Kendinizi affedin

Zaman zaman hepimiz şımarırız. Hatta bazen ipin ucunu kaçırır (!) "şımarma haklarımızı" topluca kullanırız.

Vücudumuzu şımartmada çok sık kullandığımız yöntemlerden biri de "bir şeyler yemek"tir. Yapmaktan çekindiği, tatmaktan korktuğu, tıka basa doymaktan uzak durduğu şeyleri ona cömertçe sunmaktır. Bu bazen doğum günlerinde, düğünlerde dost sofralarında ama en çok da yaz gecelerinde olur.

Serin bir yaz akşamına hafif bir içecekle başlayıp, geceyi kalabalık bir aile veya dost masasında her zamankinden biraz daha uzatmak, dalga seslerine yıldız kıpırtılarına ya da mehtabın pırıltılarına kapılıp, birkaç tabak fazla yiyerek birkaç kadeh fazladan parlatmak her zaman yapılan şeyler değildir.

Ya da zaman zaman bir küçük dilim pizza yerine bir kocaman pizzayı, yarım porsiyon yağsız döner yerine şöyle bir buçuk porsiyonluk bol tereyağlı iskenderi, iki-üç fındık birkaç parça ceviz yerine bir kase kuruyemişi götürmek de (!) her zaman hepimizin başınıza gelebilecek şeylerdir.

Güzel bir yaz gecesinde, yazlıkta aylak aylak dolaşırken tepeleme bir-iki top dondurmayı, üstü iyice yanmış bir kase kazandibinin üzerine boca edip mideye indirmek de size iyi gelebilir.

BAZEN KIRMIZI IŞIKTA DA GEÇİN!

Anlatmak istediğim şey şu: Zaman zaman hepimiz kırmızı ışıkta geçebiliriz. Yani son günlerde sık sık dilime dolanan reklamın cümlesi ile "yemişim kalorileri" diyebiliriz. Ben böyle durumları "kırmızı ışıkta geçmek" diye adlandırıyorum. İşte o kırmızı ışık kaçamaklarıdır ki, bedenimize pek iyi gelmese de ruhumuza çoook iyi geliyor!

Böyle durumlar sizin de başınıza gelebilir! (Zaman zaman ben de yaşıyorum.) Bu durumlarda "Ne olacak benim halim" demek yerine "Yaşasın hayat" demenizi ve kendinizi affetmenizi öneriyorum.

Yapacağınız şey son derece basit ve kolaydır. Ertesi gün biraz daha az gıda tüketecek, hiç meşrubat içmeyip sadece suyla idare edeceksiniz. Çayınıza şeker ilave etmeyecek, bir-iki gün ekmeğe veda edeceksiniz. Her zamanki yürüyüşünüzü 15-20 dakika uzatmanız da faydalı olur.

Unutmayın! Bu dünyaya bir kez geldiniz. Hayat sizden sonra da devam edecek. Gittikçe gençleşen biri olmak istiyorsanız, kendinizi affetmeyi ve kendinizle doğru bir iletişim kurmayı mutlaka öğrenin.

BİR DUYURU

Sapanca’da çocuk ve gençler için "Kilo Yönetimi Kampı" açılıyor. Yaşasın Hayat Enstitüsü’nün aile hekimi, diyet uzmanı, egzersiz uzmanı ve motivasyon danışmanı uzman psikologların denetimi ve yönetiminde çocuk ve gençler için 1 veya 2 haftalık "Kilo Yönetimi ve Sağlıklı Yaşam Kampı" Güral Sapanca Otel’de 1 Ağustos’ta faaliyete geçiyor. Eğer çocuklarınız ile birlikte hem keyifli ve eğlenceli bir tatil yapmak hem de çocuklarınıza "sağlıklı beslenme ve kilo problemini çözme" fırsatı vermek istiyorsanız, bu olanaktan faydalanabilirisiniz. İrtibat telefonu: 0264 592 30 30

