Mutluluk ve huzuru ararken sık yapılan hatalardan biri de bunların çok uzak bir yerlerde olduğunu sanmaktır.
Çoğumuz her şeyin bizde başlayıp bizde bittiğinin farkına bile varmayız. Mutluluk ve huzur dolu bir yaşamın bulunabileceği yerleri bulmak umudu Sultan Süleyman, hatta Gılgamış’tan beri hep vardır. Belki de bu nedenle binlerce yıldır, binlerce insan, Hunza Vadisi’nde, Kaf Dağları’nın arkasında bu mutluluk ve huzur ülkeleri arayıp durmuşlardır. Birçok insan günümüzde de Ganj’ın sularında, Tibet’in yaylaları, Pukhet’in kıyılarında mutluluğu aramayı, huzur avcılığı yapmayı sürdürüyor!
Yaşam süreleri beklenen ortalamanın üzerinde olan insanlarla karşılaşanların aklına ilk gelen soru aynıdır: Bu insanlar nasıl daha uzun yaşıyorlar? Ne içiyor, ne yiyorlar, ne yapıyorlar? Bu sorunun yanıtı her zaman pek net değil ama sağlıklı ve uzun bir yaşamı olanların sayısal çoğunlukta oldukları yerlerin de bu insanların da ortak bazı özellikleri var.
ADALARIN SIRRI NE
100 yaşını tamamlayan genç yaşlıların sayıca fazla olduğu iki yer var. İkisi de ada! Sardinya ve Okinawa. Her iki ada halkının beslenme planlarındaki ortak özellikler balık tüketmek, kuruyemiş, bakliyat ve tahılları ihmal etmemek, kalori tüketiminde israfa gitmemektir. Okinawalılar da Sardinyalılar da aşırı alkol tüketmiyor, bol bol sebze ve meyve tüketmeye özen gösteriyorlar. Bol su içiyorlar. Bitkisel çayları çok seviyorlar.
Sardinyalıların favorisi ada çayı ve dağ çayı. Okinawalıların ise yeşil çay ve pelin çayı. Adalıların katkı içeren yiyeceklerle pek tanışmadıkları kesin gibi gözüküyor. Organik tarım yaptıkları, doğal gübreler dışında gübre, hormon veya antibiyotik kullanmadıkları için organik besin tüketmeleri de doğal gelenekleri. Kırmızı et tüketimleri ılımlı düzeyde ve haftada 2-3 kez yağsız kırmızı et tüketiyorlar. Özellikle Sardinyalılar kırmızı etin sebze ve tahıllarla birlikte olduğu sulu et yemeklerini yemekten çok hoşlanıyorlar. Adalı insanlar asla öğün atlamıyor, abur cubur atıştırmalarla tanışmıyor, yemek aralarında bir şeyler tıkınmaktan pek hoşlanmıyorlar.
NEŞELERİ BOL
Sardinya ve Okinawalı uzun yaşam ustalarının ortak bir yanları da besinleri aileleri ve dostları ile birlikte tüketmeleridir. Keyifli, coşkulu, neşeli, gırgırı bol ve uzun süreli sofraları seviyorlar. Sofralarında yalnız yiyecekler yok. Bol miktarda fıkra, şaka, gırgır, takılma, gönül alma, laf atma da var!
Sardinyalılar ve Okinawalıların benzerlikleri sadece beslenme tarzları ile de sınırlı değil. Adalıların hareketli bir yaşamları var. Ayaklarını, elleri ve kollarını kullanmada bizim kadar kıskanç davranmıyorlar. Kırlarda, dağlarda, bayırlarda yürümekten, kendi işlerini bizzat görmekten çok hoşlanıyorlar. Bahçeleri, bağları ile uğraşmak, evlerinin küçük tamir işlerini bizzat yapmak, dostlarla uzun yürüyüşlere çıkmak adalıların ortak tutkuları.
