Paylaş
Şişkinlik ve gaz hayat kalitemizi azaltabildiği ve önemli sağlık sorunlarının ilk işareti olabildikleri için dikkate alınması gereken sorunlar.
Özellikle sabahları dümdüz bir karınla uyanıp da akşamüzeri kendinizi 3-5 beden büyümüş, pantolona, eteğe sığamaz hale gelmiş buluyorsanız sorunu daha da ciddiye alın.
Karın şişkinliğine yol açabilecek başlıca sebepleri özetlemeye çalıştık. İşte ilk 10 neden. Buyurun...
Stres: Stres en önemli gaz nedenlerinden biri, zira mide ve bağırsak fonksiyonlarını altüst edebiliyor.
Hızlı yemek: Lokmaları yeterince çiğnemeden yutmak ve hızlı yemek hem gaz yutmaya yol açtığından, hem de hazım süresini uzatarak fazla gaz oluşumuna sebep olduğundan sorun yaratabiliyor.
Yiyecekler: Gaz yaptığı bilinen özel bazı besinler var. Mesela mercimek, fasulye ve nohut. Mesela lahana grubu yiyecekler. Gazlı içecekleri de bir kenara not edin.
Lâktaz eksikliği: Sütteki lâktaz isimli şekeri parçalamada zorlananların da gaz sorunları bitmek bilmiyor.
Az su içmek: Bu da fark edilmeyen ama önemli bir gaz nedeni.
Tuz oranı yüksek besinler: Özellikle hazır çorbalar, cipsler, turşular.
Tatlandırıcılar: Pek bilinmeyen önemli bir gaz nedenidir.
Probiyotik eksikliği: Bağırsak içi bakteri dengesi bozulduğunda da gaz sorunu başlıyor.
İltihabi hastalıklar: İltihabi bağırsak hastalıklarının da çoğunda şiddetli gaz sorunu görülüyor.
Safra kesesi ve pankreas yetmezliği: Her iki organın da yetersiz çalışması gaz sorununu tetikliyor.
BİR SÜPER BESİN
Siyah fasulyenin marifetleri
Fasulye grubunun tamamını “süper besin” kabul edebiliriz. Ama en sona nohutu yerleştirmek lazım. Çünkü onun nişastası diğerlerinden daha fazla.
Bu gruptaki besinlerin hemen hepsinde bol miktarda bitkisel protein, vitamin ve mineral var.
Ayrıca özellikle fasulye posadan çok zengin bir besin. Kalın bağırsakları dolduruyor, kabızlıkla da, kolon kanseriyle de mücadelede yardımcı oluyor. Ayrıca fasulyede bol miktarda sitorol (bitki kolesterolü) de var ve kolesterol sorunu ile mücadelede de işe yarıyor.
Siyah fasulyeye gelince. Onu bir “tık” daha yukarıya çıkaran, siyah rengini veren antioksidanlar ve içindeki buturik asit. Buturik asit kalın bağırsak sağlığı için çok mühim bir madde.
Zira bağırsaktaki dost bakterilerin, probiyotiklerin beslenmesini ve daha iyi çalışmasını sağlıyor.
Bir su bardağı dolusu siyah fasulyede bir bardak şarap kadar sağlığa yararlı antioksidan olduğunu unutmayın.
Fasulyenin kilo almayı önleyen ve tok tutan ve geç acıktıran besinler listesinde olduğunu da aklınızda tutun.
OKUR SORUSU
Koenzim Q10’un faydaları
Sık kullandığımız, ekonomik imkanları olanlara tavsiye ettiğimiz besin desteklerinden biri de CoQ10’dur.
CoQ10 eksikliği yaygın bir problem ve kandaki normal seviye en az 2 mg ve üzeri olmalı. Bunun için de CoQ10 içeriği yüksek besinlerden (kırmızı et, ıspanak, balık, karnabahar, portakal, çilek, elma, yoğurt) tüketmek ve gerektiğinde de ek destek olarak hazır ürünlerden faydalanmak gerekiyor.
CoQ10 bilinen en güçlü antioksidanlardan biri. Kalp kasları dahil bütün kaslar CoQ10’a kavuşunca şımarmaya başlıyor!
Zira enerji üretim merkezleri mitokondriler ilave CoQ10’un varlığında daha güçlü çalışmaya, daha çok enerji üretmeye başlıyorlar.
Güçlü bir anti kanser etkisinin de olabileceği biliniyor.
