraslar nedeniyle aynı noktalardan da başlamıyoruz.
Mesela genetik mirasında hipertansiyonu olan biriysek azıcık bir stres yönetimi bozukluğu, birkaç kiloluk fazlalık, 3-5 haftalık uykusuzluk, 1-2 aylık tuz kaçamağı bile bizi tansiyon hastası yapmaya yetebiliyor.
Oysa işyerinde aynı odayı paylaştığımız arkadaşımız ya da alt katımızda oturan komşumuzun hipertansiyona uzak genetik mirası nedeniyle aynı hataları sık tekrarlasa da hipertansiyondan haberi bile olmayabiliyor.
YAŞLARIMIZ FARKLI
Farklı sıklık ve yoğunlukta hastalanmamızın tek nedeni tabiî ki genetik miraslarımız değil, başka nedenler de var. Mesela yaşımız!
Ne kadar gençsek o denli sağlam, sağlıklı ve güçlü olma ihtimalimiz var. Tersi de doğru, ne kadar yaşlıysak sistemlerimizin arıza yapma ihtimali o oranda yükseliyor.
Ayrıca “hayata ilişkin seçimlerimize dikkat etmeye başladığımız yaş” da çok önemli.
İyi hayatın, sağlıklı ve güzel yaşamın temel belirleyicileri olan “beslenme, aktivite, uyku, stres yönetimi” dörtlüsüne ne kadar erken yaşlarda özen göstermeye başlarsak alacağımız sonuçlar o kadar mükemmel olacaktır.
70’ine kadar fazla kilolu yaşayıp şekerine, tansiyonuna dikkat etmeyen, uykusunu önemsemeyen, stres gelgitleri içerisinde gidip gelen biri için o yaştan sonra alacağı önlemlerin faydası, aynı önlemleri 30’lu, 40’lı yaşların başlarında devreye sokan birine göre daha az etkileyicidir.
FIRSATLAR VE ŞANSLAR DA FARKLI
Listeyi daha da uzatmak mümkün. Önemli faktörlerden biri “doğru bilgi edinme” olmalıdır.
Sağlığımız hakkında edindiğimiz bilgiler ne kadar doğru?
Ne kadar gerçeğe yakın?
Ne kadarı uygulanabilir şeyler?
Yetmedi, siz o bilgileri uygulamada ne oranda başarılısınız?
Bilginin de yeterli olmayacağını bilmenizi de isterim.
Sağlığınız hakkında yeteri kadar dikkatli ve bilgili olabilirsiniz ama yaşadığınız çevre koşulları, yaptığınız iş, ekonomik durumunuz, eğitim düzeyiniz gibi faktörler de etkilidir.
Ne kadar sağlıklı olacağınız ve sağlıklı yaşlanacağınız söz konusu olduğunda. Çok net ve açık olarak biliyoruz ki hijyenik bir çevrede, doğal koşullar ve şartlarda, temiz su içerek, temiz hava soluyarak yaşayan biri daha sağlıklı kalıyor.
Çok eminiz ki eğitimli birinin ömrü daha uzun, sağlığı daha güçlü oluyor.
Hiç kuşku duymuyoruz ki ekonomik düzeyi iyi olan ve sağlık kontrollerini düzenli yaptırabilenler sağlıklı kalmada daha fazla şans sahibiler.
SONUÇ
Kısacası “günde bir elma” yiyerek, “kahvaltıda greyfurt suyu içip öğlen balık, akşam sebze çorbası” tüketerek ve de her sabah “omega-3, CoQ10, alfa lipoik asit, multivitamin, multimineral, probiyotik” hapları yutarak sağlığı garantiye almamız mümkün olmayabiliyor, çünkü işin püf noktaları bir hayli fazla.
Dahası hepsini yerine getirebilsek bile işin bir de “takdir” ve “şans” yanları vardır ki ikisi de kontrolünüz dışında!
Vitamin satın alırken nelere dikkat etmeli?
Vitamin-mineral satın alırken en iyisine karar vermek her zaman kolay olmuyor. Ama yine de bazı noktaları göz önüne almanız faydalı olabiliyor. Örneğin sadece fiyatına göre ürün seçmeyin. Fiyat içeriğin ve kalitenin göstergesi olmayabiliyor. Reklâmlardan fazla etkilenmeyin.
Reklâmlar bazen abartılı bilgiler içerebiliyor. Süper tamamlayıcılardan uzak durun. Aşırı dozda vitamin ve mineral tehlikeli olabiliyor ya da vücut fazlasını atıyor, paranız boşa gidiyor. Sahte ve çekici bilgilere kanmayın. “Doğal” ya da “organik” sözcükleri gibi iddialı tanımları pek önemsemeyin. Özellikle “doğal”ın standart bir tanımının olmadığını unutmayın. Son kullanma tarihini kontrol edin. Bu tarih yakınsa daha uzun süreli bir başkasını arayın.
Paylaş