Eğer ciddi bir hipogliseminiz varsa yaşamınız can sıkıcı hale gelebilir. Hipoglisemili insanlar daha alıngan ve kırılgandır, kolay kızıp, kolay öfkelenir.
Reaksiyonları şiddetli, sabırları daha azdır. Kan şekerleri düşünce bir konuya kafa patlatmaları, o konuya odaklanmaları, üretmeleri zorlaşır. Bütün bunlar bazen dayanılması güç sorunlara dönüşebilir.
Hipogliseminin hayat kalitenizi ne derece etkileyeceği, hipogliseminin şiddetine, yaşınıza ve sağlık durumunuza göre değişir. Bazıları yeme içme planında yaptıkları ufak değişiklerle sorunlarını kolayca çözebilirken, diğerleri günlük yaşamlarını sürdürmekte bile zorlanır. Bugün hipoglisemi sorununun başka bir yönüne dikkatinizi çekecek, kilo problemine yol açıp açmadığı sorusuna yanıt arayacağız. Yanıtı hemen verelim: Ne yazık ki, kilo problemini uzun süredir çözemeyen birçok insanda sorunun arkasında gözden kaçmış bir hipoglisemi vardır. Yani hipoglisemili hastalarda sık görülen problemlerden biri de kilo almaktır.
ACIKMA KRİZLERİNE DİKKAT
Bu insanlar acıkma atakları, açlık krizleri yaşarlar. Bu ataklarda şekerli gıdalara, en azından kana hızla karışan, kan şekerini süratle artıran karbonhidratlara yüklenirler. Ani acıkma ataklarında ya şekerli şeyler yiyip içer, ya da kalorisi fazla ve kana karışma hızı yüksek besinlere (makarna, ekmek, börek, kurabiye) yönelirler. Bazıları uzun bir süre aç kalmaya dayanır ama yemeye başladı mı, neredeyse çiğnemeden yutar, çok hızlı yiyip, freni patlamış bir kamyon gibi önüne ne gelirse silip süpürür. Kısacası, hipoglisemik birinin yeme içmesini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi çok zor olabiliyor. Bu nedenle bir süre sonra kilo almak kaçınılmaz hale gelebilir. Kilo vermekse çok ama çok güçleşir.
HEM KİLOLU HEM AÇSANIZ
Eğer yemek zamanınız biraz geciktiğinde kendinizi yorgun, halsiz ve aşırı acıkmış hissediyorsanız... Elleriniz titriyor, kalbiniz çarpıyor, sinirinizi kontrolde zorlanıyorsanız... Açken daha sinirli, daha duygusal, daha alıngan ve huzursuzsanız... Uzun süren toplantılarda dikkatiniz dağılıyor, enerjiniz bitiyor, üretmekte zorlanıyorsanız... Kendinizi yorgun, halsiz, bitkin, enerjisiz hissediyor hatta "Acaba tiroid bezim mi tembelleşti, acaba kansız mı kaldım, depresyona yakalanmış olmayayım" diye düşünüyorsanız... Çok daha önemlisi açlık atakları, yeme krizleri yaşıyor, hızlı yiyor, çiğnemeden yutuyorsanız... Yemekten kısa bir süre sonra uyku basıyor, boyun ve göğüs bölgenizden terliyor, hatta gün boyu uyukluyorsanız hipoglisemik biri olabileceğiz aklınızda olsun.
DİYET YAPMAK ZARARLI BİLE OLABİLİYOR
İşin kötü yanı hipoglisemi problemi olanların dikkatsiz hazırlanmış diyet planları nedeniyle yaşadıkları baş ağrısı, baş dönmesi, açlık atakları nedeniyle başladıkları diyeti çoğu zaman hemen bırakmak zorunda kalmalarıdır. Burada bazı diyetisyenlerin yaptığı en önemli hata "açlığı açlıkla terbiye etmeye kalkmaları"dır. Hipoglisemi nedeni ortadan kaldırılmadan (en azından kontrol altına alınmadan) yapılacak şok diyetler bu kişileri gerçekten şoka sokabilir! Hipoglisemeli ve kilolu birine yardımcı olurken amaç kilo verdirmek değil, hipogliseminin nedenini belirleyip tedavi etmek olmalıdır. Bu yapılmadan başlanılan bilinçsiz diyetler yalnızca baş ağrısı ve yorgunluk yapmaz, panik atak nöbetlerine de yol açabilir. Bu diyetler sağlığı daha da bozabilir. Hipogliseminin bir türlü yönetemediğiniz kilo probleminizi yöneten gizli şef olabileceği aklınızda olsun.
