Eğer sürekli kilo kaybediyor ve herhangi bir sebebe bağlayamadığınız terlemeler, özellikle gece terlemeleri ve bunlara eşlik eden ilerleyici bir yorgunluk problemlerinden yakınıyorsanız ve bu belirtilere zaman zaman tekrarlayan, bir süre sonra sürekli hale gelen ateş de eklenmişse, ateşinizi başka bir sebebe bağlamakta güçlük çekiyorsanız sorunun "lenf sistemi"nden kaynaklanabileceği aklınızda olsun.
Lenf sistemi milyonlarca hücreden oluşan bağışıklık organizasyonunuzun önemli, belki de en etkili bölümüdür. Bu sistemin temel hücreleri "lenfosit"lerdir. Lenfositler bağışıklık görevlerini özellikle boğaz, boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde yerleşmiş olan lenf bezlerine yerleşerek yerine getirirler.
Sizi hastalıklardan koruyan bu sistemin hastalanması, hatta kanserleşmesi bile mümkündür. Lenf kanserinin en önemli belirtileri kilo kaybı, izah edilemeyen ve gittikçe şiddetlenen yorgunluk, sürekli terleme özellikle gece terlemeleri-, bazen belli belirsiz ve bazen de üşüme ve terlemelerle yükselen ateş atakları ile boyun, kasık ve koltuk altındaki lenf bezlerinin büyümesidir. Lenf kanserleri her yaşta, herkeste görülebilmekle birlikte bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda daha kolay ortaya çıkıyor. Ayrıca uzun süreli enfeksiyonların da lenfoma -lenf kanseri- olasılığını yükselttiği belirtiliyor.
GEÇ KALMAYIN
Lenfoma sık görülen bir kanser türüdür. Hızlı ilerler ve süratli bir yayılma gösterir. Mide, ince bağırsak hatta omuriliğe yerleşen türleri bile vardır. Ne iyi ki lenfoma, tedavi başarısının en yüksek olduğu kanserler arasındadır. Özellikle erken teşhis edilip, vaktinde tedaviye alındığında başarı şansı yükselmektedir. Türk Hematoloji Derneği’nin "Dikkat Lenfoma!" sloganıyla başlattığı uyarı çalışmasını destekliyoruz. Lenfomanın önemli, tehlikeli ve ciddi bir hastalık olduğu ne kadar doğruysa, tedavi edilebilir, en azından kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğu da o kadar doğrudur. Tüm kanserlerde olduğu gibi lenfomadan değil, geç kalmaktan korkun, lenfoma belirtilerine karşı uyanık olun.
Homeopati gribe iyi gelir mi
Dr. Evren ALTINEL
ealtinel@yasasinhayat.org
Beslenmenin 3 temel kuralı
Beslenirken uymanız gereken çok sayıda kural var ama bunların önemli bir kısmının etkisi sınırlıdır. Eğer temel kuralları benimser ve uygulayabilirseniz beslenme sorununun çözümünde çok önemli adımlar attığınızı düşünebilirsiniz. En önemli kural öğün atlamamaktır. Ve mümkünse bu üç ana öğünün arasına, kuşluk ve ikindide hafif ara öğünleri eklemeye çalışmaktır. Sağlık uzmanınız tavsiye ediyorsa akşamları yatmadan önce ilave bir hafif öğün daha ekleyebilirsiniz. Ara öğünler için bizim favorilerimiz arasında bir orta boy elma veya şeftali veya armut veya portakal ya da iki adet mandalina, iki küçük elma, sekiz-on adet üzüm, çilek ya da kiraz, vişne veya üç-dört adet taze veya kuru ceviz ya da altı-sekiz adet fındık veya kuru badem var.
Arzu ediyorsanız ara öğünlerinizde bir bardak yağsız yoğurt veya ayran veya süt de alabilirsiniz. İkinci temel kural öğünler arası süreyi asla 5 saatten uzun tutmamaktır. Akşam yemeğiyle kahvaltı arasında geçen süre istisnadır. Üçüncü kural karbonhidrat, protein ve yağ oranlarına dikkat etmek, toplam kalori miktarlarını üç aşağı beş yukarı tutturmaktır. Sağlıklı bir beslenme planında bir günlük toplam enerji ihtiyacı kadınlar için 1700-1800, erkekler için 2000-2200 kalori civarındadır. Bu miktar kalorinin 40’nın karbonhidratlardan, yüzde 30’unun protein, yüzde 30’unun yağlardan gelmesi amaçlanmalıdır.
