Kalbinizin de tatile ihtiyacı var

Tatiller, kalbe pek de iyi gelmeyen bir sürü yanlışın aynı anda yapıldığı, hem de sıkça tekrarlandığı bir dönem! Birçok “tatil yanlışı” var ki kalp krizini tetikleyebiliyor. Özellikle de sıcak yaz günlerine rastlayan tatiller eğer önlem alınmazsa kalp sağlığı açısından kâbus gibi geçebiliyor.

Haberin Devamı

Tatile çıkmanın zihne, ruha ve bedene dinlenme, eğlenme ve yenilenme fırsatı vermenin sağlığımız için önemi tartışma götürmez.
Ne var ki birçok araştırma tatillerin yoğun olduğu yaz aylarında kalp krizi riskinin daha da arttığını belirtiyor. Peki, bu paradoksun altında yatan neden ne olabilir?
Yine araştırma sonuçlarına göz attığımızda cevabı buluyoruz: Tatiller, kalbe pek de iyi gelmeyen bir sürü yanlışın aynı anda yapıldığı, hem de sıkça tekrarlandığı bir dönem!
Birçok “tatil yanlışı” var ki kalp krizini tetikleyebiliyor. Özellikle de sıcak yaz günlerine rastlayan tatiller eğer önlem alınmazsa kalp sağlığı açısından kâbus gibi geçebiliyor.
Kalp uzmanları yaz tatillerinden pek hoşlanmıyorlar. Çünkü koroner kalp hastalarının, kalp yetmezliği sorunu yaşayanların ve kalp-damar hastalığı riski yüksek olanların sıcak yaz aylarında çok daha dikkatli olmaları gerektiğini biliyorlar.
Bu kişilere, saat 11.00 ile 15.00 saatleri arasında kalan zaman diliminde yani en sıcak saatlerde güneşe çıkmamalarını, serin ve gölgeli yerlerde dinlenmelerini, ağır bedensel aktivitelerde bulunmamalarını öneriyorlar. Sağlıklı yaşam adına egzersize başlamayı yaz tatillerine erteleyenlerin, bütün bir kış hareket etmeyen antrenmansız ve kondisyonsuz gezenlerin tatilde yapılan sportif eğlenceleri abartmamalarında fayda var.
Hazırlıksız bir kalp bu yüklenmelerden pek memnun kalmıyor.

Haberin Devamı

UYARI

Tatili abartmayın!

“Tatil eşittir açık büfe”, “tatil eşittir vur dibine” diye bir şey yok! Tatili bir yeme-içme süreci gibi düşünür, tatil yemeklerini abartır, özellikle akşam yemeklerini ağırlaştırıp uzatırsak kalp krizine de davetiye göndermiş oluruz.
Tatil sırasında alışkın olmadığımız miktarda alkol tüketiyoruz. Özellikle öğlen sıcağında içilen alkol kalp-damar sistemimize ciddi yük bindiriyor.
Akşamları fazla alkol tüketen (yanında bir de kalın ve uzun bir keyif (?) pürosu yakan) erkeklerde ani kan basıncı yükselmesi ve/veya kalp krizi sıklığı artıyor.
Alkol sıvı kaybını artırıyor, bedeni kurutuyor. Tuz oranları bozulduğu için kalp ritmi olumsuz etkileniyor. Uyku kalitesini bozuyor. Uykuda ani ölümlerin önemli bir nedeni olan uyku apneleri (uykuda solunum durmaları) aşırı dozda alınan alkolle sıklaşıyor, derinleşiyor.
Kalp dostu beslenme planını tatilde de sürdürmek mümkün. Bol salata ve sebzenin yer aldığı, yeterince meyve ile renklendirilmiş, yoğurdu, kefiri, ayranı eklenmiş, etin, tavuğun, balığın yanında bakliyata yer verilmiş mönüler tatil sofralarınızın da temeli olabilir.
“Sıcakta bakliyat da yenmiyor ama hocam” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Piyaz haliyle kuru fasulyeyi, salatalarınızın üzerine serpiştireceğiniz haşlanmış yeşil mercimeği ya da nohutu zevkle tüketeceğinizden eminim. Baklagillerin bol lif içeriği hem kolesterol, hem de şeker seviyenizi kontrol eder.
Örneğin, yarım su bardağı kuru fasulye (7 gram lif var) sayesinde günlük posa gereksiniminizin (25 gram civarı) üçte birini almış olursunuz.
Yaz meyvelerinin miktarlarına dikkat etmenizi, sıcak havanın da etkisiyle “soğuk soğuk içimi ferahlattı” diyerek porsiyonlarını fazla kaçırmamanızı öneririm.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ

Risk altında mıyım?

