Glukozaminin eklemleri koruyucu etkisi var mı

Glukozamin sülfat son yıllarda çok sık kullanılan bir doğal destek oldu. Bu destek en çok eklem kıkırdaklarının aşınması halinde kullanılıyor.

Vitamin üreticilerini dinleyecek olursanız glukozamin sülfatın yalnızca tedaviye destek olarak değil, kıkırdak aşınmasını önlemek amacıyla kullanılması da mümkün. Ve yine bir vitamin üreticisinin reklamlarına inanacak olursanız egzersiz salonlarına devam eden herkesin kıkırdaklarını korumak için glukozamin sülfat kullanmasında fayda var. Bu öneriyi okuyunca ben de "pes" dedim! Glukozamin sülfatın yaşlılık veya fazla kiloluluk nedeniyle hasara uğramış eklem kıkırdağının tamirine yardımcı olabileceğini gösteren bazı yayınlar var. Yayınların sayısı sınırlı, sonuçları tartışmalı. Ama çok sayıda ortopedist ve romatolog glukozaminin bazı hastalarda ilaçlara ek olarak denenebileceği düşüncesinde. Biz de öneriyoruz. Glukozamin desteği bazı hastalarda kıkırdağın tamirini hızlandırıyor, eklem harabiyetine bağlı ağrıları azaltabiliyor. Ama bütün bu bilgi ve tecrübeler bile glukozamin sülfatın hálá reçeteli bir ilaç statüsüne alınması için yeterli bulunmuyor.

BESİN DESTEĞİNİ İLAÇ GİBİ KULLANMAYIN

Diğer taraftan glukozamin sülfat üreticilerinin de çoğu (biri istisna) ilaç firmaları değil. Bu nedenle ürünlerinin stabiliteleri, çözünülürlükleri ve biyolojik yararlanma oranları her zaman değişebiliyor. Yani siz ürünü kullanıyorsunuz ama tabletin midenizde açılıp açılmadığı, bağırsaklarınızda eriyip erimediği, emilip emilmediği ve vücudunuza girip girmediği de, vücudunuza girse bile biyolojik bir yarar sağlayıp sağlamadığı da kuşkulu olabiliyor. Yani ilaçlardaki gibi "ispat edilmiş bir yarar" genellikle söz konusu değil.

Birkaç yıl önce Amerika’da bir tüketici kurumu glukozamin ihtiva eden on ayrı ürünü inceletmiş. On ürünün yedisinde yeteri kadar glukozamin olmadığını (hatta bazılarında hiç bulunmadığını) belirlemiştir. Ayrıca bu on ürünün çoğu midede parçalanmamış, tablet olarak bağırsakları terk etmiş.

BROŞÜRLER VE SATICILARA İNANALIM MI

Glukozamin ve benzeri bazı destekleri kullanırken bilmeniz gereken önemli noktalardan biri bu ürünleri üreten ve satanların bilerek ya da bilmeyerek, (bazen de bilgi eksikliği nedeniyle) sizi yanlış yönlendirebilecekleridir. Bu ürünlerin etkinlikleri konusunda mutlaka doktorunuzdan onay almalısınız. Glukozamin sülfatın eklem kıkırdağını koruyucu madde olarak da kullanılabileceğini ileri sürmenin bilimsel desteği yoktur. En azından yeteri kadar onay görmüş, kabul edilmiş bir önerme değildir. Bu ürünleri satanların "bilgilendirme" amacı ile dağıtıkları broşürlerin ve satıcıların önermeleri de güvenli olmayabilir. Dikkatli olmakta yarar var!

Hareketlilik onu yakalamak istediğiniz her yerdedir

Yaşamınızı şöyle bir düşünün: Getir-götür işlerinin peşinden koşturmak... Ailenizle tatile çıkmak... Toplum içinde gönüllü olarak çeşitli işler yapmak... Çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürmek... Dişçiye gitmek... Bu gibi işler günün her saatinde karşınıza çıkabilir. Belki farkında değilsiniz ama bu gibi işler, sizin forma girebilme çabalarınıza yardımcı olabilr.

Evet öyle... Eğer bankaya gidiyorsanız, arabayı bankanın biraz uzağına park edip yürüyün. Tatilde ailenizin yanına mı gideceksiniz? Eğer gönüllü olarak bazı işlerde çalışıyorsanız neden daha çok hareketlilik isteyen işleri üstlenmiyorsunuz? Hele hayvanat bahçelerine gitmek, farkına bile varmadan kilometrelerce yürümeniz için eşi emsali bulunmaz bir fırsattır! Dişçinizin sekreteri size beklemenizi söylediğinde ona bu civarlarda yürüyor veya binanın merdivenlerini birkaç kez inip çıkıyor olacağınızı söyleyin. Hayatınızdaki hareketsizliği, hareketliliğe dönüştürmek hiçbir şey yapmamaktan kat kat iyidir.

