Paylaş
Her gece tekrarlayan uyku bölünmeleri ve terlemeleri yaşamak. Gün içinde de öfke atakları, alınganlık nöbetleri ile dibe vurmalarla iç içe olmak... Saydıklarımın çoğu klinik depresyonun bilinen işaretleri. Bunları anlattığınızda hemen her doktor size “depresyon” konusunu araştırmak için bir psikiyatriste başvurmanızı önerir.
Ancak depresyon bazen enteresan ve şaşırtıcı belirtilerle de ortaya çıkabiliyor. Örneğin, son dönemde salgın haline gelen vertigo vakalarının büyük kısmının gerçek olmadığını, yalancı vertigo olduğunu ve çoğu zaman nedeninin kaygı bozukluğu, stres ve hatta depresyon olduğunu düşünüyorum. Tıpkı bunun gibi kulak çınlamaları ve uğuldamaları da depresyonun bir işareti olabilir. Aslında kulak çınlaması diye adlandırılan ses bir damar anomalisi veya kas kasılması sonucu oluşur. Sadece yakınması olan kişinin duyduğu kulak çınlaması küçük bir kulak kiri gibi basit bir nedenden ya da enfeksiyon, kulak zarında delinme, orta kulakta sıvı birikmesi ve orta kulaktaki kemiklerin eklem yerlerinin sertleşmesi gibi daha önemli nedenlerden de olabilir.
Baş ve boyun bölgesindeki damar genişlemeleri (anevrizma) veya denge ve işitmeyi sağlayan sinirden kaynaklanan tümörden (akustik nörinom) dolayı da kulak çınlayabilir. Ancak özellikle sabahtan akşama gününüzü kulak çınlaması ile geçiriyorsanız bunun gizli bir depresyon işareti olabileceğini unutmayın ve bu konuda dikkatli olun.
Balık mı, kırmızı et mi daha tok tutuyor?
“Tok tutma” yeni bir kavram. “Tok tutma endeksi” diye bir parametre bile var. Aynı grupta olmasına rağmen her gıda eşdeğer sürede bizi çabuk doyurmuyor ve tok tutmuyor.
Bugünün dünyasında temel hedef, yediğimiz gıdaların besleyici, sağlıklı, vitaminli, mineralli olmasının yanında bizi çabuk doyurması, olabildiği kadar da tok tutması.
Avustralya Sidney Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma da bir endeks hazırlandı. Beyaz ekmeğe 100 değeri verildi. TOKLUK İNDEKSİ adı verilen bu yeni endekste balık 270’lerde, kırmızı et ise 220’lerde çıktı. Yani görüldü ki balık kırmızı ete göre daha uzun süre tok tutuyor.
Aynı araştırmada meyvelerden portakalın, sebzelerden ise patatesin en fazla tok tutan besinler olduğu ortaya çıktı. Tüm bu besinlerin ortak özelliklerine bakarsak içerdikleri protein, yağ ya da lif oranının yüksekliği sayesinde tokluk duygusunu daha uzun süre korudukları anlaşılıyor.
Doğal kolajen takviyeleri neler?
- C vitamini kaynakları: Turunçgiller, biber çeşitleri, çilek ve kivi.
- Prolin depoları: Yumurta akı, buğday tohumu, süt ürünleri, lahana, kuşkonmaz ve mantarlar.
- Glisin depoları: Protein içeren çeşitli gıdalar, tavuk derisi ve jelatin.
- Arginin depoları: Kabak, karpuz çekirdeği, yer fıstığı.
- Bakır ve çinko: Kırmızı et, susam, kakao tozu, kaju, mercimek, deniz ürünleri.
- Amino asitler: Et, tavuk, balık, süt ürünleri, baklagiller, tofu.
- Sülfür: Soğan, sarımsak, karnabahar, lahana, turp.
Kime hangi kolajen?
Bir değil, birden çok ve farklı kolajen stoğumuz var. En az 16 tip kolajen söz konusu. Sayıyı 24’e kadar çıkarmak bile mümkün. Yaygın olan dört ana çeşit ise; Tip 1, 2, 3 ve 4 kolajen. Bu dört farklı kolajenin üstlendikleri ortak ve farklı görevler var.
- Tip 1: Vücut kolajeninin yüzde 90’ına yakınını bu oluşturur. Yoğun olarak paketlenmiş sıkı liflerden oluşur. Cilt, kemik, tendon, fibröz kıkırdak, bağ dokusu ve dişlere yapı kazandırır.
- Tip 2: Daha gevşek paketlenmiş liflerden yapılıdır. Eklemleri birleştiren elastik kıkırdakta bol bulunur. Eklem kıkırdağının muhafızlarından biridir.
- Tip 3: Kasların, organların ve arterlerin yapısını destekler. Damarlara elastikiyet, kaslara güç verir.
- Tip 4: Cilde sıvı filtrasyonu için yardımcı olur ve en çok da cildin derin katmanlarında bulunur.
Eklem sorunları için tip 2, cilt sorunları için tip 1 ve tip 3 kolajen içeren ürünleri kullanmak gerekir. Kolajen takviyesi kullanacaksanız mümkünse kolajen peptid içeren takviyeleri tercih edin.
Molekül ağırlığı düşük, şeker içermeyen ürünleri kullanmanız daha iyi sonuç verir. Günlük doz doğal kolajen için 10 gram, peptid kolajen içeren ürünler içinse 2.5 gram civarında olmalı. Kullanım süresi ortalama 3 aydır. Yılda 2 kür yeterli sayılır.
Paylaş