Diyetisyen
Tuğçe ALTAN
BAHÇE
taltan@yasasinhayat.org
Damak zevkinizi genleriniz belirliyor
Herkes acı tatlardan hoşlanmaz. Bu durum normal bir korunma mekanizmasıdır: Acı şeyler zehirlidir ve uzak durulmalıdır! Bu genlerimizden gelen bir uyarıdır. Yapılan bir araştırmaya göre insanların üçte ikisi acı tatlara duyarlı bir gen taşıyor. Genetik mirasımızla gelen bu gen, beslenme tarzımızın oluşmasını katkıda bulunmuştur. İsmini duyduğunuz Akdeniz, Uzak Doğu mutfağı gibi beslenme tarzlarının temeli o bölgelerdeki genetik mirasın beslenme şekillerini etkilemesidir. Genleriniz hangi mutfağı seviyor olursa olsun, o mutfak içerisinde mutlaka günlük almanız gereken besin öğelerini karşılayacak kadar yeterli bir diyet çeşitliliği vardır.
Bu nedenle hangi mutfağı tercih ederseniz edin, doğru ve dengeli bir beslenme planı oluşturabilirsiniz. Yemek seçmek, "Ben bunun tadını beğenmiyorum, yemeyeceğim" veya "Bunun tadını çok seviyorum!" demek aslında genetik mirasımızın şekillendirdiği beslenme biçimimizin bir göstergesidir. Sevilmeyerek yenen bir yemek ile vücutta daha az sindirim salgısı salgılanmaktadır. Sevilen bir yemeği yerken ise pankreasın normalden 30 kat daha fazla sindirim enzimi salgıladığı bilinmektedir. Tadını beğenerek beslenmek hem sindirimimiz hem de ağız tadımız için daha faydalıdır. Bu nedenle çocuklarınıza tadını beğenmedikleri besinleri yemeleri için ısrar etmeyin. Bunun yerine sevdiği bir besinle, sevmediği bir besini beraber kullanarak, sevmediği yiyeceklerden de faydalanmasını sağlayın. Bunun çocuklarınıza öğretebileceğiniz en iyi ve sağlıklı beslenme yöntemlerden biri olduğunu unutmayın.
n Diyetisyen Ali DERELİ
Göğüslerinizi egzersizle güçlendirin
Birkaç gün önce yayınlanan notumuzda göğüs geliştiren hapların herhangi bir yararının olmadığını belirtmiştik. Okurlarımız "Daha iri ve güçlü göğüslere sahip olmanın yolu var mı" diye soruyorlar. Bunun en etkili yolu göğüs ve arka kol kaslarınızı güçlendirecek hareketler yapmanızdır. Uygun egzersizler yaparak ve bu egzersizleri sık sık tekrarlayarak göğüslerinizin tutunduğu kasları güçlendirip, onları daha dik ve gergin hale getirmeniz mümkün. Bunun için bir egzersiz uzmanından yardım isteyebilir ya da göğüs kaslarını güçlendiren ağırlık kaldırma hareketleri, şınav çekme gibi egzersizleri uygulayabilirsiniz.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Sahurda sağlıklı seçimlere devam
3. Seçenek
Az yağlı süt veya yoğurt
Müsli/yulaf ezmezi/tahıl gevreği
Ceviz veya fındık veya badem
Kuru kayısı, kuru erik karışımı
4. Seçenek
Kepekli sandviç ekmeğinin arasına domastes, salatalık gibi çiğ sebzelerin yanına aşağıdaki seçenekleri koyabilirsiniz:
Az yağlı beyaz peynir
Haşlanmış tavuk
Az yağlı kaşar ve hindi salam
Az yağlı yoğurt veya ayran
Meyve
5. Seçenek
Sebzeli börek
Az yağlı beyaz peynir veya az yağlı yoğurt
Zeytin
Meyve
6. Seçenek
Sebze yemeği
Makarna veya bulgur pilavı
Az yağlı yoğurt
Söğüş sebze
Meyve
niluferinceis@yasasinhayat.org
Daha sağlıklı bir iftar sofrası
Grip, salgınlar şeklinde toplumu etkileyebilen, olguların çoğunda aniden yükselen ateş, genel beden ağrıları, şiddetli baş ağrıları, bitkinlik, halsizlik, üst solunum yollarını ve hatta ana bronşları tutabilen salgı artışından kaynaklanan burun akıntısı, öksürük gibi yakınmalarla seyreden viral kökenli, bulaşıcı bir hastalıktır. Grip tedavisinde alışılmış klasik tıp ilaçlarının yanı sıra homeopatik ilaçlar da kullanılabilir. Çocukluk dönemi, gebelik, yaşlılık gibi kısıtlamalar ve yan etki çekincesi olmaksızın herkesin kullanabileceği homeopatik ilaçlar grip yakınmalarını önleme ve ortadan kaldırma, nekahet dönemine destek vermede etkindir.
