Grip desteklerinin karnesi

Grip vakaları artıp domuz gribi telaşı yürekleri sarınca imkânı olanlar haklı olarak eczanelere hücum ettiler. Amaçları bağışıklık sistemlerini güçlendirebilecek bir doğal destek varsa bunlardan faydalanmak. Kafaların çok karışık olduğu bu alanda bazı bilgileri yeniden hatırlamanızda fayda olabilir. İşte en sık kullanılan bağışıklık destekleri.

Haberin Devamı

UMCLAOBA: Güney Afrika’da yetişen pellergonium sidoides isimli ağacın köklerinden elde edilen umclaoba özü hem virüsleri doğrudan tahrip edebilme, hem de virüsleri yok eden bağışıklık sistemini uyarma özelliğine sahip gibi görünüyor. Yani çift taraflı bir immun destek sağlayabiliyor. Ben umclaoba özünün özellikle grip veya nezlenin hemen başlangıcında kullanılmaya başlanması halinde faydalı olabileceğini düşünenlerdenim. Bizim evin ecza dolabından bu doğal bitkisel takviyeyi hiç eksik etmiyoruz. NOTU: 8
SAMBUCUS: Elderberry olarak da bilinen bu berry grubunun hepsi mükemmeldir. Bitkinin nezle, soğuk algınlığı ile mücadelede faydalı olabileceğini gösteren birkaç araştırma var. Elderberry özleri eczanelerde bulunabiliyor. Faydalı olabileceği, en azından iyileşme sürecini kısaltabileceği kanaatindeyim. NOTU: 7
ÇİNKO: Hücre tamirinde ve bölünmesinde son derece etkili olan çinkonun soğuk algınlığında da faydalı olabileceğini gösteren bazı çalışmalar var. Hatta bazıları çinkoyu C vitamininden bile etkili kabul ediyor. Çinko tabletleri yerine “çinko+selenyum+histidin” veya “çinko+C vitamini+selenyum” karışımlarını kullanmanızı öneririm. NOTU: 5
C VİTAMİNİ: C vitamininin soğuk algınlığına ilişkin faydası “efsane mi, kestane mi?” hâlâ belli değil! Özellikle ester-c formunun zannedildiği gibi farklı ve ciddi bir yararının olmadığı ise kesin. C vitamini konusunda ben de kararsızım. Çok istiyorsanız ilaç firmaları tarafından üretilen ucuz C vitaminlerinden birini 5-10 gün süre ile 500 miligramlık günlük dozlarla kullanabilirsiniz. NOTU: 4
HİSTİDİN: Son zamanlarda iyi pazarlanan bir aminoasit! Tek başına herhangi bir yararı olduğu kanaatinde değilim. Bulabilirseniz “çinko, selenyum, histidin” karışımlarından faydalanmanızı tavsiye edebilirim. NOTU: 5
BETAGLUKAN: Seveni de var, sevmeyeni de, beğeneni de var, beğenmeyeni de. Benim bu desteğin etkinliği konusunda herhangi bir fikrim yok. Siz bilirsiniz diyebilirim o kadar!  NOTU: 3
SELENYUM: Selenyumu tek başına kullanmanın da ciddi bir yararı olabileceği kanaatinde değilim. Grip desteği olarak para harcamaya değmez. Yukarıda da belirttiğim gibi karışımların içinde alınabilir. NOTU: 2
PROBİYOTİKLİ MULTİVİTAMİN: Bazı probiyotiklerin soğuk algınlığı ve nezle belirtilerini daha çabuk geçirmeye ve etken virüslerden korunmaya yardımcı olabilecekleri anlaşılıyor. Bu amaçla çıkarılmış multivitamin+probiyotik tabletleri eczanelerde satılıyor. 3-4 hafta sürede kullanılabilir ama ben sizin yerinizde olsam probiyotik zengini kefiri tercih ederdim.  NOTU: 6

GRİP AŞISI

Haberin Devamı

Grip aşısı kimler için tehlikeli?

Haberin Devamı

Kemoterapi tedavisi gören kanser hastalarında bağışıklık sistemi çok yavaş olduğu için aşıyla domuz gribine karşı bağışıklık sağlamak pek mümkün değil. Bu nedenle kemoterapi yapılan hastaların aşılanmadan önce doktorlarıyla görüşmeleri gerek. Organ nakli yapılanlarda da benzer sorunlar ortaya çıkabiliyor. Ama nakil olanların ilk bir yıl içinde yüksek dozda bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanmaları gripten zarar görme ihtimallerini arttırıyor. Bu durum aşı yaptırmayı zorunlu hale de getirebiliyor. Organ nakli yapılanların da aşılanmadan önce doktorlarıyla görüşmeleri şart. Hamilelerde de benzer bir durum söz konusu. Hamilelerin ne zaman aşılanacağına kadın doğum uzmanıyla birlikte karar vermelerinde yarar var. Kişisel sağlık hikâyesinde polinöropati, Guillane-Barre sendromu ve benzeri omurilik ve sinir sistemi hastalıkları olanların da aşılanmadan önce doktorlarıyla konuşmaları zorunlu. Bu kişilerde aşılanmak riskli olabiliyor. Yumurta alerjisi olanların da aşılanmadan önce iyi değerlendirilmeleri şart. Bu kişilerde de aşı tehlikeli
sonuçlar doğurabiliyor.

