Sağlığınızın iyi olduğundan emin olmak istiyorsanız, belirli aralıklarla sağlık kontrolleri yaptırın. Sağlık kontrolleri denince de aklınıza ilk önce kalp ve damarlarınızın kontrolü gelsin!
40 yaşını geride bırakmış herkesin (bilhassa sigara içen, kilo fazlası olan, stresle boğuşan, ailesinde kalp hastalığı sık görülen, şekeri ve tansiyonu yüksek olanların) kalbinden emin olması şart!
AİLE HİKAYESİ ÇOK ÖNEMLİ
Hiçbir yakınması olmasa bile, 40 yaş sonrasında en azından "Eforlu EKG" diye bilinen testten geçmek "bazıları" için tıbbi bir zorunluluk gibi görünüyor. Örneğin, ailesinde erken yaşta kalp ölümleri olanların, 35-55 yaş kuşağında kalp krizi geçirmiş ve/veya by-pass operasyonu-stend takılması hikayesi bulunanların, bu açıdan daha uyanık olmaları gerekiyor.
Bu değerlendirmelerin her zaman çok zor, zaman alıcı ve pahalı olduğunu da düşünmeyin. İyi bir fizik muayene ve dikkatli sağlık sorgulaması birçok şeyi ortaya koyabiliyor. Tabii ki kalp değerlendirmesi söz konusu olunca tansiyonun, kilonun, bel çevresinin bilinmesi, kan şekeri, kolesterol, trigliserit, ürik asit değerlerinin araştırılması ve bir istirahat elektro kardiyografisinin çekilmesi elzem oluyor.
Eğer bu incelemelerde herhangi bir kuşkulu durum yoksa, yakınması olmayan hastalarda daha ileri incelemelere gerek kalmayabiliyor.
EN ÖNEMLİ TESTLER
Eğer hastanın bazı yakınmaları veya muayene-ön tetkik bulguları gerektiriyorsa, daha ileri tetkikleri yapmak da şart! Örneğin, eforlu EKG, nükleer kardiyolojik testler, ekokardiyografi, çok kesitli bilgisayarlı tomografi, koroner anjiyografi gibi özel incelemelerin yapılması gerekebiliyor.
Bu testlere karar verildiğinde bir kardiyoloji uzmanıyla görüşmek gerekiyor. İşin bu kısmını sadece onların yönetmesi tavsiye ediliyor.
ANİ ÖLÜMLERE NEDEN OLUYOR
Aklınıza şöyle bir sorunun geldiğini ben de biliyorum: Birkaç gün önce turp gibi sağlam olan, halı sahada futbol oynayıp, tenis turnuvalarına katılan ve daha iki ay önce yaptırdığı kalp sağlığı kontrolleri iyi çıkan bir arkadaşım, bu incelemelerden birkaç gün sonra kalp krizi geçirdi. Bu nasıl oluyor?
Bu sorunun pek çok yanıtı var. Kalp damarlarının tıkanması sonucu oluşan kalp krizlerinin büyük bir kısmı ne yazık ki damarı herhangi bir şikayeti veya inceleme bulgusuna yol açmayacak kadar küçük yumuşak yağ plaklarının yırtılıp kopmasıyla oluşuyor. Örneğin kalp damarlarından birini üçte bir oranında daraltan, ama günlük hayatınızda herhangi bir şikayete yol açmayan hatta efor testinde bile belirti vermeyen bir yağlı plak yırtıldığında, o damar pıhtıyla birden bire tıkanabiliyor. İşte bu ve benzer durumlar nedeniyle bugün sağlamken yarın kalp krizi geçirmeniz her zaman söz konusu olabiliyor.
Kalbe bağlı ani ölümlerin kalp kapak hastalıklarında, doğumsal kalp hastalıklarında, kalp ritim bozukluklarında yani kalp damar hastalıklarından başka nedenlerden de kaynaklanabileceğini hatırlatalım.
KALP SÜRPRİZE GELMİYOR
Sağlıkta sürpriz her zaman vardır ama bunların önlemlerini almayanlarda daha sık görüldüğünü unutmayın ve siz yine de kalp kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin. Özellikle hipertansiyon, şeker hastalığı, göbek çevresinden kilo alan geniş belli biriyseniz, iyi kolesterolünüz düşük, kötü kolesterolünüz çok yüksek, açlık şekeriniz üst sınırda veya tokluk şekeriniz fazla ise bu kontrolleri lütfen ihmal etmeyin.
