Paylaş
Kilo sorunu olanların bir kısmı açık ya da gizli hipoglisemiklerdir. Bu nedenle de kilo problemi olan herkesin herhangi bir kilo programına başlamadan önce sadece tiroid tembelliği değil, hipoglisemi yönünden de incelenmesi gerekir. Ayrıca bu yapılırken sadece kan şekeri ölçümleriyle yetinilmemeli, insülin seviyeleri de araştırılıp insülin fazlalığı (hiperinsülinemi) ve/veya “insülin direnci” sorununun olup olmadığı belirlenmelidir. Özellikle “hiperinsülinemik hipoglisemikler” sadece diyetle kolay kolay kilo veremezler, verseler de hızla ve fazlasıyla geri alırlar. Ayrıca diyet programı yanında aktivite programlarını güçlendirmek ve metformin yutmak zorunda kalırlar. Nedenine gelince...
İnsülin direnci kompleks bir metabolik bozukluğun işaretidir ve bana kalırsa metabolizma bozukluğu sonucu ile ilgili kilo sorunlarının en önemli ve en sık görülen nedenidir. Çoğumuza insana kilo aldıran sorun zannedildiğinin aksine tiroid tembelliği değil, insülin direncidir. Diğer taraftan insülin fazlalığının oluşturduğu kilo problemi diğerlerinden daha tehlikelidir, zira hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, gut hastalığı ve karaciğer yağlanması ile de ilişkili olduğu bilinmektedir.
ÖNEMLİ BAZI İŞARETLER
Hipoglisemi/insülin direnci sonucu şişmanlayanların ve hipoglisemik ataklar nedeniyle kilosunu yönetmekte zorlananların ortak bazı dış görünümleri, bilinen bazı sorunları da var: Bunlar genelde kalça ve karın bölgesinden kilo alan, bacak bölgesi ince kalıp üst tarafı hızla genişleyen, zamanla dondurma külahı ya da elma şeklinde yağlanan kişilerdir.
Bel çevreleri genişleme, gıdıları büyüme, enseleri kalınlaşma eğilimindedir. Yine aynı kişilerde yemek sonrasındaki hipoglisemik ataklar nedeniyle yemeği takip eden saatlerde halsizlik, yorgunluk, uyku hali, konsantrasyon güçlüğü, terleme ve erken acıkma gibi ortak şikayetler gözlenir.
Bu insanların daha çok ve sık çikolata, meyve, tatlı krizi yaşadıkları, karbonhidratlı besinlere (fırın pastane ürünleri, ekmek, makarna, pilav) düşkün olduklarını da hatırlatalım.
SONUÇ
Kısacası “hipoglisemi kilo aldırır mı?” sorusunun cevabı kocaman ve güçlü bir “EVET”tir. Eğer böyle bir sorununuz olduğunu düşünüyorsanız herhangi bir kilo programına başlamadan önce mutlaka ama mutlaka açlık ve tokluk insülin değerlerinize baktırıp insülin direnci sorununuzun olup olmadığını öğrenmeye çalışınız.
ÖNEMLİ
Saklanan bir sorun: İdrar kaçırma
Öksürük, aksırık, gülme veya hapşırmayla idrar kaçırmaktan veya sık sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, tuvalete yetişememe gibi sorunlardan yakınıyorsanız bu belirtilerin tıbbi bir yardım gerektirdiğini unutmayın.
İdrar kaçırma probleminin pek çok nedeni var. Bunlardan bazıları önemli ve kalıcı, bazıları ise önemsiz, geçici sağlık sorunlarıdır. Sadece aşırı kilosu nedeniyle ya da müzmin kabızlığı veya kronik öksürüğü nedeniyle bu problemi yaşayanlar var.
Aynı problem rahim veya idrar torbası hastalıklarından, geçirilmiş ameliyatlardan, menopoz sonrasında gelişen değişikliklerden de kaynaklanabiliyor. Bu sorunu yaşayan kadınların ortak bir özellikleri var. Çoğu problemini gizliyor. Bir süre sonra ruhsal açıdan zorlanmaya başlıyor, depresyona giriyor.
