Kilo vermek isteyenlerin beklentileri farklıdır. Bazıları sadece daha ince görünmek, ilgi çekmek için zayıflar.
Bu kararı, gittikçe bozulan sağlığını yeniden kazanmak için alanlar da vardır. Bunların bazıları hipoglisemi atakları, nefes darlıkları, kalp sıkışmalarından yakınırken; bazıları da yemeklerden sonra gelen uyku basmaları, dikkat dağınıklıkları, yorgunluk, terleme atakları ya da kasıklarındaki pişiklerden şikáyet eder.
EĞER bir gün siz de kilo vermek konusunda bir karar almak zorunda kalırsanız, benim önerim sorunu mümkünse ilk bir-iki girişimde çözmenizdir. Laboratuar analizleri de yönlendirici olabilir. Şekeriniz artmış, trigliseridiniz tavan yapmış, karaciğer fonksiyonlarınız bozulmuş, ürik asidiniz yükselmeye başlamış, kolesterol dengeniz bozulmuştur. Bu durumda doktorunuz fazla kilolarınızı vermenizi isteyecektir. Hele bir de bel ve diz ağrılarından, tansiyon yükselmelerinden şikáyet etmeye başladıysanız bu iş zorunlu hale gelecektir! Çünkü araştırmalar kilo alıp vermeler çoğaldıkça "diyet gazisi" veya "kronik diyetçi " olma ihtimalinin arttığını gösteriyor. Uzmanlar bu sonuca götüren en önemli 10 hatayı şöyle sıralıyor.
1. Omentumu eritmeyi unutmak
Özellikle bir "elma şişmanı" iseniz sorununuz omentumu eritmeden çözülmüyor. Omentum yağı, karın içinde biriken yağların temel kaynağı. Mide, bel ya da göbek yağı diye tanımladığımız yağ da aslında omentum yağından başka bir şey değil. Bu durumda hedefiniz neredeyse bir minder kalınlığına ulaşan omentumunuzu yeniden ince bir ipek eşarp haline getirmek olmalı. Omentum yağı, sadece şekil bozucu değil, aynı zamanda bir sağlık düşmanı. Bu yağ arttıkça iç organlarınız (özellikle karaciğeriniz) yağlanır, damarlarınız tıkanır. Kan şekerinizi dengelemeniz ve sağlıklı kan basıncını sürdürmeniz zorlaşır. Omentum yağının eritmenin yolu "insülin direnci" sorununu çözmekten geçiyor.
2. Vücudunuzdaki yağı tabağınızdaki yağ sanmak
Tabağınızdaki yağın doğrudan kalçanızdaki yağa dönüştüğünü sanmayın. Tabağınızdaki yağdan en çok etkilenen yeriniz göbeğiniz değil, damarlarınızdır. Yağın belli bir oranı geçmedikçe zararlı olduğunu da düşünmeyin. Kilo tehdidi veya sorununuz yoksa yağ kötü bir şey değildir. Sizi ısıtır, hücrelerinizin duvarını güçlendirir, yalıtımlı hale getirir. Bazı hormonların üretimini yağ olmadan beceremezsiniz.
3. Uyuşturucu yiyecekler batağına saplanıp kalmak
Bazı yiyecekler bedeni ve ruhu adeta bir uyuşturucu gibi etkiler, zevkten çıldırtabilen kimyasalları daha çok salgılatır. Bu duygusal etkisi yüksek besinlerin başında çikolata, kremalı yiyecekler, nişastalı, beyaz unlu besinler, tuz ve şeker ya da şekerlemeler geliyor. Bu gruba mısır şurubu ile üretilen meşrubatları, alkollü içecekleri, şeker-un-yağ ile üretilen tatlıları ve yağda kızartmaları da eklemeniz gerekiyor.
4. Açlıkla susuzluğu karıştırmak
Belki şaşıracaksınız ama çoğumuz açlıkla susuzluğu karıştırıyoruz. Su içmeyi unutuyor, aç olduğumuzu zannedip bir şeyler atıştırıyoruz. Susuzken yememiz gerekenden daha fazla yediğimiz de bir başka gerçek. Susuzluk duygusunu hangi içecekle körelttiğimiz de önemli. Susuzluk merkezimiz sıfır kalorili suyla da, 200-300 kalorilik bir meşrubatla da tatmin olabiliyor.
