Güzel yaşayan güzel yaşlanır

Yemek yerken size iyi gelen şeyler, sadece yiyip içtiklerinizdeki vitaminler değil. Sofralar, yalnız bedenin değil ruhun da doyurulduğu yerler.

Ruhsal doyum bazen bedensel doyumun önüne bile geçebiliyor. Sofralarınıza gereken önemi verip yemek masanızı bir keyif, huzur, coşku, şefkat, paylaşım ve "sevgi bahçesi"ne çevirdiğinizde eskisinden daha az yediğinizi ama daha çok doyduğunuzu görürseniz şaşırmayın. Her yemeğe şükürle başlayıp yine şükürle bitirmeyi boynunuzun borcu sayın!

Masanızdaki bir dilim ekmeğin geçirdiği maceraları şöyle bir hatırlayın: Masanıza gelene kadar buğday tohumlarını üretenlerden değirmenlerde öğütenlere, fırınlarda pişirenlerden sabahın ayazında kapınıza getirenlere kadar dökülen terleri fark etmeye gayret edin. Göreceksiniz, sadece ekmeğe değil, hayata duyduğunuz saygı ve sevgi de güçlenecek. Kızarmış ekmek ve kahve kokan bir sabahtan, eş, çocuk, dost sesleri arasında yudumlanan sıcak bir çorbadan, güzel bir örtünün, su bardağındaki birkaç beyaz gülün, övgü dolu birkaç sözün süslediği sofralardan gelen iyi duygular kalbinize de, midenize de, beyninize de iyi gelecek. Emin olun ki, bu sofralarda ne kilo sorunu, ne reflü, gastrit, ülser problemi, ne de gaz sıkıntısı olur.

YEME-İÇMENİN DUYGUSAL YÖNÜ

Gül İrepoğlu üzerinde ısrarla durduğumuz "yeme-içmenin duygusal yönü" konusunu yeniden gündeme getirmemize fırsat verdiği için teşekkür ediyorum. Gül Hanım’ı değerlendirmeden önce bizden iyi bir kanaat notu almayı bu girişle çoktan hak etti. Gül İrepoğlu’na yeme-içme seçimlerindeki birkaç hatayı görmezden gelerek, beslenme bakımından (+2) kanaat notumu kullanarak 10 bile verebilirdim ama gece atıştırmaları yanlışını bahane ederek 9’da karar kılıyoruz. Malumunuz, eli sıkı bir hocayız!

SOSYAL İÇİCİLİK TEHLİKELİ OLABİLİR Mİ?

Gül İrepoğlu’nun da yaşadığı yaygın bir soruna kısaca temas etmekte fayda var. Sosyal ortamlarda içki tüketiminin artması, özellikle şehirde yaşayanların önemli bir problemi. Alkolün sosyalleşme aracı olarak kullanılması yanlıştır. Bu eğilim lise-üniversite yıllarında, arkadaş toplantılarında "bira" ile başlayıp yerini ileri yaşlarda "votka, cin, rakı, viski" gibi daha sert alkollü içkilere bırakabiliyor.

Alkollü içecekleri bir sosyalleşme aracı gibi kullanmak tehlikeli olabiliyor. Sosyal ortamlarda su veya meyve sularıyla idare etmeli, en azından alkol oranı düşük içeceklere yönelmelisiniz. Yüzde 3 civarında alkol içeren bira veya yüzde 8-12 civarında alkol ihtiva eden şarap burada "kötünün iyisi" gibi kullanılabilir. Alkol oranını düşürmek için light biradan, gazlı-mineralli su ilave edilmiş beyaz şaraptan yana kullanmanız da mümkün. Son yıllarda alkolsüz bira, şarap, hatta şampanya bile üretildi.

Sıradan bir sosyal içici olarak başlanan ve sürekli alkol tüketiciliğine kadar uzanabilen o kötü yolculuğa çıkmak istemiyorsanız bu tavsiyeden yararlanabilirsiniz. Gül Hanım sigara içmiyor. Çay-kahve tüketimi kararında. Meyve suyunu tercih ediyor. Sıvı tüketimi, içki ve sosyal ilişkileri bakımından da fena bir not almıyor: 8

1-2 BARDAK MEYVE SUYU YETER

Sırası gelmişken meyve suyunu abartılı içmenin de hatalı olabileceğini anımsatalım. Sağlıklı bir yetişkine günde 1-2 bardak taze sıkılmış meyve suyu yeterli. Bir bardak meye suyunun yaklaşık 140-150 kalori enerji içerdiğini, fazlasının yağlanmaya neden olabileceğini hatırlatalım. Portakal suyu gibi asit içeriği fazla meyve sularının mide sorunlarına, gaz problemlerine de sebep olabileceğini bilmelisiniz.

Gül İrepoğlu’nun mide sorunları ve hazımsızlık probleminin arka planında belki de fazla miktarda meyve suyu tüketmek yatıyor. Kesin teşhis için ileri muayene ve araştırmalar gerekiyor. Düşük tansiyon problemi özellikle yorgunluk, baş dönmesi, halsizlikle birlikte olduğunda sorun yaratabiliyor. Bununla birlikte herhangi bir belirti vermeyen düşük tansiyona sahipseniz şanslısınız! Kan basıncı düşük seyredenler beklenenden daha uzun yaşıyor.

Gördüğüm kadarıyla Gül Hanım’ın iyi bir orta yaş değerlendirilmesinden geçmesinde fayda var. Bu değerlendirmede hem anlattığı sorunlar gözden geçirilmeli, hem de aile mirasında yoğun kalp hastalığı, şeker, kanser ile ilişkili riskleri gözden geçirilmeli. Bu değerlendirmede uyku sorunları, osteoporoz, menopoz ve diğer orta yaş problemleri de tek tek araştırılmalı. Gül Hanım’a genetik miras yönünden 8, uyku kalitesi bakımında 7 veriyoruz.

