Kortizon dost mu düşman mı

Kortizol böbreküstü bezlerinde üretilen doğal bir hormondur.

Bu doğal hormonun sentetik şekli olan kortizonun tıbbın hizmetine sunulmasını geçtiğimiz yüzyılın en büyük keşiflerinden biri diye düşünüyorum. Kortizon sayesinde akut alerjik reaksiyonlara bağlı binlerce ölüm engellenebilmiştir. Yine bu ilaç sayesinde birçok romatizmal hastalıkla, kanserle mücadele edilmiş, organ naklinde organ reddi gibi bir problemin çözümünde önemli mesafeler alınmıştır. Yani kortizon kullanmak zannedildiği gibi her zaman yanlış bir seçim olmuyor! Hatta bazen kortizon ile hayat kurtarılabiliyor.

Kısacası kortizon yerinde, zamanında ve uygun dozlarda kullanılması gereken önemli bir ilaçtır. Eğer suistimal edilmezse, kullanım koşullarına dikkat edilirse kortizon da diğer ilaçlar gibi bir tedavi aracıdır. Peki o zaman sorun nerden çıkıyor, bu kortizon korkusu nereden kaynaklanıyor?

SORUN NEREDEN KAYNAKLANIYOR

Kortizon özellikle alerjik ve immünolojik bazı problemlerin çözümünde hızlı ve olağanüstü yararlar sağlıyor. Bazı romatizmal hastalıklarda kortizon türevleri ile mucize sonuçlar alınabiliyor. Ayrıca hangi hastalıkta kullanılırsa kullanılsınlar bu ilaçlar kullanıcıda iyilik hissi yaratıyor. İşte bu sorun kortizon suistimalinin hareket noktasını oluşturuyor. Bazen kullanımında gereğinden yüksek dozlara çıkılabiliyor. İyi geldiği düşüncesiyle kullanım süresi uzatılabiliyor. İşte bu noktadan sonra kortizona bağlı "Cushing Sendromu" ortaya çıkıyor. Aşırı miktarda kortizonun etkisiyle hastalarda yüz yuvarlaklaşması, yanaklarda kızarma (aydede yüzü), gövdenin alt kısmında mor çatlaklar, omuz ve boyun bölgesinde yağ birikmesi, halsizlik, yorgunluk, tüylenme, tansiyon yükselmesi, adet bozuklukları, cinsel güç azalması, kan şekerinin yükselmesi- şeker hastalığının başlaması- kemik erimesi gibi problemler ortaya çıkıyor.

NE YAPMAK GEREKİYOR

Kortizona başlama kararı bir hekim ve hastanın verecekleri en önemli kararlar arasındadır. Kortizondan değil onu yanlış kullanmaktan korkmak gerekiyor. Bazı sağlık sorunları var ki kortizon kullanmadan onu kontrol altına almak veya yok etmek mümkün olmayabiliyor. Eğer kullanma kılavuzuna dikkat edilir, yaşam tarzında, beslenmede ve diğer alanlarda gerekli önlemler alınırsa kortizon kullanmaktan korkmamak gerekiyor. Doktorunuz size herhangi bir nedenle kortizon içeren bir ilaç verirse bu bilgiler aklınızda olsun. Unutmayın, sorun kortizonun kendisinden çok onu yanlış, bilinçsiz ve lüzumsuz kullanmaktan kaynaklanıyor.

Sağlık için bazı makul çözümler

Mükemmelliyetçilik herkesin sahip olmak ve günlük yaşamında uygulamak istediği özelliklerden biridir. Ancak iş sağlığa gelince, mükemmelin peşinde koşmaktansa "yeterince iyi" olanı yani "makul"u yerine getirebilmek pek çok sorunu çözer. "Ya en iyisini, en doğrusunu, en güzelini yaparım ya da hiç yapmam!" demek birçok davranışın, alışkanlığın edinilmesine engel olur. Oysa işe küçük değişimlerle başlamak son derece etkili bir yöntemdir.

Dengeli beslenmek, düzenli aktivite yapmak, verimli bir uyku planına sahip olmak, sağlıklı ve uzun bir yaşam için "olmazsa olmaz"lardır. "En iyi"yi ararken "iyi"leri beğenmedikçe kendi yaşam biçimine daha uygun koşullarda başarılı sonuçlar almaktan geri kalınabilir.