* Daha önce kalp krizi geçirdiyseniz, stent uygulaması ya da by-pass cerrahisi öykünüz varsa;
* Kalp yetmezliği, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliğinden mustaripseniz;
* Erken yaşlarda kalp krizi geçiren birinci dereceden akrabanız varsa;
* Kilo fazlalığı ve şişmanlık problemi yaşıyorsanız;
* Sigara içiyor, alkolü fazla tüketiyorsanız;
* Hareketsiz bir yaşam biçiminiz varsa yaz tatilinizde daha da dikkatli olmalısınız.

BİR SORU

Karaciğer yağlanması tehlikeli mi?

En sık rastlanan karaciğer problemi yağlanmadır. Uzmanlara göre kilo sorunu olanların tamamında, insülin direnci olanların da çoğunda yağlı karaciğer var. Karaciğer hücrelerinde yoğun yağ birikimi sonucu meydana gelir. Yağ birikimi çok fazla olursa karaciğer hücreleri de zarar görür.
Yağlanma karaciğerin zedelenmeye verdiği ilk yanıttır. Alkol, enfeksiyonlar, toksik kimyasallar ve benzer her türlü dış zararlar karaciğerde yağlanmaya yol açabiliyor.
Ancak zarar veren madde veya etkenlerden uzaklaşılınca bir süre sonra durum kendiliğinden düzeliyor ve yağlanma geriliyor.
Yağlanmanın günümüzde en yaygın görülen şekli “alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı” adı verilen ve çoğu zaman karın-göbek bölgesindeki yağ birikimi, tokluk şekeri yüksekliği, trigliserid fazlalığıyla birlikte olan durumdur.
Bu hastaların çoğunda metabolik sendrom ve/veya insülin direnci belirleniyor. Kilo ve yağ doku artışı nedeniyle ortaya çıkan karaciğer yağlanmasının alkole bağlı yağlanmadan farkı, değişik enzimlerin yükselmesidir. Ayırıcı teşhiste kan analizleri (AST/ALT oranı, GGT, ALP, bilirubin düzeyi, albumin seviyesi) ve ultrasonografik incelemelerden yararlanılıyor. Alkole bağlı olmayan bu tür karaciğer yağlanmalarının da dikkat edilmezse ilerleyebileceğini hatta kronik bir karaciğer iltihabına sebep olabileceğini kabul edenler var.
Dengeli ve nitelikli bir beslenme planı ile gerçekleşen kilo kaybı çoğu zaman yeterli oluyor.

Haberin Devamı


BİR BİLGİ

Su mu, soda mı?

Bütün suların formülü aynı: Hepsi de su ve oksijenden yapılı. Birbirinden farkları, mineral içerikleri ve alkali güçleri. Bizde soda olarak bilinen maden sularının farkı içeriklerinde daha fazla mineral ve gaz bulunması.
Sağlık söz konusu olduğunda mineralden zengin suları tercih etmekte fayda var ama bir suyun mineral oranı yükseldikçe sertliği artıyor.
Dolayısıyla içimi de zorlaşıyor. Bu nedenle de “mineral fakiri” yüzey suları daha yumuşak bulunup lezzetli sayılıyor. İsterseniz biraz rakamlara bakalım: Yeraltı sularından elde edilen ve çözünmüş katı madde içeriği toplamda 250 mg/lt. den fazla olan sulara maden suyu deniliyor, bunlar çözünmüş mineral tuzları, farklı elementler ve gaz içeriyor. İçlerinde farklı miktarlarda bikarbonat, sülfat, magnezyum, kalsiyum, demir, sodyum, florid, klorid bulunabiliyor, içerikler farklı markalarda farklı miktarlarda oluyor.
Benim tercihim mineralden zengin sert sular ve maden sularıdır.

Haberin Devamı

BİR SORU

İdrar miktarının azalması önemli mi?

Evet, önemli. Sağlıklı bir yetişkinin 24 saatlik idrar miktarı asla yarım litrenin altına düşmemelidir.
İdrar miktarının azalması böbreklerde ve idrara yollarında süzme ya da direnaj sisteminin arızalandığına işaret eder. Özellikle ilerleyici bir idrar azalması varsa bu durum gece sık idrara kalkma, yorgunluk, kaşıntı, cilt kuruması, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerle birlikteyse bir kronik böbrek yetmezliğine işaret edebileceğinden, dikkate alınması gerekiyor.


Yazarın Tüm Yazıları