Paylaş
Peki ne yapabilir, birçok sağlık sorununa da yol açabilen kilolarımızdan nasıl en sağlıklı yolla kurtulabiliriz? Yeni yazı dizimizde, hayatınızı zindana çevirmeden ve sağlıklı şekilde kilo vermenin yollarını bulacaksınız.
KİLO sorunu bir çığ gibi büyüyor. Kilo fazlalığı ve obezite problemi dünyanın hemen her ülkesinde sağlık problemlerinin ön sıralarında yer alıyor. Bu olumsuz gelişmeden doktorlar da sağlık yöneticileri de rahatsızlar.
Rahatsız olmalarının nedeni tabiî ki estetik kaygılar değil. Belki estetik kaygılar da önemli ama biz doktorları endişelendiren sorunun metabolik ve ruhsal –duygusal sonuçları. Kilo sorununun metabolik sonuçları, hem yarattığı sağlık sorunları hem de bu sorunların ekonomik yükleri nedeniyle endişe verici boyutlarda. Çünkü kilo fazlalığı ya da obezlik arttıkça şeker hastalarının, hipertansiyonluların, koroner kalp hastalarının sayısı artıyor. Yaşadığımız şeker, hipertansiyon salgınının da koroner kalp hastalığı yaygınlığının da ana nedenlerinden biri kilo sorunu. Kilo sorununun sebep olduğu sağlık sorunları listesine karaciğer yağlanmasını, eklem problemlerini, bazı kanserleri, inme-felçleri, safra kesesi taşlarını da eklemek lazım.
SORUN ÇOK
Ruhsal sorunlar da en az metabolik problemler kadar önemli. Kilo sorunu olanların çoğu mutsuz ve keyifsiz. Keyifli gibi görünseler de yaşadıkları uyku sorunları, terlemeler, çarpıntılar, eklem ağrıları ve benzeri “yaşam kalitesini azaltan problemler” nedeniyle halsiz ve yorgunlar. Kilo probleminin pek çok nedeni var. Bunları metabolik/hormonal, ruhsal, çevresel faktörler olarak üç ana gruba ayırmak mümkün.
Kilo problemiyle ilişkili metabolik/hormonal sorunların en yaygın olanı “insülin direnci” problemi. İnsülin direnci neredeyse her üç kişiden birini ilgilendiren bir problem ve maalesef sıklığı giderek de artıyor. Tiroid bezi tembelliği, böbrek üstü bezi hastalıkları, hipofiz bezi sorunları, yumurtalık kistleri gibi sağlık problemlerini de bu grupta düşünmek lazım.
BUNA DEPRESYON DA DAHiL
Ruhsal sorunların en yaygın olanı ise “depresyon”. Depresyon yaygınlaştıkça kilo sorunu büyüyor. Dahası kilo sorunu büyüdükçe depresyonluların sayısı da artıyor. Yönetilemeyen stresleri ve bunların yol açtığı stres reaksiyonlarını, akut ya da kronik anksiyete bozukluklarını da “ruhsal nedenler” grubuna alabiliriz. Çevresel faktörlere gelince... Beslenme konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Bryan Wansink’e göre “herkesin –istisnasız her birimizin- yeme miktarını büyük oranda çevresel faktörler belirliyor. Aç olduğumuz için değil, ailemiz ve arkadaşlarımız, ambalajlar ve tabaklar, isimler ve numaralar, etiketler ve ışıklar, renkler ve mumlar, şekiller ve kokular, dikkat dağıtıcı şeyler ve mesafeler, dolaplar ve kaplar yüzünden bile aşırı yemek yiyebiliyoruz.” Wansink’e göre “bu liste görünmez olduğu kadar sonsuzdur da”. İnsanların kilolarıyla hesaplaştığı bazı dönemler vardır, bahar ayları bu dönemlerin en meşhur olanıdır. Nasıl ki o eski şarkıda söylendiği gibi “hepimiz her bahar aşık oluruz”, eğer kilo sorunumuz varsa “her bahar yeni bir diyet mucizesi peşinde koşmak” sanki kaderimiz gibidir. Belki de bu yüzden yine neredeyse her bahar önümüze yeni bir “mucize diyet” planı konur. Oysa biraz dikkatle baksak bu planların –üç aşağı beş yukarı- birbirinin benzeri olduğunu görüyoruz. Ne var ki çoğumuz sorunu kökünden çözmek yerine “Eyvah! Kilo alıyorum” telaşıyla her bahar olmasa bile hayatımızın pek çok baharını, hatta onu izleyen yazını, kışını zindana çevirebiliyoruz.
Oysa biraz dikkat edebilsek, azıcık kafa yorabilsek, üzerinde biraz daha düşünebilsek-eğer ilk defa kilo alan biriysek-neden yağlandığımızı,-eğer sık sık kilo alan biriysek-niçin yeniden kilo kazandığımızı bulabiliriz.
BİRAZ ARAŞTIRIN!
Mesela bazılarımız spora, daha doğru deyimiyle yaptığı düzenli aktivitelere ara verdiği için kilo alır. Bazılarının sorunuysa uyku problemleridir. Bir diğerinin nedeni kullandığı antidepresan haplardır. Bir başkası geçici bir kaza –sakatlık yüzünden hareketsiz kaldığı için kilo almıştır. Sadece menopoza girdiği, yaşadığı hipoglisemi ataklarını yönetmeyi beceremediği, farkına varmadığı tiroid tembelliği (hipotiroidi) metabolizmasını yavaşlattığı ya da ailesinden miras kalan insülin direnci yediği her şeyi yağa çevirdiği için kilo alanlar da var. Kısacası liste çok ama çok uzun: “Gebelik kilolarımı veremedim, emzirme döneminde aşırı kilo aldım, vermekte zorlanıyorum”. “Stresimi yönetemediğim zamanlarda çözümü çikolata paketlerinde ya da dondurma toplarında arıyorum”. Ve daha pek çok bahane... Gördüğünüz gibi kilo sorununun hikayesi oldukça uzun, hatta filme alınsa dizi bile olur!
DİZİ YARIN BAŞLIYOR
Yazıyı okuyunca “hocam anladık da siz yine de bize şu kilo meselesini kısaca bir özetleseniz; bilimsel ve doğru çözümleri nelerdir anlatsanız; muhtemel yanlışlar ve korunma yolları hangileri yazsanız da okusak!” diye düşünebileceğinizi tahmin ediyorum. Eğer aklınıza böyle bir soru geldiyse hele hele kilo problemi olan biriyseniz, yarın “KELEBEK” de başlayacak “BAHAR DİYETİ” dizisini dikkatle izlemenizi tavsiye ederim. Ben ve çalışma arkadaşım Dr. Evren Altınel ile Yaşasın Hayat Beslenme Enstitüsü yönetici diyetisyeni Nilüfer Bayram, salıdan itibaren beş gün süre ile size bildiklerimizi aktarmaya çalışacağız. Umarım faydalanırsınız.
Paylaş