Paylaş
Kilo sorunu olanların çoğu problemlerinin metabolizmalarıyla ilgili olduğunu düşünür. Onlara göre çabuk ve kolay kilo alıp zor ve yavaş kilo vermelerinin suçlusu metabolizmalarının iyi çalışmamasıdır.
Haksız da sayılmazlar. İyi çalışan, güçlü, tıkır tıkır işleyen bir metabolik yapılanmanız varsa “fil kadar yiyip” incecik kalmanız, tersi durumda ise “kuş kadar yemenize rağmen” bir fil olmanız mümkün. Peki, nasıl bir şeydir bu metabolizma denilen organizasyon?
Metabolizma bedeninizin yiyeceklerle aldığı besinleri enerjiye dönüştürme ve bu enerjiyi yakma kapasitesidir. İyi çalışan bir metabolizmanız varsa aldığınız besinler kolayca enerjiye dönüşür. Daha mükemmel yakılır. Geride atık filan da bırakmaz. Metabolizmanız yavaşsa yiyip içtikleriniz yeteri kadar kullanılamaz, enerjiye dönüştürülüp yakılamaz. Geride kalan (kullanılmayan) enerji de yağ olarak depolanır, kilo alırsınız.
NASIL ÇALIŞIR?
Metabolizmanın çalışma tarzı ve hızını belirleyen pek çok şey var. Gençseniz hızlı, yaşlıysanız yavaş çalışır. Yeteri kadar kas kütleniz var, hele bir de aktif yaşam sürüyorsanız metabolik hızınız yüksek, yağ biriktirme olasılığınız düşüktür.
Kadınlarda erkeklere oranla daha yavaştır. Kadınların menopoz, erkeklerin andropoz dönemlerinde değişen hormonal yapılanmalar neticesi iyice yavaşlar. Uykusuzluğun, hareketsizliğin, az su içmenin, tiroid bezi tembelliğinin ve daha pek çok problemin de metabolizmayı olumsuz yönde etkilediği bilinir. Metabolizma hızı ile kilo ilişkisine gelince...
NEDEN BOZULUR?
Zannedilenin aksine kilo sorunu olanların çoğunda metabolizma yavaşlamış değildir, hızlanmış olduğu bile söylenebilir. Kilolu kişilerde metabolizmayı bozup yavaşlatan en büyük yanlış hareketsizlik ve kötü planlanmış diyetlerdir.
Özellikle şok diyetlerin, sebze suyu esaslı açlık kürlerinin, bilinçsiz detoks programlarının yağ yerine kas dokunuzu yakıp sizi kas fakiri, SARKOPENİK biri yapması metabolizmanızı durma noktasına getirebilir.
Hızlı kilo vermelerin de kas kitlesini azalttıkları, neticede metabolizmanın canına okudukları kesindir. Metabolizma yavaşlaması ile doğrudan ilintili olan temel hormonal sorun ise tiroid bezi tembelliği, yani hipotiroidi durumudur.
NASIL HIZLANIR?
Metabolizmanın nasıl hızlandırılacağına gelince... Temel hızlandırıcı faktörün düzenli egzersiz yapmak ve kas kitlesini artırmak olduğunu unutmayın. Daha sık ve bol su içmek, yeşil çayı tercih etmek, proteinden zengin beslenmek de metabolizmayı bir parçacık hızlandırabilir ama güçlü ve sağlam bir metabolizmam olsun istiyorsanız ne yapın edin kas kitlenizi arttırmanın bir yolunu bulun.
Metabolizmam kısa vadede hızlansın, yediklerimi daha kolay yakayım, kilo almayayım, fazla kilolarımdan da kolayca kurtulayım diyorsanız yapacağınız en basit şey “yürümek” olsun. Yürümek, özellikle tempolu yürümek büyük kas gruplarını harekete geçirdiği için son derece etkili bir metabolik aktivatördür. Hele bir de haftada 2-3 kez ağırlık/direnç çalışmalarıyla desteklenebilirse, metabolizmanız bu değişimden çok memnun olacaktır.
