Paylaş
Tabii korunma konusunda ne kadar dikkatli olursanız olun, genetik mirasınızın olumsuzluğu ya da başka bir şanssızlık nedeniyle kansere yakalanabiliyorsunuz. Geçirdiğiniz bir enfeksiyon hastalığı veya bedeninize karışan bir virüs (örneğin Hepatit B virüsü) bile kanser nedeni olabiliyor.
İşte bu nedenle “erken teşhis” en az “korunma” kadar önemlidir ve bazen hayat kurtarıcı bile olabilir. Böyle olduğu için de her devlet “kanserde erken teşhis” konusuna özel bir önem veriyor, doktorlar, hastalarını bu yönden de dikkatle izliyor.
Sağlık bakanlığımız özellikle son yıllarda, “kanserde erken teşhis” konusunda çok önemli adımlar attı. Bildiğim kadarıyla 100’ün üzerinde “erken teşhis ve eğitim merkezi” var. Kanser Daire Başkanlığı bu birimlerin daha etkin ve fonksiyonel olması ve yurt çapında yaygınlaşması için ciddi bir gayret içinde. Kanser taramalarının halka tanıtımı ve uygulanması konusunda çok iyi işler yapılıyor.
Doktorlarımız da bu konuda oldukça duyarlılar. Yıllık sağlık taramalarında “kanser” konusunu da mutlaka gündeme alıyorlar, gereken testleri yaptırmaya çalışıyorlar.
Bunlar mükemmel gelişmeler...
MAMOGRAFİ, KOLONOSKOPİ, PAP SMEAR...
Mükemmel gelişmeler çünkü, bazı kanserler var ki, dikkatli yapılan rutin sağlık taramaları ile erken değil çok erken dönemde bile teşhis edilebiliyor. Meme kanseri, rahim ağzı, kalın bağırsak-makat kanserleri, prostat kanseri ve akciğer kanseri bu tür kanserler.
Dikkatli ve bilinçli uygulanan ve dikkatle incelenip değerlendirilen mamografiler ve meme ultrasonografileri daha neredeyse yolun başında bir meme kanserini yakalayabilmenizi sağlıyor. Dikkatli bir ürolojik muayene, kanda PSA testiyle birleştirildiğinde bir prostat kanserine neredeyse hücresel aşamada teşhis koyabiliyor.
Beş yılda bir yaptıracağınız kolonoskopik incelemeler makat veya kolon kanserlerini erkenden tanımanızı sağlıyor, hatta ileride kansere dönüşebilecek polip ve benzeri oluşumları görüp, yok etmenizi de sağlayabiliyor. Eğer sigara içen biriyseniz hiç olmasa yılda bir kez akciğer grafisi çektirmeniz lazım. Doğrusu sigarayı bırakmanız ama en azından böyle bir önleme ihtiyaç var. Hatta sigarayı bırakmış da olsanız en azından iki yıllık aralıklarla akciğer grafilerini çektirmeye devam etmeniz erken teşhiste işe yarayabiliyor.
Kısacası kanserde erken teşhis dendiğinde akla öncelikle “tarama testleri” ve bu amaçla yapılan incelemeler geliyor. Bunlar çok ama çok etkili incelemeler, ihmal etmemekte fayda var...
BİR BİLGİ
Resmin öbür yüzü gri!
Kanserde erken teşhis için tarama testleri çok faydalı işlemler olsa da bunların bir de “öbür yüzü” var! O da şu...
Radyoloji alanındaki gelişmeler, teknolojik ilerlemeler, özellikle de bilgisayar teknolojilerinin radyolojiyle birleştirilmesiyle üretilen yeni cihazlar, örneğin bilgisayarlı tomografiler, MR’lar, vücudunuzun herhangi bir yerine gelişebilecek herhangi bir tümörü ya da tümöre yol açabilecek lezyonu daha siz sağlıklıyken yakalayabiliyorlar.
Bu aslında müthiş bir gelişme ama dikkat edilmezse istismara açık bir alan haline de gelebiliyor. Testler gereksiz yere ve sık tekrarlandığında hem ekonomik kayıplara yol açıyor hem de bazı sağlık zararlarına sebep olabiliyor.
BİR UYARI
Dikkatli olun ama abartmayın
Kanser taramalarında kullanılan cihazların çoğu (özellikle de mamografi cihazları, bilgisayarlı tomografiler) ciddi birer radyasyon kaynağıdır.
Bir mamografik uygulama veya bilgisayarlı tomografi incelemesi inanamayacağınız yoğunlukta radyasyonu bedeninize pompalayabiliyor!
Neredeyse Hiroşima ya da Nagazaki’ye komşu bir köydeki Japon’un atom bombası ile aldığına eşit miktarda radyasyonu bu taramalarda alabiliyorsunuz. Bu testlerle bedene giren aşırı radyasyon yükünün kendisi de kanser yapabiliyor!
İşte bu nedenle tarama testlerini ne sıklıkta, kimlere ve ne zaman, hangi yaştan itibaren yapılmasının doğru olacağı konusu dünyanın her gelişmiş ülkesinde tartışmaya açıldı. İyi de oldu. Bu testlerin kimlere, ne zaman, ne sıklıkta ve hangi kalite standartlarında yapılacağını belirli kurallara bağlamak doğru bir düşünce.
BİR ÖNERİ
Test sıklığı tartışılıyor
Özellikle Amerika’da sık yapılan mamografilerin zararlı olabileceği, tarama amaçlı tomografilerin kansere yakalanma ihtimalini yükseltebileceği, PSA taramalarının gereği kadar güvenilir olmadığı, hatta PAP Smear taramalarının her yıl yapılıp yapılmamasının, gerekip gerekmediği gibi konular enine boyuna tartışılıyor.
Bu tartışmaların olmasında da sürmesinde de fayda var! “Vatandaşın kafasının karışacağı, halkın tarama programlarına kuşku ile bakacağı hatta bu nedenle tarama programlara gereken önemi vermeyeceği” şeklindeki düşüncelere ben katılmıyorum.
Kanser sorunu toplumsal bir problem. Bu konuda verilecek kararlarda sivil toplum kuruşlarının da düşündüklerini dinlemek ve onların kafalarından geçeni de anlamaya çalışmak şart.
Eğer kanserin önünü kesmek istiyorsak, kanser taramalarından (yani ne kolonoskopi ve mamografilerden ne de PAP Smear veya PSA incelemelerinden) asla vazgeçmeyeceğiz ama bunların doğru ellerde, doğru zamanlamalarla doğru ve güvenli cihazlarla yapılması konusundaki hassasiyetimizi sürdürmeye de devam edeceğiz.
Paylaş