Lahana zayıflatır mı

Sağlıkta da bazen "moda"lar, "trend"ler olur. Galiba yine öyle bir durum var. Bir "lahana modası"dır gidiyor!

Bir ara Amerika’da "lahana çorbası diyeti" diye saçma sapan bir diyet vardı. O çoktan unutuldu ve moda diyetler çöplüğündeki yerini aldı. Kimi lahananın zayıflattığını, kimi selülitleri azalttığını söylüyor. Hamileliği kolaylaştırdığını yazanları bile okudum! Oysa lahananın ne tozu ne de suyunun kilo kaybı yapabileceğini gösteren tek bir bilimsel kanıt, hatta çalışma bile yok! Yani lahananın tozu veya suyu zayıflatmıyor ama böyle giderse bitkisel ürünlerle sağlık kazanma işinin yakında suyu çıkacak!

SEBZE Mİ İLAÇ MI

Söylenenler ya da yazılanlara bakarsanız (eğer kilo yönetimini ve beslenme bilimini işin uzmanlarına değil de başkalarına bırakacak olursanız) lahananın zayıflattığına inanmanız işten bile değildir. Eğer bu müthiş uzmanlara inanıp güvenirseniz lahananın tozu ya da suyu ile zayıflarken kulak çınlamanız, prostat büyümeniz, uyku apneniz, migreniniz, hatta tansiyon yüksekliğinizden de kurtulabilirsiniz. İpin ucunu biraz daha kaçırır, bilimi bir kenara bırakıp bu işe çok fazla dalarsanız lahana suyu içerek selülitlerinizi iyileştirmeniz, vajinal akıntınıza çare üretmeniz, hatta hamile kalmanız bile mümkün olabiliyor(muş)! Oysa bilim insanları çok iyi biliyorlar ki lahananın içinde bulunan belli kimyasallardan özellikle sulforafan ve benzerlerinin bir miktar kanser koruyucu etkileri var, hepsi bu kadar!

YAPRAKLARIN BÜYÜKLÜĞÜ BİLE ÖNEMLİYMİŞ

Bir okuyucumun gönderdiği e-postada yazanlara bakılırsa "iri yapraklı lahanaları kaynatır, kaynama suyuna bir de maydanoz yaprakları ekleyip suyunu içerseniz, kolayca kilo veriyorsunuz ama sakın şu iki hatayı yapmamalısınız". Lahanaların yaprakları illa ki iri olacak (küçük yapraklıları nedense işe yaramıyor) ama maydanozlar mutlaka küçük yapraklı kalacak! Maydanozun da iri yapraklıları makbul değilmiş...

Lahana furyası ortalığı sarınca bazı ithalatçılar ve yerli üreticiler de fırsatı kaçırmadı, aktar ve eczane raflarını lahana kapsülleriyle doldurdular. Birkaç gün önce uğradığım bir doğal ürün satıcısının raflarında üç ayrı markanın, içine lahana tozu doldurulmuş kapsülleri satılıyordu.

AMAN DİKKAT!

Bitkilerin sağlığı güçlendiren doğal kimyasallar ile dolu olduğuna en çok inanan doktorlardan biriyim. Ama bu inancım hiçbir zaman "tiroit için dereotu, Alzheimer için havuç suyu, meme rahim kanseri için aslanpençesi ya da iltihaplı romatizma için davul tozu" noktasına varmadı! Ne "glokomun domates suyuyla ne polikistik over gibi ciddi bir sorunun soğan kürüyle" tedavi edilebileceğine inanmayı da hiçbir zaman düşünmedim. Sizin de böyle düşünmenizi tavsiye ederim. Haşimoto hipotiroidili insanları dereotu mucizeleriyle, polikistik overli genç kızları soğan suyu safsatalarıyla, prolaktin yüksekliğini maydanoz haşlamalarıyla tedavi etmeye kalkmak dünyanın hiçbir ülkesinde affedilebilir bir tıbbi önerme değildir. Size bitkisel mucizelerden ve mucize iksirlerden bahsedildiğinde yalnız gözlerinizi değil, kulaklarınızı da dört açın ve bu önermelerin arkasında ne gibi beklentiler yattığını iyi anlamaya çalışın.

Lahana suyuna değil maydanoz yaprağı, daha onlarca bitkinin yaprağını, kökünü, gövdesini de ekleseniz kilo sorununuzu yediklerinizi azaltmadan, aktivitenizi çoğaltmadan ve altta yatan sağlık sorunlarını halletmeden çözemezsiniz. Doğal mucizelerle doğal olmayan bir şekilde hastalanmak istemiyorsanız çok dikkat edin. Kahramanmaraşlı dondurmacı rahmetli şişman Ahmet ustayı da bu doğal mucizelerle kaybettik.