Şöyle bir düşündüğünüzde, hayatınızda hemen hemen her şey forma girmek ve monotonluğunuzu hareketliliğe dönüştürmek için birer fırsattır. Çabucak hayatınıza uyarlayabileceğiniz form tutma noktalarını gördüğünüzde çok şaşıracaksınız. Hatta belki bu yollarla günün her saatinde egzersiz yapabileceksiniz.

(Aktif Yaşam Rehberi’nden alınmıştır)

Kaş yapayım derken

Yanlış ve bilinçsiz kullanılan kozmetik ürünler cilt sağlığını tehdit ediyor. Bu ürünler alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Hatta bazıları cilt yaşlanmasını hızlandırıyor. Bu ürünleri kullanırken kaşıntı, yanma, kızarma, kepeklenme, kuruluk gibi belirtileri fark edenlerin ürünleri kullanmaya ara vermeleri gerekiyor. Kozmetik ürünleri almadan önce test etmekte yarar var.

Ağız kuruluğunun çaresi var mı

Ağız kuruluğu, ağız içinde yeteri kadar tükürük olmadığı zamanlarda hissedilen bir durumdur. Bazı hastalıklardan, kullanılan bazı ilaçlardan, susuzluktan, burun tıkanıklığı nedeniyle ağızdan nefes almaktan kaynaklanabiliyor. Özelikle kanser hastalarında baş ve boyun bölgesine uygulanan radyoterapiler ağız kuruluğuna yol açabiliyor. Eğer bir ağız kuruluğu sorununuz varsa limonlu çay, limon eklenmiş bitkisel çaylar ya da ılık limonlu ekşi besinler tüketin. Ağzınıza küçük buz taneleri alarak eritmeyi deneyin. Üzüm gibi bol sulu meyveleri dondurarak da ağızda eritmeyi ve çiğnemeyi deneyebilirsiniz. Kuru yiyeceklerden uzak durun ve daha bol sos kullanın. Sulu yiyecekleri tercih edin.

Tiroid hapları kemikleri eritiyor mu

Bu çok eski bir şehir efsanesidir. Ama tiroid hastalarının çoğu bu efsaneye gereğinden fazla önem verirler. Eğer bünyenizde çok fazla tiroid hormonu varsa yani hipertiroidili bir hastaysanız ostereoporoz riski altında olabilirsiniz. Aşırı tiroid hormonu kemik yıkımını hızlandıran hücrelerin faaliyetini artıyor. Tiroid hormon takviyelerini alırken o takviyeleri almanız gereken miktarlarda alıyorsanız yani kanınızda tiroid seviyeniz normalse herhangi bir riskiniz söz konusu değildir. Böyle bir durumda tiroid takviyeleri kemik kaybına yol açmaz. Diğer taraftan tiroid hormonu seviyeleri normal bile olsa ostereoporozu önlemek için uygun miktarlarda, her zaman, her yaşta ve herkes için iyidir.

Her şişmanlık tiroidden kaynaklanmaz. Tiroid bezleri yavaş çalışanların metabolizmalarının yavaşladığı ve bu insanların daha kolay kilo aldıkları doğrudur. Bununla birlikte hipotiroidi hastalarının çoğu beklendiği kadar kilo almıyor. Hatta bazıları hiç kilo almayabiliyor.

Yaz ürünlerine devam

Bu yazın trend cilt ürünlerinden biri de nar özlü olanlar. Bu nar özlü ürünler içinde Amerika’lı Dermatolog "Dr. Murat" tarafından geliştirilenler bütün dünyada büyük ilgi görüyor. Özellikle Amerika’da müthiş ilgi gören bir ürün daha var. Miami’li bir estetik cerrah tarafından bir grup dermatologla birlikte geliştirilen ve çok yönlü çalışan bu mükemmel ürün de bu yaz ve sonrasında çok konuşulacak gibi görünüyor: "Life Cell" Birkaç yıldır ilgi çeken ve yapısındaki yeni değişimlerle daha da güçlenen bir ürün daha var: "Revive" Bu ürün de bir plastik cerrah tarafından Dr. G. Brown tarafından geliştirilmiş. Bu ürünün özellikle anti-aging etkili kremi büyük ilgi görüyor.

