Çok sık karşılaştığımız bazı sağlık sorunları var. Bunlar hepimizin her zaman, her yerde başına gelebilecek sıradan sorunlar olsalar da hep gündemde. İşte onlardan bazılarının yanıtları
Neden hapşırırız?
İster “Çok yaşa”, isterseniz son günlerin moda tabiriyle “Çok sev” diye yanıtlayın, tekrarlayan hapşırık ataklarına yakalanınca sizin aklınızdan da “Galiba nezle oluyorum!” cümlesinin geçtiğine eminim. Hapşırmanın başlıca nedeninin nezle olduğu doğru olsa da burnun içini tahriş eden herhangi bir neden de hapşırmaya yol açabilir. Bu, bazen havada uçuşan bir çiçek poleni, bir toz parçacığı, zerreciği bazen de bir yabancı cisimdir. Yemeğimize ektiğimiz karabiber ya da kırmızıbiber tozlarının, makyaj için kullandığımız pudranın, hatta uzun zamandır girmediğimiz depodaki yabancı partiküllerin de bizi hapşırtması mümkün. “Peki, bu iş neden bu kadar gürültülü oluyor?” diye bir soru da aklınıza gelebilir. Hapşırma esnasından burnunuzdan dışarıya çıkan havanın hızının bazen saatte 150 kilometreyi bulduğunu bilirseniz hapşırıkla oluşan patlama şeklindeki gürültüye fazla şaşırmazsınız.
Burnun kokusu güçlü duygusu zayıf
Kış aylarında sık karşılaştığımız sorunlardan bir hapşırıksa diğeri de burun akıntısı. ısterseniz önce önemli bir konuyu hatırlayalım: Çoğumuz, burnumuzun sadece koku almaya yaradığını zanneder ama onun başka birçok fonksiyonu var! Mesela burnunuz, soluduğunuz havayı (doğrusu da bu, nefesinizi burundan alıp ağızdan vermelisiniz) nemlendirir, yabancı cisimlerden temizler-süzer ve ısıtır. Bunu burnun içindeki ıslak ve ılık kalorifer peteği şeklindeki yapılanma (konkalar) sağlar. Dolayısıyla hava akciğerinize girmeden önce temizlenmiş, ısıtılıp nemlendirilmiş olur. Bunu sağlayabilmek için de burnun içine çok sayıda salgı bezi yerleştirilmiştir. Bunlar herhangi bir nedenle tahriş olduğunda aşırı sıvı üretmeye başlar. Salgıya yol açan şey bazen toz veya polenler, bazen keskin, farklı kimyasal yapılar duman ve kokular (yangın dumanı, soğan kokusu), çoğu zaman da nezle virüsleridir. Salgının artması burna yerleşmeye çalışan virüsler ya da tozların dışarıya atılmasını kolaylaştırmaktadır. Aklınıza şöyle bir soru gelebilir: “Peki, o zaman ağlayınca burnumuzu tahriş eden nedir? Duygularımız olabilir mi?” Burnun ‘kokusal’ yanı güçlüdür ama ‘duygusal’ yanı zayıftır! Ağladığınızda oluşan aşırı gözyaşı sıvısı göz dibinizdeki kanallarla burnunuza aktarıldığından, burnunuz fazla miktarda gözyaşıyla dolar ve bu sıvı burundan dışarı akar. Yani ağlayan burnunuz değil, gözlerinizdir aslında...
Baş dönmesi önemli bir işaret mi
Herkesin zaman zaman karşılaşabileceği, karşılaştığı zaman da ciddi şekilde telaşlandığı sağlıksızlık işaretlerinden biri de baş dönmesi. Baş dönmesinin beyincik-beyin, iç kulak, gözle ilgili nedenleri olabiliyor. Önemli ve ciddi olanı da, geçici ve anlamsızı da var. Ama ne olursa olsun baş dönmesi herkesi telaşlandırıp korkutan bir işaret. Baş dönmesinin en sık görülen nedeniyse iç kulaktaki denge organında meydana gelen arızalar: ıç kulağın iltihaplanması, kristal yapısındaki değişimler, beslenmesinin bozulması, tümör veya kist gibi nedenlerle zarar görmesi baş dönmesiyle sonuçlanabilir. Bunların çoğu tedavi edilebilen tehlikesiz ve kısa sürede düzelen sorunlardır. Beyincik ve beyindeki iltihapsal, tümöral, damarsal problemler de baş dönmesine yol açabilir. Bu durumlarda baş dönmesi genellikle daha şiddetli ve uzun sürelidir. Bu tür sorunların tedavisi maalesef daha zor. Herhangi bir zamanda ayakta, yatar ya da otururken başınız döner ve bu dönmeler tekrarlayacak olursa geç kalmadan bir KBB veya nöroloji uzmanıyla görüşmeniz gerekir.
