Paylaş
Tiroit bezi hastalıkları sık görülen sağlık sorunlarından biri. Özellikle basit guatrlara, kadınlarımızda çok sık rastlanır.
Bu kadınların bir bölümünde guatr sorununa tiroit nodül veya nodülleri de iştirak eder.
Nodüller söz konusu olduğu zaman artık isim değişmiş, sorun “nodüler guatr” tanımını almıştır.
Peki bu nodüller her zaman ameliyat edilmeli mi? Kesinlikle hayır.
Belirli bazı durumlar söz konusu olmadığı sürece tiroit nodüllerini, nodülün bulunduğu tiroit bölümünü ya da tiroit bezinin tamamını ameliyatla çıkarmak gerekmez.
Nodüllere cerrahi girişimin düşünüldüğü durumların çoğu o nodülde bir kanserin geliştiği ya da kanser öncesi hücrelerin varlığının tespit edildiği hallerdir.
Nodülün çok sert ve hareketsiz olması, 1 santimden daha fazla büyümesi, ses kısıklığı ve yutkunma zorluğuna sebep olması, yanındaki komşu lenf bezlerini de şişirip büyütmesi, hızlı bir büyüme ve gelişim göstermesi o nodülde kanser yönünden şüphe uyandırır.
Ama bütün bu durumlarda bile biyopsi yapılmadan “kanser var” denemez.
Tavsiyem şu: Eğer size de günün birinde “Nodülünüz var, ameliyat olmalısınız” şeklinde bir teklif gelirse bu teklifi kabul etmeden önce bir “ikinci görüş” almayı, hele hele biyopsi yapılmadan ameliyat olmayı kabul etmeyin.
Tahin yemek nodülü küçültür mü?
Pek çok hastalık gibi tiroit hastalığı söz konusu olunca da “akıl veren” aklı evveller çoğalır! Üstelik akıl verenlerin büyük bir bölümü bırakın tiroit sorunlarını bilmeyi, sağlık mensubu olmaktan bile uzaktır.
Soruyu gönderen okur diyor ki: “Televizyonda filanca kişinin programında izledim, tahin aç karna içildiğinde nodülü küçültüyormuş. Ben de her sabah iki yemek kaşığı tahin içmeye başladım. Faydası olur mu?”
Esprili yanıt şu olabilir: Her gün sabah aç karna 2 kaşık tahin, nodülünüzü küçültmez ama göbeğinizi kesinlikle büyütür.
Şunu bilelim: Tiroit hastalıklarının tedavisinde faydalı olabileceği ileri sürülen beslenme modellerinin neredeyse tamamına yakını mesnetsiz palavralardan ibarettir. Eğer nodülünüz varsa onu farklı gıdalar tüketerek, akupunktur tedavilerine girerek küçültemez ya da yok edemezsiniz.
Nodülünüz varsa iyotlu tuz yemeyin ve iyotlu öksürük şurubu içmeyin. Yasaklanabilecek veya önerilecek başka hiçbir gıda yoktur.
Yoğurttan vazgeçmeyin
Daha önce de yazdık, yoğurt dünya mutfağına bizim hediye ettiğimiz mükemmel lezzetlerden biri. İçindeki biyolojik unsurun adı “Bacillus Bulgaricus” olsa da yoğurt Bulgarların değil, bizim bulduğumuz olağanüstü bir gıda. Ama sadece bizden bir besin olduğu için değil, besleyici/besinsel değeri mükemmel olduğu için de süper bir gıda. İşte o mükemmel özelliklerden bazıları…
◊ Olağanüstü bir probiyotik gücü var. Bağırsaktaki mikrobiyotaya sürekli yeni savaşçılar yüklüyor.
◊ Mükemmel bir prebiyotik yapılanması var. Bu yapılanması sayesinde mikrobiyotaya besin sunuyor, dost bakterileri besliyor.
◊ Güçlü bir protein kaynağı. 200 gram yoğurtta yaklaşık 12 gram civarında kaliteli protein mevcut.
◊ Güçlü bir bağışıklık destekleyicisi. Bu gücü hem prebiyotik ve probiyotik yeteneğinden, hem sağlam protein yapılanmasından, hem de magnezyum, çinko vb. elementlerle dolu olmasından alıyor.
