Stres; fiziksel, zihinsel ya da duygusal zorlama durumunda oluşan gerginliktir. Sözlük olarak kötü bir durumu çağrıştırsa da, gerçekte normal, fizyolojik, sağlıklı bir ruhsal ve bedensel yanıttır.
Stres, bir hastalık ya da sendrom değildir. Hayatımızın olmazsa olmaz doğal bir parçasıdır. Olumlu yönden bakıldığında sizi düşünmeye, planlamaya, savunmaya veya harekete geçmeye zorlayan, hayatı daha mutlu ve üretken hale getiren bir durumdur. Sizi; işinizde daha çok yükselmeye, daha çok kazanmaya, öğrenmeye, anlamaya ve üretmeye yöneltiyorsa keyiflendirici bile olabilir.
Ama bütün bunlar hayatınıza yenilikler, uyum sağlama sorunları ve bazı zorunlu değişiklikler getirdiğinden stresli, zorlayıcı ve yorucu da olabilir. Hayatınızın bir dönemi için keyifli ve heyecan verici olan bir olay, başka bir dönemi için ağır bir strese yol açabilir.
Çocuk beklentisi içinde olan bir aile için hamilelik bir sevinç kaynağıdır. Beklenmeyen ve planlanmamış bir hamilelik ise stres yaratır. Sizin için keyifli ve mutluluk verici bir olay, başkası için yorucu ve stres yaratıcı olabilir.
Her ne şekilde olursa olsun stres, sağlığınızı mutlaka etkiler. Stresle karşılaşan vücutta başta adrenalin olmak üzere pek çok stres hormonu salgılanır. Vücut kimyasında olumlu değişiklikler oluşur. Bu değişiklikler sonucu beyninizde, hipofizinizde, böbrek üstü bezinizde, karaciğerinizde ve daha pek çok organ ve sisteminizde çok kısa bir süre içinde inanılmaz bir kimyasal kaos meydana gelir. Vücudunuzun strese karşı oluşturduğu fizyolojik ve psikolojik tepkilerin pek çoğu dengenizi bozma tehlikesi gösteren herhangi bir dış etkene karşı otonom (yanıtını bağımsız olarak kendisi veren) sinir sisteminizce verilen ‘‘kaçma’’ veya ‘‘savaşma’’ cevabıdır. Stres kaynağı, dış tehdit (!) karşısında siz hayatınızı sürdürebilmek amacıyla doğal ve önlenemez, ama bir miktar kontrol edilebilir biyokimyasal süreçler yaşayıp bir dizi fizyolojik faaliyette bulunmaktasınız:
Kalp atım sayınız artar.
Kan basıncınız yükselir.
Ter bezi faaliyetleriniz ve terlemeniz çoğalır.
Hızlı ve derin soluk alıp vermeye başlarsınız.
Mide asidiniz artar.
Midenizde ve kalın bağırsaklarınızdaki düz kaslarınız kasılır.
Kas geriliminiz artar.
Göz bebekleriniz büyür.
Ağzınız kurur.
Kan şekeriniz ve kan serbest yağ asidi düzeyiniz artar.
Bütün bu yanıtlar size stres kaynağıyla baş etme veya stresten kaçma enerjisi, gücü ve fırsatlarını vermek içindir.
Fazla stres erken yaşlandırıyor
Eğer stres yoğunsa, gereğinden fazla uzun sürüyorsa sağlığınızı ciddi bir şekilde tehdit edecektir. Uzun süren stres sonucu uyku bozukluklarınızın oluşması, gergin baş ağrılarınız ve migreninizin ortaya çıkması, kaygı ve gerilim halinin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Stresin ayrıca depresyonun oluşmasında ve ağırlaşmasında, uyku bozukluklarında oynadığı önemli rol de bilinmektedir.
Stres karşısında oluşan kalp-damar sistemi cevabının bir süre sonra koroner kalp hastalığına yol açabileceği de bilinmektedir. Daha önceden koroner kalp hastası olanlarda uzun süreli ve yoğun stres kalp krizlerine neden olabilir.
