Paylaş
Yaklaşık 3-4 kg ağırlığa sahip olan cildinizin vücudunuzun en büyük organı ve aynı zamanda en büyük koruyucusu olduğunu biliyor musunuz? Bu nazik ve hassas örtünün başka marifetleri de var: Dış ortamdaki sıcaklık değişimleri, enfeksiyon etkenleri, darbeler, ışınlar gibi saldırılara karşı vücudu korumak, dokunma hissi ile çevreden haberdar olmak, D vitamini üretimine yardımcı olmak, bağışıklık sistemine destek vermek...
Genç, dinç, sağlıklı, düzgün, gergin, yumuşak, pürüzsüz, diri, ipeksi, parlak, kırışıksız... Bütün bunlar cildinizde olmasını arzu ettiğiniz özelliklerden sadece bazıları. Cildinizi gençleştirmeden önce “yaşlanmamasını sağlamak” en azından “yaşlanmasını yavaşlatmak” daha akılcı ve kolaydır.
HER ÖNERİYE İNANMAYIN
Yaş 40’ı geçince cilt sorunları, özellikle de yüzdeki sarkma ve kırışmalar can sıkıcı olmaya başlar. Cilt bakımı önceliklerimizden biri haline gelir. Cilt sağlığı konusundaki tavsiyeleri daha bir dikkatle okur, izler, her öneriye kulak kabartırız.
Ne yazık ki güzellik endüstrisinin bu alanında ciddi bir “yönlendirme” çabası var. Bilhassa kadınlar dayanılması güç vaatler ve inanılmaz önerilerle her yıl başka bir ürüne veya yeni bir teknolojiye yöneltiliyor.
Bu ürünlerin çoğunun hiçbir işe yaramadığını, özellikle yüz cildine yapılan teknolojik uygulamaların neredeyse yarısının herhangi bir yararının olmadığını biliyoruz. Ama yine de insanları bu önerilerden uzak tutmak mümkün olmuyor. Üstelik bu önerilerden faydalanacağım diye her yıl çok sayıda kadın cilt sağlığını kaybediyor.
Ortaya çıkan komplikasyonlar nedeniyle neredeyse cildi eskisinden de kötü hale geliyor.
Benim tavsiyem şu: Cildinizle ilgili önerileri uygulamadan önce iyice bir düşünün.
Okuyun, araştırın, sorun, öğrenin ve mutlaka ikinci hatta üçüncü bir “fikir” alın. Kulağınıza hoş gelen her önerinin üzerine balıklama atlamayın.
Paranızın, umutlarınızın boşa gitmesi bir yana, sağlığınızın bile bozulabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Sağlıklı bir cilde sahip olmanın birinci koşulunun onu dıştan desteklerken içten de özenle beslemek olduğunu sakın unutmayın.
Yaşlanan ciltte neler oluyor?
-Nem oranı azalıyor.
-Kollajen lifler kalınlaşıp, kırılganlaşıyor.
-Elastin lifleri yapısal olarak değişiyor ve bozuluyor.
-Bu iki lifi üreten cilt hücresi fibroblastların sayısı azalıyor. Yetenekleri bozuluyor.
-Ara madde üretimi ve destek dokusu bozuluyor.
-Damarlar zayıflıyor.
-Bağışıklık hücreleri azalıyor.
-Renk üreten hücrelerin dengeleri bozuluyor.
-Cilt yüzeyindeki ölü tabaka incelip, güçsüzleşiyor.
-Cilt hücrelerinin yenilenme hızı düşüyor.
ALA, EPO ve CLA hâlâ gözde
Alfa Lipoik Asit (ALA) en güçlü cilt koruyucularından biri. Glikasyona bağlı cilt yaşlanmasını yavaşlattığı düşünülen bu güçlü antioksidanın popülaritesi hâlâ çok yüksek. CoenzimQ-10 etkili bir antioksidan ve o da hâlâ çok seviliyor. C vitamini, likopen, resveratrol ve piknogenol gibi antioksidan haplar da en az eskisi kadar ilgi çekiyor.
Evening Primrose Oil (EPO) da sık kullanılan desteklerden biri. Bol miktarda gammalinolenik asit (GLA) içeren bu destek özellikle cilt kuruluğu ile mücadelede faydalı bulunuyor.
Konjüge Linoleik Asit (CLA) de eski ama etkili cilt oyuncularından. L-karnitin de en az CLA kadar, hatta ondan daha da meşhur bir ürün. Bu destekleri okuyunca hemen soluğu eczanede almayın. Bunları ancak akıllıca, düzgün bileşenler olarak, uygun miktar ve sürelerde kullanabilirseniz iyi bir sonuç alabiliyorsunuz.
Bileğinize bakın
Eğer dış etkenlerin cilt yaşlanmasına yol açan gücünün ne kadar önemli olduğunu anlamak istiyorsanız, bilek bölgenizin cildinin dış ve iç bölümlerine bakmanız yeterlidir.
Bileğinizin dışında gördüğünüz manzara derinizin dış etkenlere bağlı yaşlanmasıdır. Bileğinizin iç kısmı ise sadece içsel yaşlanmanın sonucu bu hale gelmiştir.
Cilt yaşlanması ile mücadelede çevresel yaşlanmanın ne kadar önemli olduğunu bu küçük test sanırım size yeteri kadar anlatmış olmalıdır.
Eğer cilt yaşlanması ile mücadele etmeyi düşünüyorsanız çevresel kaynaklı yaşlanmayı da yavaşlatmak zorundasınız. Bunun için de güneş ışınlarından korunmalı ve sigara dumanından uzak kalmalısınız.
Mümkün olduğu kadar temiz bir çevrede yaşamaya çalışmalı, hava kirliliğinden cildinizi korumalısınız. Bu listeye ısı ve nem değişikliklerinden korunmayı da eklemelisiniz.
Paylaş