ÖNEMLİ!

Grip çorbası

Haberin Devamı

Anneannenizden kalma bilgileri küçümsemeyin, bazen onlar da işe yarayabiliyor. Araştırmalar çocukluğunuzda ağzınız, burnunuz akıp ateşiniz çıkınca size zorla içirilen “tavuk suyu çorbası”nın nezleye karşı burun tıkanıklığını gideren antihistaminikler ve nefes açıcı kimyasallar kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Hatta bazı araştırmacılar biraz daha ileri gidip tavuk çorbasının hafif bir antibiyotik etkisinin bile olabileceğini ileri sürüyorlar. Ünlü bir Amerikalı doğa bilimcisi (Dr. Earl Mindell) tavuk suyu çorbası için “Antibiyotik gibidir” diyor. Burun tıkanıklığını açmak, nezle grip belirtilerini rahatlatmak iyileştirmeyi hızlandırmak için yemekten önce bir kâse tavuk çorbasını herkese, her yaşa öneriyor. Benim tavsiyem bu çorbayı bir sebze çorbası haline getirmeniz ve içine midenizin isyan etmeyeceği kadar limon, acı kırmızıbiber ve karabiber eklemeniz. İsterseniz tavuk suyu çorbasına da bir not verelim: 9

BİR NOT!

Haberin Devamı

Şişmanlar öteki değildir

Üzülerek belirtelim; dünyanın her yerinde fazla kilolu veya şişman insanları “öteki” sayan bir anlayış başladı. Bu kocaman bir yanlış, büyük bir ayıp. Nedeni şu: Yiyip içtiklerimizle günde ortalama 200-2500 kalori kazanıyoruz. Bu, yılda bir milyondan fazla kaloriyi bedenimize sokmamız anlamına geliyor. Vücudumuzun genetik yapısı sağlamsa bu kalorileri kolayca yakıyor. Kilomuz dengede kalıyor, geçici 1-2 kiloluk değişimler dışında kilo alıp vermiyor. Ama eğer genetik bir sorunumuz varsa ufak tefek kalori değişimleri ya da birkaç günlük tembellik 3-5 kiloluk fazlalık olarak anında geri dönüyor. Yani kilo fazlalığı (özellikle de şişmanlık) sorununun arkasında çoğu zaman genetik eğilimler yatıyor. Kilo düzenleyici sistemde iş gören onlarca gen var. Eğer bu genler adam gibi çalışıyorlarsa yiyip içtiklerimizin önemi kalmıyor. Yok, eğer genlerimiz doğuştan sorunluysa işte o zaman işimiz zorlaşıyor, “su içsem yarıyor” takımına giriyoruz. Bu nedenle kilo sorunu yaşayanlara önyargılı olmak son derece yanlış, haksız bir bakış açısı. Fazla kilolu veya şişman kişilerin hepsi de yeme içmesini kontrol edemeyen, beceriksiz, dikkatsiz, özensiz, obur ve güzelliği tartışmalı kişiler değil. Ayrıca her yaşın, her bedenin, her kilonun kendine has hoşlukları, güzellikleri var ve kilo fazlası olanları ötekileştirmek kocaman bir hata.

KİLO SORUNU

Haberin Devamı

Kuru fasulye zayıflatır mı?

Kuru fasulyeden izole edilen bir doğal kimyasalın karbonhidrat emilimini dengeleyerek kilo kontrolünü kolaylaştırdığını gösteren deliller var. Kuru fasulyenin kilo yönetimindeki becerisi sadece PHASE 2 olarak bilinen bu madde ile de sınırlı değil. Kuru fasulye erken tokluk duygusu verdiği, tok tuttuğu ve makul miktarda kalori içermesi nedeniyle de kilo kontrolünde faydalı bir besin. Sırası gelmişken bu ucuz ama marifetli besinin bitkisel proteinden zengin olduğunu da hatırlatalım. Bol miktarda posa içerdiğinden kolesterol ve kan şekeri kontrolünü de kolaylaştırıyor. Ayrıca başta kalınbağırsak kanseri olmak üzere bazı kanserlerden de korunmada destek sağlıyor. Kısacası “kuru fasulye yemeye devam!”

Yazarın Tüm Yazıları