Kemik kırılmasına süt mü, yoğurt mu daha iyi geliyor

Süt ve süt ürünleri, kemik kırılganlığı artışı yani osteoporoz sorununun çözümünde en etkili besinlerdir. Ağız yoluyla kalsiyum desteği kullanmak, hiçbir zaman sütün ya da yoğurdun yerini alamaz. Süt ürünü olarak doğrudan süt içmek yerine yoğurt yemenin daha faydalı olduğunu gösteren gözlemler var. Bir bardak süt veya yoğurt yaklaşık aynı oranda kalsiyum içeriyor ama yoğurt bu konuda daha etkili sonuç veriyor.

40 yaşın üzerindeki her kadının günde en az 1 su bardağı kadar yağsız veya yarım yağlı yoğurt yemesi lazım. Bunu iki-üç su bardağına çıkaranlar işi iyice garanti altına alıyorlar. Diğer taraftan yoğurt, içinde bulunan probiyotik bakteriler, kaliteli proteinler ve diğer vitamin- mineraller nedeniyle de son derece önemli bir besindir. Yoğurttan faydalanın!

Hangi vajinal akıntı normaldir

Normal vajinal akıntı vajinayı temizlemek ve nemlendirmek, enfeksiyonları önlemek veya enfeksiyonla mücadele etmek gibi amaçlara hizmet etmektedir. Normal vajinal akıntı genellikle şeffaf, elastik veya hafif yapışkan, bazen sulu akıntılardır. Genellikle kokusuz olur ve yanma, kaşıntı gibi şikayete sebep olmaz. Akıntıdaki bazı değişiklikler bir problem olabileceğini gösterir:

Kötü koku gelişmesi

Renkte gri, yeşil gibi değişikliklerin olması

Kıvamının koyulaşması, şeffaflığının gitmesi

Vajinal kaşıntı, yanma, şişlik veya kızarıklık yapması

Kanlı akıntıya dönüşmesi

Vajinal iltihaplanmalar veya tahrişler, rahim ağzı yaraları, polipleri veya bazı tümöral oluşumlar akıntılarda bu değişikliklere sebep olabileceğinden, böyle farklılıklar gelişirse doktora başvurmak gerekir.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Uyguladığım diyetin öneriler kısmı çok klasik geldi. Genellikle de birbirine benziyor. Bana bu önerileri daha uygulanabilir hale getirebilir misiniz?

Hep bilinen ama hiç değişmeyen diyet tüyoları

1) İçecek olarak her zaman su: Yemek yanında bir şeyler içerken aldığınız kaloriler (meyve suyu, meyveli soda, kolalı içecekler, limonata gibi) siz farkında olmadan diyetinizi bozar. Öğüne başlarken ve öğünün sonunda özellikle şu sıcak havalarda büyük bir bardak buzlu su içmek, öğünün kalori yükünü hafifletmeye yardımcı en kolay yoldur.

2) Akşam yemeği sonrası ara öğünlerinizde seçici olun: Bütün günün stresini atmak için yemekten sonra şöyle bir televizyon karşısına uzandınız. Aklınızdan geçen bir kase patlamış mısır veya kuruyemiş. Haksız da sayılmazsınız. İşte size bir öneri:Akşam yemeğinden sonra mutfakta geçirdiğiniz vakti olabildiğince sınırlayın. Kendinize 100 kalorilik bir öğün hazırlayıp mutfağın ışığını bir daha açmayın. Bir su bardağı yağsız soğuk süt ve iki adet kepekli bisküvi iyi bir alternatif.

3) Haftada bir gün en sevdiğiniz yemeği bir öğüne koyun: Diyetiniz başarılı bir şekilde sonlandığında en sevdiğiniz yiyecekleri bol bol yiyebileceğinizi düşünmek son derece sakıncalı ve yanlıştır. En sevdiğiniz yiyeceklerin listesini yapın ve diyetisyeninize verin. Diyetiniz boyunca haftada bir gün içinden bir tanesini seçerek tüketin.

