Paylaş
Yaşlılık hastalıkların zirve yaptığı, yorgunluğun bitkinliğin yakamızı bir türlü bırakmadığı, ağrılarımızın giderek sıklaşıp arttığı, uykularımızın kalitesinin bozulduğu, arzu ve isteklerimizin sinsice dibe vurduğu mutsuz, umutsuz ve keyifsiz bir zaman dilimi de değildir. Kısacası hiçbirimiz yaşlılığı ruhun, zihnin veya bedenin zayıflığı gibi düşünmemeliyiz. Ve bilmeliyiz ki mesele aslında yaşlılığa iyi bir hazırlık yapıp yapmadığımızla ilgilidir.
UNUTMAYIN YAŞLILIK KAVRAMI DA DEĞİŞİMDEN PAYINI ALDI
BUGÜNÜN yaşlıları günümüzden 20-30 yıl öncesinin yaşlılarından çok daha farklı ve akılcı bir hayat sürüyor. Yaşam tarzları ve yakaladıkları hayat ışığı dikkate alındığında yine bugünün yaşlıları, 50-60 yıl öncesinin yaşlılarına göre çok daha farklılar. Günümüzde 80’li yaşlarının keyfini sürenler, hatta 90’larında bile “Ben hâlâ buradayım” diyebilenler oldukça fazla. Ve bugünün yaşlıları içinde bulundukları şartları ne olursa olsun hâlâ doğayla da yaşadıkları çevre ile de yaptıkları işler yönüyle de çevreleri, sosyal bağları, hatta işleri ile ilişkilerini, bilgi ve deneyimlerini sürdürmeye ısrarla devam ediyorlar. Çok yakından tanıdığım sağlıklarını keyifle izlediğim ve desteklediğim, günlük doğa yürüyüşlerini hâlâ ısrarla yapan, hâlâ bilgece düşünüp profesyonel projeler üretmeye çalışan, hatta hâlâ iyi hayat ile ilgili yeni teoriler ve yeni kavramlara kafa patlatan çok sayıda üretken, mutlu ve huzurlu yaşlı dostum var. Ve ben onlarla her zaman gurur duyuyorum.
ÖNEMLİ DIŞINIZ DEĞİL İÇİNİZ YAŞLANMASIN
YUKARIDA bahsettiğim ve bilgece yaşlanma şansını yakalayan dostlarım da 60’lı yaşlardan sonra, hele hele 70’li yaşlarına girerken bir miktar yaşlanma değişimlerini ister istemez yaşıyorlar. Mesela saçları eskisinden daha güçsüz. Ciltler eskisinden daha kuru ve biraz daha kırışık. Hatta bazılarının kasları ve kemikleri de eskisi kadar sağlam ve güçlü değil. Ufak tefek unutkanlıkları da zaman zaman olabiliyor. Uyku sorunlarından şikâyet edenler, ufak tefek ağrılardan yakınanlar da var aralarında. Ama neredeyse tamamının enerjileri hâlâ yüksek, hayata bağlılıkları hâlâ maksimum düzeyde. Bazı fiziksel ve zihinsel becerilerinin ağırlaşmasına, yavaşlamasına, güç ve kuvvetlerinin bir miktar kendilerini terk etmesine rağmen onlar hâlâ dimdik ayakta durabilmeyi başarabiliyorlar. Yani onlar dıştan yaşlı gibi görünen bedenlerine rağmen hâlâ genç bir zihnin, genç bir ruhun ve sağlıklı bir bedenin peşinde ısrarla koşuyorlar.
UNUTMAYIN YAŞLILIK TECRÜBEDİR
ÖNEMLİ bir ayrıntı da her yaşlılığın az ya da çok ama giderek demlendiği, bilgeleştiği gerçeğidir. Yaşlı dostlarımdan çoğu yaşamları boyunca biriktirdikleri tecrübelerin sağladığı hayat kolaylıkları ve bilgi/duygu zenginliği ile gurur duyuyorlar. Ve o zenginliklerle önlerindeki zaman dilimine, daha güzel bir geleceğe, daha iyi ve daha olumlu bakıyorlar. Yıllar içerisinde kazandıkları deneyimlerin sağladığı olağanüstü faydaların, birikimlerin ve güçlerinin kesinlikle farkındalar. Biliyorlar ki günümüz insanının kas gücüne değil, zihin, akıl ve deneyim gücüne ihtiyacı var. Muhakkak ki bedensel/fiziksel güçleri gençlere ve erişkinlere oranla bir tık daha yavaş. Ve muhakkak ki ruhsal enerjileri otuzlu veya kırklı yaşlardaki kadar yüksek değil. Ama onlar yıllar boyunca edindikleri deneyimlerin, bilgeliğin ve iyi ve doğru yaptıkları iyi yaşlanma planlarının, zeki ve doğru kararlarının sonucu olarak daha iyi yaşamanın, her yaşta hayattan keyif almanın farklı ama sonuç alıcı yollarını bulmuşlar.
ÖZET BİLGİ YAŞ ALMAK AYRI ŞEY YAŞLANMAK AYRI ŞEY
KİŞİSEL gözlemim net ve açık olarak şudur: İyi yaşlanmaya karar veren ve bu kararın gerektirdiği doğru adımları ısrarla uygulayanların çoğu 80’li yaşlarına rağmen kötü yaşlanmaya, daha önemlisi kötü ve sevimsiz bir ihtiyar olmaya, başkalarına muhtaç bir yaşlılık mağduru olarak yaşamlarını sürdürmeye ciddi ölçüde mesafeliler. Anlaşılan o ki bütün mesele nasıl yaşlanacağımız konusuna detaylı ve doğru bir şekilde odaklanmamızda. Ve bütün mesele iyi bir sağlık okur yazarı olmamızda. Hayata, işimize gücümüze, ailemiz ve çevremizle olan ilişkimize manevi/zihinsel gücümüze daha ciddi bir şekilde odaklanmamızda.
BİR ÖNERİ MEŞALENİZİ BIRAKMAYIN
İYİ ve güzel yaşlanmaya karar veren tanıdıklarımın/dostlarımın ortak davranış kalıpları birbirine çok benziyor. Gördüğüm kadarıyla hiçbirisi zannettiğimizin aksine “ellerindeki yaşlılık meşalesini” bir başkasına devretmeyi kesinlikle düşünmüyor. Onlar da ünlü bir düşünürün 80’li yılların ortalarında söylediği şu cümleyi iyi hayat sloganlarından biri yapmışlar: “HİÇ KİMSEYE TUTUNMAK İSTEMİYORUM, SADECE ELİMDEKİ KENDİ MEŞALEME TUTUNUYORUM. VE BU MEŞALEYİ SON NEFESİMİ VERENE KADAR BIRAKMAYACAĞIM AMA BAŞKALARININ MEŞALELERİNİ BENİMKİNDEN YAKMALARINA İZİN VERMEYİ ISRARLA SÜRDÜRECEĞİM.”
TAVSİYEM ŞUDUR: Eğer siz de iyi bir hayat yaşamak, iyi yaşlanmak, zarafetle ve bilgece bir hayat sürmek istiyorsanız elinizdeki iyi hayat meşalesine sıkı, hem de sımsıkı tutunun. Beden, zihin ve ruh yaşlanmanızı dikkatle izleyin, zenginleştirin, güzelleştirin, diri, genç, formda ve fit tutun.
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
BU güzel bayramın hepimize ve tabii ki ülkemize sağlık huzur, bereket, mutluluk, sevgi ve şifa getirmesini temenni ediyorum. Bayramınız mübarek ve kutlu olsun!
Paylaş