İyi yaşayan iyi yaşlanır

Şu önemli bilginin akıllarımıza adeta kazınması, iyice yerleşmesi lazım: “Yaşlanmak” bazılarının iddia ettikleri gibi “tedavi edilmesi gereken” bir “hastalık” falan değil, tam aksine “doğal, içten gelen, yavaşlatılabilen ve kontrol edilebilen ama önlenemeyen” biyolojik bir süreçtir.

Haberin Devamı

Eğer iyi yaşlanmayı başarabilir ve doğal yaşlanmanın hepimizde farklı yaşlarda ortaya çıkarabileceği yıkıcı, yıpratıcı, yorucu ve sağlığı tehdit edici kronik sorunları yeterince ve zamanında kontrol altına alabilirsek, kısacası “daha iyi yaşama”yı başarabilirsek hem ömrümüz uzayacak hem de yaşlılıktaki yaşam kalitemiz artacaktır. Bu nedenle de hedefimiz “uzun yaşamak” değil, “iyi yaşamak” olmalıdır.

İyi yaşayan iyi yaşlanır

ÖNEMLİ
NEDEN ESKİYORUZ

YAŞLANMA sürecini etkileyen, özellikle 60’lı yaşlar sonrasında bizi daha hızlı yıpratıp daha çok eskiten farklı nedenler var. Bunlardan 3 tanesi öncelikli ve daha önemli.

1. İNFLAMASYON yani İLTİHAPLANMA.

2. OKSİDASYON yani PASLANMA.

Haberin Devamı

3. GLİKASYON yani ŞEKERLENME.

Bu üçlü faktör yanında GENETİK ETKENLERİN sürece çanak tuttuğu, kötü ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN de yangını körüklediği kesindir. Bitmedi! BESLENME, AKTİVİTE, UYKU ve STRES alanlarında yaptığımız/yapacağımız tekrarlayan yanlışlar da yangına adeta benzin dökmektedir. Ama her şeye rağmen bilinçli bir iyi yaşlanma takvimi ile daha sağlıklı yaş almak ve iyi yaşlanmak her zaman, her yaşta, herkes için mümkündür.

UNUTMAYIN
İLTİHAP ESKİTİR 

HÜCRE, doku, organ ve sistemlerimizde şu veya bu nedenle oluşan uzamış ve tekrarlayıcı yangısal süreçler (inflamasyonlar) yaşlanmayı hızlandıran 3 önemli faktörden biridir. Yaşlanmayla ilişkili hastalıkların çoğunun arkasında (Alzheimer, parkinson, şeker hastalığı) yangısal süreçler vardır. Aslında biz ne yaparsak yapalım, bu yangısal süreçler hepimizde özellikle 50’li yaşlardan sonra az ya da çok hep vardır ve daima aktif durumdadır. Bu “içten içe süren” sessiz ve kolay kolay fark edilmeyen bir “iç yangın hali”dir. Eğer biraz daha duyarlı ve dikkatli olabilir, o yangını söndüremesek bile sınırlı bir alanda tutmayı başarabilirsek daha iyi yaşlanacağımız kesindir.