Aile bağları çok güçlü
Adalıların çok güçlü bir aile bağları var. Kadın-erkek eşitliğini doğal görüyorlar. Eşler birbirlerine ve çocuklarına çok önem veriyorlar. Bu keyifli ve ortak hayatın yansımaları sayısal dengelerde de görülüyor. ABD’de 100 yaşına gelen kadınların sayısı erkeklerden dört kat fazla olmasına karşın Sardinya’da 100 yaşını bulan erkek-kadın oranı neredeyse bire bir!
Aileye verilen değer karşılığını mutlaka buluyor. Adalı çocukların anne ve babalarına bağlılıkları neredeyse düşkünlük derecesinde. Hem Okinawalılar hem de Sardinyalılar için huzurevleri veya bakımevleri uzak ve soğuk kavramlar.
Kısacası adalılar "sürekli sevgi, güvenlik ve samimiyete dayalı birlikteliğin" uzun ve kaliteli bir hayatın önde gelen faktörlerinden biri olduğunun en iyi kanıtları.
Adalarda kadınlar çok önemli
Uzun yaşam adalarında yaşayan bu güzel, dost ve keyifli insanlardan alınacak başka dersler de var.
- Hayatlarına anlam kazandıran bazı amaçları var. Amaç edinmek, hırsı aklın önüne koymadan bu amaçları geliştirip sürdürmek yüz yıllık gençlerin önemli bir ortak özelliği.
- Depresyon, sinirlilik, hiddet, öfke, düşmanlık onlar için çok uzak kavramlar. Hoşgörü ve paylaşımcılar. Paylaşırken önce almıyor, veriyorlar. Birbirleri ile kendileriyle de dalga geçebiliyorlar.
- Umutlu olmak, olup bitenlere ve geleceğe olumlu bakmak yerleşik bir adalı karakteri.
- Okinawa’da da Sardinya’da da kadınlar çok önemli. Özellikle yaşlı kadınlar birer toplum lideri gibi kabul görüyorlar. Yaşlı kadınları hem ailelerinin hem de toplumlarının gururu gibiler.
- Kahvaltı yapmadan güne başlamıyorlar. Öğle yemeklerini de aileleri ile birlikte yemeye gayret ediyorlar. Öğle yemeğinden sonra kısa bir kestirme uykusu çoğunun ortak tutkusu. Dostlarla yaptıkları keyifli çay sohbetleri iş molalarının önemli bir özelliğidir.
İnanç, arkadaşlık, çalışkanlık ön planda
- Adalılar inançlı insanlar. Şükretmeyi, fark etmeyi, yetinmeyi çok iyi biliyorlar. İnanmanın insanı hafiflettiğini, sakinleştirdiğini, huzur ve güven yüklediğini düşünüyorlar.
Tanrı onlar için güvenli ve iyi bir dost, bir yol gösterici, sırtlarını dayandıkları bir kaya, bir kutup yıldız, bir pusula, kısacası her şey!
Dini kitaplar birer farkındalık öğretmenleri, birer yol haritası, beden ve ruhun etkili birer ilacı gibi görüyorlar.
Bu yaklaşım onlara huzur veriyor.
- Arkadaşlık ve dostluk adalı yaşamının olmazsa olmazlarından biri ve belki de en önemlisi. Adalılar arkadaşlarına en az aileleri kadar önem veriyorlar. Sosyal ilişkilerinin önemli bir parçası olan bu seçim onları depresyonda da, anksiyete-ruhsal gerginlik-sorunundan da uzak tutuyor. Sevgi ve güven duygularındaki yükseklik, en az Omega-3’ü, zeytini, sebzeyi, meyveyi bol bol tüketmeleri kadar etkili birer kalp damar koruyucusu, kanser önleyicisi olduğundan kuşku duymuyorlar.
- Sürekli çalışmak, emekli olsalar bile yapacak bir şeyler bulmak onlar için vazgeçilmez bir tutku. Sosyal hizmetlerde görev almak, çocuklar, hastalar ya da yoksullarla ilişkili yardım örgütlerinde görev almak, aileye yardımcı işler yapmak kısacası ne yapıp edip "hayatın içinde kalmak" ve "hayatın bir parçası olarak yer almak" bu güzel insanlar için son derece önemli.