◊ Etkili bir osteoporoz savaşçısı. Eğer kemik erimesinden korunmak istiyorum diyorsanız her gün en az 1 su bardağı yoğurt yemeyi unutmayın. Çünkü yoğurt tıka basa kalsiyum, protein ve fosfor içeriyor. Ayrıca D vitamini yönünden en zengin besinlerin de başında geliyor.
◊ Kalp sağlığını destekliyor. Düzenli yoğurt tüketenlerde tam yağlı yoğurt yeseler bile kalp hastalığına yakalanma riskinin daha az olduğunu gösteren bulgular var.
◊ Kilo kontrolünü kolaylaştırıyor. Yoğurdun özellikle insülin direncine bağlı kilo sorununun çözümünde ciddi bir ilaç besin gibi hareket ettiği kesin.
◊ Besinsel unsurlardan zengin. Yoğurt müthiş mineral kaynağı. Kalsiyumdan en zengin besinlerden biri. B vitaminleri, özellikle B12 ve riboflavinden de güçlü olduğu biliniyor.
Küçük oynamaları çok büyütmeyin
Pek çok biyolojik fonksiyonumuz gibi kan basıncımızın da normal kabul edilen alt ve üst değerleri var. İdeal olanı sistolik (büyük) tansiyonu 12’ler, diasitolik (küçük) tansiyonu 8’ler civarında tutabilmek. Yani 12/8 ideal değer.
Bununla birlikte büyük tansiyonun 13’ü geçmediği, 9’un altına inmediği, küçük tansiyonun 9’u geçmediği durumlar da kabul edilebilir, muteber rakamlar.
Prensip olarak yaşınız ne olursa olsun kan basıncı değerlerinizin 14/9’un üzerine çıkmasına müsaade etmeyin. Böyle bir durumla karşılaştığınızda ve bu durum inatçı hale gelip değişmez olduğunda tıbbi yardım isteyin.
Kan basıncı değişimlerinin zaman zaman normal, doğal, yani fizyolojik de olabileceğini unutmayın. Açlıkla, toklukla, idrar kesesinin doluluğu ya da boşluğuyla, dinlenme veya ağır efor sarf etme durumuyla, uykusuzlukla, aşırı kafein yüküyle, alkol kullanımıyla, stres durumuyla kan basıncınızın geçici olarak değişebileceğini bilin ve bu gibi durumlarda ortaya çıkan kısa süreli değişimleri çok büyütmeyin.
Kan basıncınızı biraz yüksek mi buldunuz? Hemen telaşlanmayın. İstirahate çekilin. Dinlenin. Rahatlamaya çalışın. Bir bardak nar suyu, domates suyu veya limonlu su için ve gerekiyorsa rahatlatıcı bir bitkisel destekle (valerian, passiflora) gevşemeyi deneyin.
Psilliyumdan faydalanıyor musunuz?
Psilliyum (psyllium) bizde karnıyarık otu tohumu olarak da bilinir. Plantago Ovata çekirdeklerinden elde edilen ve suda eriyebilen bir posadan ibarettir. Anavatanı Hindistan olarak bilinir. Bu ucuz ürün unlu besinlere, kahvaltı gevreklerine eklendiği gibi doğal destek olarak da kullanılabilir. Psilliyumdan pek çok alanda faydalanmak mümkün. Sağlık yararlarından bazıları şunlar...
◊ Psilliyum güçlü bir prebiyotik besindir. Probiyotik bakterilerin beslenmesinde önemli görevler üstlenebilir.
◊ Kabızlık probleminde çözüm ortağıdır. Hafif ve orta ölçülü kabızlık sorununun çözümünde psilliyumdan faydalanmak mümkündür.
◊ Kilo kaybını destekleyebilir. Ölçülü miktarda psilliyum desteğinden faydalananlarda tokluk durumunun uzadığı, açlık hissinin azaldığı ve kilo kazanımının yavaşladığını gösteren bulgular var.
◊ Kolesterol seviyelerini azaltabilir. Farklı bilimsel çalışmalarda günde 5 gram civarında psilliyum kullanımının kötü kolesterol seviyelerinin azalmasına ve iyi kolesterolün artmasına yardımcı olabileceği gösterilmiştir.
Paylaş