Stres, bağışıklık sisteminiz için de önemli bir tehdittir. Hepimiz için hayatın tükenme hızı, yani yaşlanma olgusu genetik ve çevresel faktörlerle bağıntılıdır. Stresin oluşturacağı psikososyal darbeler bağışıklık fonksiyonlarınızı olumsuz yönde etkileyerek hem sizi daha erken yaşlandırır, hem de kanser oluşumuna ve enfeksiyonlara zemin hazırlayabilir. Stres ayrıca hipertansiyon ve şeker hastalığında da önemli bir faktördür.
Stres sağlığınızı daha pek çok yönden etkileyecektir. Uykunuza yaptığı etkiyle yorgunluğa, huzursuzluğa, odaklanma kusurlarına sebep olarak üretim gücünüzü önemli ölçüde azaltabilir. Sizi daha sinirli, öfkeli gergin ve hiddetli hale getirebilir, veya tam tersine çaresizlik duygusu yaratarak aile ve arkadaşlarınızdan uzaklaşmanıza, kendi kabuğunuza çekilip hapsolmanıza neden olabilir.
Bütün bunlardan daha az etkilenmek istiyorsanız, stresle başa çıkma yollarını öğrenmenizde fayda vardır.
NASIL BAŞA ÇIKACAKSINIZ ?
Karbonhidratlardan yararlanın: Gün sonunda rahatlamak istiyorsanız, karbonhidratlardan (patates, makarna, pirinç gibi) zengin bir yemek tüketin. Karbonhidratlar sizi sakinleştiren bir nörotransmitter olan serotonin salgılanmasını tetikler. Pirinç, makarna, patates, ekmek, yağsız patlamış mısır ve düşük kalorili bisküviler karbonhidrat kaynakları olup iyi bir rahatlama için tercih edilebilirler. Ancak kilo sorununuz varsa kilo aldırıcı bu çözümden uzak durun.
Fazla lif stresi de boşaltır: Stres sıklıkla doğrudan bağırsaklarımıza gider. Bu da kabızlık ve kramplar anlamına gelir. Bu sorunları engellemek için posalı gıdalarla beslenmenizi öneriyoruz. Daha fazla meyve, sebze ve tam tahıl ürünleri tüketmek, meyve suyu yerine meyvenin kendisini tercih etmek ya da kahvaltıda müsli ve tahıl gevreklerini denemek günlük posa tüketiminizi ve ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacaktır.
Balık ruh halinizin ayarlayıcısıdır: Akşam yorgunluklarını gidermek için yağsız et, balık ya da tavuktan oluşan yüksek proteinli bir öğle yemeği yiyebilirsiniz. Proteinler, stres altında zihinsel performansın daha iyi olmasını sağlayan bir amino asit olan tirozin bakımından oldukça zengindir. Balık, ihtiva ettiği Omega-3 yağ asitleri ile ruh halinizi dengeler, depresyonu azaltır.
İş yükünüzü azaltmayı deneyin: Hayatınıza bir bakın! Hep aynı anda birçok şeyi yapmaya mı çalışıyorsunuz? Eğer hem şirketin futbol takımındaysanız, hem küçükler takımına koçluk yapıyorsanız, bu arada çeşitli derneklerde çalışıp akşamları da kızınızı piyano dersine yetiştiriyor ve kendinize bir akşam bile ayırmıyorsanız, taşıyabileceğinizden fazlasını kaldırmaya çalışıyorsunuz demektir. Bunları ya planlayın ya da aralarında bir seçim yaparak, hepsine birer öncelik sırası verin.
Gerekiyorsa hayır, deyin: Bazen sınırlarınızı çizmek zorunda kalabilirsiniz. Aşırı stres altında olan insanlar genellikle kendilerini ifade edemezler ve yardıma ihtiyacım var, demek yerine bütün işleri kendi başlarına halletmeye çalışırlar. Yani kaldırabileceklerinden daha fazlasını yüklenirler.