Dinlenmek eğlenmek şükretmek bir arada
- Dinlenmeye ve eğlenmeye de zaman ayırabiliyorlar. Her gün birkaç saati dinlenip eğlenerek kendi bakımlarına özen göstererek geçiriyorlar.
- Dünün geçmiş, yarının bilinmeyen bir gelecek olduğunun farkındalar. Günü, anı, şimdiyi yaşıyorlar.
- İnançlı yaşamayı, duayı, şükretmeyi en etkili detoks ilacı kabul ediyorlar. Bu onları zamanla yarışmak gibi vakitle bağlantılı streslerden uzak tutuyor.
Bu özellikleri siz mutlu bir yaşamın anahtarları gibi de düşünebilirsiniz.
Diyetler neden hep yarım kalır
Elimde şu ana kadar uyguladığım bütün diyetler var. Ve tekrar diyet yapmaya başlamak istiyorum. Hangisinin bana uygun olduğuna nasıl karar verebilirim?
Diyetin başarısı sürekliliği ile ölçülebilir. Sıkılıp uygulamayı bıraktığınız diyetlerde önemli bir besin öğesi eksikliği, tek bir besinin tercihi veya aşırı enerji kısıtlaması ve benzeri durumlar söz konusu olabilir. İşte dikkat etmeniz gerekenler:
- Basit egzersiz çeşitlerinin (yürüyüş, bisiklet gibi) bile zorunlu olarak sınırlandırıldığı düşük kalorili diyetlerle metabolizmanızın bu hareketsiz yaşama kolayca uyum sağlayacağını unutmayın. Peki ya sonra? Kas kaybı ve kolayca yağlanan bir vücut tipi.
- Bir besin ya da besin grubunun tuhaf (!) miktarlarda tüketilmesini öneren diyetler. Gün boyu sadece lahana çorbası veya greyfurt suyu gibi. Bu besinler sağlıklı bir beslenme planın parçalarıdır. Aşırı miktarda tüketilmeleri gaz, şişkinlik gibi sorunları ortaya çıkarabilir.
- Besin değişimlerinin kullanılmadığı kısıtlı mönüler. Bir dilim ekmek yerine salatanıza ilave edeceğiniz bir orta boy patates gibi değişimleri öğrenerek uygulayabildiğiniz bir diyetten sıkılmazsınız.
Diyette çiğköfte yenebilir mi
Ben çiğköfteyi çok seviyorum. Ama diyet yaptığım için hiç böyle şeyler yemiyorum. Yesem diyetim bozulur mu? Çok kilo alır mıyım?
Günlük yediğiniz miktar, enerji ve gün boyu aktivitenizin önemli olduğunu biliyorsunuz. Yani sadece birkaç kez çiğköfte yiyince diyetiniz bozulmaz. Miktara dikkat ederek diyetinizde değişik yapabilirsiniz. Ama bu değişimleri ne sıklıkta yaptığınız çok önemli.
İki haftadır diyetinizi uyguluyor ve sporunuzu aksatmıyorsanız bir değişiklik yapabilirsiniz. Çiğköfte çok eski yıllardan günümüze kadar gelmiş hálá büyük bir keyifle yenen bir yiyecek. Çiğ etten yapıldığı için sağlığımız açısından tehlikeli olabilir. Fakat güvenilir koşullarda, hijyenik ortamlarda hazırlanan çiğ-köfteden tercih etmek daha uygun olacaktır.
Son yıllarda piyasaya çıkan etsiz çiğköfte ile de bu isteğinizi karşılayabilirsiniz.
Çiğköfte yemek istiyorsanız sağlıklı hale getirebilmek için yanında lavaş yerine bol yeşillik isteyin. Kepekli lavaş da sizin için iyi bir alternatif olabilir. Yanında içecek olarak ayran tüketebilirsiniz. Gün içinde yemeniz gereken ekmek hakkınızı azaltmayı unutmayın. Tekrar hatırlatalım, eğer dışarıdan alacaksanız mutlaka güvenilir bir markadan almayı unutmayın.