Gaza gelmeyin

Ünlü tüketici sitesi "www.consumerlab.com" tarafından yürütülen yeni bir çalışmanın sonuçlarını da size duyurmakta fayda var. Bu araştırmada sekiz üreticinin ürünleri incelenmiş ve ne yazık ki dördünde belirtilen toplam aktif madde miktarının yüzde 8’inden daha azının bulunduğu belirlenmiştir. Yani tabletlerin içinde olduğu belirtilen glukozaminin onda birini bile bulamamışlar! Etiketinde "maksimum etkili" yazısıyla pazarlanan ürünlerin bazılarında ise aktif maddenin hiç bulunmadığını da üzülerek belirtelim. Geriye kalan üçünün ürünlerinde ise belirtilen miktarın yüzde 52-75’i kadar aktif madde saptanabilmiş.

Gıda desteklerini kullanırken de satın alırken de lütfen "gaza gelmeyin!" doktorunuzla konuşmadan besin desteği kullanmaya kalkmayın.

Gebelik şekeri önemli bir risktir

Gebelik döneminde kan şekeri yüksekliği belirlenen anne adaylarının ileri yaşlarda diyabete yakalanma olasılığı daha yüksek bulunuyor. Özellikle gebelik sonrasında ciddi kilo alan kadınlarda daha sonra şeker hastalığına yakalanma ihtimali artıyor. Eğer hamilelik döneminizde kan şekeri yüksekliği belirlenmişse fazla kilolardan uzak durmanızda yarar var.

Yaz için diyet sırları

3) Protein ve posa deposu kurubaklagiller. Genellikle kış aylarında pilav üstünde tükettiğimiz kurubaklagiller (nohut, fasulye, mercimek) yaz aylarında salataların üzerinde. Özellikle sıcaklarla birlikte zaman zaman azalan protein tüketimini (et, tavuk, yumurta gibi) kurubaklagiller ile destekleyebilirsiniz. Yüksek posa içeriği öğün sonrası uzun süre tok kalmanıza yardımcı olurken, diyet esnasında oluşabilecek kabızlık şikayetlerinizin doğal ilaçlarındandır. Mercimek ile süslenmiş semizotu salatası, yeşil soğan ve baharatlara eşlik eden kurufasulye veya taze biberin her renginden oluşturduğunuz salatanızın üzerinde haşlanmış nohut, işte yaz mönüleriniz için örnekler.

4) Ve işte listenin yıldızı su. Uygulanan her listenin en önemli besini kuşkusuz sudur. Tüm bu önerilen besinlerin sindirimi, emilimi, enerji olarak kullanımı için sadece suya ihtiyaç duyarsınız. Özellikle artan hava sıcaklıları ile birlikte su tüketiminizi bir kez daha gözden geçirin ve 8 bardağın altında su tüketmeyin. Yaz aylarının tek kalorisiz içeceği suyu öğünlerinizden eksik etmeyin. Unutmayın! Spor öncesi ve sonrası su tüketiminize daha da özen gösterin.

Daha güçlü olabilmek için

Mevsim geçişlerinde bu tarz yorgunluklar hissedilebilir. Bu dönem yediklerinizde değişiklik, uyku düzeninizde değişiklik, günlük aktivitenizde yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkar. Yoğun ve hareketli yaz aylarından, sakin ve hareketsiz kış aylarına geçerken vücudunuzu ve zihninizi bu kışa hazırlamak gerekiyor. Bu dönemde salgın halinde olan grip vb. hastalıklardan da korunmak için bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek de fayda var. Daha güçlü olabilmek için:

Bu dönemde düşük kalorili diyet yapmayın, aktivitenizi artırın!

Sebze porsiyonunuzu artırın (sebze-salata).

Her akşam mutlaka 1 diş sarımsak tüketin.

Günlük meyve tüketiminiz 2 porsiyonun altına düşmesin.

Özellikle elma, üzüm ve kuru meyveleri gün içine yayarak tüketin.

Hergün ceviz, fındık ve badem tüketin (size önerilen miktarlarda).

Bol su için.

Bol maydanoz yiyin.

Salatalarda kırmızıbiber, domates, havuca ağırlık verin.

Günde 5 öğünün altına düşmeyin.

Çayı, kahveyi az tüketin.

Katkı maddesi içeren besinlerden uzak durun ve sadece taze sebze, meyve, tahıl az yağlı süt grubu ve balık gibi az yağlı etlerden yana tercihiniz yapın.
Yazarın Tüm Yazıları