Depresyon tedavisi gören hastaların çoğunda temel sorun idrar kaçırma olabiliyor. Oysa bu problem çoğu kez çözümü mümkün ve kolay sağlık sorunlarından kaynaklanıyor. Ortalama her beş kadından birinin derdi olduğu belirtilen bu problemi yaşayan kadınların sorunu gizlemek yerine çözüm aramaları gerekiyor.
DİKKAT
İdrar yolu problemleri menopozda sıklaşıyor
Menopoza giren kadınlarda sık görülen ama genellikle saklanan bir problem var: İdrar kaçırma veya idrar sızıntısı... Bu sorun bazı kadınlarda öksürmek, hapşırmak ve gülmek gibi eforlar esnasında ortaya çıkıyor. Bazı kadınlarda daha basit hareketlerle bile idrar kaçağı oluşabiliyor.
Bazı uzmanlara göre, 45 yaş üstündeki her 6 kadından biri bu problemi yaşıyor. Sorunun bu dönemde ortaya çıkmasının pek çok nedeni var. Östrojen hormonundaki düşme ve idrar yollarında olan değişiklikler bunların en önemlileri. Östrojen azaldıkça idrar borusunun çevresindeki kaslar ve idrar kesesinin duvarında yer alan kaslar zayıflıyor. Sonuçta yaş ilerledikçe idrar torbası üzerindeki kontrolünüz azalabiliyor.
Eğer böyle bir sorununuz varsa ilerlemeden bir kadın hastalıkları uzmanı veya üroloji uzmanıyla görüşmenizde fayda var. Çünkü sorun bir süre sonra günlük yaşamı, sosyal ilişkileri ve yaşam kalitesini etkileyecek düzeye ulaşabiliyor.
Ağız kokusu, öksürük ve ses kısıklığınız var mı?
Reflüye yol açan en önemli sebep yemek borusuyla midenin birleşme yerindeki mekanizmanın bozulması, gevşek bir hale gelmesidir. Reflü sorunu olanların en önemli şikâyetleri ise göğüste yanma, şişme, ağız kokusu, ağza gelen acı bir tat, yemeklerden sonra ortaya çıkan –geceleri yatıldığında belirginleşen- şişkinlik, geğirme, gaz şikâyetleri, öksürük ve çarpıntı nöbetleridir.
Reflünün ağız kokusu yanında ses kısıklığı, farenjit, sinüzit ve inatçı öksürük gibi yakınmalara da yol açabileceği bilinmektedir. Özellikle nedenini bulamadığınız bir ağız kokusu sorunu varsa reflü yönünden incelenmeyi de isteyin.
NOT ALIN
Pankreas kanseri: İlk belirtiler gözden kaçıyor
Belirtileri çoğunlukla geç dönemlerde fark edilen pankreas kanseri tanı konduğunda çoğunlukla çevre dokulara yayılmış olur. İşte size pankreas kanseriyle ilgili bir rehber...
BELİRTİLER
* Sırta, bele yayılan, yemek sonrası ve uzanınca artan karın ağrısı
* İştah- kilo kaybı, bulantı-kusma, sindirim problemleri
* Cilt ve göz aklarının sarılaşması, sarılık
* Kaşıntı
Kimler risk altında
* Erkekler, ileri yaştakiler,
* Sigara içenler,
* Diyabet hastalığı olanlar veya şeker metabolizma sorunları yaşayanlar,
* Aşırı kilolu olanlar,
* Kronik pankreatit hastaları,
* Gazolin gibi kimyasal maddelere maruz kalanlar,
* Ailesinde pankreas kanseri hikâyesi olanlar,
* H.Pylori enfeksiyonu geçirenler pankreas kanseri riski altındadır.
Paylaş