5. Duygusal yemeleri durduramamak
Kilo sorunu olanlar, aldıkları kilolar ve kilo verme çabalarını zorlaştıran şeylerin başında duygusal sorunların ve yeme davranışı yanlışlarının yattığını genellikle fark etmez, patates kızartmalarını, pizza, börek ya da pilavları, lokantaları, fastfood dükkanlarını, besin üreticilerini suçlarlar. Oysa sorun çoğu zaman midenizden değil, beyninizden başlıyor. Bir türlü yönetemediğiniz stres, endişe, depresyon, en azından yalnızlık hissi, sıradan kızgınlıklar, başarısızlık duygusu, yanlış alışkanlıklar ve daha pek çok şey bize bir şeyler yediriyor.
6. Şarlatan diyetleri yapmak
Herkesin yeme alışkanlıkları, besin seçimleri, sağlık sorunları, ekonomik durumu farklıdır. Herkesin metabolizması farklı çalışır. Herkesin yağ hücreleri, kas hücreleri genlerinden farklı emirler alır. Diyet önerileri hazırlanırken biyolojik veriler ve metrik ölçülere özen göstermek gerekir. Geçirdiğiniz hastalıkları ve mevcut sağlık sorunlarınızı da dikkate almak şarttır. Her diyet herkese uymaz, herkeste çalışmaz!
7. Yardım almamak
Kilo verirken çoğalmalı, kalabalıklaşmalısınız. Bunun anlamı şudur: Kilo verme çabasına başladığınızda en azından birinden (bir diyet uzmanı), mümkünse organize bir merkezden (doktor, diyet uzmanı, egzersiz uzmanı ve psikolog) yardım almalısınız. Yardım alacağınız destek grubunun içine iş yerinizden ve ailenizden insanları da katmalısınız. Araştırmalar desteksiz yola çıkanların daha kolay pes ettiğini ve başarı olasılığının düştüğünü gösteriyor.
8. Öğün atlayıp aç kalmak
Çok az kalori tüketmeyi ve sık sık öğün atlayıp uzun süre aç kalmayı alışkanlık haline getirenlerin kilo alması kolaylaşıyor. Her iki durumda da yağ hücreleri genlerin verdiği emirleri dinlemeye ve beyne açlık mesajları göndermeye başlıyor. Beyin de, vücudu oluşabilecek muhtemel kıtlığa karşı koruma sürecine giriyor. Hücrelere kıtlığa karşı yağ depolamayı emrediyor. Çünkü genetik yazılım, kodlar, şifreler böyle istiyor!
9. Aktiviteyi unutmak
Sadece yiyecekleri azaltarak kilo vermeye çalışmak sonu gelmez bir maceradır. Diyet yapmak kısa bir süre sonra pişman olmak, sıkılıp işi bırakmaktır! Ayrıca aktiviteyle harcayacağınız kalorileri de yiyeceklerinizden kısarsanız, işiniz zorlaşacaktır. Aktiviteyi arttırmak en az beslenmeyi planlamak kadar önemli bir noktadır.
10. Hızlı yemek ve büyük porsiyonlar tüketmek
Doygunluk sinyalleri mide dolduktan ancak 15-20 dakika sonra beyne ulaşıyor. Hızlı yiyenler bu sinyal ulaşana kadar neredeyse gırtlaklarına kadar gıda yükleniyor. Hızlı yemek yeterince çiğnememek ve besinlerin hazmını güçleştirmek gibi zararları da beraberinde getiriyor. Büyük porsiyonlar özellikle çalışanlar ve şehirde yaşayanlar için önemli bir problem. Porsiyonlar büyüdükçe mideler, göbekler, kalçalar da büyüyor.
Kronik diyetçilerin ortak yanlışları
Kilo sorununuzu çözmeye ilk kez karar verdiğinizde nasıl bir yola girdiğiniz, hangi çözümü tercih ettiğiniz çok önemlidir. Bu yol sizi başarıya da götürebiliyor, bir gazi veya kronik diyetçi de yapabilir. Kronik diyetçilerin ortak yanlışları da var:
Şok diyetlerle sonuç almaya çalışmak
Kısa sürede, hızlı kilo vermeye odaklanmak
Metabolik bir problem olup olmadığını araştırmadan doğrudan diyet programına başlamak
Tek yönlü diyetlerle sonuç almaya çalışmak
Kilo kaybettirici haplar kullanmak
Liposuction ile zayıflamaya çalışmak
Pasif jimnastik, titreşimli aletler, elektrik uyarıcıları gibi saçmalıklarla kilo kaybetmeye çalışmak.