Burun kanaması önemli midir
Vücudunuzun herhangi bir yerinden kan geldiğinde telaşlanmamız normal. Kan ister öksürükle ciğerlerimizden, ister dışkılar veya idrar yaparken, ister burnumuzdan gelsin, canımızı sıkar. Burun kanamaları sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından biri. Nedeni de burnun içini örten mukozanın ince ve narin olması, ayrıca çok sayıda kılcal damar ağı ihtiva etmesi. Burnun iç döşemesinde çok sayıda damar ağının bulunmasının basit bir nedeni var: Burnumuzla soluduğumuz havayı ısıtmak! Ama ne var ki bu damardan yönünden zengin bu yapı, burun mukozası ve damarlar herhangi bir nedenle tahriş olduğu ya da travmaya uğradığında, birden ortaya çıkan kanamaların da nedeni olabiliyor. Burnunuzdaki yabancı bir cismi temizlerken, hatta parmakla burun karıştırılırken bile bu damarlar kolayca çatlayıp kanayabiliyor. Hapşırıp, öksürürken, nezle olduğumuzda burnumuzu sık sık sümkürerek temizlemeye çalışırken de kanamalar oluşabiliyor. Çok soğuk ve çok sıcak havalarda kanama ihtimali daha da artıyor. Birçoğunuzun aklına şu sorunun geldiğine eminim: “Burun kanaması tansiyonun yükseldiğine de işaret etmez mi?” Edebilir tabii ki ama burun kanamalarının zannedildiğinden çok daha az bir kısmından hipertansiyon sorumludur. Burnu kanayanların çoğunun tansiyonu normaldir. Ayrıca “burnum kanamasaydı, beyin damarlarım patlar, beynim kanayabilirdi, iyi ki burnum kanadı” diyen hipertansiyonlular da pek haklı değil. Burun kanamalarının beyin kanamalarını önleyen bir tampon fonksiyonu gördüğü düşüncesi de yanlış. Son bir hatırlatma daha: Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda da burun kanamaları sık görülebilir ve bu durum kullanılan ilaç miktarının fazlalığına işaret ediyor olabilir. Ve çok önemi bir hatırlatma: Bazı kan hastalıklarında, özellikle bazı kan kanserlerinde de tekrarlayan burun kanamaları hastalığın ilk işareti olabilir.
Diş çürüklerine sakızlı koruma
Yalnız diş çürükleri değil, diş eti iltihapları da bir kalp krizi ya da beyin felcine yakalanma ihtimalinizi ciddi ölçüde artırabiliyor. Nedeniyse çürükler veya iltihapların oluşturduğu yangısal süreçlerden özellikle kalp ve beyin damarlarınızın ciddi biçimde etkilenmesi. Bu nedenle, herhangi bir şikayetiniz olmasa bile yılda en az bir kez diş hekiminizi ziyaret etmenizi, çürük dişlerinizi, diş taşlarınızı tedavi ettirmenizi tavsiye ederim. Ayrıca ağzınızdaki bu tür iltihap ve çürümelerin en önemli nedeninin yiyecek artıkları olduğunu da hatırlatırım. Yiyecek artıkları, özellikle ‘şeker’ ihtiva ediyorsa dişleri yıpratabilen asit yapısında maddelere dönüşüyor, bu asitlerin oluşturduğu deliğe de mikroplar kolayca yerleşerek çürüklere ve iltihaplanmalara yol açıyor. Aklınızdan şöyle bir sorunun geçebileceğini tahmin ediyorum: “Çürümeyi önlemek için sakız çiğnemek faydalı olabilir mi?” Sakız çiğnediğinizde dişlerinizin arasında biriken gıda artıklarından daha kolay kurtulacağınız için sakız çiğnemek çürüme ve iltihaplanmaya engel olabilir. Özellikle xylitol içeren sakızlarda bu etki daha da artabiliyor. Ama dikkat edin, sakız sakın şekerli olmasın!