Tansiyonu dengelemede, yüksek kan şekerinin verebileceği zararları azaltmada, diş ve ağız sağlığını koruma ve kollamada da işe yarıyor. Diğer taraftan cilt yaşlanmasını yavaşlatabileceğini gösteren çalışmalar da var. Mitokondri fonksiyon bozukluğu olanlarda, glokom hastalarında da kullanılması tavsiye ediliyor. Kolesterol ilaçlarının çoğu CoQ10’un etkilerini de azaltıyor.
Bu nedenle kolesterol ilaçlarının yan etkilerinden korunmak isteyenler de bu desteklerden faydalanabiliyor.
KESİP SAKLAYIN
Saç döken eksiklikler
- Demir eksikliği
- Biotin (vitamin H) noksanlığı
- Çinko fakirliği
- Omega-3 azlığı
- Protein yetersizliği
- Pantoneik asit (vitamin B6) eksikliği
- Taurin noksanlığı
OKUR SORUSU
Glüteni azaltmak faydalı mı?
Glütensiz diyetler popüler beslenme modellerinden biri olma yolunda.
Çölyak hastası olsun olmasın çoğu insan ya glütensiz besleniyor ya da glüteni sınırlı şeyler yiyip içmeye çalışıyor.
Peki bu tercih sadece daha az kilo kazanmanıza değil, aynı zamanda daha sağlıklı olmanıza da yardımcı olabilir mi? Buyurun...
Eğer ciddi bir glüten alerjiniz var ve çölyak hastasıysanız glütenli yiyecekleri ağzınıza bile sürmemeniz lazım.
Bu hastalarda glüten içeren her gıda şiddetli ishal, gaz, karın ağrısı, yorgunluk, uzun vadede de kilo kaybı, kansızlık, bitkinlik gibi belirtilere sebep oluyor.
Diğer taraftan bazı kişilerde glütene karşı alerji değil de bir duyarlılık durumunun olması da muhtemel. Bu kişiler glüteni azalttıklarında ödemlerinin, gaz ve şişkinliklerinin de azaldığını, eklem, kas ağrılarının hafiflediğini, uykularının iyileştiğini, yorgunluklarının neredeyse yok denecek düzeye geldiklerini söylüyorlar.
Glüten tahıl grubu yiyeceklerde bulunan bir protein. Bu nedenle glüteni azaltmak ya da kesmek, buğday, arpa ve çavdardan yapılı her türlü besine veda etmek anlamına da geliyor.
Peki, ne yapmalı? Yanıtım özetle şu: Çölyak hastalığı dışında glüten tüketiminin sağlığa herhangi bir zararı olduğuna dair hiçbir net ve açık bilimsel kanıta sahip değiliz.
Diğer taraftan glütensiz veya daha az glütenli beslenerek de daha sağlıklı bir hayat sürmeniz de mümkün. Glüteni azaltınca ödemi, gazı, şişkinliği, hatta eklem ağrıları azalan hastalarım oldu. Ama bir konu var ki o da önemli.
Tahıl ürünlerini kesmenizin, daha az posa, folik asit, tiamin, demir, kalsiyum anlamına da geleceğini bilmelisiniz.
Eğer glüten içeren ürünler (ekmek, fırın pastane ürünleri, kısacası her türlü tahıl ürünü) kesildiğinde kendinizi daha iyi hissediyorsanız, daha zinde, daha sağlıklı buluyorsanız, ödemlerinizin, ağrı sızılarınızın, yorgunluklarınızın azaldığını fark ediyorsanız glüteni sınırlı bir hayatı siz de deneyebilirsiniz.
BİR TAVSİYE
Yaz geliyor, hafiflemekte fayda var
Yaşınız ne olursa olsun fazla kilolar bedene de ruha da yüktür.
Çok az kilo vermek bile beden ve ruhun sağlığına önemli avantajlar ve farklılıklar getirecektir. Özellikle 50’li yaşların üzerinde olanların iyi bir yaşlanma sürecini hak edebilmeleri için fazlalıklarından kurtulup hafiflemeleri gerekiyor. Çünkü bedene yüklenen her kilo eklemlere, kaslara mekanik zorlanma, kalbe, damarlara, karaciğere, pankreasa metabolik yüklenme, kan şekerinde, kan yağlarında yükselme anlamına geliyor.
Sorunu sadece “kilo verip hoş görünmek” gibi düşünmeyin.
Hafiflemek hemen herkese iyi geliyor ama 50 yaş sonrasında zorunlu bir durum olduğu da kesin.
Paylaş