Hipoglisemide bunlar çok önemli
Eğer hipoglisemik biriyseniz farkına varın ya da varmayın gereğinden çok meyve, kek, kurabiye, pasta, börek çörek, ekmek, pizza veya meşrubat tüketirsiniz. Olur olmaz zamanlarda şekeri, unu bol şeyler yeme ihtiyacı duyarsanız. Bazı geceler yattıktan kısa bir süre sonra cin gibi uyanıp kendinizi buzdolabında bir şeyler atıştırırken yakalarsınız. Diyete başlayınca baş ağrısından, aşırı bitkinlik ve sinirlilikten yakınırsınız. Bütün bu durumlar kilonuzu yönetmenizi zorlaştıracak, kilo almanızı kolaylaştıracaktır.
Yumurtlamayla ilgili gerçekler
Adetin 1. gününden itibaren sayıldığında ortalama 14-15. gün olgun bir yumurta hücresi yumurtalıktan atılır, döllenme olduğunda tüpte başlayan gebelik rahim içinde yerleşmeye çalışır. Bu esnada rahimin iç tabakası da embryo için yumuşak ve kalın bir yatak hazırlamıştır. Gebelik olmazsa, bu yatak bir müddet sonra eriyerek adet kanı şeklinde dökülür.
n Yumurtlama sonrası yumurta 12-14 saat yaşar.
n Yumurtlama sırasında normalde 1 yumurta atılır.
n Yumurtlama stres veya diğer hastalıklardan etkilenir.
n Bazı kadınlarda yumurtlama sırasında hafif bir ağrı veya çok az bir kanama oluşabilir.
n Döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmesi yumurtlamadan 6-10 gün sonra oluşur.
n Her kadında doğumda milyonlarca yumurta vardır, ancak bunların 400-500’ü olgunluğa erişir.
n Yumurtlama olmasa bile adet olabilir.
n Eğer yumurta döllenmezse eriyerek vücut tarafından imha edilir.
İyi beslenmek ne anlama geliyor
İyi beslenmeyi bir puzzle’a benzetebilirsiniz. İşte o puzzle’ın parçalarından bazıları: İyi beslenmek, doğru yiyecekler seçmekle başlıyor. Yiyecekleri çeşitlendirmek gereğinden az veya çok kalori tüketmemek taze ve katkısız besinler seçmeye gayret etmek şart! İyi besleniyorum diyebilmek için, öğün atlamamak, sağlıklı atıştırmalar yapmak, aşırı şeker tuz kullanmamak, yiyecekleri doğal halleri ile tüketmeye çalışmak da şart. Bu listeye hayvansal yağları azaltmayı, Omega 3 yağlarını ve çoklu doymamış yağları zeytinyağı artırmayı da eklemenizde fayda var.
Şeker hastalığı gözü de etkiler
Şeker hastalığında eğer kan şekeri iyi ayarlanamaz, hastalık ciddi olarak takip edilmezse gözünüzün değişik bölümlerinde zararlanmalar ortaya çıkıyor. Gözün şekerden en çok zarar gören bölümü ağ tabakadaki damarlardır. Diyabetik retinopati diye bilinen bu durumda ağ tabaka damarlarının duvarları bozuluyor, damarlarda tıkanma ve küçük keselenmeler meydana geliyor. Kan elemanlarının retina tabakasına sızması görmede zararlanmalara yol açıyor. Bir süre sonra ağ tabakadaki beslenme bozukluğu yeni damar oluşumlarına yol açıyor. Retina kanamaları yırtılmaları ortaya çıkıyor. Diğer taraftan şeker hastalarında glokom ve katarakt gibi göz sorunlarının da beklenenden daha sık görüldüğü biliniyor. Bütün bu sorunları iyi bir diyabet kontrolü ile kontrol altına almak mümkün. Eğer şeker hastasıysanız kan şekerinizi iyi izleyin, yıllık göz kontrollerinizi ihmal etmeyin.
Soya sütü faydalı mı
Soya sütü olarak bilinen içeceğin aslında doğal sütle hiçbir ilgisi yoktur. Soya sütü olarak satılan içecek soya fasulyesinin haşlama suyudur. Bu suyun normal sütün yerini tutması da zayıflama veya kanserden korunma amacıyla kullanılması da hiçbir sağlık yararı sağlamaz. Bu bilgileri soya sütü tehlikelidir içmeyin anlamına getirmeyin. Soya sütünü içebilirsiniz ama onun sütün yerini tutabilecek bir besin olmadığını da bilmelisiniz.
Yulaf süper bir besindir
Yulaf güçlü bir vitamin ve mineral deposu müthiş bir posa kaynağıdır. Özellike B grubu vitaminler E ve K vitamini ile provitamin A’dan zengindir. Demir, çinko, mangan, bor ve iyot da içerir.