Gebelik ve baş ağrıları
Baş ağrıları kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. Ağrıların en sık olduğu dönemler de kadınların doğurganlık dönemleri olan 20’li-30’lu yaşlarına denk gelmektedir. Yürütülen araştırmalar, migrenli kadınların bir kısmında gebelik süresince ağrılarında, gebelik öncesi döneme göre azalma olduğunu bildirmektedir. Ağrıların hem sıklığı, hem şiddetinde azalma gözlenmektedir.
Gebelik döneminde de tedavi gerektiren ağrı ataklarının devam edebileceği unutulmamalıdır. Bu ağrı atakları için hangi ilaçların kullanılabileceği dikkatle seçilmeli, gelişmekte olan bebeğe zarar verecek tedavilerden kaçınılmalıdır. Gebelikteki migren atakları için güvenle kullanılabilecek ilaç olarak asetaminofen içeren ağrı kesiciler önerilebilir.
Gerilim baş ağrısı çeken kadınların gebelik döneminde ağrılarının nasıl seyrettiği konusunda yapılan çalışmalar son derece az sayıdadır. Bu çalışmalardan birinde hastaların çoğu gebelikte baş ağrılarında bir değişiklik olmadığını bildirmişken, diğer bir çalışmada ise hastaların yarısında gebelik döneminde ağrıların seyreldiği/hafiflediği saptanmıştır.
Gebelikte İsveç masajının faydaları
Yapılan bilimsel çalışmalarda, gebelik sırasında yapılan masajın adale ve eklem ağrılarını azalttığı, ödem ve gerginliğe iyi geldiği, gebelikte rastlanan depresyonu azalttığı ve doğuma faydalı olduğu tespit edilmiştir.
Değişik tekniklerle yapılan masajda tavsiye edilen İsveç masajı’dır. Bu masajla adele gerginliği azaltılır, lenf ve kan dolaşımına yardımcı olunur. Vücuttaki adale gruplarına hafif basınç uygulanarak yapılan bu masajda norepinefrin ve kortizol denilen stres hormonları azalarak dopamin ve serotonin dediğimiz anti-stres hormonlarının artması sağlanır. Faydalı hormonların artması ile doğum sırasında ve yenidoğan bebekte gelişebilecek komplikasyonlar azalır.
Masajı sertifikalı prenatal masaj terapistleri tarafından uygulanması gerekir. Örneğin masaj sırasında el ve ayak bileklerinde bulunan basınç noktaları rahim kasılmasını uyarabilmektedir. Bu nedenle masajı yapanın konuya hakim olması gerekmektedir. Erken doğum kasılmaları, yüksek riskli gebeliği, yüksek tansiyonu, gebelik zehirlenmesi veya erken doğum riski olanlar, masaj öncesi doktorlarına danışmalıdırlar.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Yiyecekleri tüketirken az yağlı ya da yağsız tüketiyorum, sebzeleri haşlama olarak yiyorum. Buna rağmen tartıda yağ ölçümümde yağ almış olarak görünüyorum. Başka hangi yiyeceklerden yağ alıyor olabilirim acaba?
Yağı bilinçli tüketmek önemli
Diyete başlarken tüketilen yiyeceklerin yağının azaltılması bütün işin çözümü gibi algılanmaktadır. Haşlanmış sebze, yağsız tavuk göğsü, haşlanmış kepekli makarna gibi... Ancak tükettiğimiz besinlerin içindeki karbonhidrat ve protein de birer enerji kaynağıdır. 1 g yağ 9 kalori enerji verirken 1 g karbonhidrat ve protein 4 kalori enerji verir. Yediğiniz yağsız makarna ya da sebzede de karbonhidrattan gelen kaloriler olduğunu unutmayın.
Az yağlı ya da yağsız besin tüketimi, kolesterol sorununuz varsa bile kontrol altına alınarak size özel düzenlenmelidir. Bir süre sonra sürekli sınırlı yağ tüketimi karbonhidrat tüketiminizi artırabilir. Unutmayın ki toplamda alacağınız kalorinin bütün yiyecek gruplarını dengeli olması, diyetinizin sürekliliğini sağlar.
Bunun yanı sıra az yağlı ya da yağsız ürünler kalorisiz gibi algılanmasın sakın. Nasıl olsa yağsız derken bol bol tükettiğiniz bir besinden iki katı kalori alabilirsiniz. Ayrıca sadece yiyeceklere ilave ettiğiniz ya da light kavramına dikkat ederek tükettiğiniz yağı göz önünde bulundurmayın. Ceviz, fındık, badem gibi sert kabuklu kuruyemişler de birer yağ kaynağıdır. Bu yiyeceklerin bilinçsiz tüketimi de yağ alımınızı artırıyor olabilir.