HER BEYİN YAŞLANIR
Yaşlanmak nasıl değiştirilemez bir süreçse bellek zayıflaması da onun gibi bir şeydir. Ne kadar gayret gösterirseniz gösterin, ne kadar dikkat ederseniz edin, 50’li yaşlardan başlayarak beyin de doğal yaşlanmadan nasibini alır ve bazı değişikliklere uğrar.
Tıpkı cildiniz gibi o da yavaş yavaş kırışıp buruşur. Bu nedenle yaşa bağlı bellek kaybı bir ölçüde normal, beklenen, doğal bir gelişme kabul edilmelidir. Problem olanı kaybın derecesidir.
Şunu da unutmamalıyız: Beynimiz de tıpkı kaslarımız gibi “kullan ya da kaybet” prensibiyle çalışıyor, kullanılmadığı, kapasitesi artırılmadığı, aktif tutulmadığında adeta eriyor.
TARLA KUŞU MU, BAYKUŞ MUSUNUZ?
Herkesin uyku ritmi farklı. Herkes farklı zamanlarda yatağa girip farklı zamanlarda uyanıyor. Kimimiz baykuş, kimimiz tarla kuşuyuz. Baykuşlar gece geç yatıp sabah geç saatlere kadar uyuma isteği duyanlar. Gece yaşamayı seviyorlar. Kimi okuyor, araştırıyor, hatta çalışıyor. Kimi de televizyonla, sinemayla zaman geçiriyor.
Tarla kuşlarına gelince... Onlar baykuşlara göre azınlıktalar. Doğuştan erken yatmayı ve sabah üzerlerine güneş doğmadan uyanmayı seviyorlar. Çoğu akşam 9, en geç 10’da yatağa girip sabahın 5’inde güne merhaba diyor.
Peki, bu süreci hangi bedensel fonksiyon belirliyor, tercihimizi yönlendiren biyolojik saatimiz hangi veriye göre kendini ayarlıyor? Bu sorunun net bir yanıtı yok ama beden ısı ortalaması/iç beden sıcaklığı önemli belirleyicilerden biri gibi görünüyor.
GAZ SORUNUNUZ MU VAR?
* Yapay tatlandırıcılardan uzak durun: Sorbitol ve ksilitol ihtiva eden sakız ve şekerlemeler gaz yapar, kullanmayın.
* Yavaş yavaş yiyip için. Besinleri uzun uzun çiğneyin. Küçük parçalar halinde yiyin. Çiğnemeden yutmayın.
* Gaz yapıcı karbonhidratlardan uzak durun. Gaz yapıyorsa daha az sebze (salata, çiğ sebzeler) ve sebze yemeği (lahana, brokoli, karnabahar) yiyin. Bakliyatları (fasulye, nohut v.b.) pişirirken ıslatma suyunu kullanmayıp atın. Taze suda pişirin. Gazlı içeceklerden uzak durun.
* Sebzeleri buharda pişirin veya haşlayın.
* Süt ürünlerinden kaçının. Mutlaka kullanıyorsanız mümkünse “Laktozsuz” ürünlere yönelin. Laktaz enzimi ihtiva eden ürünlerden yararlanın.
* Yemekte su içmeyin.
* Yemek yerken sakin olun. Stresliyken yemeyin. Ayakta değil, oturarak yiyin.
GAZ AZALTAN DOĞAL DESTEKLER...
* Zencefil
* Aktif kömür
* Frukto-oligosakkaridler (Prebiyotikler)
* Pepermint oil
* Acidophilus ve bifidus bakterileri (Probiyotikler)
* Sindirim enzimleri: Amilaz, lipaz, laktaz, proteaz destekleri; laktait, pankreas enzim destekleri.
Paylaş