Yulaf unu ve kepeğiyle hazırlanmış çorba ve lapayı zaman zaman yemekte fayda var. Özellikle diyet yapıyorsanız mutfağınızdan yulafı eksik etmeyin. Yulaf yalnızca kolay kilo vermenizi sağlamaz, kolesterolünüzü de düşürür. Kan şekerinizi dengeler. Mide bağırsaklarınızı dinlendirir. Yulaf kepeğini ya da ezmesini yarım yağlı veya yağsız sütle yemeyi deneyebilirsiniz. Yoğurtla karıştırarak da yemeniz mümkündür.
Gizli bir ajandanız olsun
Toplantılarda saatlerce oturmak forma girme çabalarınızı baltalayabilir. Aman vazgeçmeyin. Bu aktiviteleri toplantı sürerken de gizlice yapın!
n Avuçlarınızı var gücünüzle birbirine bastırın. Normal şekilde nefes alarak 5-10 saniye bu şekilde kalın. n Elleriniz açık şekilde, avuçlarınızı sandalyenizin kollarına bastırın. Ve bekleyin. n Ellerinizi masanın altına götürün, avuçlarınız yukarı baksın. Masanın alt yüzeyine var gücünüzle baskı yapın. 5-10 saniye kadar bekleyin. n Çenenizi göğüs kafesinizin üst kısmına götürün ve 10 saniye bekleyin. Gevşeyin ve hareketi tekrarlayın. n Kalçalarınızdaki kasları gerin, sabit tutun ve gevşetin. Aynı şeyi sağ ve sol kalçalar için de ayrı ayrı yapın. (Aktif Yaşam Rehberi’nden alınmıştır.)
Öğünler için altın kural: -100 kalori
Diyet yaparken özellikle dışarı yemeğe çıktığımda aldığım kaloriyi ayarlayamıyorum. Ne yapmalıyım.
1. Peynirlerini yarım yağlı tercih edin.
2. Kahvaltı gevreklerinde az yağlı, yağsız süt/yoğurt tercih edin. 3. Taze sıkılmış meyve suyunu çay bardağı ile için.
4. Kahvaltı için hazırladığınız sandviç ekmeklerinin içini çıkartarak hazırlayın ve kepekli ekmekleri tercih edin.
5. Bir yumurta ile omlet fikri uygulaması zor gibi görünebilir, içini domates, maydanoz, mantar, biber gibi çiğ sebzelerle zenginleştirerek doyurucu hale getirebilirisiniz.
6. Zeytinlerinizi zeytinyağı ile dolu bir kapta servis etmeyin.
7. Salam tercihi yapacaksınız beyaz etlerden yapılanları tercih edin.
8. Dışarıda yapacağınız kahvaltılarda aynı değişim grubuna ait yiyeceklerden birini seçmeye özen gösterin.
9. Reçel- balla tereyağ, margarin kullanmayın.
10. Öğünü karbonhidrata boğmayın. Kahvaltıyı 1/2 simit ve 1 adet light üçgen peynirle yapmayı tercih edin. (Devam edecek...)
Yaz için notlar
Kış boyunca diyet yaptım. Zor kilo veriyorum yazın diyet yapmak daha mı zor olur? Yaz akşamları dışarıda neler yiyebilirim? Yaz mevsimine göre neler önerirsiniz?
Kış boyunca yediklerinize dikkat ettiniz. Çok su içemediniz belki ama bitki çaylarıyla soğuk kış gecelerinde ısındınız, tatlı isteği genelde kışın artar ama yine de kendinizi frenlediniz. Şimdi güzel bir yaz sizi bekliyor tabii güzelleştirmek sizin elinizde...
n Yaz mevsimi için hemen bir havuza kaydolun. Haftada 2-3 gün yüzmeye çalışın.
n Akşam yemeklerinin saatini belirleyin ve çok geç saatlere bırakmamaya özen gösterin.
n Akşam yemekten sonra meyve ve az yağlı ılık bir süt tüketin.
n Hafta içi diyetinizin dışına çıkmayın ki, hafta sonu misafirler geldiğinde veya güzel bir aktivitenin tam ortasında arkadaşlarınıza eşlik etmekten mahrum kalmayın!
n Tatlı, dondurma, alkol, çerez gibi yaz akşamlarında sık sık karşılaştığınız yiyecek ve içecekleri hafta sonuna erteleyin!
n Kaloriyi artırdığınız günlerde mutlaka spor yapın.
n Uyku düzeninize dikkat edin.
n Daha fazla salata tüketin!
n Daha çok su için!
n Daha çok yürüyüş yapın!
n Tatil için otel tercih ediyorsanız, açık büfe olmamasına özen gösterin ve spor merkezi olup olmadığını mutlaka sorun!