İşte bazı "makul" çözümler:

Günde dokuz porsiyon meyve ve sebze tüketmek beslenme konusunda yapılacak en iyi davranıştır. Ancak günde beş porsiyon meyve ve sebze tüketmekle de yeterince lif, vitamin, mineral alabilir, kilonuzu koruyabilirsiniz.

Günde sekiz bardak su içmek en iyi alışkanlıklardan biridir. Fakat yemeklerde ve aralarda susadıkça su içmek de yeterlidir. Yiyeceklerimiz sıvı gereksinimimizin yüzde 20’sini karşılar.

Yiyeceklerimizin miktarlarını iyi ayarlamak çok önemlidir. Her an, her yerde, her yediğimizi hesaplayabilsek ne kadar iyi olurdu! Yalnızca yağları ve taneli gıdaları hesaplayabilsek bile beslenmemizi izlerken büyük fayda sağlar.

Haftada beş gün, günde 30 dakika egzersiz yapmak en iyi davranıştır. Hiç değilse haftada iki saat yani günde onyedi dakika fizik aktivite yapmak inme riskini yüzde 27 azaltan iyi bir alışkanlıktır.

Beden kitle indeksi (BKİ) hesaplamalarında 19-25 arasında kalabilmek en iyisidir. Bununla birlikte mevcut vücut ağırlığının yüzde 5-7’sini kaybetmeyi planlamak da yeterli bir hedeftir.

Her gece sekiz saat uyumak gerektiği yanlış bir inanıştır. Oysa yedi saat uyumanın da yeterli olduğu araştırmalarla saptanmıştır. Gecede beş saatten az uyuyanlarda kilo alma olasılığının çok arttığını bildiren araştırmalar vardır.

Kolesterol mü doymuş yağlar mı daha tehlikeli

Besinlerdeki kolesterolün kötü kolesterol LDL’yi yükseltici bir etkisi var. Ama bu etki doymuş yağ asitlerinden daha az. Bununla birlikte yüksek kolesterollü besinleri sık sık yememek gerekiyor. Çünkü ortalama olarak 1000 kalorilik bir mönüde kolesterol alımınız 100 miligram artınca total kolesterolünüz ortalama 5-10 miligram yükseliyor. Yani her gün bir yumurta yerseniz kolesterolünüzün yükselmesi kaçınılmaz hale geliyor. Bu nedenle yumurta sarısı ve sakatat gibi yiyeceklerden her zaman uzak durmak, bunları yerken temkinli davranmakta fayda var. Doymuş yağ asitlerinin kolesterolü artırıcı etkisi besinlerdeki kolesterolden daha fazladır. Özellikle trans yağlar bu konuda son derece tehlikeli bir işlev görüyor. Bu yağlar sadece kötü kolesterol LDL’yi artırmakla kalmıyor. İyi kolesterol HDL trans yağ yiyenlerde çok fazla düşebiliyor. Bizim toplumumuz açısından önemli nokta, yoğurt, ayran ve peyniri tam yağlı yemekten hoşlanmamızdır. Tam yağlı süt ürünleri doymuş yağ ihtiva ettiğinden, LDL kolesterolü çok fazla artırabiliyor. Bu nedenle 20’li yaşlardan itibaren tam yağlı süt ürünleri yerine yarım yağlı veya yağsız olanları tercih etmekte fayda var.

İshaller neden önemlidir

Üç ayını doldurmuş tüm bebeklerin vücutlarının yüzde 90’ı sudur. Yetişkinlikte bu oran yüzde 60’a iner. İshal nedeniyle vücuttan sıvı ile birlikte çok miktarda mineraller de kaybolur. Bu nedenle sıvı kaybının yaşamsal önemi vardır. Ülkemizde 0-1 yaş bebek ölümlerinin yüzde 25’i ishal nedenleridir.

Önlemek için:

Çocuklarınıza suyu kaynatmadan içirmeyiniz.

Yemek hazırlamadan önce ellerinizi yıkayınız.

Meyve ve sebzeleri bol su ile yıkayınız.

Yemekleri taze hazırlayın, açıkta bırakmayınız.