19 yaşında, 170 cm boyunda, 75 kg ağırlığında bir genç kızım. 15 gündür her gün düzenli olarak 1 saat tempolu yürüyüş yapıyorum, yiyeceklerimin yağsız olmasına dikkat ediyor ve ekmek hiç yemiyorum. Hedefim 55 kg. Bu kiloya sağlıklı bir şekilde nasıl ulaşırım?Ayrıca günde 2 kez form çayı içiyorum, sürekli ishal olmak zararlı mıdır?
Dengeye dikkat
170 boyuna ve yaşınıza göre 55 kg ile 70 kg arasındaki vücut ağırlığı sizin için sağlıklı bir aralık olarak biliniyor. Biliyorsunuz ki bu değer kişilerin vücut şekline göre de değişebilir. Bundan da önemlisi vücudunuzun ne kadarı yağ ve ne kadarı kas kitlesinden oluşuyor?
Düzenli yürüyüş tercih etmeniz çok güzel. Hem yağ yakımı hem de kas kitlesinin artmasını yürüyüşle sağlayabilirsiniz.
Yiyecekler konusuna gelince... "Yağsız yeme" kilo kaybını sağlayan sağlıklı bir yöntem değildir. Ve ekmek! Adını bir türlü temize çıkaramayan vazgeçilmez gıda... Mutlaka ekmek tüketin diye sürekli yazıyorum. Ama yine de ekmek yemeyerek zayıflanacağına inanılıyor. Form çayı içmenin size "su atımı" dışında bir yararı olmayacaktır. Sürekli ishal olmak bağırsaklar için çok zararlıdır.
Sağlıklı kilo vermek için;
1- Yeterli, dengeli ve çeşitli besinler tüketmeniz
2- Spor yapmanız
3- Yeteri kadar sıvı almanız
4- Yavaş kilo kaybetmeniz gerekiyor.
Kahve mi çay mı daha yararlı
Kahve sağlığa zararlı olabilir. Çünkü içinde fazla miktarda kafein var. Ama insan bedeni her bir kilogram için 3-5 miligram kafeini tolere edebiliyor. Yani 60-70 kilo civarındaysanız, günde 1-2 kahve ile alacağınız kafein çok önemli sorun yaratmıyor. Ama biraz çikolatan, biraz çaydan, biraz kahveden, azıcık da kolalı içeceklerden kafein kazanmaya başlarsanız, iş karışıyor.
Kahvede sağlığa zarar verebilen kafeinin yanında yararlı olabilen polifoneller de var. Eğer makul miktarda kahve içerseniz bu polifoneller kalp sağlığından belleğinize birçok organda güçlü bir antioksidan destek sağlıyor. Ama belirttiğimiz gibi önemli olan miktarı... Ayrıca aynı antioksidanların, içinde kafein bulunmayan üzüm suyunda, böğürtlen suyunda ya da elma suyunda da bulunabileceğini hatırlatalım. Yani anlatmak istediğimiz şey şu: Antioksidan kazanmak için kahve içmeye gerek yok. Fazla miktarda içmiyorsanız, bir fincan kahvedeki 50-100 mg. kafeinden öcü gibi korkmanıza da sebep yok.
Çaya gelince... Çaydaki kafein miktarı kahveden çok daha az. Bir bardak yeşil çayda 20 mg, siyah çayda 40 mg kafein var. Çayın antioksidan gücü ise kahveden çok daha yüksek. Özellikle yeşil çay antioksidan kateşinlerle dolu. Bir bardak yeşil çay bir kapsül antioksidana denk geliyor diyebiliriz.
Sonuç olarak bu sorunun cevabını çay kahveden daha faydalı ve daha az zararlıdır diye yanıtlamakta yarar var.
Bu yaz kısa bir çinko kürü yapmaya ne dersiniz
Çinko antioksidan bir mineral, ama biz onu özellikle bağışıklık sistemini desteklemekte daha faydalı buluyoruz. Ağustos başından eylül sonuna kadar iki aylık bir çinko kürü yapabilirsiniz. Bunun için günde 20 mg. çinko almanız yetiyor.
Bu önlem size önümüzdeki kış daha az grip, nezle vaat ediyor. Çinkonun cinsel bakımdan da etkili bir destek olabileceğini hatırlatalım.