Paylaş
Alkali gücü artırıp asit yükü azaltmak sağlıklı yaşam için doğru ve akılcı bir seçim, faydalı bir çaba. Bu işi ticari amaçla kullanıp şarlatanlık düzeyine taşımak ise hem ayıp hem de zararlı bir tutum. Sodyum bikarbonat yani kabartma tozu eklenmiş hapları, sıvıları, şurupları, damlaları “alkali gücü artırır” diye övmek veya satmak ise bu ayıpların en büyüğü. Nedeni şu:
Kabartma tozunun içindeki aşırı sodyum yükü ağır böbrek hasarına yol açabiliyor. Yapılacak şeyse çok basit: Hayvansal ürünleri azaltıp bitkisel ağırlıklı bir beslenme planına geçilecek. Daha çok sebze ve meyve yenilecek. Ve bir tık daha fazlası. Yarım limon, iyice yıkandıktan sonra dilimlenip ılık suya eklenecek ve o su bir güzel içilecek. Hem de her sabah. Tam da güne başlarken...
Makul bir formül: 30+30+40!
Bu işin hapla, çöple, dandik, çakma aletlerle çözümü yok.
Kilo vermek istiyorsak her gün tempolu yürümeyi öğreneceğiz. Mümkün olduğu kadar tempolu yürüyecek, zaman zaman “postacı yürüyüşü” ritmine geçeceğiz. Hedefimiz her yürüyüşte -sağlığımız müsaade ediyorsa- dakikada ortalama 100-140 adım aralığına ulaşmak olacak. Günde 5 bin adımın altına düşmeyeceğiz, 10 bini hedefleyip 7 bin 500 adım atmadığımızda kendimizi iyi hissetmeyeceğiz. Bütün bunlar tamam da peki “diyet tercihinde durum ne?”, “Hangi diyet formülü daha geçerli?”
Yaşasın Hayat Beslenme Enstitüsü olarak bize göre yetişkinler için en uygunu “30+30+40 yaklaşımı”dır. Bu günlük kalori kazanımının yüzde 30’unun kaliteli proteinler, yüzde 30’unun doğal ve sağlıklı yağlar, yüzde 40’ının tam karbonhidratlardan -şeker, un ya yok ya da minimum düzeyde- kazanıldığı bir plan. Rakamlarda kişiye göre değişimler yapmak mümkün. Proteini yüzde 25’lere indirip karbonhidratları yüzde 45’lere çıkardığımız ya da yağları yüzde 25’lere kadar azalttığımız durumlar da oluyor. Herkes için geçerli sabit bir oranımız yok.
Egzersiz memeyi de koruyor
◊ Egzersiz, düzenli olarak tekrarlandığında, kanda insülin seviyesini ve IGF-1 düzeyini azaltıyor.
◊ Kilo kontrolüne destek olarak ama daha da mühimi östrojen seviyelerini azaltarak meme kanserini önlemede etkili olabiliyor.
Antikanser salatanızda neler olmalı?
Eğer soframdaki salatam beni kanserden de korusun diyorsanız o salatada aşağıdaki besinlerden en az üçünün olmasında fayda var.
* Beyaz–kırmızı lahana
* Soğan, sarımsak
* Çimlenmiş siyah mercimek
* Ispanak
* Kırmızı turp
* Limon suyu
* Kırmızı fasulye veya siyah mercimek
Herkes her gün aspirin yutmalı mı
Hayır! Hem de birçok nedenle hayır! Birinci neden aspirinin yan etkileri. Asetil salisilik asit mideyi tahriş ediyor. Gastrit hatta mide kanaması bile yapabiliyor.
Sindirim kanalının alt kısımlarında neler yaptığı ise net ve açık değil. Bu nedenle kalp krizi veya inme riski olmayan birinin her gün ille de bu 75-100 mg’lık salisilik asit tableti yutması gerekmiyor.
Yutanlarında bu işi doktor tavsiyesi ile yapmaları lazım. Ek bir kan sulandırıcı ilaç almamaları, alıyorlarsa da doktorlarının bilmeleri gerekiyor.
Hurmanın marifetleri saymakla bitmiyor
Kurusu da tazesi de mükemmel bir atıştırmalık. Ama çok daha mühimi kuru hurmanın kan şekerini yükseltmemesi. Makul ölçülerde yenen hurma kurusu bu nedenle kilo aldırmıyor. Posa gücü, vitamini ve mineral zenginliği, antioksidan kapasitesi de hurmayı atıştırmalık olarak bir tık öne çıkarıyor.
Baklagil ömrünüzü uzatır mı?
Uzatır! Günlük baklagil tüketimindeki her 20 gramlık artış yani mideye inen her fazladan 2 çorba kaşığı baklagil, erken ölüm riskinizi yüzde 8 azaltıyor.
Fasulye, bezelye, mercimek, nohut fark etmiyor, baklagil ailesinin her bir ferdi sağlığa sağlık ekliyor, ömre ömür katıyor.
Efsaneleşen “Akdeniz diyeti”nin geri planında yine bu “baklagil mucizesi” yetiyor.
Paylaş