Çocuğunuz ishal oldu ise:

1 litre kaynamış ısıtılmış su

1 çay kaşığı yemeklik karbonat

1 çay kaşığı tuz

8 tatlı kaşığı şeker (40 g) ile evde hazırlayabileceğiniz sıvı ve elektrolit kaybını önleyecek içeceği, her dışkılamadan sonra, çocuğunuz 2 yaşından küçükse 1 çay bardağı (50-100 ml), çocuğunuz 2 yaşından büyükse 2 çay bardağı (200 ml) verilmelidir, çocuğunuz kusuyor ise 10 dakika bekleyin, az miktarda 2-3 dakika aralıklarla verin.

Anne sütü alıyorsa vermeye devam edin.

Sık aralıklarla besleyin. Katı besinleri yiyebiliyorsa pirinç lapası, haşlanmış patates, yoğurt, elma, şeftali verebilirsiniz.

Bol kaynamış su verilebilir.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Yaptığım bütün diyetlerde spor yapmamın şart olduğu söylendi. Ancak kilo vermeden spor yapmak istemiyorum. Kilo verdikten sonra daha uygun olmaz mı? Yediklerimden aldığım enerji zaten spor yapmama yetmez.

Egzersiz yapmadan diyet olmaz

Sağlıklı bir yaşamın temellerini atmak için kilo vermek yerine yazın daha ince görünmek, daha küçük beden bir elbisenin içine girmek ve buna benzer birçok bahane için kilo vermeye çalışıyorsanız zamanla çabalarınızın boşa gittiğini anlayacaksınız. Bunun aksine fazla kilolarınıza bağlı oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek ise amacınız beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız köklü değişikliklere fiziksel aktivite alışkanlıklarınızı da dahil etmeyi ihmal etmeyin. Kilo verdikten sonra fiziksel aktiviteye başlama fikri yaygın bir inanıştır. Aldığınız kalori spor yapmanızı engelleyecek kadar düşükse zaten yağ dokusundan çok kas dokusu kaybı başlamıştır. Bu nedenle kalorisi sizin özelliklerinize göre ayarlanmış bir beslenme planında fiziksel aktivitenizin de bir danışman tarafından bir kez de olsa gözden geçirilmesine özen gösterin.

Diyetimi düzenli yaparken her hafta diyetisyenime kontrole gidiyorum. Ama diyeti bozunca utanıyorum ve gidemiyorum. Her seferinde farklı diyetisyene gitmek zorunda kalıyorum, ne yapabilirim?

Kilo kontrolü sabır gerektirir

Diyetisyene gitme amacınız, sadece diyete uyarak nasıl zayıfladığınızı göstermek değil ki. Tam tersine, diyete uyamadığınız zamanlarda ve hatta uyamayacağınız zamanlarda ne yapabileceğinizi, olması gerekenleri tartışmak, öğrenmek ve uygulamak. Yani diyetinizi bozmaya başladığınızda diyetisyeninizden kaçmak yerine tam tersine mutlaka o hafta randevu alın ve gidin. Ve hatta bu dönemde haftada 1 ya da 15 günde bir değil haftada 2 kez görüşmeyi isteyin. Bu dönemde ne yapacağınızı öğrenirseniz bir sonraki krizde daha az görüşmüş bir sonrakinde de kendi kendinize sorunu çözmüş olacaksınız.

Diyet yapmadığınız halde diyetisyene kontrole gitmek saçma gelebilir. Ama bu durumu görmek, bir sonraki hafta daha düzenli diyet yapmanızı sağlayacaktır. Canınız çok tatlı istediğinde, yemek yediğiniz halde doygunluk hissetmediğinizde, çok sık acıktığınızda ya da ara öğünleri hiç yemeyecek kadar iştahınız azaldıysa mutlaka diyetisyeninize bildirin. Şunu hiç unutmayın, kilo kontrolü sabır gerektiren bir iştir, bu nedenle "yaşam tarzı" olmak zorundadır. Diğer her konuda olduğu gibi bu dönemler de her zaman çok güzel geçmeyebilir, aksamalar olabilir. Yine de vazgeçmeden ve en başa dönmeden bu sorunları atlatabiliyorsanız yeni yaşam tarzınıza "hoş geldin" deyin.
Yazarın Tüm Yazıları