Yeni seçenekler bulun: Örneğin patronunuza iş konusunda yeni önerilerde bulunun, evinizde bazı değişiklikler yapmak için harekete geçin.
Su için: Yanınızda daima su bulundurun ve sık sık su için. Stres altındayken, olduğunuzdan daha fazla terlersiniz ve sonuç olarak ağzınız kurur. Su içerek kendinizi hem ferahlamış ve hem de daha rahat hissedebilirsiniz.
Kaliteli ve yeterli uyku önemlidir: Yeterince uyuduğunuzdan, uykunuzun sizi dinlendirdiğinden ve beyninizi boşalttığından emin olun.
Öfkenizi azaltın: Sinir sisteminizdeki gerginliği bir top oyunu oynayarak veya kötü sözler sarf ederek, biraz da bunlarla dalga geçerek atıp, kalbinizdeki adrenalin deşarjından kurtulabilirsiniz.
Kaslarınızı gevşek tutun: Sıcak bir küvete yatın. En iyi gevşemeyi sağlamak için, kendinizi sıcaklığı vücut derecesinden bir iki derece yüksek olan bir küvette 15 dakika bırakın.
Elinizden yararlanın: İş yerinizdeki masanızda bir el egzersiz aleti ya da bir tenis topu bulundurun ve gergin olduğunuzda da bunu sıkın. Stresli durumlarda kan dolaşımına adrenalin salgılandığında vücudun istediği kas aktivitesini sağlamanın en iyi yolu bu egzersizlerden yararlanmaktır.
Yardım etmeyi deneyin: Yalnızlık duygusu endişelerinizi artıracağı için gönüllü olun. Başkalarına yardımcı olmak başarı duygusunu ve kendine saygıyı aşılar. Aynı zamanda fedakarlık da, yapılan araştırmalarca daha uzun yaşamanızı sağlamaktadır.
Daha dik oturun: Dik oturuş nefes almayı kolaylaştırır ve beyne daha fazla kan gitmesini sağlar. Stres altında olduğumuzda genellikle kambur dururuz, bu da nefes almayı ve kan akımını kısıtlar, umutsuzluk duygusunun artmasına neden olabilir.
UNUTMAYIN ADRENALİNDEN DAHA SAĞLIKLI YAKIT TÜRLERİ VAR
Adrenalin kullanımı, keyifli ve bırakılması zor bir alışkanlıktır. Adrenalinle yaptığınız kimyasal banyolar sizin için enerji kaynağıdır, vücudunuza ve bedeninize dinçlik ve canlılık verir. Ama bu hoş ve baş döndürücü enerjiye bağımlı kalırsanız bir süre sonra enerji düzeyiniz sıfır noktasına getirebilir, yakıtınızı tamamen tüketebilirsiniz.
Çok şey gibi adrenalin de yaşamınıza kolayca girer. Sizi başarıya, paraya, şöhrete, çevreye, sevgiye boğar. Ama pek uzun süre, yüksek dozda ve gereğinden uzun süre kullanımı sizi ona bağımlı ve sizin için zorunlu hale getirir. Adrenalinden daha sağlıklı yakıt türleri de vardır. Ama daha yavaş ve daha geç işe yararlar, daha az enerji içerirler, ruhsal hazları da adrenalinin yanında pek önemsiz kalır.
Adrenalininizi kullanın! Ama bunu sadece başlangıçta ve kısacık bir süre için yapın ve asla uzatmayın. Adrenalinin patlamalarla gelen, parlamalarla büyüyen roket yakıtı benzeri enerjisini kullanırken lütfen dikkatli olun. İlk yararı elde edince hemen yeni enerji kaynaklarına yönelin. Bu kaynaklar daha sağlıklı ve daha güvenlidir: Spor yapın, daha kaliteli besinler tüketin, daha yoğun sevgi ve destek almaya çalışın, daha iyi uyuyun.
GELECEK HAFTA: * HIZLI HAYATA SON VERİN * İYİ STRES KÖTÜ STRESİ KOVUYOR