Hava durumu kan basıncını etkiler mi

Kan basıncı, kanın damar duvarına uyguladığı itici güçtür. Kalp tarafından pompalanan kan arterler (atardamarlar) aracılığıyla kanı dokulara taşır. Normal kan basıncı, 120-80 mm Hg’dan düşüktür. Prehipertansiyon (gizli tansiyon) 120-139/80-89 mmHg arasıdır. Birinci basamak hipertansiyon (yüksek tansiyon) 140-159/90-99 mm Hg ve ikinci basamak hipertansiyon 160-100 mm Hg’nın üzeridir.

Hipertansiyon sıklıkla hiçbir belirti vermez. Ancak çok ani ve belirgin yükselmelerde, baş ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, nefes almada zorluk, aritmi (kalp atımlarında düzensizlik), idrarda kan gibi belirti ve bulgulara yol açabilir.

Hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kilo fazlalığı, hareketsizlik, stres, aşırı alkol tüketimi, bazı iç salgı bezi ve böbrek hastalıkları, yaşlılık ve kalıtımsal nedenlerle tetiklenir.

Mevsim ve hava koşullarındaki değişiklikler de tansiyonu etkiler. Havanın soğuk olduğu sonbahar ve kış dönemlerinde, sıcaklıktaki düşüşlerin "vazokonstriksiyon"a (damar çeperinde daralma) yol açması tansiyonu yükseltebilir. Ayrıca soğuk mevsimlerde beslenme alışkanlıklarındaki değişim nedeniyle kilo artışı olması ve hareketin azalması da etkenler arasında yer alır.

Sonbaharı tamamlayıp kışa girmekte olduğumuz şu günlerde hipertansiyon nedeniyle tedavisi sürenlerin kontrollerini yenilemelerini öneririz. Genel olarak, sağlığını korumaya, nitelikli ve verimli yaşamaya özen gösteren herkesin beslenme düzenini, fiziksel aktivite planını yeniden değerlendirmesinin tam zamanıdır.

Yavaş ve hızlı yürümenin anlamı ne

Eğer yürüyüş yaparken dakikada 80 adımdan daha az atıyorsanız temponuzun yavas olduğunu düşünebilirsiniz. Dakikada 100-120 adımı hedeflemelisiniz. Bu sürat hafif kilolu, 50 yaş üzeri biri için oldukça güvenlidir. Dakikada 120 adıma ulaşmak ve bunu 45-60 dakika sürdürebilmek oldukça iyi bir durumda olduğunuzu gösterir. n Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş

Behçet hastalığı

1930’lu yılların ünlü dermatoloji hocalarından rahmetli Dr. Hulusi Behçet hocanın dünya tıbbına ilk kez tanımladığı bu hastalığın üç temel bulgusu vardır. Göz sorunları (irridosiklit), cinsel organlar bölgesinde yaralar (ülserler), ağızda sık sık tekrarlayan ast adı verilen lezyonlar. Bu hastalıkta değişik romatolojk sorunlara, nörolojik problemlere de rastlanabiliyor. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmiyor ama bağışıklık sistemindeki sorunların temel faktörlerden biri olduğu kabul ediliyor.

Erkekte tüplerin bağlanması

Erkekte tüplerin bağlanması (vazektomi), kalıcı doğum kontrolü yapar. Kadınların tüplerinin bağlanmasından çok daha kolaydır; lokal anestezi ile testis torbasının üst kısmına küçük bir çizik yapıldıktan sonra testislerden penis köküne sperm taşıyan çok ince kanallar kesilir, bağlanır, klips konabilir veya yakılır. Bu işlemle sadece tohum hücreleri engellenmiş olur, ereksiyon veya ejakülasyon (meni boşalması) engellenmez.

Vazektomi yüzde 99’dan fazla etkilidir. İşlemden 3 ay sonra tam korunma başlar. Tekrar açılmak istenirse uzun ve detaylı bir ameliyat gerekir ve garantisi yoktur. Nadiren enfeksiyon tarzı bir komplikasyon yapabilir ama antibiotiklerle kolay tedavi edilir. Bazı çalışmalar vazektominin prostat veya testis kanserlerini artırdığını söylemekle beraber, yeni ve iyi dizayn edilmiş bilimsel araştırmalarda bu kanıtlanamamıştır. Tüpleri bağlı bir erkek tekrar çocuk yapmak isterse testisten sperm alınarak tüp bebek de denenebilir.

