Paylaş
Bakan Koca ile yaptığım görüşmede deprem bölgesinde çok şükür şimdilik kolera ve tifo gibi tehlikeli enfeksiyonların görülmediğini öğrenme imkânı buldum. Bölgede adenovirüs ve rotavirüs kökenli mide-bağırsak enfeksiyonlarına rastlansa da bunların rakamları ürkütücü boyutlarda değil. Bakan Koca görüşmemizde Gebze Belediyesi’nin koordinasyonu ile çöp toplama işlemlerinin düzenli yürütüldüğünü, su temini konusunda organizasyonun Konya Belediyesi’nce üstlenildiğini, tuvalet ve dezenfeksiyon meselesinin de yine çok sayıda belediyenin koordinasyonuyla düzenli olarak yürütüldüğünü belirtti. Anlaşılan o ki bölgede şu anda henüz can sıkıcı boyutlarda bir salgın hastalık tehdidi kesinlikle söz konusu değil. Sağlık Bakanlığı’mız da konuya ilişkin her türlü tedbiri almış durumda. Umalım ki önümüzdeki günleri de problemsiz geçirelim.
Özetle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ekibiyle birlikte sahada, sağlık ordumuzun isimsiz kahramanı doktorlarımız, hemşirelerimiz, acil yardım görevlilerimiz, psikologlarımız ve farklı ülkelerden gelen misafir sağlık ekiplerimiz işbirliği içerisinde muazzam bir çaba gösteriyorlar. Hepsine müteşekkiriz.
ÇOCUKLAR VE KADINLARA DİKKAT
Deprem, omuzlarımıza binen yeni ve muazzam bir yük. Taşınması oldukça güç bir ağırlık. Peki, omuzlarımız dayanacak mı bu ağırlığa, gücümüz yeter mi o ağırlığı taşımaya ve üstümüzden atmaya? Yanıtım tek sözcükten ibarettir, her zamanki gibi açık ve nettir: YETER! Ama bazı ayrıntılara dikkat etmek koşuluyla... Peki, o ayrıntılar neler?
ÖNERİLER
YAPILACAK İLK 10 İŞ
İLK BEŞ
1- KADINLAR VE ÇOCUKLARA DİKKAT: Her şeyden önce iyi bilelim ve unutmayalım ki depremden en çok etkilenenler “afetzede kadınlarımız ve çocuklarımız”dır. Ve yine unutmayalım ki deprem bölgesindeki kadınların karşılaştıkları özel ve önemli bazı zorluklar vardır. Kişisel ihtiyaçlarını gidermede, erkeklerden daha farklı olabilecek doğal süreçleri sorunsuz yaşamalarında, sağlıklarını korumada, güvenliklerini teminde, kadınlar ve çocukların yaşayabilecekleri sorunlar erkeklerden çok daha fazla ve farklıdır. Bu nedenle “kadınların, çocukların ve özellikle de kız çocuklarının” korunmaları ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda çok daha dikkatli ve duyarlı olmak durumundayız.
2- YARDIMLAR SÜRMELİ: Bölgeye yönelik yardımlarımızı aksatmadan sürdürmeye devam etmeliyiz. “Ayni ya da nakdi olması” fark etmez. Hepimiz önümüzdeki günlerde de imkânlarımız ölçüsünde elimizden gelen yardımı güvenilir bir organizasyonun öncülüğünde bölgeye ulaştırmaya devam etmeliyiz.
3- GÖNÜLLÜLER ÇOĞALMALI: Eğer fiziksel gücünüz müsaitse ve bölgede ondan yararlanma ihtiyacı söz konusuysa gönüllü kuruluşlara katılarak organize bir süreç içerisinde deprem bölgesinde gönüllülük hizmeti yapmayı da düşünmeliyiz. Bu yolla bir deprem çadırının kuruluşuna yardımcı olabilir, ihtiyacı olanlara su, odun, sağlık malzemesi, yiyecek ulaştırma imkânı bulabiliriz.