ÖNEMLİ
PASLANMADAN DA YAŞLANABİLİRİZ

BİZ yaşlandıkça bir değil, birçok paslandırıcı/oksitleyici faktör de birbiri ardına devreye giriyor. Üstelik bu faktörler akıl almaz bir işbirliği içerisinde çalışıyor ve bizi daha hızlı yaşlandırıyor. Paslanma süreçlerinin patronluğunu ise SERBEST RADİKALLER olarak da bilinen kararsız moleküller oluşturuyor. Bunlar eşleşmek için elektron arayan ve bu nedenle hücrelerimizin duvarına, hücre içi organcıklarımıza ve genetik kutumuz DNA’larımıza saldıran kararsız yapılar. Her biri temas ettikleri her yere hasar veren, yaralayıp harap eden maddeler. Serbest radikallerin bir kısmını -doğal olarak- metabolik faaliyetlerimiz ile bedenimizde biz üretiriz. Bir kısmını ise tabiattan, doğadan yani yaşadığımız çevreden şu veya bu şekilde bedenimize dahil ederiz. Ne iyi ki vücudumuz belirli bir miktarı aşmadığı takdirde sahip olduğu muazzam organizasyonlarla bizi paslandırmaya/daha hızlı yaşlandırmaya çalışan bu serbest radikal saldırılarıyla rahatça başa çıkabiliyor. Ama eğer ürettiğimiz (bazı hastalıklar, ateşli enfeksiyonlar) ya da çevreden bedenimize giren (kirli hava, egzoz dumanları, sigara, alkol) serbest radikal miktarı baş edebileceğimizin üzerine çıkarsa paslanma süreci de önlenemez bir yaşlanma faktörü haline dönüşebiliyor.

MÜHİM NOT
ŞEKERLİ MİSİN VAY VAY...

BEDENİMİZDEKİ şeker dengesinin bozulması yani “şekerlenme/glikasyon” meselesi de önemli bir yaşlanma hızı belirleyicisi. Bu nedenle iyi yaşlanmak isteyen herkes kan şeker ayarını dikkatle izlemek zorunda. Bunun yolu da basitçe özellikle 40’lı yaşlardan sonra 6-12 aylık aralıklarla Hemoglobin A1c (HbA1c) seviyelerini izlemekten geçiyor. Hemoglobin A1c seviyelerimiz mümkünse 5.5 rakamını geçmemelidir. Rakamın 5.7-5.8’in üzerine çıkması “tehlike” işaretidir. 6’yı geçmesi ise “acil durum ilanı” sebebidir. Bilelim ki kan şeker ayarımızın bozulması da -şeker hastası olmasak bile- dokularımızın daha hızlı yaşlanmasına, sertleşip yapısal bozuşmalara uğramasına yol açıyor. Özellikle hücre içi protein katlanmasının bozulması hücrelerimizi/bizi daha hızlı yaşlandırıyor.

İyi yaşayan iyi yaşlanır

KESİP SAKLAYIN
YAŞLANMANIN 5 FARKLI İŞARETİ

EĞER bir gün kendinize “Acaba yaşlanmaya mı başladım?” gibi bir soru sorma ihtiyacı duyarsanız şu 5 madde hep aklınızda olsun.

Haberin Devamı

1. Dost meclislerinde, arkadaş aile sohbetlerinde en iyi yemekleri, en iyi kebapçıları, çorbacıları, tatlıcıları değil de en güçlü hastaneleri, en başarılı doktorları konuşuyor, öğrenmeye çalışıyorsanız yaşlanma sürecinin sizin kapınızı da yavaş yavaş tıklatmaya başladığından kuşkunuz olmasın.

2. Eskisinden daha sık doktora gidiyor, daha çok ve daha detaylı tahlil yapma ihtiyacı duyuyorsanız, bu da ciddi bir yaşlanma işaretidir.

3. Akşamları daha haber programları bile bitmeden, akşam yemeğinin üzerinden daha bir saat bile geçmeden uyuklamaya başlıyor ve ertesi gün çoğu sabaha yorgun, keyifsiz ve enerjisiz uyanıyorsanız sizin de durumunuzu dikkatle gözden geçirmenizde fayda var.

Haberin Devamı

4. Gazete, dergi ve televizyonlarda sağlık haberleri veya sağlık tartışmalarını dizilerden daha çok ve sık izlemeye başladıysanız sohbetlerinizde “Kendimi yorgun, halsiz hissediyorum, her gün başka bir yerim ağrıyor” diye sık sık yakınıyorsanız aman dikkat!

5. Çevrenizdeki çocuk ve gençlerin size “amca, teyze, dede” gibi tabirlerle hitap etmeye başlaması ve sizin bu durumdan hoşlanmamanız da önemli bir yaşlılık işareti olabilir. 

Yazarın Tüm Yazıları