Diyetisyen olmadan kilomu koruyamıyorum

Zayıflama programlarına katıldım ve 15 kg verdim. 6 aydır kilomu korumaya çalışıyorum fakat kontrole gitmediğimde kilo alıyor, gitmeye başladığımda tekrar veriyorum. Sürekli bir yere bağlı kalmak zorunda mıyım?

Öncelikle bu başarınız için ve hedefinize ulaştıktan sonra da koruma programıyla devam ettiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Çünkü kilo denetimi için bir klinikte kontrol altına alınan kişilerin büyük kısmı hedefledikleri kiloya ulaştıktan sonra koruma kısmını yani en önemli bölümü yeterince önemsemezler. Bu durum verilen kiloları geri çağırabilmek için iyi bir bahanedir. 6 ay önce hedeflediğiniz kiloya ulaştıysanız ve 6 ayda bu vücut ağırlığının 1-1.5 kg altı veya üstünde oyalanıyorsanız büyük ve başarılı bir adım atmışsınız demektir.

1.5 kg’dan daha fazla artışlarınız olduysa; hálá düzeltemediğiniz yanlış yeme davranışlarına sahipsiniz veya kaloriyi çok hızlı yükseltiyorsunuz demektir. Kendinizi tekrar değerlendirin ve yanlışı bulmak için diyetisyeninizden yardım isteyin. Emin olun, kontrollü ve düzenli ilerlediğiniz takdirde aylar sonra bağlılık hissettiğiniz için değil, "Sadece aylık kontrole geldim" diyerek huzurla kliniğin kapısını çalacaksınız.

Soğan: Mucize mi efsane mi

Fakire "Çok paran olsaydı ne yapardın?" diye sormuşlar, o da "Soğanın cücüğünü yerdim!" diye yanıtlamış. Doğrusu "Her gün soğan yerdim" olmalıydı. Eğer kokusu sizi ve çevrenizi rahatsız etmiyorsa soğan tam bir sağlık mucizesidir. Total kolesterolü azaltır, iyi kolesterol HDL’yi yükseltir. Kansere karşı koruma sağlar. Kanı incelttiği ve kan basıncını daha dengeli hale getirdiği gösterilmiştir. Soğanın boğaz ve solunum yolu enfeksiyonlarında da etkili olduğu biliniyor. Yani soğan da mucize besinlerden, süper yiyeceklerden biridir.

Trigliserit seviyemi nasıl düşüreceğim

Eğer trigliserit yüksekliğiniz varsa bunu azaltmanın iki yolu var. Yaşam tarzı değişiklikleri ve/veya ilaç kullanımı. Yaşam tarzı değişiklikleri son derece etkili bir yaklaşımdır. Toplam kalori tüketiminizi azaltmanız, yağı, alkolü, şekeri azaltılmış bir beslenme planını uygulamanız ve günde 30-35 dakika yürümeniz son derece etkili bir çözümdür.

Ayrıca meyve ve sebze tüketiminizi artırmanız, kepekli tahıl ürünleri kullanmanız uygun olur. Trigliserit seviyelerini düşürmek için kullanılan çok sayıda ilaç var. Bunların önemli bir kısmı fibrik asit türevleridir. Fenofibrat ve Gemfibrozil içeren ilaçlar çok sık kullanılmaktadır.

Balık yağı hayat iksiridir

Yeni doğan bebekten en yaşlısına kadar balık yağını herkese tavsiye ediyoruz. Balık yağı üzerinde bu kadar durmamızın nedeni içinde bol miktarda Omega-3 yağ asitlerinin bulunmasıdır. Balık yağı yerine Omega-3 yağlarını doğrudan da kullanmak mümkündür. Bu yağların beyin gelişimini, görmeyi desteklediği, kemikleri, eklemleri ve damarları güçlendirdiği çok iyi biliniyor.

Diyetisyen Seren Aksüs
Yazarın Tüm Yazıları