4- SAĞLIK MALZEMESİ BAĞIŞLAYALIM: Bu aşamada, bölgede ciddi bir sağlık planlamasına, tıbbi ve sıhhi kişisel hijyen malzemesi desteğine ve bu süreçleri tecrübe ve bilgiyle yürütebilecek yetenekli ve profesyonel elemanlara ihtiyaç var. Diğer taraftan yine bu aşamada bölgedeki ihtiyaçların daha ziyade “ilaç, dezenfeksiyon malzemeleri, sargı bezi ve benzeri, güncel tıbbi ürünler” olacağını da bir kenara not edelim. Yardım toplarken de gönderirken de bu ihtiyaçların altını özellikle çizelim.
5- ÇÖP SORUNUNA DİKKAT: Bulaşıcı hastalıklara karşı Sağlık Bakanlığımızın gerekli tedbirleri aldığını görüyor, izliyor ve biliyorum. Ama bölgede muazzam bir çöp sorunu olduğunu da dikkatle takip ediyorum. Bu sorunun sadece bölgeye yakın belediyelerle değil, ülke genelindeki tüm belediyelerin yardımıyla çok acil, hemen, şimdi ve süratle çözülmesi lazım. Yoksa ciddi bulaşıcı hastalıklarla karşılaşma ihtimaliniz söz konusu olabilir.
İKİNCİ BEŞ
1- YARDIMLAR ÇEŞİTLENDİRİLMELİ: Depremzede halkımızın önemli bir bölümü haklı olarak bölgeyi terk etti, etmeye de devam ediyor. Ama bir bölüm halkımız hâlâ yaşamını o bölgede sürdürmeye devam ediyor. Bölgede kalanların önümüzdeki günlerde de suya, temizlik malzemesine, dezenfektanlara, çamaşır temizlik hizmetlerine, tuvaletlere, daha düzgün barınma imkânlarına, kısacası hepimizin günlük yaşamlarımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan malzemelere sürekli olarak ihtiyaç duyacaklarını unutmayalım ve bu malzemelerin bölge halkına sürekli olarak ulaştırılabilmesi için desteklerimizi aksatmadan sürdürelim.
2- PSİKOLOJİK DESTEK ŞART: Hızlı ve etkili bir “psikolojik destek ağı” oluşturmak, özellikle de çocuklara yönelik psikolojik destekler konusunda, hızlı ve etkili çözümler üretmek zorunda olduğumuz açık ve nettir. Psikolojik desteklere uzun vadede de devam etmek zorundayız ama özellikle çocukların bu destekler konusunda beklemeye tahammülleri olmayabilir. Hızlı ve acil davranalım.
3- KANAAT ÖNDERLERİ SAHAYA: Hepimiz tarafından sayılıp sevilen ve “fikir lideri” olarak kabul edilen biliminsanlarının, sanatçıların ve diğer kanaat önderlerinin bölgeye daha sık gitmeleri ve bölge halkıyla dayanışma süreçlerine daha aktif katılmaları da önemli bir yardım ayrıntısıdır.
4- HABER VERMEK YETMEZ: Depremle ilgili haberleri dinledik, izledik ve okuduk. Basınımız önemli bir görev yaptı. Ama bilelim ki basın yayın organlarında özellikle televizyonlar ve sosyal medyada, depremzedelere yönelik, bilhassa depremzedeleri psikolojik açıdan destekleyici yeni, anlaşılır, bilimsel temelli ve motive edici programlara ihtiyaç var. Bu programların da bir an önce devreye girmesi lazım.
5- BU MEMLEKET BİZİM: Hepimizin içinde aynı duygu var: “Biz bunu da aşarız çünkü bu memleket bizim!” İşte tam da bu noktada sözü ünlü şairimiz Nâzım Hikmet’e bırakalım...
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Paylaş