Kalp krizleri ağrısız da olabiliyor

Kalp krizlerinin mutlaka göğüs ağrısıyla birlikte olması gerekmiyor. Bazı krizler yalnızca karın ağrısı, bulantı, kusma ya da baş dönmesi, halsizlik, terleme ve baygınlık hissi ile ortaya çıkabiliyor. Kalp krizlerinin yüzde 25’inde ise hiçbir belirti görülmüyor. Bu nedenle kalp krizi geçirdiğinden kuşkulandığınız biri varsa veya siz böyle bir sorunu yaşarsanız tedbir için hemen 325 mg’lık bir aspirin tableti çiğneyin (500 mg’lık bir aspirin tabletinin yarısı da olabilir). En yakın hastaneye ulaşmaya çalışın. Yola çıkarken anjiyo kapasitesi olan, kardiyoloji ünitesine sahip, gelişmiş bir sağlık merkezini tercih etmeniz daha yararlı olacaktır.

Likopenden faydalanmanın püf noktaları

Sabahları güne hafif ısıtılmış ve biraz zeytinyağı ilave edilmiş soyulmuş domates yiyerek başlayabilirsiniz.

Sebzeli bir sandviçe ketçap ekleyebilirsiniz.

Salatalarınızı kurutulmuş domatesle lezzetlendirebilirsiniz.

Makarna üzerine domates sosu ekleyebilirsiniz.

Sebze yemeklerine domates salçasını ekleyebilirsiniz.

İçecek olarak daha çok domates suyu içebilirsiniz.

Damak tadınıza uyduğu takdirde tükettiğiniz bazı yiyeceklere ketçap ekleyebilirsiniz.

Kalorinin negatifi olur mu

Kalori gıdaların içinde bulunan enerji değerini gösteren bir sözcüktür. Soluduğunuz hava ve içtiğiniz su dışında neredeyse her şeyin bir enerji değeri, bir kalori içeriği vardır. Bir yandan yiyip içerek, diğer yandan aldığınız ilaç ya da besin desteği ile vücudunuza giren kalorileri yok etmeniz, negatife dönüştürmeniz mümkün değildir. Kalorinin pozitifi olur ama negatifi olmuyor.

300 kalorilik bir öğle mönüsünde neler var

Ana öğünlerde ortalama alınması gereken kalori nedir? Neler içermelidir?

Günlük kalori alımının kişiden kişiye değiştiğini artık biliyoruz. Bununla birlikte bir öğünde alınacak kalorideki farklılıklar porsiyonların azaltılıp çoğaltılması ile sağlanır. Yani 300 kalorilik bir öğle mönüsü ile 500 kalorilik bir öğle mönüsü aynı yiyecek gruplarını içerir.

Fark bu yiyecek gruplarının porsiyonlarındaki değişikliklerle ortaya çıkar. Önemli olan alınan kalorinin bütün yiyecek gruplarını içermesidir. Bu durum uzun süren bir tokluk hissinin en önemli anahtarıdır. 1200-1300 kalorilik bir beslenme planında 300 kalorilik bir öğle mönüsünde neler var birlikte göz atalım;

Karışık salata (içersinde 1 tatlı kaşığı zeytinyağı)

1 küçük kase tarhana çorba

2 adet orta boy kabak dolma

1 su bardağı az yağlı yoğurt

İnsülin direnci

Son tahlillerimi yaptırdığımda "insülin direnci" olduğunu ve kilo vermem gerektiğini söylediler. Neden kilo vermek zorundayım?

Diyabetin tedavisinde birinci sırayı diyabete uygun bir diyet ikinci sırayı da ilaçlar ve egzersiz alır. İleri yaşlarda çıkan diyabet genelde kilo fazlalığı ile yakından ilgilidir. Eğer olması gerekenden fazla vücut ağırlığına sahipseniz, pankreasın ürettiği insülin vücudunuzdaki aşırı yağ nedeniyle daha az etkili hale gelir.

"İnsülin direnci" olarak tanımlanan bu durum vücudunuzdaki fazla yağın azalmasıyla yani kilo vermeyle engellenebilir. Sizin için sağlıklı sınırlar içerisinde olan uygun kiloya ulaşmanız ve bunu korumanız, kan şekeri kontrolünü sağlamanız, hem diyabet komplikasyonlarının azalmasını sağlayacak hem de hipertansiyon ve kalp sağlığı gibi rahatsızlıkların ortaya çıkma riskini azaltacaktır.

Hafif veya orta derecede bir egzersiz programı, düşük glisemik indeksli ve düşük glisemik yük içeren bir diyet, pankreasın aşırı insülin üretmesine engel olurken kalp ve damarlarınızın da korunmasını sağlar.
Yazarın Tüm Yazıları