Grip tedavisi üç aşamada değerlendirilebilir:
Önleyici tedavide bağışıklığı güçlendirmek için dengeli beslenme, verimli uyku, hijyen koşullarına uyma başta gelir. Risk grubunu oluşturan kişilerin her yıl sonbahara girerken aşılanması da korunmaya yardımcıdır. Ekim-mart ayları arasında belirli aralıklarla kullanılacak bazı homeopatik ilaçlar (örneğin Oscillococcinum, Yersin Serumu) da bağışıklığı yüksek tutmaya yardımcı olur.
Tedavi aşamasında etken virüs olduğundan antibiyotikler yer almaz. Tedavi planı daha çok ateşi düşürmeye, solunum yollarını rahatlatmaya yöneliktir. Doğrudan kişiye özel yakınmalara göre hazırlanan homeopatik tedavi planı ile hastalıkla başa çıkılabilir. Örneğin titreme, aşırı terleme, başın arka tarafında şiddetli ağrı, nezle, bitkinlik ile seyreden grip tablosunda Gelsemium sempervirens kullanılabilir. Yüksek ateş, susuzluk, göz kürelerinde ağrı ve en ufak hareketle artan eklem ağrıları olduğunda Bryonia alba, aksırıklarla beliren nezle, soğuk su içme arzusu, genel beden ağrıları ile sürekli kıpırdama arzusu hissedildiğinde Eupatorium perfoliatum seçilebilir.
Nekahet döneminde, yorgun bedeni dinlendirmek ve vitamin, mineral, besin destekleri ile güçlendirmek gereklidir. Bu dönemde, China rubra, Influenzinum gibi homeopatik ilaçlardan da yararlanmak olasıdır.
Ramazan ayı boyunca yediklerinizin miktarına dikkat ederken, besin çeşitliliğine ve öğünde yer alması gereken-gerekmeyen besinleri de dikkate aldığınızda iftar ve sahur sofralarını daha sağlıklı bir şekilde kurabilirsiniz. Sofranızda sizin için gerekli olan her besin grubundan yiyecek yer alıyor mu? Yoksa bir gruba daha çok mu yükleniyorsunuz? Önce nasıl sofra kurduğunuza karar verin. Hamur işleri daha mı ağırlıkta? Yağlı besinler daha çok mu yer alıyor yoksa et bakımından daha zengin bir sofranız mı var? İftar sofrasında tüketilebilecek örnek menülerden yararlanabilirsiniz.
İftar (Başlangıç)
3 adet hurma
Az çorba (Kurubaklagil ve sebze çorbalarını tercih edin.)
Az yağlı beyaz peynir
4-5 adet zeytin
Salata (az yağlı)
1/8 1/4 ramazan pidesi veya 1-2 dilim kepekli veya tam buğday unundan yapılmış ekmek
İftardan yarım saat sonra
Etli sebze yemeği veya kurubaklagil yemeği
Az yağlı yoğurt veya ayran veya cacık
Salata (az yağlı, limonlu...)
n Ekmek veya ramazan pidesi veya haftada 1-2 gün ekmek yerine pilav ya da makarna
n Haftada 1-2 gün ramazana özel küçük porsiyonda bir tatlı