MENOPOZDA HORMON KULLANMAK DOĞRU MU, YANLIŞ MI?

Menopozda hormon desteği alıp almamak konusu son yılların en önemli tartışmalarından biri. Bu konuda kararı sizi izleyen hekimlere bırakmalı ama doktorunuza aile mirasınızdan (meme kanseri, rahim kanseri), kendi kişisel sağlık öykünüzden (yumurtalık kanseri, rahim kanseri, meme kanseri) mutlaka bahsetmelisiniz. Birkaç gün önce yayınlanan bir çalışmada menopozda hormon kullanımı tehlikesi yanında birkaç tehlikeye de dikkat çekildi. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, hormon kullanmaya başlayıp kesenlerde kanser riski artabiliyor.

Gül İrepoğlu’nun aktivite notu da fena değil: 8. Olumlu bir bakış açısına sahip olması, sevdiği, keyif aldığı bir işi yapması, yaşlanmaktan asla ve asla korkmaması da alkışlanacak özellikleri arasında yer alıyor. Duygusal ve ruhsal sağlığı yönünden de ona iyi bir not vermek gerektiği kanaatindeyim: 8

Gül İrepoğlu’na sağlıklı, mutlu, keyifli ve huzurlu bir hayat diliyorum.


KALBİNİZ HÁLÁ TANGO YAPIYOR MU?

"Yaşlanma sanatı"
aslında bir "iyi yaşama" sanatı. "İyi yaşayan güzel yaşlanır" diyen Sevgili Uğur Dündar çok haklıdır. İyi yaşlanmak, yaşlılığın kötü yanları ile mücadele edip onu huzurlu bir süreç haline getirebilmektir aslında. "Yaşlılık kötü bir alışkanlık. Yeterince işiniz varsa bu kötü alışkanlığı edinecek zaman bulamazsınız. Yaşlanırken de çok işi olan bir kişi olabilir, çok üretilebilirsiniz. Birçok işin beden gücü ve çevikliği ile değil, yaşlandıkça edinilen erdemler, fikirler, beceriler ve sağduyu ile sağlandığını unutmazsanız daha güzel yaşlanırsınız." İyi yaşlanmak istiyorsanız yapacak bir işinizin olması şarttır!

İyi yaşlanmanın önemli bir kuralı da yaşlılığı olduğu gibi kabul etmek, bir sükûnet, dinginlik, feragat ve mutluluk dönemi olarak görmek. "Artık kavgalar, kaygılar geçmişte kaldı, oyun tamamlandı" diye düşünmelisiniz. Böyle olursa, yaptıklarınız sizin sığ ve güvenli bir limana demirlenmenizi sağlar. Fırtınalardan medcezirlerden çok etkilenmezsiniz.

NASIL YAŞIYORSUNUZ?

Gül İrepoğlu

Sanat tarihçisi ve

TAÇ Vakfı Yönetimi Kurulu Başkanı

Beslenmeme özen gösteriyorum. Ama öncelikle yemeği tadı çıkarılacak bir ritüel gibi görüyorum. Yemeğin sunumu, renkleri, kullandığım tabağın deseni, kadehin inceliği ve biçimi ve elbette yemeğin tadının kusursuz oluşu yaşantıyı güzelleştiriyor diye düşünüyorum. Dolayısıyla diyet yapmam kolay değil, ancak dikkat ediyorum. Öğünlerim düzenli, gece atıştırma huyum var. En sevdiğim yiyecekler antepfıstığı, karides ve somon füme. Yumurta ve bamyayı ağzıma koymam. Hamur işlerinden, pilav ve makarnadan uzak dururum. Bugüne kadar hiç sigara içmedim. Sosyal ortamda içki içiyorum. Haftada birkaç gün viski veya şarap içiyorum. Sabahları bir fincan çay, haftada birkaç kere kahve içiyorum. Gün içinde bol bol meyve suyu içiyorum.

Canımı sıkan birkaç sağlık sorunu var: Mesela düşük tansiyon, mide sorunları, hazımsızlık, eklem ve kas bozuklukları gibi. Yakın akrabalarda da kalp, kanser, şeker gibi önemli hastalıklar görüldü. Ayrıca uykum peki iyi değil. Gece uyumada zorluk çekiyorum. Destek olarak aldığım birkaç ilaç var: Hormon desteği olarak climara bant, kalsiyum ve magnezyum hapları, ginseng, bir de üzüm çekirdeği ekstresi.

Otomobilim yok, bu sayede kısa mesa feleri hep yürüyorum. Bu da hareketli olmamı sağlıyor. Haftada 2-3 kez koşu bandında yürüyorum. Yazın bir ay boyunca bol bol yüzüyorum.

İşimde her şeyin mükemmel olması için uğraşmak da yaşantımın stres tetikleyicilerinden biri. Ancak şikayetçi değilim, zaten hayattaher şeye olumlu yönden bakmak ve çalışmaktan keyif almak, aynı anda bir sürü işi yapabilmeme olanak sağlıyor. Çalışıp yazarken, konferanslar verirken şarj oluyorum. Yaptığım her şeyi aşkla yapmanın beni genç tuttuğuna inanıyorum. Böylece hiç yaşlanmayacağım. Sadece takvimdeki yıllar değişecek.

Gül İrepoğlu’nun not ortalaması: 8
Yazarın Tüm Yazıları